19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sevgili okurlarım, bundan üç hafta önce, baharın güzelliğini algılarken, “içerdekileri” unutmamamız gerektiğini vurgulayan “Silivri’de Bahar” başlıklı bir pazar yazısı yazmıştım. Aslında “içerdeki” arkadaşlara bir seslenişti bu. Cuma günü Mustafa Balbay da, okurlarından birinin çağrıştırdığı bir bahar yazısı kaleme aldı. O da “dışardakilere” sesleniyordu. Yazıyı gözlerim buğulanarak okudum… Sonra sonu gelmez düşüncelere daldım… Derken, hemen hemen aynı zamanda, biri dışardan içerdekilere, öteki içerden dışardakilere yazılmış bu iki bahar yazısını birlikte sunmak bana ilginç bir fikir gibi geldi; bilmem katılır mısınız? Anımsayacaksınız, Balbay’ın yazısı aslında iki bölümdü. Birinci bölümde harika bir okur mektubunu anlatıyordu. Ben sadece bahara ilişkin olan ikinci bölümü alıntıladım. SİLİVRİ’DE BAHAR EMRE KONGAR (Cumhuriyet, Şişli, 16 Mayıs 2010) Bahar geldi. Yaşam yeniden canlandı… Çiçeklendi, renklendi. Doğa kıpır kıpır… Doğa mis gibi. İnsanlar daha bir genç… İnsanlar daha bir mutlu… İnsanlar daha bir umutlu. Silivri’de hüzün var: Dört duvarın… Parmaklıkların… Yitirilmiş özgürlüğün… Hüznü! Silivri’de arayış var: Hak… Hukuk… Adalet… Umut… Ve yaşam sevinci… Arayışı! Çiçekler Silivri’de de açıyor… Rengârenk… Mis gibi. Ama betonun yüzü soğuk… Ama parmaklıkların rengi boğucu… Zulüm kokuyor hücre! Ey dışarıdaki sevgili okur: Kendini kimle özdeşleştiriyorsun… Kimle kuruyorsun empatiyi? Zalimle mi… Mazlumla mı? Ezenlerin kibri mi seni teslim almış… Yoksa yüreğinde ezilenlerin ıstırabı mı var? Ey içerdeki sevgili okur: Sakın beni yanlış anlama… Yukardaki satırlar bir “mazlum edebiyatı” değildir. Asla! Bu yazı, bir bahar yazısıdır: İyimser… Canlı… Renkli… Sevgi dolu… Dostluk dolu… Vefa dolu… Umut dolu… Bir mesajdır: Bir “Yalnız değilsin!” iletisidir! Baharda… Bu pazar günü de… Seninle birlikteyiz! Güzel günler gelecek… Mutlaka gelecek! Biliyorum: O beton duvarlar… O demir parmaklıklar… Baharın rengini ve kokusunu… Solumana engel olamaz… Umudunu yok edemez… Seçkin kişiliğini törpüleyemez! Evet… Ey içerdeki sevgili okur: Sen içerde olduğun sürece… Hiçbirimiz dışarda özgür değiliz! İÇİMDEKİ BAHAR MUSTAFA BALBAY (Cumhuriyet, Silivri, 4 Haziran 2010) Bize baharın geldiğini serçeler müjdeledi. Nisan başından beri telleri ormana çevirdiler. Gün doğumundan gün batımına dek iki konup üç kalkıyorlar. Bize de alıştılar, bazen yere bile konuyorlar. Onlar tepemizdeki tellerde cik cik öterken, biz de havalandırmada 14 adıma 5 adım yürürken gökyüzünü ormana çeviriyorlar. Tanrım, o bulutlara çarpıp yankılanarak bize inen o sesleri şu minicik serçeler mi çıkarıyor! Bulunduğumuz yerin bir kilometre kadar çevresinde iğde ağaçları olmalı. Rüzgâr biraz sert estiğinde, derince bir nefes çekince iğde kokusunu alıyoruz. Ben mayısın ikinci yarısına “iğde mevsimi” derim. Bütün kış o incecik dallarıyla saklambaç oynarcasına kaybolan iğdeler baharla birlikte yeşil-beyaza bürünür, milimlik sarı çiçeklerinden metrelerce ötesine kokusu yayılır. Silivri’de bulutlar, kuşlardan daha hızlı yer değiştirir. Bir bakarsın yağmur yüklü bulutlar, bir bakarsın pırıl pırıl gökyüzü. En çok da baharda öyle... Yağmuru indirince de iyi indirirler. 18 Mayıs gecesini anlatmalıyım. Saat 02.20. Elimde Platon’un “Devlet” kitabı vardı. Birden çoksesli bir gürültü... Aniden yağmur gelmiş... Pencereye koştum. Dört yağmur sesi saydım. Demir parmaklıklara vuran damlalar tok sesli, sertti. Cama vuranların sesi yayılıyordu. Tepedeki saçaktan düşenler yolda bir araya gelmiş, oluklaşmışlardı. Toroslar’da bir yaylanın çoban çeşmesini andırıyordu. Havalandırmaya düşen damlalarsa, suyun suyla buluşma sesiydi. Öteki sesler bende kalsın! Bahar koğuşun içine gelmez mi; gelir elbet. Bahar meyvelerinden eriğin tadını aldık. Portakalı kestikten iki hafta sonra geldi, sulu, iri erikler. Havalandırmaya usul usul böcekler de gelmeye başladı. Geçenlerde bir uğurböceği kondu. Elimizden kolumuza bir yere konduramadık. Baharın özü; giderek artıyor nüfusumuz... Bir bahar daha var... İçimizdeki bahar! İnsan gittiği yere kendisini de götürür; iyimserliğiyle, kötümserliğiyle... Nasıl pencerenin buğusu dışarıdan silinemezse, sadece içeriden silinebilirse... İnsanın iç dünyasına da dışarıdan kimse müdahale edemez. Kişi içindeki baharı, kışı kendisi yaratır, kendisi bitirir. İçimdeki ormandan Botanik Parkı’ndaki ağaç dostlarıma selam olsun. Bir arkadaşımız fazla bekletince “ağaç oldum” demez miyiz? Biliyorum, Ankara’daki dostlarım bekler beni. Kimse beklemese de... Ağaçlar bekler! CMYB C M Y B 6 HAZİRAN 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 AYDINLANMA EMRE KONGAR Doğada Bahar, Hücrede Bahar! [email protected] - www.kongar.org Suada’da kumar iddiasõna takipsizlik İstanbul Haber Merkezi - İstanbul’un gözde eğlence merkezlerinden Suada’da kumar oynandõğõ iddiasõyla açõlan soruşturmada, takipsizlik kararõ verildi. Savcõlõk kararõnda kumar oynandõğõ iddiasõnõn doğru olmadõğõ belirtildi. Suada’da kumar oynanmasõ için yer ve mekân sağladõğõ iddiasõyla soruşturma açõlan işadamõ Mehmet Koçarslan için takipsizlik kararõ verildi. Koçarslan hakkõnda verilen takipsizlik kararõnda “Tesadüfen elde edilen delillerin CMK 135/6. fıkrasında sayılan suçlarda kullanılabileceği, kumar oynanması için yer ve imkân sağlamanın bu maddede yer alan suçlardan sayılmadığı” vurgulandõ. Kararda, Suada’ya gönderilen polisin yaptõğõ tespitte, yalnõzca restoran kõsmõnõn faaliyetini sürdürdüğü ve kumar oynamak ve oynatmak için herhangi bir yerin bulunmadõğõnõn tutanakla belirlendiği anlatõldõ. Suada, İstanbul Boğazı’nda bulunan gözde eğlence mekânlarından biri... Altun, sürünerek kaçmaya çalõşan Padovese’yi yakalayõp boğazõnõ kesmiş ‘Papa’yı öldürecektim’ AKIN BODUR İSKENDERUN - Ka- tolik Kilisesi Anadolu Episkoposu Prof. Dr. Lui- gi Padovese’yi (63) bõ- çaklayarak öldüren Murat Altun’un ifadesinde “Pa- pa’yı öldürecektim, ama olmadı. Episko- posu öldürdüm” dediği öğrenildi. Katil zanlõsõnõn ai- lesinin de “Oğlu- muz Müslüman ve namazını da kılardı” dediği belirtildi. Episkopos Pado- vese’nin öldürül- mesiyle ilgili so- ruşturma sürerken, cina- yetin ayrõntõlarõ ortaya çõk- maya başladõ. Altun’un İs- kenderun’un Karaağaç bel- desindeki Sultanköy Site- si’ndeki evinin yatak oda- sõnda uzanan Episkopos Padovese’yi önce göğsün- den bõçakladõğõ, ardõndan da yastõkla boğmaya çalõş- tõğõ iddia edildi. Altun’un mutfaktan yeni bõçak al- maya gittiği sõrada epis- koposun sürünerek kaç- maya çalõştõğõ ve bahçe ka- põsõna ulaştõğõnda Altun ta- rafõndan yakalanarak bo- ğazõnõn kesildiği belirtil- di. Altun’un da Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet Akif Sa- rı’ya verdiği ifadesinde “Bana Ali’den vahiy gel- di. Öldürmeden önce içimden tek- bir getirdim. Öl- dürünce de tekbir getirdim. Sonra si- gara içtim. O (Pa- dovese) Deccal ya- ratıyor. Deccal’i öldürdüm. Şeyta- nı öldürdüm” de- diği öğrenildi. Kilisenin avuka- tõ Ercan Eriş de, depres- yon geçirdiğini söyleyen Altun içi episkopos tara- fõndan doktora gönderil- diğini belirterek, “Bir gün- de mi hasta oldu” diye konuştu. Luigi Padovese’nin ce- nazesi yarõn saat 16.00’da İskenderun Katedrali’nde düzenlenen törenin ardõn- dan İtalya’nõn Milano ken- tine gönderilecek. SAMSUN (Cumhuriyet) - Hatay’õn İskenderun ilçesinde görev yapan ve Anadolu ile Suriye’deki Katolik kiliselerinden sorumlu olan Anadolu Episkoposluğu ve Havarisel Vekili Luigi Padovese’nin evinde şoförü tarafõndan bõçaklanarak öldürülmesi nedeniyle Samsun’daki Mater Dolorosa Katolik Kilisesi ziyarete kapatõldõ. İlkadõm İlçesi Ulugazi Mahallesi’nde bulunan Mater Dolorosa Katolik Kilisesi’ne “Anadolu Katolik Kilisesi Episkoposumuz Lugi Padovese’nin ölümü nedeniyle kilisemiz ziyarete kapalıdır” yazõsõ asõldõ. Kiliseyi ziyaret etmek isteyenler, yazõyõ görünce geri dönmek zorunda kaldõlar. Kilise ziyarete kapatıldı Karadağ toprağa verildi ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - İstanbul’da evinde ölü bulunan, Hrant Dink davasõnõn müdahil avukatlarõndan Hakan Karadağ Adana’da toprağa verildi. Dink ailesinden kimsenin katõlmadõğõ ce- naze töreninde Karadağ’õn yakõnlarõ fer- yat edip olayõn irdelenmesini istedi. Kara- dağ’õn babasõ işçi emeklisi ve eski bir sendikacõ olan Mehmet Karadağ, intihar- larõ eleştiren oğlunun böyle bir şey yap- masõna ihtimal vermediğini vurguladõ. Mucize kurtuluş KAHRAMANMARAŞ (AA) - Dün- ya Offshore Yarõşmasõ’nõn yapõldõğõ Men- zelet Barajõ’nda serinlemek için suya gi- ren lise öğrencisi Taner Kaya (16), muci- ze şekilde yaşama döndürüldü. 5 dakika- lõk aramanõn ardõndan sudan çõkarõlan Ka- ya’ya su kenarõnda, 20 dakika kalp masajõ yapõldõ. Botla organizasyonun yapõldõğõ alana getirilen ve burada da kalp masajõ yapõlan Kaya’nõn duran kalbi çalõştõrõldõ. Bostancı’da asfalt çöktü İstanbul Haber Servisi - D-100 Ka- rayolu Bostancõ mevkisinde asfaltta çök- me meydana gelmesi nedeniyle yol kõs- men trafiğe kapatõldõ. Kadõköy-Kartal metro inşaatõnõn yakõnõndaki Bostancõ Köprüsü altõndaki asfaltta çökme meyda- na geldi. Oluşan derin çukur dolayõsõyla karayolu kõsmen trafiğe kapatõlõrken trafik akõşõ yan yollara verildi. (Fotoğraf:YUSUFBAŞTUĞ) Murat Altun.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle