19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 9 TEMMUZ 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Gerekçeli Kararı Beklerken... Yüksek Mahkeme önceki günü verdiği kısmen iptal kararını, Güney Afrika’daki stadyumlardan yükselen o vuvuzela seslerine dönüşen iktidar yanlısı baskı çığırtkanlarının tehdide dönüşen haykırışları arasında aldı. Yargıçların da insan olduklarını unutmazsanız, o tür haykırışların, onlar için de ister istemez etkili olacağını kabul edersiniz. O gürültülere karşın Anayasa Mahkemesi’nin, anayasa değişikliğini gerçekleştiren yasayı, esas bakımından da ele alarak kendisini “devletin temel düzeni”nin koruyucusu olarak kabul etmiş olmasından dolayı memnun olursunuz. Onun yanında, mahkemenin yargının siyasallaşmasına yol açacak hükümler karşısındaki tutumundan dolayı da hayal kırıklığı yaşadığınızı söyleyebilirsiniz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın, ilk dört maddesi ile devletin temel düzenini tanımlamasına karşın, parlamentodaki AKP çoğunluğunun kendilerini “milli irade”nin tek temsilcisi olarak görerek, o maddeleri arkadan dolaşarak törpülemeye kalkmasının neden olabileceği tehlike öylelikle -şimdilik- ve bir ölçüde önlenmiş oldu. İktidarın asıl hedefi Ama 4’e karşı 7 üyenin sağladığı çoğunluğu, Yüksek Yargı’nın oluşumunu düzenleyen ve iptal dışında kalan hükümleri uygulayarak altüst etmeye kararlı olan iktidar, alınan karardan dolayı -kendi emellerinin gerçekleşmesine yeşil ışık yakıldığı için- memnun olduğunu da gizleyemiyor. Bu nedenle 12 Eylül’deki referandum, bundan sonrası için, Yüksek Mahkeme’nin Cumhuriyetin temel ilkeleri üstünde söz sahibi olup olmadığının belirlenmesi açısından yaşamsal önem taşımaktadır. Gerekçeli kararın açıklanmasından sonradır ki Yüksek Seçim Kurulu, kısmi iptal nedeni ile anayasadaki o iki maddenin yeni şekli ile referanduma gidilip gidilemeyeceği için kesin kararını verebilecektir. Referandum için sandığa gidecek olan seçmenin, kadın ve çocuklar, işsizler için değişiklikte yer alan hükümlerin, aslında sadece yanıltıcı bir örtü olarak konulduğunu söyleyerek “hayır” oyu vermesini sağlamak amacıyla birbiri ile bağdaşmayan, ama sonuçta AKP’ye dur demek için aynı safta toplanmış olmayı kabul edenlerin süreli ittifakı olarak görmek gerekiyor. O birlikteliği bir bakıma, 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler faşizmine dur demek için oluşan Batı devletleri ile Sovyetler Birliği arasındaki ittifaka da benzetmek olasıdır. Önce faşizmin geri püskürtülüşü; daha sonra kurulacak yeni bir dünya için gerekirse kozların paylaşılması. Bu yüzden CHP’lilerin MHP’liler ile, MHP’lilerin BDP yanlıları ile, DSP’lilerin BBP, DP ve İP’lilerle, kendi amblemlerini taşımayan cumhuriyeti koruma mitinglerinde bir araya gelerek sandığın yolunu açmaları gerekecektir. Bir dipnotu: Çarşamba günü yazımın yayımlanmadığını görerek benden nedenini öğrenmek isteyen okurlarıma da söylediğim gibi, yaz gribinin yüksek ateşi iki gün yataktan çıkmamı engellemiş oldu. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Bu köşede PKK’nin önemli bir kitleyi milisleştirmeye başladığını yazdığımda kimi çevreler tepki göstermişti. Hatta bugün “milis” sözcüğünü açıkça telaffuz etmeye başlayan askeri çevrelerin rahatsız olduğu bile kulağıma fısıldanmıştı. Oysa gerçek ortadaydı. PKK’nin dağ kadrosu zayıfladıkça kentlerdeki örgütlenmesi giderek güçleniyordu... İşte bunun çok çarpıcı göstergeleri: PKK’li teröristlerin cenaze törenleri 2005 yılından itibaren örgütün gövde gösterisine dönüştürüldü! Yalnızca cenazeler toprağa verildiğinde değil, artık Güneydoğu’da teröristler için açılan taziye çadırları bazen 30 gün boyunca açık tutuluyordu!.. Örneğin geçen yıl 50 bin nüfuslu Hakkâri’de toprağa verilen 5 teröristin cenazesine 40 binden fazla insan katılmıştı!.. Milisleştirme operasyonu, örgütün “serhildan” diye nitelendirdiği başkaldırı eylemlerinde de dışa vuruyordu. Günlerce polisle çatışan kitleler PKK’nin dağdaki militanlarına moral vermeyi amaçlıyordu. Son olarak Abdullah Öcalan’ın 4 Nisan’daki doğum günü etkinliklerine katılan grupların kimi davranışları da dikkat çekmişti. Yüzlerce kişi Öcalan’ın Urfa’nın Halfeti ilçesindeki evinin duvarlarına yüz sürmüş ve onu bir dini kimlik haline dönüştürmüştü! Bu tablo da gösteriyordu ki, PKK etnik kavgayla dini duyguları bir potada eriterek muhafazakâr bir sempatizan kitlesi de yaratmıştı! Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un öfkesine yol açan son görüntüler de dikkat çekiciydi. PKK milisleri Güneydoğu’da öldürülen iki teröristin Urfa’nın Hilvan ve Suruç ilçelerindeki cenaze törenlerinde ilk kez “intikam” yazılı bir pankart açmışlardı. Başbuğ’u kızdıran bu pankartların ardındaki iki detay çok önemliydi: İlk pankartın açıldığı yer, PKK’nin ağalara karşı silahlı mücadeleyi başlattığı Urfa ile Diyarbakır arasındaki Hilvan ilçesiydi. PKK’nin bu ilçedeki Süleymanlar ve Bucak aşiretlerine yönelik saldırılarında çok kan dökülmüştü! İkinci pankartın açıldığı ilçe ise örgütün en güçlü olduğu Suruç’tu. İşte bu ilçe Öcalan’ın dini bir kimlik haline getirilmeye başlandığı ilk yerleşim birimi oldu. Burada geçen yıl atılan “Ya Allah bismillah, serokeme (başkanımız) Abdullah” şeklinde slogan da PKK tarihinde bir ilkti!.. Evet, Orgeneral Başbuğ, PKK’nin siyasal boyutu ile “inanılmaz derecede endişe verici” hale geldiğini belirtirken aslında milisleştirme çabalarına dikkat çekmiş oldu!.. İşte o yapı dün Suruç’ta çok tehlikeli bir pankart daha açtı: “Başbuğ, dağa çıkarız, hesabını sorarız.” Terör dağda tehdit üretirken kentlerdeki milisleşme faaliyetleri gerginliği artırmaya hizmet ediyor!.. Yaşananlar Kürt sorununun çözümünü daha da çıkmaza sokuyor. Tüm bunlar PKK hareketinin siyasal ve toplumsal deviniminin dikkatle izlenemediğini bir kez daha kanıtlıyor! Devlet ve siyasal iktidar, PKK’nin kent ve kır yapısı arasındaki etkileşimi dikkatle izleyemediği için, hem siyasallaşmış PKK’nin militanlaşmış PKK’den çok daha tehlikeli hale geldiği görülmüyor hem de kangrenleşmiş bu soruna karşı etkin bir strateji geliştirilemiyor. Acaba dürbünler yanlış yere mi bakıyor? Milis, Pankart, Dürbün!.. Kürt sorununu işsizlik ve ekonomik sıkıntılarla ilişkilendirenler özellikle GAP’taki ihmale sıklıkla dikkat çekiyor. Harran Ovası ile Fırat Nehri’nin 1995’te kavuşmasının üzerinden geçen 15 yıllık süre ise GAP’taki gecikmeyi anlatıyor. Bu gecikmenin son 8 yılı GAP’ı ihmal eden AKP yüzünden heba oldu! Üstelik hükümetin ihmali işsizlik fonundaki kaynağın GAP’a aktarılacağı iddiasına karşın devam ediyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da konuyu merak etmiş ve “GAP’ta kullanılmak üzere İşsizlik Fonu’ndan Başbakan’ın emrine tahsis edilen 2.8 milyar liranın nereye kullanıldığı açıklansın” demişti. Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışına Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek “Kaynaklar GAP için kullanıldı” karşılığını vermişti. Oysa bu açıklama gerçeği yansıtmıyordu. GAP’a harcanması gereken paranın nerelere gittiğini gösteren Yüksek Planlama Kurulu’nun (YPK) bir belgesi tüm rezaleti gözler önüne serdi. İşte Başbakan Erdoğan ve YPK’nin diğer üyelerince imzalanan 2009/25 sayılı belgeye göre GAP’a gitmesi gereken paraların dağıtıldığı birimler: Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri (DSİ), Adalet Bakanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Yurt-Kur, Bayındırlık Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bir teki bile GAP bölgesinde olmayan 13 üniversite!.. Diyeceksiniz ki, bu kurumların sulama projelerine odaklanması gereken GAP’la ne ilgisi var?.. Hükümet her konuda olduğu gibi GAP’la ilgili de takıyye yapıyor!.. GAP tamamlanacakmış da, topyekûn kalkınma sağlanacakmış da, tarım gelişecekmiş de; işsizlik bitecekmiş de, terör sona erecekmiş… Peh.. peh.. peh!.. GAP, İhmal, Takıyye!.. Anayasa Mahkemesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a ilişkin iptal davasında kararını verdi. Anayasa paketi referanduma götürülecek. CHP konuyla ilgili olarak görevini yaptı. Şimdi sıra yurttaşlarda… Bu ülkeyi seven, hukuk devletinden yana olan, AKP’nin yargıya müdahalesine karşı çıkan herkesin 12 Eylül’deki referandum için sandığa gitmesi ve yurttaşlık görevini yerine getirmesi gerekiyor. Şu unutulmasın ki, referandumda AKP’nin beklediği sonuç çıkarsa hukukun üstünlüğü büyük yara alacak. İktidar kamudaki tarikat ve cemaat örgütlenmesini yargının en kritik noktalarına taşıyacak. Milli Eğitim, Sağlık, Kültür ve İçişleri bakanlıklarından sonra yargı da kuşatılmış olacak... Yani siyasal iktidar yargı kurumlarında istediği gibi at koşturacak… Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin en hassas kurumlarından biri olan bağımsız yargı siyasallaştırılacak... Başta CHP olmak üzere tüm muhalefet partileri ile sivil toplum örgütlerinin bu kanun değişikliğiyle ortaya çıkacak sakıncalar konusunda yurttaşları uyarması için büyük bir kampanya yürütmesi gerekecek... Referandumdan çıkacak sonuç Türkiye’nin geleceği açısından yaşamsal önem taşıyor. AKP’nin referandumla beklentilerine kavuşması ülke için pek hayırlı olmayacak!.. Bu yüzden referandum kampanyasının adı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da dediği gibi “Hayır’da hayır vardır” olacak! ‘Hayır’da Hayır Vardır!.. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi’nin anayasa deği- şiklik paketine ilişkin kararõyla ilgili olarak “Kararın bizi tat- min etmediğini biliyoruz, ama saygı göstereceğiz” dedi. Kõ- lõçdaroğlu, “12 Eylül’de, 12 Eylül değişikliklerinin bir uzantısı olarak gördüğümüz bu anayasa değişikliklerine ‘hayõr’ diyeceğiz. ‘Hayõr’da hayır vardır” açõklamasõnõ yaptõ. Kõlõçdaroğlu, dün partisinin il ve belediye başkanlarõ toplantõ- sõnõn açõlõşõnda yaptõğõ konuş- mada Anayasa Mahkemesi’nin kararõnõ değerlendirirken şunlarõ söyledi: “Verilen karar Ana- yasa Mahkemesi’nin geçmiş- te vermiş olduğu kararların bir izdüşümüdür. Anayasa Mahkemesi geçmişteki içti- hatlarına bağlı kalarak bir karar vermiştir. Karar pek çok çevrede doğal olarak tar- tışılmıştır, tartışılmaya da de- vam edecektir. Biz Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bağlayıcılığına inanan bir si- yasal partiyiz. Ve bu tartış- maların da demokrasi kültü- rümüze, hukuk kültürümüze önemli katkılar yaptığına ina- nan bir siyasal partiyiz.” Kõlõçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyasallaşan yar- gının topluma ağır bedeller ödettiğini biliyoruz. Siyasal- laşan yargı toplumun vicda- nını kanatmıştır. Bir dönem alkışlanan mahkeme karar- larının bir süre sonra top- lum vicdanında yanlışlığı or- taya çıkmıştır. O nedenle ‘de- mokrasiyi getirelim, güçler ay- rõlõğõ ilkesini getirelim’ der- ken yargının siyasallaşma- masına özen gösteren bir par- tiyiz. Yargıç kendi temina- tıyla, yargıç güvencesiyle otur- duğu koltuğun hakkını ver- meli ve verdiği karar kamu vicdanında kabul görmeli. Yapılan anayasa değişikliği cumhuriyet savcısını adalet bakanının emrine sokuyor. Demokrasi çıtasını yükselt- mek zorundayız. Güçler ay- rılığı ilkesinin Türkiye’de ne kadar önemli olduğuna ina- nan bir partiyiz. Biz bütün bu kararları alırken tabii ki do- ğal olarak Anayasa Mahke- mesi’nin aldığı kararlara da saygı göstereceğiz. Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu kararın demok- ratik hukuk devleti ve huku- kun üstünlüğü ilkesine daya- narak aldığının da altının özenle çizilmesi gerekiyor. Yani anayasanın değiştiril- mesi teklif dahi edilemeye- cek maddelerine aykırılık ne- deniyle bu kararı aldığının altının da özenle çizilmesi ge- rekiyor. Anayasa Mahke- mesi kararının bizi tatmin etmediğini biliyoruz. Bu- gün için iptal kararın- dan sonra bile yargıç güvencesinin ve güçler ayrılığı ilkesinin tehlikede olduğu- nu biliyoruz.” Anayasa sözü Kõlõçdaroğlu, “12 Eylül’de, 12 Eylül değişikliklerinin bir uzantısı olarak gördüğü- müz bu anayasa değişik- liklerine ‘hayõr’ diyeceğiz” dedi. Topluma karşõ sorum- luluk hisseden herkesi refe- randumda “hayır” demeye çağõran Kõlõçdaroğlu “Halk arasında dendiği gibi ‘ha- yõr’da hayõr vardõr’” açõklama- sõnõ yaptõ. Kõlõçdaroğlu, 12 Eylül ana- yasasõnõn eksikliklerini ve Tür- kiye’nin daha çağdaş ve güçlü bir anayasaya ihtiyacõ olduğunu bildiklerini vurgularken yeni anayasa sözü verdi. AKP artõk gizlemiyor ERDEM GÜL ANKARA - Anayasa Mahke- mesi’nin anayasa değişiklik pake- tine ilişkin kararõnõn hemen ardõn- dan AKP’de yaşanan “resmi açık- lamalarda tepki, iç değerlendir- melerde memnuniyet” duygusu, yerini açõktan sevince bõrakmaya başladõ. Anayasa Mahkemesi, paketle il- gili karar sürecinde farklõ bir tutum izleyip toplantõ gününü bildirme- yerek medyayõ atlattõ. Medya ka- rarõn verileceğini, açõklamaya da- kikalar kala öğrenebildi. Ancak Anayasa Mahkemesi aynõ atlat- mayõ AKP’ye yapamadõ. Kararõn açõklanacağõ bilgisi AKP’ye medyadan önce ulaştõ. AKP’ye, iptal başvurusunun, “6’ya 5” oyla reddedileceği haberi de gel- di. Bu haberler çerçevesinde AKP’liler kararõn açõklanmasõnõ, “7 oy bulunamadığı için iptal istemi reddedilecek” beklentisiyle izledi. Karar da bazõ tõrnak içi cümlelerin iptal edilmesi dõşõnda AKP’nin beklentisine uygun çõktõ. Hedef Kılıçdaroğlu Bu karar üzerine Başbakan Er- doğan Başbakanlõk’ta bakanlarla ilk değerlendirmeyi yaptõ. Refe- randum hazõrlõklarõnõn başlatõlma- sõ kararlaştõrõldõ. 1 Ağustos’tan iti- baren referandum kampanyasõ res- men start alacak. Partideki ilk de- ğerlendirmelerde referandumun CHP’nin yeni lideri Kemal Kılıç- daroğlu ile yaşanacak bir “seçim provası” olacağõna dikkat çekiliyor. AKP’de hedef, “hayır” oylarõnõn mümkün olduğunca düşük çõkma- sõnõ sağlayarak Kõlõçdaroğlu’na se- çimden önce “yenilgi tattırmak” olarak belirlendi. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ile Nijerya’da bulunan Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek karara ilişkin açõklamasõnda memnuni- yetini dile getirdi. Çiçek, kararõ “fevkalade olumlu bulduğunu” belirtti. Anayasa değişikliğinin “en iyi halinin” TBMM’den çõ- kardõklarõ şekilde olduğunu belir- ten Çiçek, “Anayasa değişikliği paketi bu haliyle de çok iyi” dedi. Öte yandan AKP’lilerin, Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişiklik paketiyle ilgili kararõn- da “esasa” girmesine yönelik eleş- tirileri sürüyor. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün: Anayasa Mahkemesi’nin kararõ parlamentonun anayasa yap- ma yetkisine bir müdahale anlamõ taşõmaktadõr... Değiştirilmesi tek- lif edilemez maddeler yönünden de- netim yapõlmaya çalõşõlmõştõr. Ana- yasada böyle bir denetim öngörül- müyor. “Ya parlamento yanlış ya- parsa, kim düzeltecek?” sorusu demokrasi içerisinde, hukuk içeri- sinde doğru bir soru değildir. AKP Grup Başkanvekili Suat Kılıç: Maalesef Anayasa Mahke- mesi, demokrasi ve hukuk diyen çevrelerin beklentilerine cevap ve- rememiştir. TBMM Çevre Komisyonu Baş- kanı Haluk Özdalga: Anayasa Mahkemesi’nin bu yaklaşõmõ, hu- kuk devleti ilkelerinin değil, ideo- lojik bağnazlõğõn sonucudur. İktidarın tasfiyesi hızlandıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, anayasa paketiyle ilgili referandumdan “hayır” sonucunun çõkmasõnõn AKP’nin tasfiyesini hõzlandõracağõnõ belirterek, “MHP’nin tüm kadroları bugünden (dünden) itibaren Türk milletini ay- dınlatmak için topyekûn bir seferber- lik ve AKP’nin gizli emellerine ‘hayõr’ kampanyası başlatmaktadır” dedi. Bahçeli, yaptõğõ yazõlõ açõklamada şun- larõ söyledi: “Siyasi ve şahsi ikbal he- saplarıyla anayasa değişikliği zorla- masına girişen AKP’nin siyasi ve ahlaki meşruiyeti ne kadar tartışmaya açıksa, Anayasa Mahkemesi’nin son kararı da hukuki açıdan o kadar tartışmalı- dır... Başbakan Erdoğan ve AKP’nin anayasa değişikliği konusundaki amaç- ları; sekiz yıla yaklaşan AKP’nin yıkım, soygun ve vurgun döneminin hesabını adalet önünde vermekten kurtulmak ve etnik bölücülüğün emellerine sahip çı- kan Başbakan’ın ‘PKK açõlõmõ’nı iler- letmek için anayasal altyapıyı hazırla- maktır. Referandumda ‘hayõr’ sonucu çıkması AKP’nin seçim sandığı yoluy- la tasfiyesini hızlandıracak. MHP ‘ha- yõr’ kampanyası başlatmıştır.” MHP LİDERİ BAHÇELİ: Kõlõçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi’nin kararõnõn CHP’yi tatmin etmediğini ancak saygõ göstereceklerini söyledi ‘Hayõr’da hayõr var Kılıçdaroğlu ve Önder Sav BDP, boykot çağrısı yapacak ANKARA (ANKA) - BDP, halka anayasa değişikliği paketi için yapõlacak referandum sandõğõnõ boykot etmeleri çağrõsõnda bulunacak. BDP Grup Başkanvekili Bengi Yõldõz, “Biz 12 Eylül’e kadar meydanlarda olacağõz, Türkiye’nin her tarafõnda halkla buluşacağõz ve boykot çağrõsõ yapacağõz” dedi. Yõldõz, CHP’den gelen “Seçim barajõnõn yüzde 7’ye indirilmesi” yönündeki adõmõ önemli ve olumlu bulduklarõnõ belirterek bu yönde bir teklifin gelmesi halinde destek vereceklerini kaydetti. ‘Resmi açõklamalarda tepki, iç değerlendirmelerde memnuniyet’ duygusu, yerini açõktan sevince bõrakmaya başladõ. Başbakan Yardõmcõsõ Çiçek kararõ fevkalede olumlu bulduğunu açõkladõ CHP ‘yüzde 7’ için başvuru yaptı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Ankara Milletvekili Hakkı Süha Okay, seçim barajõnõn yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürülmesi için hazõrladõğõ yasa önerisini dün TBMM Başkanlõğõ’na verdi. Milletvekili Seçimi Yasasõ’nda değişiklik yapõlmasõna ilişkin yasa önerisinde barajõn düşürülmesi ve geçerli oylarõn yüzde 7’sinden fazla oy alarak parlamen- toda temsil hakkõ elde eden siyasi partilerin aldõklarõ geçerli oylarõn topla- mõ yüzde 70’ten az olmasõ durumunda da oy oranõ yüzde 7’ye en yakõn siyasi partinin milletvekili çõkarmasõ öngörülüyor. Öneriye tepki göste- ren AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, “Hoş görünebilmek adına verilmiş popülist kokan samimiyetsiz bir teklif” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle