25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mehmet Eroğlu'nun yeni romani: zamanın Manzarası Bireyin zamanla savası Zamanın Manzarası, farklı zaman dilimleri içinde anlatılan/ yazılan/ yaşanan olayların romanı. "Ceçmiş zaman" bölümleri, Barış'ın psikiyatrik seanslarından oluşuyor. "Gelecek Zaman" ise "Şimdiki Zaman "ı da içine alan zaman diliminden oluşuyor. Böylece değişken bir zaman anlayışının ya da zamanın kişiselliği üzerine bir açılım getiren Mehmet Eroğlu, romanının adıyla da doğrudan ilintili olarak zamanın göreceliği üzerinde düşünmemizi sağlıyor. O sevengül SÖNMEZ olarak, yaşamının dar kapsamlı alanından evrensel bir soruna, savaşa bakmak zorunda kalan bir kahraman. Zamanın Manzarası, farklı zaman dilimleri içinde anlatılan/yazılan/yaşanan olayların romanı. "Geçmiş Zaman" bölümleri, Barış'ın psikiyatrik seanslarından oluşuyor. "Gelecek Zaman" ise "Şimdiki Zaman"ı da içine alan zaman diliminden oluşuyor. Böylece değişken bir zaman anlayışının ya da zamanın kişiselliği üzerine bir açdım getiren Mehmet Eroğlu, romanının adıyla da doğrudan ilintili olarak zamanın göreceliği üzerinde düşünmemizi sağlıyor. Gelecek dediğimiz aslında şimdiki zamanın yarm olması değil mi? "Kimsenin görmediği, görse de farkına varmadığı insan manzaralarının ressamı olan" Barış, Güneydoğu Anadolu'daki harekâtlarda savaşa fiilen katılmış bir asteğmen olarak, daha sonra da "Hayata Dönüş Operasyonları'nın bir parçası olmak zorunda İcalıyor. Savaşı üstesinden gelerek yaşadığını sandığı anda ise aslında savaş olgusu ile baş edemediğinin farkına vanyor. Mehmet Eroğlu, yarattığı baş kahraman aracılığıyla toplumsal bir kırılma noktasına ve zamanına göndermeler yapıyor bu romanında. Toplumlar da tıpkı bireyler gibi acı çeker, acdarıyla yüzleşir ve acılarıyla yaşamayı öğrenir. Bu toplumsal acüar, zaman dizgesi üzerinde bir toplumun yazgısı olarak karşımıza çıkar. Üstelik asıl paradoks burada başlamaktadır: Toplumsal yazgılar, yeni bireysel yazgılar yaratacaktır. ZAMAN Olay örgüsünün zaman zaman betimlemelerin gölgesinde kaldığı romanda asıl izlek zamandır, romanda kullanılan dil, zaman ile çok başarılı bir biçimde örtüşmüş ve zaman geçişleri açısından okurda sıkıntı yaratmamış. Öldürmek, yeniden var etmenin bir biçimidir; aşk, ölüm, hayat kurtarma, öldürme gibi eylemler ortak noktalan hastalıklı olan ve tutku düzeyi yüksek eylemlerdir. Romanın baş kahramanı Barış, bu eylemlerin her birini, bu özelliklerinin farkında olmadan yaşar. Savaşır, öldürür, görev alır, hayat kurtarır. Onun mantıksal düzlemi bu eylemlerin behzerliği üzerinde yoğunlaşacak kadar derin değildir, ta ki âşık olan a kadar. Yaşadığı ve parçası olduğu savaştan kurtulmanın üç yolu vardır: Içmek, âşık olmak ve yazı yazmak. Barış, bu üç eylemi de farklı zamanlarda yapıyor/yaşıyor; yapar /yaşar; ama âşık olduğunda unutmaya çalıştığı asıl duyguya yani "acıma" duygusuna geri döner. Edindiği bu acıma duygusu ise onda etrafını farklı bir gözle görme yeteneği oluşturur. BAKMAK VE CÖRMEK Romanın zaman dışındaki ikinci nirengi noktası ise "bakmak" ve "görmek" eylemleridir. Romanın temel cümlesi de "göz"le ilgili: "Mücevher takmamıştı ama gözleri vardı..." Barış'ın psikiyatrı S avaştığı zamanlarda başına gelenlerden bir türlü kurtulamayan Barış, varlığını nefret ettiği savaşa bağlı olarak sürdüren, her davranışında vc yaşamının hcr anında savaşın izlerini taşıyan bir kahraman olarak çıkıyor karşımıza. Adıyla, yaşadığı durum arasındaki tezat, yaşamın her alanına yayılan, trajik bir çatışmanın tam ortasında, bugüne dek hiçbir şeyin peşinden sonuna kadar gitmemiş bir insan filika yayınhn yeni htap Hurhan Ap.u dm Burhan Apaydın ADALETİ ARAYAN ADAM ADALETİ ARAYAN ADAM Avukatın Meslek Sırları Avukatlık mesleğinin ülkemizdeki duayeni Burhan Apaydın, 20 Mayıs 1960'daki İstanbul Baro'su yönetim kurulunun yasaklamasına avukatm rağmen kardeşi Orhan Apaydın'la birlikte meslek sırları Adnan Menderes'in savunmasını üstlendi. Yassıada duruşmalan sırasında bir avukat olarak yaptığı çıkışlar sonunda halkı "silahlı ayaklanmaya kışkırtma" suçuyla tutuklanarak Balmumcu Askeri Cezaevi'ne konuldu. 3,5 ay sonra serbest bırakıldığında Menderes'i savunmayı bırakması istenen Burhan Apaydın, savunmayı yılmadan sürdürdü ve Devlet Başkanı Org. Cemal Gürsel'in 27 Mayıs'tan kısa bir süre önce Adnan Menderes'e gönderdiği, mahkemede okunması halinde Menderes'i kurtaracak olan mektubu, duruşmada okumak isteyince, yeniden tutuklandı ve ancak Menderes'in idamından 1 hafta sonradır kı salıverildi. 1961'de Ankara Milletvekili seçilen Burhan Apaydın, görevini 1965'e kadar s ü r d ü r d ü . Adaleti Arayan Adam, Burhan Apaydın'ın 1961'de sıkıyönetimce toplattırılarak, müsveddeleri ile birlikte, imna edilmek üzere SEKA kağıt fabrikasına gönderilen iki kitabından biridir. "Cemal Kutay bu formalan saklamasaydı, Adaleti Arayan Adam kitabı şimdi elinizde olmayacaktı. Bu nedenle kitap benim değil Sn. Cemal Kutay'ındır," diyor Burhan Apaydın. Adaleti Arayan Adam; Burnan Apaydın'ın başından geçen savunma dramlarıyla ve okuyucuyu yakından ilgilendiren olaylarla dolu olduğu denli, mesleğinin doruguna hrmanmış oir avukahn, meslek sırlarını, diğer meslektaşlarıyla paylaştığı bir öğreti niteliği taşımaktadır. filıh vayınLm NuhuıiRemisl Kultur ve Sanat Unınlen Yayınalık Roklamahk Filnl San Ve Tıc Lld Salkım Soğul S<)k No 8 Kesklnlcr İş Mrk Kjl 113 604605 Cağaloğlu istanbul 0212 5196848 0212 5196849 olopMyayınevı»hotmaıl com ile yaptığı konuşmaJaım buyuk bir bolumünde tanık olduğumuz durum, psikiyatrın ona bakmayı öğretmesidir. Daha doğrusu öğrctmeye çalışması. Çünkü, bakmak ve görmek taraf tutmanın ilk adımıdır. Mehmet Eroğlu, Zamanın Manzarası'nda, roman kahramanın hayatına dahil ettiği kavramlar aracılığıyla taraf olmayı ve ezilmemcyi, ezilerek kabullenmemenin biçimlerini tartışıyor ve bu biçimleri gösteriyor okura. Odağına insanı ve insan olma onurunu almış, insanı araştırmayı hedefleyen bir yapısıyla, başarısızlığın ve bir antikahramanın romanı olarak okunabılecek olan Zamanın Manzarası, yıkıcı bir varoluşla kaleme alınmış. Barış, romanın başında toplumsal bellek içinde kimliksizleşmiş ya da kimliksizleştirilmiş biridir.Yoksullııktan bulaşıcı hastalık gibi korkar, solculardan hoşlanmayan, savaş olgusu ve onun yaratacağı kırılmalar üzerine düşünmeyen bir adamdır. Romanın sonuna doğru ise kimliğinde bir evrim (belki de devrim) olur: Barış'ın hiçbir şeye taraf olamama hali, farkında olmaya ve sorgulamaya doğru evrilir. Temelde, bireysel bir trajik vaka olarak karşımıza çıkan Barış, romanda başarıyla kullanılmış olan psikolojik çözümlemeler aracılığıyla, toplumsal belleğin yapıtaşını oluşturmaktadır. Romandaki diğer kahramanlar, baş kahramana göre daha az anlatılmış olsalar da baş kahraman ile kurdukları ilişki ve bu ilişkilerin gerçeklik düzlemindeki yeri, romanın tarihsel ve sosyolojik alt metnini okumada önemli bir yer edinmektedir. Romanı bir aşk romanı olarak da değerlendirmek mümkün. Barış, hep yanlış kadınlara âşık olan bir adam olarak erkek dünyasındaki aşk acılarına da tanıklık ediyor roman boyunca. Aşk kadar karmaşık ve anlamsız bir serüvende de başarısızlık duygusu ile karşılaşıyor. Türk romanının en olgun örneklerinden biri olarak, evrensel sorunlar üzerinde düşünen ve düşündürten Zamanın Manzarası, bireysellikten toplumsallığa dönüşen çizgisinin tutarlılığı vc inandırıcılığı açısından Türk edebiyatında özel bir yeri hak eden bir yapıt olma özelliği taşımaktadır. • Zamanın Manzarası/ Mehmet Eroglu/ Agora Kılaplılt/2004/437 s. K İ T A P SAYFA 12 C U M H U R İ Y E T S AY I 765
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle