Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kin yaşadıldarının "okuyucuyu" Ugilendirecek bölümlerini "bir nevi" "özgün" günlüklcr biçiminde sunmuş Turgay Gönenç. Her anlatılanda insani olan önemli aynntılar çıkarılmış ön plana. GÜNDELİK YAŞAMIN VAZGEÇİLMEZLERİ Kişi hangi işle uğraşırsa uğraşsın, sıradan işlere de yer vermcli yaşamında. ÖzelÜkJc kendisini aytlın sayan insanlar... Sıradan işlcri yapmak (ev boyamak, priz değiştınnck, çeşme onarmak, bahçe düzenlemek vs.) çoğu kez mutluluk verir insana. Bizdeki aydın tipi, "Ya bıı işleri yapmayı kcndinc yakıştıramadı ya da hunları yapmanın bir hüner olduğunu, hatta toplumculuk olduğunu öne sürdii ' Halbuki, "Priz değiştiremeyen fizik mühendisleri, turşu kuramayan ziraat mühendislerinin sayısınm oldukça kabarık oldtığu bir ülkede sıradan gibi görülen işler, gündelik hayatımızın bir parçası olmak zorunda." (s.100) ANLAMAK VE ANLAMLANDIRMAK BEYİNSEL ÜRETİM GEREKTİRİR "Sanat ödünsüz bir yaşama biçimidir. Sanat yapmaya kalkan umutlar, bir siire sonra kasaba taciri kurnazhğıyla işlerini yürütebilecelderini, kendilerine yeni destckler sağlayarak üne erişebileceklerini sanırlar. Oysa gerçek üne erişmek destekJc değil, kendi yaratıcı gücüyle, ödünsüz sanatçı duyarlığıyla olasıdır." (s.3738) Düşiinüyorum da, televizyon kanallarında memleketin "star]arını"(!) seçen, kendini sahiden star sanan vc bir anda sanat, sanatçı kavramları üzerine büyük(!) laflar eden güruhun bu kitabı okumaya öyle gereksinim var kı... Lakin kuşkuluyum, anlamak ve anlamlandırmak sonuç itibariyle özgün fikirler üretmek gibi bir beyinsel üretirni gcrcktirir. Belki dc böylc olduğu için "Ülkcmiz sanat ortamında küskün dcğerlerin sayısı; değersiz iinlii ve şımarıkların sayısından her zaman fazla olmuştur." (s.187) Sanatçıların kendi kabuldarına çekilip sessiz kalmaları doğru değüdir. Onlar seslerini her zaman ve her koşulda yükseltmek zorundadırlar. Hepimiz biliriz ki, "Sanat bize boyun eğmemeyi öğretmiştir... Boyun eğmek, yozlaşmış bir düzenle özdeşleşmek, sanat karşıtı bir tutumu yeğlemektir gerçekte." (s. 148) Fakat şöyle bir çıkmaz da vardır; "Sanatçmın kavgası kendisiyledir. Sanatı ile sürekli bir hesaplaşmanın, kalıcı bir üslup oluşturma savaşının kavgasıdırbu."(s,158) "ŞİİR... HER ZAMAN" Yazıdan önce söz'ün olması, insanoğlunu sözü daha etkili kılıp akılda kalması için düşünmeye yöneltmiştir. Etkili ve uyaklı söyleyişler daha uzun ömürlü olunca şiir diğer türlere göre daha bir rağbct görmüştür yazının icadından önce. Bu da insani şiire yakınlaştırmıştır. Bizimse ulus olarak öteden beri şiirsever olduğumuz bilinir. Oyleyse şiir... her zaman, herkes için... Şiir, yaşamımızı, özellikle iç dünyamızı süsler, güzelleştirir, doyurur. "Şiirsel bellckten yoksıın kişilerin yaşamları bir sü re sonra, düzenli bir biçimde anlamsızlaşıyor." (s.92) Elbet, okuduğumuz yahut biçimsel özelliği şiire benzeyen her güzel söz şiir dcğil. "Gerçek şiirlerin okunduktan sonra başladığını, gerçek resimlerin izlendikten sonra ve resimden u/aklaştıktan sonra yanımda olduğunu sürekli yaşadım Sanırım sanatın etki konusu biraz da bu olguylabağımlı." (s.35) TAKLİT/ÖZENTİ Pckiyi, bir sanat dalına henüz yolun başında olan biri, o alanın ustalarından yararlanmayacak mir' Yararlanacaksa nasıl.'' Elbet, ustalarından ögreneceği çok şey olacak, bunun bilineinde olduğu için de onlardan yararlanacak. Özgün, kişisel üslubunu buluncaya kadar ustalardan birini takJit etmek kadar normal bir yol yoktur. Ama özenmeyecek kendisinden başkasına, özentiden uzak duracak. "Özenti, bazen küçük bir çocuğu scvimli kılabilir. Büyüğu ise her zaman itici luldığı kesin. Ama sanatçı görünümüne bürünmek için özentilere sığınmak, çekilmez duruma getiriyor kişiyi." (s.79) DERCİLER OKULDUR Öteden beri söylenen bir söz vardır: Dergiler okuldur. Dergiler okuldur da o kulun öğretmenleri nasıldırr1 Her okul(dergi) aynı derecede başarılı mıdır!' Ya da her okulun öğretmeni öğrencisinHsanatçı adayını) gerçekten de alanında iyi yctiştirmeye çalışıyor mu? Bunun uzun uzun tartışılması gerekir. Özellikle okul denilen dergüerin hangi kaygılarla hareket ettiklerini/etmek zorunda kaldıldarını da irdelemek, tartışmak gerekir. Yoksa tabii ki, "Edebiyat ve sanatın kan dolaşımını edebiyat ve sanat dergileri sağlar" (s.254) Turgay Crönenç'e göre de dergiler birer okuldur. Gönenç bu okulu keşke biraz daha işleseydi kitabında. ÖZGÜR DÜŞÜNCELER KİTABI Her şey ıçten, inandığı düşünceleri savunan, bunu yaparken sertlikten yana değil de nezaketten yana tavır koyan, söylemek istediklerini yumuşak bir dille anlatan, daha da ötesi, anılarını ve yaşadıklarını sorgulayan bir kitap bu. Adı da yine yazarının kendi dizelerinden geliyor: "Sürekli bir hüznü yaşıyor tskelenin altındaki deniz Seçiciliğin, kusursuzluğu aramanın oluşturduğu yalnızlık içinde, kıyısız bir deniz olmak, sonucunda iskelenin altındaki deniz olmaya da götürebiliyor insani" (s.226) "... eleştirilerde ortak bir yanılgı sürekli gözleniyor. Yapıtta maddi hata bulma çabası bu." (s.158) Bunun yanlış olduğunu vurguluyor Gönenç. Ona göre yapıtın içeriği dificr boyutlannı her zaman aşmıştır ve çoğunîukla içeriğiyle varlığından söz ettirmiştir. Buradan hareketle, iskelenin Altındaki üeniz'in maddi hatalarını (ki var) sıralamayı gereksiz görüyorum. Birçok şairden, ressamdan, yazardan; yani sanatçılardan alıntılar var; bu alıntılar üzerine fikir yürütmeler de... Yazılar yer yer Turgay Cîönenç'in veya bir şairin dizeîeriyle süslenmiş, açımlanmış, oturtulmuş. Bu da kitabın doyurucu bir tada bürünmcsini sağlamış. Yapıtın sonunda yazarın kendisiyle yapılmış uzun bir röportaj da yer alıyor. Bu röportaj, yazarın belki de kimi ycrlcrde bıraktığı eksikleri tamamlamayı, söylemiş olduğu sözlere daha da açımlamayı amaçlamış. Bunu gerçekleştirmiş mi, ona okuyucu karar verecek. Fakat kitabın genel olarak resim sanatı üzerine yazıldığmı söylcyebilirim. Bana öyle geliyor ki resimle uğraşan bir kimse bu kitabı okumadığında birçok şeyden eksik kaldığını düşünmeli; okuduğundaysa ne kadar eksiği olduğun fark edecek Bir yönlendirme de olabilir bu kitap genç resim sevdalıları için. Üniversitelerin, güzel sanatlar liselerinin resim öğrencileri için, sık sık başvurulabilecek bir özgün düşünceler kitabı bu." tskelenin Altındaki Deniz/ Turgay Gönenç/ Can YayJ 2004/ 368 s. 765 Insanlığın o ilkel çağını göz kamaştırıcı bir ışıkla aydınlatan Yunan Uygarlığı'nın sırrı neydi? Homeros'ları, Aiskhilos'ları yaratan hangi koşullardı? Mimari ve sanatlardaki o büyük atılımı neye borçluyuz? Insanlığa başta demokrasi olmak üzere sayısız armağan sunan cumhuriyetin ayağını geri çeken neydi? Büyük uygarlık atılımı, nasıl sekteye uğradı? Çağdaş hümanizmanın gözüyle AntikYunan Uygarhğı Andrâ Bonnard I Antik Yunan Uygarhğı, 3 cilt, 930 sayfa, Taner Timur'un önsözüyle. Çeviren: Hayri Kurtgözü. E V R E N S E L KAMER HATUN MAH T: W: B A S I M NO YAYIN ISTANBUL A L H A T U N SK 27 BEYOÛLU 1 + 90] 2M 3 6 1 0 9 0 7 | P B X | F: [ + 90] 2 1 2 3 6 1 09 04 w w w e v r e n s e l b a s ı m c o m E: b ı l g ı B e v r e n s e l b a s ı m c o m Turgay Cönenç C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AYI SAYFA 19