Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
9 TEMMUZ 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Gerekçeli Kararı
Beklerken...
Yüksek Mahkeme önceki günü verdiği
kısmen iptal kararını, Güney Afrika’daki
stadyumlardan yükselen o vuvuzela seslerine
dönüşen iktidar yanlısı baskı çığırtkanlarının
tehdide dönüşen haykırışları arasında aldı.
Yargıçların da insan olduklarını
unutmazsanız, o tür haykırışların, onlar için de
ister istemez etkili olacağını kabul edersiniz.
O gürültülere karşın Anayasa
Mahkemesi’nin, anayasa değişikliğini
gerçekleştiren yasayı, esas bakımından da ele
alarak kendisini “devletin temel düzeni”nin
koruyucusu olarak kabul etmiş olmasından
dolayı memnun olursunuz. Onun yanında,
mahkemenin yargının siyasallaşmasına yol
açacak hükümler karşısındaki tutumundan
dolayı da hayal kırıklığı yaşadığınızı
söyleyebilirsiniz.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın, ilk
dört maddesi ile devletin temel düzenini
tanımlamasına karşın, parlamentodaki AKP
çoğunluğunun kendilerini “milli irade”nin tek
temsilcisi olarak görerek, o maddeleri arkadan
dolaşarak törpülemeye kalkmasının neden
olabileceği tehlike öylelikle -şimdilik- ve bir
ölçüde önlenmiş oldu.
İktidarın asıl hedefi
Ama 4’e karşı 7 üyenin sağladığı
çoğunluğu, Yüksek Yargı’nın oluşumunu
düzenleyen ve iptal dışında kalan hükümleri
uygulayarak altüst etmeye kararlı olan iktidar,
alınan karardan dolayı -kendi emellerinin
gerçekleşmesine yeşil ışık yakıldığı için-
memnun olduğunu da gizleyemiyor. Bu
nedenle 12 Eylül’deki referandum, bundan
sonrası için, Yüksek Mahkeme’nin
Cumhuriyetin temel ilkeleri üstünde söz sahibi
olup olmadığının belirlenmesi açısından
yaşamsal önem taşımaktadır.
Gerekçeli kararın açıklanmasından sonradır
ki Yüksek Seçim Kurulu, kısmi iptal nedeni ile
anayasadaki o iki maddenin yeni şekli ile
referanduma gidilip gidilemeyeceği için kesin
kararını verebilecektir.
Referandum için sandığa gidecek olan
seçmenin, kadın ve çocuklar, işsizler için
değişiklikte yer alan hükümlerin, aslında
sadece yanıltıcı bir örtü olarak konulduğunu
söyleyerek “hayır” oyu vermesini sağlamak
amacıyla birbiri ile bağdaşmayan, ama
sonuçta AKP’ye dur demek için aynı safta
toplanmış olmayı kabul edenlerin süreli ittifakı
olarak görmek gerekiyor.
O birlikteliği bir bakıma, 2. Dünya Savaşı
sırasında Hitler faşizmine dur demek için
oluşan Batı devletleri ile Sovyetler Birliği
arasındaki ittifaka da benzetmek olasıdır.
Önce faşizmin geri püskürtülüşü; daha sonra
kurulacak yeni bir dünya için gerekirse kozların
paylaşılması.
Bu yüzden CHP’lilerin MHP’liler ile,
MHP’lilerin BDP yanlıları ile, DSP’lilerin BBP,
DP ve İP’lilerle, kendi amblemlerini taşımayan
cumhuriyeti koruma mitinglerinde bir araya
gelerek sandığın yolunu açmaları gerekecektir.
Bir dipnotu: Çarşamba günü yazımın
yayımlanmadığını görerek benden nedenini
öğrenmek isteyen okurlarıma da söylediğim
gibi, yaz gribinin yüksek ateşi iki gün yataktan
çıkmamı engellemiş oldu.
Faks: 0 216 302 82 08 [email protected]
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com
Bu köşede PKK’nin önemli bir
kitleyi milisleştirmeye başladığını
yazdığımda kimi çevreler tepki
göstermişti. Hatta bugün “milis”
sözcüğünü açıkça telaffuz etmeye
başlayan askeri çevrelerin rahatsız
olduğu bile kulağıma fısıldanmıştı.
Oysa gerçek ortadaydı. PKK’nin
dağ kadrosu zayıfladıkça
kentlerdeki örgütlenmesi giderek
güçleniyordu... İşte bunun çok
çarpıcı göstergeleri:
PKK’li teröristlerin cenaze
törenleri 2005 yılından itibaren
örgütün gövde gösterisine
dönüştürüldü!
Yalnızca cenazeler toprağa
verildiğinde değil, artık
Güneydoğu’da teröristler için açılan
taziye çadırları bazen 30 gün
boyunca açık tutuluyordu!..
Örneğin geçen yıl 50 bin nüfuslu
Hakkâri’de toprağa verilen 5
teröristin cenazesine 40 binden
fazla insan katılmıştı!..
Milisleştirme operasyonu, örgütün
“serhildan” diye nitelendirdiği
başkaldırı eylemlerinde de dışa
vuruyordu. Günlerce polisle çatışan
kitleler PKK’nin dağdaki
militanlarına moral vermeyi
amaçlıyordu.
Son olarak Abdullah Öcalan’ın 4
Nisan’daki doğum günü
etkinliklerine katılan grupların kimi
davranışları da dikkat çekmişti.
Yüzlerce kişi Öcalan’ın Urfa’nın
Halfeti ilçesindeki evinin
duvarlarına yüz sürmüş ve onu bir
dini kimlik haline dönüştürmüştü!
Bu tablo da gösteriyordu ki, PKK
etnik kavgayla dini duyguları bir
potada eriterek muhafazakâr bir
sempatizan kitlesi de yaratmıştı!
Genelkurmay Başkanı İlker
Başbuğ’un öfkesine yol açan son
görüntüler de dikkat çekiciydi. PKK
milisleri Güneydoğu’da öldürülen
iki teröristin Urfa’nın Hilvan ve
Suruç ilçelerindeki cenaze
törenlerinde ilk kez “intikam”
yazılı bir pankart açmışlardı.
Başbuğ’u kızdıran bu pankartların
ardındaki iki detay çok önemliydi:
İlk pankartın açıldığı yer, PKK’nin
ağalara karşı silahlı mücadeleyi
başlattığı Urfa ile Diyarbakır
arasındaki Hilvan ilçesiydi. PKK’nin
bu ilçedeki Süleymanlar ve Bucak
aşiretlerine yönelik saldırılarında çok
kan dökülmüştü!
İkinci pankartın açıldığı ilçe ise
örgütün en güçlü olduğu Suruç’tu.
İşte bu ilçe Öcalan’ın dini bir kimlik
haline getirilmeye başlandığı ilk
yerleşim birimi oldu. Burada geçen
yıl atılan “Ya Allah bismillah,
serokeme (başkanımız) Abdullah”
şeklinde slogan da PKK tarihinde
bir ilkti!..
Evet, Orgeneral Başbuğ, PKK’nin
siyasal boyutu ile “inanılmaz
derecede endişe verici” hale
geldiğini belirtirken aslında
milisleştirme çabalarına dikkat
çekmiş oldu!.. İşte o yapı dün
Suruç’ta çok tehlikeli bir pankart
daha açtı:
“Başbuğ, dağa çıkarız, hesabını
sorarız.”
Terör dağda tehdit üretirken
kentlerdeki milisleşme faaliyetleri
gerginliği artırmaya hizmet ediyor!..
Yaşananlar Kürt sorununun
çözümünü daha da çıkmaza
sokuyor.
Tüm bunlar PKK hareketinin
siyasal ve toplumsal deviniminin
dikkatle izlenemediğini bir kez daha
kanıtlıyor! Devlet ve siyasal iktidar,
PKK’nin kent ve kır yapısı arasındaki
etkileşimi dikkatle izleyemediği için,
hem siyasallaşmış PKK’nin
militanlaşmış PKK’den çok daha
tehlikeli hale geldiği görülmüyor
hem de kangrenleşmiş bu soruna
karşı etkin bir strateji geliştirilemiyor.
Acaba dürbünler yanlış yere mi
bakıyor?
Milis, Pankart, Dürbün!..
Kürt sorununu işsizlik ve
ekonomik sıkıntılarla
ilişkilendirenler özellikle
GAP’taki ihmale sıklıkla dikkat
çekiyor.
Harran Ovası ile Fırat
Nehri’nin 1995’te
kavuşmasının üzerinden
geçen 15 yıllık süre ise
GAP’taki gecikmeyi anlatıyor.
Bu gecikmenin son 8 yılı GAP’ı
ihmal eden AKP yüzünden
heba oldu!
Üstelik hükümetin ihmali
işsizlik fonundaki kaynağın
GAP’a aktarılacağı iddiasına
karşın devam ediyor.
CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu da konuyu
merak etmiş ve “GAP’ta
kullanılmak üzere İşsizlik
Fonu’ndan Başbakan’ın
emrine tahsis edilen 2.8
milyar liranın nereye
kullanıldığı açıklansın”
demişti.
Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışına
Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçek “Kaynaklar GAP için
kullanıldı” karşılığını vermişti.
Oysa bu açıklama gerçeği
yansıtmıyordu. GAP’a
harcanması gereken paranın
nerelere gittiğini gösteren
Yüksek Planlama Kurulu’nun
(YPK) bir belgesi tüm rezaleti
gözler önüne serdi.
İşte Başbakan Erdoğan ve
YPK’nin diğer üyelerince
imzalanan 2009/25 sayılı
belgeye göre GAP’a gitmesi
gereken paraların
dağıtıldığı birimler:
Karayolları Genel
Müdürlüğü, Devlet Su
İşleri (DSİ), Adalet
Bakanlığı, Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü,
Yurt-Kur, Bayındırlık
Bakanlığı, Kültür ve
Turizm Bakanlığı ile bir
teki bile GAP bölgesinde
olmayan 13 üniversite!..
Diyeceksiniz ki, bu
kurumların sulama projelerine
odaklanması gereken GAP’la
ne ilgisi var?..
Hükümet her konuda
olduğu gibi GAP’la ilgili de
takıyye yapıyor!..
GAP tamamlanacakmış da,
topyekûn kalkınma
sağlanacakmış da, tarım
gelişecekmiş de; işsizlik
bitecekmiş de, terör sona
erecekmiş… Peh.. peh.. peh!..
GAP, İhmal, Takıyye!..
Anayasa Mahkemesi,
Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası’nın Bazı
Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında
Kanun’a ilişkin iptal
davasında kararını verdi.
Anayasa paketi
referanduma
götürülecek.
CHP konuyla ilgili
olarak görevini
yaptı. Şimdi sıra
yurttaşlarda…
Bu ülkeyi seven,
hukuk devletinden
yana olan, AKP’nin
yargıya
müdahalesine karşı
çıkan herkesin 12 Eylül’deki
referandum için sandığa
gitmesi ve yurttaşlık görevini
yerine getirmesi gerekiyor.
Şu unutulmasın ki,
referandumda AKP’nin
beklediği sonuç çıkarsa
hukukun üstünlüğü büyük
yara alacak.
İktidar kamudaki tarikat
ve cemaat örgütlenmesini
yargının en kritik
noktalarına taşıyacak.
Milli Eğitim, Sağlık, Kültür
ve İçişleri bakanlıklarından
sonra yargı da kuşatılmış
olacak...
Yani siyasal iktidar yargı
kurumlarında istediği gibi at
koşturacak…
Yani Türkiye
Cumhuriyeti’nin en hassas
kurumlarından biri olan
bağımsız yargı
siyasallaştırılacak...
Başta CHP olmak üzere
tüm muhalefet partileri ile
sivil toplum örgütlerinin bu
kanun değişikliğiyle ortaya
çıkacak sakıncalar
konusunda yurttaşları
uyarması için büyük bir
kampanya yürütmesi
gerekecek...
Referandumdan çıkacak
sonuç Türkiye’nin
geleceği açısından
yaşamsal önem taşıyor.
AKP’nin referandumla
beklentilerine kavuşması
ülke için pek hayırlı
olmayacak!..
Bu yüzden referandum
kampanyasının adı, Kemal
Kılıçdaroğlu’nun da dediği
gibi “Hayır’da hayır vardır”
olacak!
‘Hayır’da Hayır Vardır!..
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel Başkanõ
Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa
Mahkemesi’nin anayasa deği-
şiklik paketine ilişkin kararõyla
ilgili olarak “Kararın bizi tat-
min etmediğini biliyoruz, ama
saygı göstereceğiz” dedi. Kõ-
lõçdaroğlu, “12 Eylül’de, 12
Eylül değişikliklerinin bir
uzantısı olarak gördüğümüz
bu anayasa değişikliklerine
‘hayõr’ diyeceğiz. ‘Hayõr’da
hayır vardır” açõklamasõnõ
yaptõ.
Kõlõçdaroğlu, dün partisinin il
ve belediye başkanlarõ toplantõ-
sõnõn açõlõşõnda yaptõğõ konuş-
mada Anayasa Mahkemesi’nin
kararõnõ değerlendirirken şunlarõ
söyledi: “Verilen karar Ana-
yasa Mahkemesi’nin geçmiş-
te vermiş olduğu kararların
bir izdüşümüdür. Anayasa
Mahkemesi geçmişteki içti-
hatlarına bağlı kalarak bir
karar vermiştir. Karar pek
çok çevrede doğal olarak tar-
tışılmıştır, tartışılmaya da de-
vam edecektir. Biz Anayasa
Mahkemesi’nin kararlarının
bağlayıcılığına inanan bir si-
yasal partiyiz. Ve bu tartış-
maların da demokrasi kültü-
rümüze, hukuk kültürümüze
önemli katkılar yaptığına ina-
nan bir siyasal partiyiz.”
Kõlõçdaroğlu, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Siyasallaşan yar-
gının topluma ağır bedeller
ödettiğini biliyoruz. Siyasal-
laşan yargı toplumun vicda-
nını kanatmıştır. Bir dönem
alkışlanan mahkeme karar-
larının bir süre sonra top-
lum vicdanında yanlışlığı or-
taya çıkmıştır. O nedenle ‘de-
mokrasiyi getirelim, güçler ay-
rõlõğõ ilkesini getirelim’ der-
ken yargının siyasallaşma-
masına özen gösteren bir par-
tiyiz. Yargıç kendi temina-
tıyla, yargıç güvencesiyle otur-
duğu koltuğun hakkını ver-
meli ve verdiği karar kamu
vicdanında kabul görmeli.
Yapılan anayasa değişikliği
cumhuriyet savcısını adalet
bakanının emrine sokuyor.
Demokrasi çıtasını yükselt-
mek zorundayız. Güçler ay-
rılığı ilkesinin Türkiye’de ne
kadar önemli olduğuna ina-
nan bir partiyiz. Biz bütün bu
kararları alırken tabii ki do-
ğal olarak Anayasa Mahke-
mesi’nin aldığı kararlara da
saygı göstereceğiz.
Anayasa Mahkemesi’nin
almış olduğu kararın demok-
ratik hukuk devleti ve huku-
kun üstünlüğü ilkesine daya-
narak aldığının da altının
özenle çizilmesi gerekiyor.
Yani anayasanın değiştiril-
mesi teklif dahi edilemeye-
cek maddelerine aykırılık ne-
deniyle bu kararı aldığının
altının da özenle çizilmesi ge-
rekiyor. Anayasa Mahke-
mesi kararının bizi tatmin
etmediğini biliyoruz. Bu-
gün için iptal kararın-
dan sonra bile yargıç
güvencesinin ve güçler
ayrılığı ilkesinin
tehlikede olduğu-
nu biliyoruz.”
Anayasa
sözü
Kõlõçdaroğlu, “12
Eylül’de, 12 Eylül
değişikliklerinin bir
uzantısı olarak gördüğü-
müz bu anayasa değişik-
liklerine ‘hayõr’ diyeceğiz”
dedi. Topluma karşõ sorum-
luluk hisseden herkesi refe-
randumda “hayır” demeye
çağõran Kõlõçdaroğlu “Halk
arasında dendiği gibi ‘ha-
yõr’da hayõr vardõr’” açõklama-
sõnõ yaptõ.
Kõlõçdaroğlu, 12 Eylül ana-
yasasõnõn eksikliklerini ve Tür-
kiye’nin daha çağdaş ve güçlü
bir anayasaya ihtiyacõ olduğunu
bildiklerini vurgularken yeni
anayasa sözü verdi.
AKP artõk gizlemiyor
ERDEM GÜL
ANKARA - Anayasa Mahke-
mesi’nin anayasa değişiklik pake-
tine ilişkin kararõnõn hemen ardõn-
dan AKP’de yaşanan “resmi açık-
lamalarda tepki, iç değerlendir-
melerde memnuniyet” duygusu,
yerini açõktan sevince bõrakmaya
başladõ.
Anayasa Mahkemesi, paketle il-
gili karar sürecinde farklõ bir tutum
izleyip toplantõ gününü bildirme-
yerek medyayõ atlattõ. Medya ka-
rarõn verileceğini, açõklamaya da-
kikalar kala öğrenebildi. Ancak
Anayasa Mahkemesi aynõ atlat-
mayõ AKP’ye yapamadõ.
Kararõn açõklanacağõ bilgisi
AKP’ye medyadan önce ulaştõ.
AKP’ye, iptal başvurusunun, “6’ya
5” oyla reddedileceği haberi de gel-
di. Bu haberler çerçevesinde
AKP’liler kararõn açõklanmasõnõ, “7
oy bulunamadığı için iptal istemi
reddedilecek” beklentisiyle izledi.
Karar da bazõ tõrnak içi cümlelerin
iptal edilmesi dõşõnda AKP’nin
beklentisine uygun çõktõ.
Hedef Kılıçdaroğlu
Bu karar üzerine Başbakan Er-
doğan Başbakanlõk’ta bakanlarla
ilk değerlendirmeyi yaptõ. Refe-
randum hazõrlõklarõnõn başlatõlma-
sõ kararlaştõrõldõ. 1 Ağustos’tan iti-
baren referandum kampanyasõ res-
men start alacak. Partideki ilk de-
ğerlendirmelerde referandumun
CHP’nin yeni lideri Kemal Kılıç-
daroğlu ile yaşanacak bir “seçim
provası” olacağõna dikkat çekiliyor.
AKP’de hedef, “hayır” oylarõnõn
mümkün olduğunca düşük çõkma-
sõnõ sağlayarak Kõlõçdaroğlu’na se-
çimden önce “yenilgi tattırmak”
olarak belirlendi.
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül
ile Nijerya’da bulunan Başbakan
Yardõmcõsõ Cemil Çiçek karara
ilişkin açõklamasõnda memnuni-
yetini dile getirdi. Çiçek, kararõ
“fevkalade olumlu bulduğunu”
belirtti. Anayasa değişikliğinin
“en iyi halinin” TBMM’den çõ-
kardõklarõ şekilde olduğunu belir-
ten Çiçek, “Anayasa değişikliği
paketi bu haliyle de çok iyi”
dedi. Öte yandan AKP’lilerin,
Anayasa Mahkemesi’nin anayasa
değişiklik paketiyle ilgili kararõn-
da “esasa” girmesine yönelik eleş-
tirileri sürüyor.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat
Ergün: Anayasa Mahkemesi’nin
kararõ parlamentonun anayasa yap-
ma yetkisine bir müdahale anlamõ
taşõmaktadõr... Değiştirilmesi tek-
lif edilemez maddeler yönünden de-
netim yapõlmaya çalõşõlmõştõr. Ana-
yasada böyle bir denetim öngörül-
müyor. “Ya parlamento yanlış ya-
parsa, kim düzeltecek?” sorusu
demokrasi içerisinde, hukuk içeri-
sinde doğru bir soru değildir.
AKP Grup Başkanvekili Suat
Kılıç: Maalesef Anayasa Mahke-
mesi, demokrasi ve hukuk diyen
çevrelerin beklentilerine cevap ve-
rememiştir.
TBMM Çevre Komisyonu Baş-
kanı Haluk Özdalga: Anayasa
Mahkemesi’nin bu yaklaşõmõ, hu-
kuk devleti ilkelerinin değil, ideo-
lojik bağnazlõğõn sonucudur.
İktidarın
tasfiyesi
hızlandıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli,
anayasa paketiyle ilgili referandumdan
“hayır” sonucunun çõkmasõnõn AKP’nin
tasfiyesini hõzlandõracağõnõ belirterek,
“MHP’nin tüm kadroları bugünden
(dünden) itibaren Türk milletini ay-
dınlatmak için topyekûn bir seferber-
lik ve AKP’nin gizli emellerine ‘hayõr’
kampanyası başlatmaktadır” dedi.
Bahçeli, yaptõğõ yazõlõ açõklamada şun-
larõ söyledi: “Siyasi ve şahsi ikbal he-
saplarıyla anayasa değişikliği zorla-
masına girişen AKP’nin siyasi ve ahlaki
meşruiyeti ne kadar tartışmaya açıksa,
Anayasa Mahkemesi’nin son kararı
da hukuki açıdan o kadar tartışmalı-
dır... Başbakan Erdoğan ve AKP’nin
anayasa değişikliği konusundaki amaç-
ları; sekiz yıla yaklaşan AKP’nin yıkım,
soygun ve vurgun döneminin hesabını
adalet önünde vermekten kurtulmak ve
etnik bölücülüğün emellerine sahip çı-
kan Başbakan’ın ‘PKK açõlõmõ’nı iler-
letmek için anayasal altyapıyı hazırla-
maktır. Referandumda ‘hayõr’ sonucu
çıkması AKP’nin seçim sandığı yoluy-
la tasfiyesini hızlandıracak. MHP ‘ha-
yõr’ kampanyası başlatmıştır.”
MHP LİDERİ BAHÇELİ:
Kõlõçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi’nin kararõnõn CHP’yi tatmin etmediğini ancak saygõ göstereceklerini söyledi
‘Hayõr’da hayõr var
Kılıçdaroğlu ve
Önder Sav
BDP, boykot çağrısı yapacak
ANKARA (ANKA) - BDP, halka anayasa
değişikliği paketi için yapõlacak referandum
sandõğõnõ boykot etmeleri çağrõsõnda bulunacak.
BDP Grup Başkanvekili Bengi Yõldõz, “Biz 12
Eylül’e kadar meydanlarda olacağõz,
Türkiye’nin her tarafõnda halkla buluşacağõz ve
boykot çağrõsõ yapacağõz” dedi. Yõldõz,
CHP’den gelen “Seçim barajõnõn yüzde 7’ye
indirilmesi” yönündeki adõmõ önemli ve olumlu
bulduklarõnõ belirterek bu yönde bir teklifin
gelmesi halinde destek vereceklerini kaydetti.
‘Resmi açõklamalarda tepki, iç değerlendirmelerde memnuniyet’ duygusu, yerini açõktan sevince
bõrakmaya başladõ. Başbakan Yardõmcõsõ Çiçek kararõ fevkalede olumlu bulduğunu açõkladõ
CHP
‘yüzde 7’
için
başvuru
yaptı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Ankara Milletvekili Hakkı
Süha Okay, seçim barajõnõn yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürülmesi için
hazõrladõğõ yasa önerisini dün TBMM Başkanlõğõ’na verdi. Milletvekili
Seçimi Yasasõ’nda değişiklik yapõlmasõna ilişkin yasa önerisinde barajõn
düşürülmesi ve geçerli oylarõn yüzde 7’sinden fazla oy alarak parlamen-
toda temsil hakkõ elde eden siyasi partilerin aldõklarõ geçerli oylarõn topla-
mõ yüzde 70’ten az olmasõ durumunda da oy oranõ yüzde 7’ye en yakõn
siyasi partinin milletvekili çõkarmasõ öngörülüyor. Öneriye tepki göste-
ren AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, “Hoş görünebilmek adına
verilmiş popülist kokan samimiyetsiz bir teklif” diye konuştu.