Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SON ARAŞTIRMAL^P1
CQ
+
MENOPOZ YAŞINI
AÇIKLAYAN KAN
TESTİ
lranlı bilim kadını Fahimeh Ramezani
Tehrani, kandaki Anrimüller-Hormonu
(AMH) yoğunluğuna göre menopozun tam
olarak ne zaman başlayacağının tespit edile-
bileceğini buldu. AMH yoğunluğunun kro-
nolojik yaştan çok menopozun başlangıcmı he-
lirlediğini saptadık diyor Ramezani Tehrani.
Bilim kadını ekibiyle
\ birlikte 1998 yılındayaş-
ları 20 ila 49 arasmda de-
ğişen 266 kadınla başlat-
tığı araştırma sayesinde,
AMH yoğunluğuyla me-
nopozun başlangıcmı be-
lirleyebilecek istatiscikscl
bir model geliştirmiş.
Buna göre yirmi yaşında-
ki bir kadının AMH kon-
santrasyonu 4,1 ng/ml
(nanogram/mililitre) vc-
ya daha düşükse, 45 yaş
öncesi erken menopoz söz
konusu. Ortalama 52 yaşında menopoza gi-
recek olan kadınlarda ise 4,5ng-ml veya da-
ha yüksek AMH seviyesi kaydedilmiş. Yeni
kan testinin çiftlere aile planlamasında yar-
dımcı olması bekleniyor.
BİR KARIŞ TOPRAK
İÇÎN KOMŞULARINI
ÖLDÜRÜYORLAR
Uganda'da on yıl boyu insansı maymun-
lan inceleyen Michigan Üniversitesi bilim in-
sanları, şempanzelerin daha büyük yaşam
alanı için hemcinslerini öldürdüklerini gördü.
Şempanzeler komşularını bile öldürüyor arna
birbirlerini niçin öldürdüklerini hilmiyor-
duk, diyor John Mitani, Current Biology
dergisindeki yazıda. Mitani ve çalışma arka-
daşı David Watts (Yale Üniversitesi), Kibalee
Ulusal Parkı'ndaki bir şempanze grubunu
uzun bir süredir izliyordu. Grup on yıl içinde
diğer gruptan 21 şempanzeyi öldürmüş.
Bunlardan 13 tanesi yakın komşu bölgesinde
yaşıyordu, diyor araştırmacılar. Erkek şem-
panzeler genelde komşu bölgedeki gruplara sal-
dırıyor.
i
Mitani'yc göre şempanzeler önce sessizce
süriinetek komşu bölgeye sızıyorlar ve eğer ken-
di gruplan sayıca üstünse, komşu gruba sal-
dırıyorlar. Saldırgan maymunlar daha sonra,
ölen maymunların yaşam alanlanna sahiple-
niyorlar. Bu yüzdcn şiddet ve yaşam alanını ge-
nişletme arasında doğrudan bir ilişki söz ko-
nusu olduğunu düşünüyoruz diyor bilim in-
sanları.
DİJİTAL KAMERAYLA
KANSERTANISI
Amerikalı
bilim insanları
kanser tanısı
için yeni bir sis-
tem geliştirdi.
Yeni yöntem,
ekranında kan-
ser hücrelerini
görünür kılan bildik dijital kameraya daya-
nıyor. Gelişme tıbbi imkânların kısıtlı oldu-
ğu üçüncü diinya ülkeleri için de umut oldu.
Rice Universitesi'nde geliştirilen yöntemle uz-
man olmayanlar bile hastanm dokusunda
kanserli hücreler saptayabilecekler.
Sistem şu: Aynalı refleks kamera (dijital),
ilave bir LED ışık kaynağı, özel bir objcktif
merceği, optik bağlantı ve flüoresanslı boyar
maddeyle, mobil bir flüoresan mikroskobuna
dönüştürülmekte. Bu şekilde ışıldayan hücre
çekirdekleri ve kanser hücrelerinin şekil de-
ğiştirmiş çekirdekleri de kamcranın ekranın-
da izlenebiliyor. Bu ilke aslında yıllardan bu
yana biyopsilerden biliniyor, yeni olan aletin
taşınabilirliği ve ağız gibi zor ulaşılır bölgelerde
de uygulanabiliyor olması.
Yeni yöntem sayesinde hastadan doku
alınması gerekmiyor. Üstelik dijital kamcra-
lı erken kanser tanı sistetni ucuz ve dünyanın
her yerinde uygulanabilir. Dahası acıları ve
bekleme sürelerini de ortadan kaldırıyor.
Ancak özel patoloji eğitimi almayan doktor-
ların da sağlıklı ve hasta hücreleri birbirinden
ayırt edebilmeleri için gerekli yazılım prog-
ramının geliştirilmesi gerekiyor.
RÜZGÂR SAATTE10
BİN KİLOMETRE
HIZLA ESİYOR
HD209458b olarak isimlendirilen geze-
geninin atmosferinde saatte 10.000 kilomet-
re hızlı esen fırtınalar meydana geliyor. Bilim
insanları son derece hassas ölçümlerle kar-
bonmonoksit gazının kızgın gün yüzünden se-
rin gece yüzüne estiğini saptadı.
Bu gözlemlcr gezegenin yörüngesi üze-
rindeki hızının da öl^-ülmesine izin verınek-
te. Bu sonuca göreyse gezegenin kütlesi he-
saplanabiliyor. Astronom Ignas Snellen ve eki-
bi tarafından gözlemlenen gezegen sistemi,
dünyamızın 150 ışjik yılı uzaklığındaki Pegasus
takımyıldızında yer alıyor. Giineş sistemimi-
zin dışında yer alan HD209458b gezegenin
kütlesi Jüpiter'in yüzde altmışı kadar. Cjüneş
benzeri yıldızına olan mesafesi, dünya ve gü-
ne^ ara-
sındaki
mesafe-
nin sade-
ce yirmi-
de biri
k a d a r .
Bu yakın
mesafe
nedeniy-
le geze-
g e n i n ,
yıldızına bakan tarafmdaki sıcaklık yaklaşık
olarak 1000 derece. Gezegenin hep aynı yü-
zü yıldızına dönük olduğu için bu taraf <,\)k sı-
cakken, diğer yüz çok daha soğuk diyor as-
tronomlar.
2ÎVIİLYARYILLIKÇOK
HÜCRELÎ ORGANİZ-
MA FOSİLLERÎ
Bakteri gibi tek hücreli canlılar diinya-
mızda 2 milyar yıl önce yaşamaya başlamışlardı.
Çok hücreli canlıların ise daha sonra ortaya
çıktığı sanılıyordu. Fakat Poitiers
Üniversitesi'ne bağlı Hydrasa lalioratuvarın-
da (Fransa) Abderrezak el Abani ilc çalışan
bilim insanları, Batı Afrika'daki Gabun cya-
letinde 2,1 milyar yıllık çok hücreli canlıları
ait fosiller buldu. Bakteri ve diğer tek hücre-
li organizmalar varlıklarını yaklaşık olarak 2,5
milyardır sürdürüyorlar.
Hayvanlı ve bitkili görünebilir yaşam ise
540 milyon yıl önce Kambriyen patlamasıy-
la başlamıştı. Ancak bilindiği gibi birkaç
hücreden oluşan organizmalar Prekambriyen
zamanında da oluşmuştu. Biyologlar bu ge-
Araştırma
lişmenin bir buçuk milyar yıl içinde birkaç kez
yaşandığını ancak evrimsel olarak kalıcı ol-
madığmı düşünüyor. Bu gelişmenin tam ola-
rak ne şekilde yaşandığı pek bilinmiyor, ni-
tekim bu zamana ait fosiller (,xık enderdir.
Bu ncdcnle El Abani'nin Gabun'un gü-
neydoğusundaki siyah arduvazda buldukları,
bilim dünyasında hcyccan y;u-attı. Francevillc
kenti yakınlarındaki buluntu yerinde şimdi-
den iyi korunagelmiş 250 kalıntı bulundu.
İlk bakışta kenarları çentikli kulağı an-
dıran bu on iki santim büyüklüğündcki fosil-
lerin iç kısmı yüksek çözünürlüklü mikroto-
mografi ile incelenincc yarım daire şeklinde
folyomsu oluşumlar görülmüş. Diğer analiz-
lerden fosil dokudaki karbonun biyolojik sü-
reçlerle oluştuğu anlaşılmış. Organizmanın ye-
rini alan pirit minerali oksijenden çıık sül-
fatlarla beslenen bakterilerce üretilmiş.
Organizmaların ise sığ denizlerde serbest ok-
sijenle yaşamış olduklan sanılıyor ki bu da çok
hücreli yaşamın gclişimi için gerekli koşulu
açıklıyor, yani oksijen.
Bilim insanları bu yüzden yaklaşık olarak
2,4 milyar önce yaşanmış olanı "Great
Oxidation Event" olarak isimlendiriyor.
Bilim insanları fosillerin yarım daire bi-
çimindeki yapısını koordineli büyümeye bir ka-
nıt olarak görüyor. Bu da karmaşıklığıyla
birlikte çok hücreli organizmalardan oluşan bir
koloniye işaret ediyor. Doğalarını ve akraba-
lıklannı kesin olarak belirleyemesek de bir bu-
çuk milyar sonra hızlı bir şekilde yayılan çok
hücreli yaşamın temsilcileri olarak kabul edi-
yoruz diyor bilim insanlan Nature dergisindeki
yazıda. •- -'
Nilgün Özbaşaran Dede
KÖRLÜK TEDAVtSİNDE YENÎ BÎR UMUT
İsviçrcli bilim insanları kör farelere görme yetisini geri ka-
zandıran bir gen tcrapisi geliştirdiler. Yöntem insandan alınan ağ-
tabakası hücre kültürlerinde de işliyor.
Gelişme bu yüzden insanda görülen ağta-
bakası dejenerasyonunun tedavisi için
umut oldu. Friedrich Miescher Enstitüsü'nde
(FMI), Botond Roska ile çalışan bilim in-
sanları, retinitis pigmentosa nedeniyle gö-
remeyen fareleri tedavi etmiş.
Kalıcı körlüğe nedcn olan bu kalıtsal
hastalık grubu yaklaşık olarak iki milyon in-
sanda görülmckte. Hastalığın ilk aşamasında
ağtabakada zayıf ışıkta görmeyi sağlayan fo-
toreseptörler olan çubuklar ölüyor, daha
sonra ise gün ışığında görmeyi ve renkli gör-
meyi sağlayan fotoreseptörler (görme konileri) işlevini yitiriyor.
Görme konileri, çubuklann aksinc körlükten sonra da hayatta ka-
lıyorlar. lşığa tepki göstermeseler de ağtabakasındaki sinir hüc-
relerini birbirine bağlamak gibi belli başlı özelliklerini koruyor-
lar. İşte son araştırmada bilim insanları bu konileri yeniden et-
kinleştirmeye başardı.
Bu amaçta tek hücreli bir canlıdan alı-
nan bir gen aşılanmış konilere. Koniler bu
genle ışığa duyarlı protein üretiyorlar. Sonuçta
ağtabakasındaki diğer sinir hücreleriyle doğ-
ru bağlantılar kurup, görme işlemini yerine
getirebilir hale gelmişler. Yönteınin insana ait
hücrelerde işleyip. iş|emediğini öğrenmek
isteyen araştırmacıfâfr, ışığa duyarsız ağtaba-
kasına ait hücre kültürlerine söz konusu
proteini ürettirmeye başarmış. Bu şekilde te-
davi cdilcn hücreler ışığa reaksiyon göster-
meye başlamışlar. Bu yüzden yöntemin reti-
nitis pigmentosa hastalarının tedavisinde işe yarayabileceği tah-
ırtin edilmckte. Fransız bilim insanları hangi hastalann bu tür te-
rapilerden yararlanabileceğini araştırmaya başlamışlar bile.