19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
f KULTUR DOĞAN KUBAN Çağdaş Yaşamla Bo§ Söylem Çelişkisinde Boğulan Toplum Teknik üniversitede sevimli ve çok iyi bir matematik hocamız vardı. Profesör Hamit Dilgan. Hoş sohbet, alaycı bir Istanbul efendisiydi. Bir gün derste 'siz benim anlattıklarıma bakma- yın, formülleri uygulamasanız da olur' dedi. Matematik formülüne bile inanmazsak nasıl mühendis olacağız diye küçiik bir şok geçirdik. Dersin sonunda Hamit Bey 'Şaka yaptım, matematik kurallarına uymazsanız. Kaos olur' dedi. Belki geleceğe ilişkin bazı sezileri vardı. Sonradan 'plan'la 'pilav' arasında fark görrneyen Menderes'in görüşü devlet politikası oldu. Bugün de Tüıkiyc'nin en geçerli formülüdür. 'Kural ve yasa yoktur, adamını bul, işini gör!' diyen ilkesizler ayrık otu gibi çnğaldı. Ahlaklı bir toplum düzenine inanmaya devam eden saf insanları ve korkanlan gettolara doldurdular. Olan biteni artık ka- nıksamış olsa bile, toplum, gerçekle laf arasındaki iki- lem arasında beynamaz oldu. Gazeteler garip istatistikler yayımlıyorlar. 45.000 ma- den ruhsatı varmış. Bilmem kimin maden ruhsatı aldı- ğı alanın yüzeyi 11 Yalova ili kadarmış. 'Alice'in Harikalar Diyarı' Türkiye'nin yanında zavallı bir fante- zi olarak kalır. En büyük 'Political Fiction' bizim ülke- miz. Anayasa Raportörü 'Anayasa Mahkemesi karan par- tileri bağlamaz' demiş. Bu toplumda herkes çelişkiler için- de yatıp kalkıyor ve düşünceyi nereye koyacağımızı öğ- renemedik. Matematik formülü mühendisi bağlamaz; Doktorun reçetesi hastayı bağlamaz; Meclis'in çıkardığı yasa halkı bağlamaz; Anayasa Mahkemesi karan kimseyi bağlamaz; Uluslararası anlaşmalar devletleri bağlamaz: İnsanın görev yaptığı kurumun amaçları orada çalı- şanları bağlamaz; Güvenlik yasaları polisleri bağlamaz. Televizyon ckranında çıplak sevişme sahneleri sey- retmekten bıkmayan babanın kızına zorla türban tak- tırması, yamru yumru olmuş bir dünya vizyonu ve orta- dan ikiye bölünmüş bir psikoloji göstergesidir. Hiçbir şey vatandaşı bağlamıyorsa toplum fıttırmış demektir. Böyle durumlarda Bektaşi fıkralarını anımsamak man- tıki çözümlemelcr yapmaktan daha iyidir. Köyün iki yaş- lısı cennette buluşmuş. İlk gelen yeni gelene sormuş: 'Bizim köyde ne var ne yok? Yeni gclen yanıt vermiş: Ayyaş Mehmct mahalle imamı oldu. O zaman soran, 'baş- ka şey anlatmaya hacct yok!' demiş. Bir ağaçgibi tek, fa- kat hür değil ve bir orman gibi karanlık ve ürküntü ve- rici bir ortamda yaşıyoruz. Günlük gerçeğin, toplumsal yaşamın gerektirdiği ku- ralların tümünden giderek uzaklaşması, umut verici bir gelecek işareti olamaz. Hukuk ne işe yarar diyen hu- kukçular, öğretim ne ige yarar diyen eğitimciler, plan ne işe yarardiyenbelediyedler, bilimne işe yarardiyen aka- demisyenler ortalığı doldurursa, Türkiye bir karanlık or- man olur. Para her işe yarar diyen açıkgözler Türk top- lumunun bilgeleri oldu. Bu adamlar ortama egemen olun- ca arka arkaya yürüyerek ortaçağa varmayı deneyebilir. O zamana kadar ortaçağı temize çıkaracak bilim adam- ları de yolları kullanılabilir hale getirirler. Kurallara uymadan iş yapmanın motto'su olan 'ada- mını bul!' pragmatik formülü, Menderes'in 'istersem ha- lifeliği getirebilirim', özal'ın 'benim memuntm işini bi- /ır'gibi aydınlatıcı ve yüceltici düşüncelerin çarşı var- yasyonudur. İnşaata açılan orman, madencilere tahsis edi- len yeraltı kaynaklan, yapsatçılara tahsis edilen kent top- rağı, ve karayolculara tahsis edilen yol güzergâhlanna yan- sımış bir kapitalist sömürü olarak yorumlanabilir. Vatandaşları da bizden ve diğerleri diye ikiye ayırıyor- lar. Halk ise televizyon pornosu ile başörtü püritanizmi arasında gidip geliyor. Türkiye tiyatrosu budur. Sayın Okuyucular, Türkiye'de kişiler kabul edilmesi zor, çağdaş yaşam gerçeklerine, yasalara, evrensel standartlara aykırı dav- randıkları ve kamu vicdanını sızlatan eylemler yaptık- lan zaman kamuoyu olayı görünen faili ile eşdeşleştiri- yor. Sağlık kötü, öyleyse bakan kötü; trafik kötü, öyleyse belediye başkanı kötü; PKK askerleri öldürüyor, öyley- se Genelkurmay Başkanı kötü; üniversite eğitimi kötü, öyleyse rektör kötü; Türkiye geri kalmış bir ülkeyse suç- lu kim? Ona da yanıt var; ya Atatürk ya da Gül. Bunlar gülünç, kısa bacaklı yargüardır. Ne partiler, ne kurumlar, ne kişiler, ne hükümetler toplumu yalnız başlarına tanımlamıyor. Yüzlerce belki de binlerce yıl- da toplum genetiğine özel tarihi koşullarda katılmış özel- likler ve mekanizmalar, çağdaş yaşamın etkileriyle bü- tünleşerek Türkiye'yi cinayetlcr, cahil davranışlar, saf- satalarla dolduruyor. Türkiye'nin sorunu geri kalmış bir tslam ülkesinin en- telektüel potansiyelinin yetersizliğidir. Atatürk'ten Ozal'a giden yolda, çukura düşmüş gençTürkiye çukurdan henüz çıkamadı. Türkiye bize umudumuzu yitirtmeye- cek kadar büyük bir ülkedir. Cumhuriyet rejiminin ka- zandırdığı bir dinamizmi ve yetişmiş insanları var. Mısır, Pakistan ya da Sudah gibi olamayız. Gerçi siste- matik çağdaşlaşmayı reddedince düşünce boşluğunu ratingli safsatalar doldurdu. Televizyonlar okul oldu; okul- lar da dershane. Fakat ülkenin bu çukuru dolduracak po- tansiyeli var. Bugün ulaştığımız düzey 21. yüzyılda sağlıklı yaşamak için yeterli değildir. Sürdürülebilir bir geleceği nasıl üle- şildiği bilinen ulusal gelir rakamlarıyla değil, araştırma ve yeni teknoloji üretme potansiyelimiz ile orantılı ola- rak düşünme aşamasına geldik. Bunu planlamak tek so- rundur. Başka yöntemi yok. Türkiye'nin sömürgesi yok. Bilim ve teknolojide bizden ileri olan ülkeleri sö- mürüp zengin olmayacağız. Sadece kendi fakirlerini sö- mürcrek zengin olan bir ülke modeli de henüz icat edil- medi. Liberal ekonominin 'everything goes* formülü fakir ülkeler için icat edilmemiştir. Bilim ve teknolojide üst düzeye erişmiş ve dünyayı yüzlerce yıl sömürerek onla- nn zenginliklerini kendi ülkelerine taşımış Avrupa'nın vc Amcrika'nın sömürülerini sürdürmek için icat ettikleri bir deyimdir. Fakat son ekonomik kriz bir yalan olduğunu kanıtladı. Amerikan hükümeti banka sahibi oldu. Birinci Dünya Savaşı, 1929 krizi, Ikinci Dünya Savaşı, Kore, Vietnam, Irak, Afganistan ve son kriz ka- pitalizmin zavallılığını ortaya koymuştur. Gerçi insanın megalomanisine daha uygun. Komünizm gibi kapitalizm de sona erecek. Gerçi söylemler, alışkanlıklar olaylardan daha uzun ömürlüdür. Buda, İsa, Musa, Muhammed ça- ğına dönmeyi planlayan milyarlann yaşadığı dünyada ko- münist ve kapitalist mitosların ve sömürgecilerin yaşa- ması şaşılacak bir şey değil. Zavallı insanlar, Kurun-u Vusta'dan bu yana değiş- meyen kaderlerinin, çevrelerinde vızıldayan jiplerle ilişkisini kurmakta zorlanıyor. Ama yükü taşımakta zor- lanıyorlar ve lafla karınlan doymuyor. İyi niyetli in- sanlann çelişkileri insanlara anlatıp durumun üstesin- den gelmek için çok çaba sarf etmeleri gerek. kitap Soru ve Yanıtlarla Kedi ve Köpek Bakımı •••Dr. Vet Hek. Oktay Deprem wwwbulusta- H ^ H S8nm.coın.tr ^H^L^a Toplumumuz hayvan bakmanın sonu- ^ H f e * cu sorumluluk ve bilinci bakımından henüz H f t H istenilen düzeylere gelemediği için hay- 8 9 B H vanlanmızın bakım ve beslenmesinde ' ^ " T " ? önemli hatalar yapılmakta ve bunların acı- ^ ^ ^ M sını yine bu hayvan dostlanmız çekmekte- K ^ ^ t dir. Vet Hek. Oktay Deprem "Soruve 3 ^ S Yanıtlarla Kedi ve Köpek Bakımı" kitabında ^ ^ ^ B sunduğu yararlı bilgilerle bu küttüre çok ciddi katkıda bulunmuştur. Kitap içindeki sonı ve cevaplar, kedi ve köpeklerin ortak sorunları olsa da hemen her soruda kedi ve kö- ^ ^ M M | peklerin doğasından kaynaklanan özellik- ^ ^ ^ ^ H lerinden dolayı ayrı ayn ele ahnmıştır. ^ ^ ^ ^ H Kitapta ayrıca kedi ve köpeklerin belli [ H W H | başlı hastalıkları, aşı bilgileri, bilgi edilme- ( Ü M P ' 1 ^ sinde yararlı bazı bilgiler bulunuyor. ^ M M S Özellikle kedi ve köpeklerin davranış prob- •;yP^ lemlerine cevap niteliğindeki bu eser vete- ^ » M riner hekimlerin hayvan sahiplerine önere- • H & . % cekleri bir referans olma özelliği de taşı- ^ B 8 J H | yor. 8u amaçla ayn ayn kedi ve köpeklerin ^ k ^ k " M günlük davranış problemlerinin yanı sıra temelfizyolojikbilgiler deiçeriyor. Resimleriyle kedi ve köpek ırkları ve özellikleriyle ideal vücut ağırlığı enfeksiyon hastalıkları ve beslenme gibi konularda bir başucu k'rtabı özelliği taşıyor. Tayfun Akgül •-.V •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle