19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 6 HAZİRAN 2010 PAZAR 16 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Japonya’nõn Ankara Büyükelçisi Nobuaki Tanaka ‘Türkiye’de Japon Yõlõ’nõn fõrsat olduğunu söyledi ‘Birbirimizitanõmanõntamzamanõ’ “Türkiye’de Japon Yılı” kutlamalarõ ve bu çerçevedeki etkinlikleri Japonya’nõn Ankara Büyükelçisi Nobuaki Tanaka’yla konuşuyoruz. Tanaka, Japonlar ve Türklerin birbirlerini tanõmadõklarõnõ, bu tür etkinliklerin iyi tanõşma ortamlarõ yarattõğõnõ söylüyor. Konuşmamõzõn akõşõ içinde Japonya’nõn nükleer silahlardan derin zararlar gördüğüne dikkat çeken Büyükelçi Tanaka, uluslararasõ camianõn nükleer enerjinin barõşçõ amaçlarla kullanõlmasõna çaba harcanmasõ gerektiğinin altõnõ çiziyor. Ülkesinin komşularõyla toprak anlaşmazlõklarõ olduğunu da belirten Tanaka, bu anlaşmazlõklarõn müzakereler yoluyla çözülmesinin çok güç olduğuna değiniyor, şu çok önemli tespiti yapõyor: “Bu anlaşmazlıklar olsa da ülkeler ortak yatırım projeleriyle zorluklarının üstesinden gelebilirler. Biz Japonya olarak işte bunu başarmaya çalışıyoruz.” - Bu yıl Türkiye’de Japonya Yılı kutlamaları var. Bu çerçevede çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Siz Türkiye’yle Japonya arasındaki ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz? N.T. - İlişkilerimiz hiç dalgasõz bir okyanusta sakin sakin yol alan bir gemiye benziyor. Yani çok güvenli bir ilişki. Birbirimize iyi duygular besliyoruz. Ancak önümüzde önemli projeler yok. - Ne gibi? - Örneğin artan ticaretimiz ya da karşõlõklõ artan yatõrõmlarõmõz yok. Aslõnda bu alanda karşõlõklõ ilgi de duyulmuyor. Belki ülkelerimizin birbirine çok uzak oluşu bunun nedeni. Ayrõca sõnõr komşusu olmadõğõmõz için birbirimizle hiç savaşmadõk. Dolayõsõyla karşõlõklõ olarak birbirimize iyi niyet duyuyoruz. Öte yandan hiçbir şekilde hasmane duygular içinde olmamamõz da çok olumlu. Ama komşu olmadõğõmõz için birbirimize çok da fazla ilgi duymuyoruz. Siz AB’ye, biz ABD’ye daha fazla ilgi duyuyoruz. Siz Batõ’ya, biz Doğu’ya bakõyoruz. Birbirimizi tam olarak değerlendiremiyor, sadece kimi düşler kuruyoruz. Biz Türkiye’yi, siz Japonya’yõ seviyorsunuz. Siz Japonya’yõ kültür mirasõmõzõ kaybetmeden modernleştiğimiz için seviyorsunuz. Biz ise Türkiye’yi çok eski uygarlõklarõn toprağõ olduğu için seviyoruz. Ama bu örtüleri kaldõrdõğõmõz zaman da karşõlõklõ olarak birbirimizi pek de fazla tanõmadõğõmõzõ görüyoruz. Geçenlerde bir büyükelçi arkadaşõm Ankara’ya gelmişti. Onunla konuşurken Türkiye’yle ilgili bildiklerimi anlatõnca, “Yok canım, bunların hiçbirini bilmiyordum” diye şaşkõnlõğõnõ ifade etti. Dolayõsõyla sorunumuz birbirimizi pek iyi tanõmamamõz. Benim amacõm karşõlõklõ iyi niyet duygularõmõzõ derinleştirmek, genişletmek, ilerletmek ve bu iyi niyet duygularõnõ yatõrõmlar, ticaret, politik işbirliği, karşõlõklõ danõşma, ortak projeler gibi somut eylemlere dönüştürmek. Bunun için de diyaloğumuzu güçlendirmeliyiz. Birbirimizi tanõmak için kendimize zaman ayõrmalõyõz. Aşağõ yukarõ dünya görüşlerimiz aynõ. Turizm kapıları açar - Türkler ve Japonlar aynı derecede gururlu halklar değil mi? - Evet. Belki de sizler bizden de daha gururlusunuz. İki ülkenin de bir imparatorluk geçmişi var. Japonya küçük bir ülke ama hâlâ imparatorluk. Ortak temellerimiz bulunuyor. Bu temeller üzerine çok önemli şeyler inşa edebiliriz. Ama bir inşaata başlamak için de daha fazla somut bilgilere ihtiyacõmõz var. Sağlam bir temelimiz yoksa üzerine sağlam bir bina inşa edemeyiz. O nedenle burada Japonya’yõ daha iyi tanõtmak ve anlatmak için Japon Yõlõ’nõ başlattõk. Türkiye 2003’te Japonya’da Türkiye Yõlõ düzenlemişti. Büyük bir başarõ öyküsü olmuştu. Ondan sonra Japonya’dan Türkiye’ye turizm patlama yaptõ. O dönemde Türkiye’ye gelen Japon turist sayõsõ 70 bin dolayõndaydõ. Bugün bu sayõ 140 bine ulaştõ. Japonya Yõlõ’yla Türklerin Japonya hakkõnda daha fazla bilgi sahibi olmalarõnõ amaçlõyoruz. Böylece belki üniversitelerde Japonca kurslarõna ya da Japonya’yõ daha fazla ziyarete ilgiyi çekebiliriz. - Türkiye’yle Japonya arasında çok az ortak proje ve yatırım bulunduğunu söylediniz ancak balıkçılık sektöründe ortak projeler olduğunu, Toyota ve Honda’nın da Türkiye’de önemli yatırım yaptığını biliyorum. - Doğru. Türkler çok hõzlõ hareket ederken Japonlar çok ağõr davranõyorlar. Toyota ve Honda Türkiye’ye geldiği 1980’lerin sonu 1990’larõn başõnda Japonya ABD’yi de geçmiş ve otomotiv sektöründe dünyanõn bir numarasõ olmuştu. Sabancõ, Koç gibi büyük Türk firmalarõ bu yükselişi hemen fark etti ve Japonya’ya geldi. Japon sermayesini Türkiye’ye çektiler. Japonya o yõllarda zengindi. Dõş ülkelere ciddi yatõrõmlar yapmak istiyorduk. Bugün öyle değiliz. Fakirleştik. Toyota ve Honda’nõn Türkiye’ye gelmelerinden bir süre sonra Japon ekonomisi ciddi düşüşler gösterdi. - Üstelik küresel krizden ağır etkilenmediniz mi? - Avrupalõlar ya da ABD kadar olmasa da Japonya da küresel krizden darbe aldõ. Ama her şeyden önemlisi 1990’larõn başõnda ve 2000’li yõllara girerken defalarca ekonomik krizler yaşadõk. O nedenle de yurtdõşõnda o dönemlerde yatõrõm yapacak ne psikolojik ne ekonomik ne de mali gücümüz kalmõştõ. Dolayõsõyla son on yõl içinde Türkiye’ye de doğru dürüst bir yatõrõm yapamadõk. Sadece Toyota ve Honda’nõn 1990’larõn başõndaki yatõrõmlarõnõ sürdürmekle yetindik. Ticari ilişkilerde gerilerdeyiz - Peki, ikili ticaret hacmi ne kadar? - Çok düşük. Hiç denecek kadar... Yalnõz geçen yõl Sony ve Panasonic Türkiye’de şube açmaya karar verdi. İkisinin yatõrõmõnõn toplamõ 400 milyon dolar. Japonya için çok küçük bir rakam. Öte yandan yine geçen yõl Mitsubishi Intercity oto kiralama şirketinden hisse satõn aldõ. Böylece son zamanlarda yatõrõmlarõn artabileceği sinyalleri geliyor. Ama Japon ekonomisinin hacmine bakõldõğõnda bunlar gerçekten küçük yatõrõmlar. - Peki, Japonya’nın Marmaray raylı sistem çalışması ne durumda? - Evet. O da var. Taizei şirketi bunu yapõyor. Richter ölçeğinde 7 büyüklüğünde bir depreme dayanõklõ bir denizaltõ tüneli için teknoloji veriyor. Ayrõca Japon hükümeti de bunu finanse ediyor. Bu, bir milyar dolarlõk büyük bir proje. Başka ufak tefek projeler de yürüyor. Ama yatõrõmlar çok da fazla artamõyor. Çünkü Türkiye’de kişi başõna düşen yõllõk gelir bir ara 10 bin dolarõ buldu. Hatta kriz döneminde bile 8 bin 500 dolardõ. Bu Dünya Bankasõ’nõn kredi kriterinin çok fazla üzerinde bir tutar. O nedenle de Türkiye’ye parasal yardõm giderek azalõyor. Türkiye bu gelirle artõk kendi ayaklarõ üzerinde duran bir ülke. Dolayõsõyla da Türkiye piyasalardan borç alabilir. Kredi notu yükseldi. Japon Yõlõ’na geri dönersek... O etkinlikler bittikten sonra Türkiye’yle iş hacminin nasõl gelişeceğini dikkatle izleyeceğiz. Japon Yõlõ etinlikleri sadece kültürel değil, aynõ zamanda ekonomik ve toplumsal alanlarõ da kapsõyor. İstanbul’da 25 Kasõm’da her iki ülkenin iş dünyasõndan önde gelen kişilerin katõlõmõyla büyük bir toplantõ yapõlacak. - Peki, balıkçılık sektörü ne durumda? - Son zamanlarda Japonya’ya bir numaralõ ihracat ürününüz orkinos balõğõ oldu. Antalya açõklarõnda oluşturulan orkinos çiftliği büyük bir başarõ öyküsü. Bu balõklar şok dondurma yöntemiyle donduruluyor ve Japonya’ya ihraç ediliyor. - İyi de derin denizlerde yaşayan orkinos nasıl olur da çiftliklerde yetiştiriliyor? - Biz bunu Antalya açõklarõnda başardõk. Geniş bir açõk deniz alanõ çevrelendi. O alanõn deniz dibinde orkinoslar yetiştiriliyor. Bir ara orkinos neslinin tükendiği gerekçesiyle av yasağõ konmuştu. Biz bu yöntemle bunu aştõk. Çünkü biz doğal orkinoslarõ avlamõyoruz. Bunlarõ yetiştiriyoruz. Bu tür işbirliği çok verimli oluyor. Bir başka konu da Türk domatesi. Türk domatesi dünyanõn en iyisi. Japon Kagome gõda şirketi Türk domatesine ketçap üretmek için yatõrõm yaptõ. Türk domatesinden buradaki fabrikada üretilen ketçap Japonya’ya satõlõyor. Bu işbirliği yõllardõr sürüyor. - Türk üniversitelerinde açılan Japonca kursları nasıl gidiyor? - Çanakkale, Boğaziçi, Ankara ve Erciyes üniversitelerinde Japonca kurslarõmõz var. Ayrõca özel kurslar da bulunuyor. Her yõl yaklaşõk 100 kişi Japonca kurslarõndan mezun oluyor. Başka üniversitelerden de Japon dili, kültürü araştõrmalarõ bölümleri açmak için talepler var. Her yõl 15 Türk öğrenciye Japonya’da okumak için burs veriliyor. Bu işbirliklerimizi yakõn gelecekte geliştirmeyi umuyoruz. - Tıpkı Türkiye’nin sınır komşularıyla olan ticaret bağımlılığı gibi. Öyle değil mi? - Tabii. Irak, Suriye, hatta İran’la ticaretiniz önemli. Doğalgaz ihtiyacõnõzõn neredeyse yüzde 30’unu İran’dan karşõlõyorsunuz. Hatta sizin için daha iyi bir örnek Rusya. Türkiye-Rusya ilişkileri büyük bir başarõ öyküsü. Türkiye artõk Rusyasõz olamaz. Bizim için de aynõ. Komşularla mutlaka iyi ticari ilişkiler kurulmalõdõr. Gözlerinizi gerçeklere kapatamazsõnõz. Soğuk Savaş döneminde Türkiye yüzünü sadece ABD ve Avrupa’ya çevirmiş, oralara odaklanmõştõ. Çevresiyle hiç ilgilenmiyordu. Ama bugün artõk her şey değişti. Jeopolitik ortamõn değişmesi dünyaya bakõşlarõmõzõ da çok etkiledi. Bu da gerçekten olumlu sonuçlar veriyor. - İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın Sovyetler Birliği’yle Kuril Adaları’nın kime ait olduğu konusunda bir anlaşmazlığı vardı. Bu anlaşmazlıkta durum nedir? - O çözümsüzlük hâlâ sürüyor. Toprak anlaşmazlõğõnõ kaba kuvvet kullanmadan çözmeye çalõşmak maalesef çok zor. Bir toprak anlaşmazlõğõnõn çözülmesi isteniyorsa bunun mutlaka savaşla halledilmesi lazõm. Falkland adalarõna ya da son olarak Gürcistan’daki savaşa bakõn. Bugün bile toprak anlaşmazlõklarõnõ barõşçõ yollardan çözmek son derece güç. Tabii bunun istisnalarõ yok değil. - Okinawa örneği mi? - Evet. ABD’yle o anlaşmazlõğõ barõşçõ yollardan çözdük. Japonya bu konuda pek çok ABD yönetimiyle müzakere etti. Sonunda da Okinawa Adasõ Japonya’ya barõşçõ yollardan geri verildi. Bu da Japonya’nõn İkinci Dünya Savaşõ’ndan sonra ABD’yle iyi ilişkiler kurmayõ başarmasõ sayesinde oldu. Bu tür toprak anlaşmazlõklarõ ancak siyasal olgunluğa erişerek çözülebiliyor. Siyasal olgunluğa da komşu ülkelerle karşõlõklõ bağõmlõlõğõnõzõ arttõrarak varabiliyorsunuz. Bakõn, toprak anlaşmazlõğõmõz sürmesine rağmen Rusya’yla ticari ilişkilerimizi geliştiriyoruz. O nedenle Sahalin’deki doğalgaz rezervuarõnõn geliştirilmesi ve Sibirya’daki doğalgaz ve petrol yataklarõnõn araştõrõlmasõ için büyük yatõrõmlar yapõyoruz. Çin’le, petrol üreten bazõ küçük adalar üzerinde toprak anlaşmazlõğõmõz var. Ama ortak bir projeyle bölgeyi geliştiriyoruz. Yine Güney Kore’yle küçük bir adanõn aidiyeti konusunda anlaşmazlõğõmõz sürüyor. Ama öte yandan ikili bağlarõmõz da giderek sağlamlaşõyor. İkinci Dünya Savaşõ’ndan kalma sorunlarõmõz sürüyor ama Japonya olarak sorunlarõmõzõn sürdüğü ülkelerle iyi ilişkiler kurma konusunda hiçbir kararsõzlõğõmõz yok. - Türkiye’yle Japonya’nın kaderleri de birbirine benziyor. Her iki ülke de soykırım yapmakla suçlanıyor. Türkiye Ermenilere, Japonya da Koreliler ve Çinlilere soykırımdan suçlu ilan ediliyor... - Demin de söylediğim gibi iki ülke de bir zamanlar büyük imparatorluklar kurmuştu. Doğal olarak da komşularõmõzda travmalar yaratmõştõk. Bu konularda bir hesaplaşma olmasõ da kaçõnõlmazdõ. Japonya bu hesaplaşmayõ barõşçõ biçimde yapõyor. Türkiye de bu alanda başarõlõ bir dõş politika yürütüyor. Aslõnda Türkiye’nin dõş politikada izlediği yol çok başarõlõ. Ayrõca Türkiye’nin sadece Avrupa’ya odaklanmak yerine 360 derecelik bir açõdan çevresine bakmasõ çok akõlcõ bir politika. Biz bu politikayõ İkinci Dünya Savaşõ’ndaki yenilgimizden beri izliyoruz. Sessiz ve derinden gidiyoruz. Öne çõkmamaya çalõşõyoruz. Bugün hiçbir ülke Japonya’yõ militaristlikle, saldõrganlõkla suçlayamõyor. Biz kendimizi barõşçõ bir ülke olarak kabul ettirdik. Büyük imparatorluğumuzdan devraldõğõmõz mirasõ barõşçõ yollardan, uzlaşarak hallediyoruz. Yine de Çin’le bazõ rahatsõzlõklarõmõz sürüyor. Buna karşõn son zamanlarda ilişkilerimiz çok iyi gidiyor. Çin bizim bir numaralõ ticaret ortağõmõz haline geldi. Şöyle ki: Çin yõllõk ticaretimizin yüzde 17’siyle bir numaralõ ticaret ortağõmõz oldu. İkincisi yüzde 14’le ABD. İthalatta Çin yüzde 19’la bir numara, ihracatta ise ABD yüzde 18’le bir numara, ikinci sõrada yüzde 16’yla Çin var. Öte yandan Çin için ABD bir numaralõ ticaret ortağõyken ikinci sõrada Japonya var. Böylece Çin’le karşõlõklõ olarak birbirimize bağõmlõlõğõmõzõ arttõrõyoruz. Sonuç olarak Çin Japonyasõz, Japonya Çinsiz olamaz. P O R T R E NOBUAKİ TANAKA Yükseköğrenimini Tokyo Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yaptıktan sonra İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde ekonomi dalında yüksek lisans eğitimi aldı. 1970’te Japonya Dışişleri Bakanlığı’na girdi. Bakanlığın pek çok yurtdışı diplomatik misyonlarında görev yaptı. Japonya’nın San Francisco Başkonsolosu, ardından İslamabad Büyükelçisi oldu. New York’ta BM Genel Sekreterliği bünyesindeki Silahsızlanma Dairesi Müsteşarlığı görevinde bulundu. Paris’te UNESCO’da Yönetim Dairesi Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü. 2008 başında Ankara’ya büyükelçi olarak atandı. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Japonya nükleer bombalardan çok çekmiş bir ülke. Şimdi uluslararası alanda nükleer enerjinin barışçı amaçlarla kullanılması çalışmalarına ne diyorsunuz? Hatta geçen ay Washington’da bu konuda düzenlenen geniş çaplı konferanstan ne gibi sonuçlar çıkmasını bekliyorsunuz? - Türkiye’de Japonya Yõlõ münasebetiyle ilk kez Türkiye’ye “Japonya’daki Nükleer Toplu Kıyım Sergisi”ni getirmeyi planlõyorum. Hiroşima ve Nagazaki’deki nükleer kõyõmõ gösteren fotoğraflarõn yer aldõğõ sergiyi pek çok Batõ ülkesine götürdük. Ama ilk kez Türkiye’ye gelecek. Bu bölgede nükleer konular eskiye kõyasla çok daha önem kazanmaya başladõ. İran’õ, İsrail’i görüyoruz. Daha ötede Hindistan ve Pakistan var. Sõnõr komşunuz Rusya’da da nükleer enerji bulunuyor. Yani Türkiye var olan ve muhtemel nükleer güçlerle kuşatõlmõş durumda. O nedenle “Nükleer Toplu Kıyım Sergisi”nin ilk kez Ortadoğu’da izleyicilere sunulacak olmasõnõ çok önemsiyorum. İnsanlarõn nükleer bir felaketin travmalarõnõn nasõl izler bõraktõğõnõ kendi gözleriyle görmeleri lazõm. Japonya olarak biz uluslararasõ alanda nükleer silahlarõn yok edilmesi çağõrõsõnda bulunduk. Bunu yapmak Japonlar için ahlaki zorunluluktur. Bunun kõsa vadede imkânsõz olduğunu biliyoruz. Ancak Japonya tümüyle nükleer güçler tarafõndan kuşatõlmõş durumda. Çin, Rusya, Kuzey Kore, ABD’nin hepsinde nükleer güç var. Dolayõsõyla Japonya’nõn da nükleer güce sahip olmasõ gerekiyor. Ama ulusumuzun duygularõ bunu yapmamõzõ engelliyor. O nedenle güvenliğimizi garanti altõna alma konusunda ABD’nin nükleer şemsiyesine güvenmek zorundayõz. Zaten ABD, Japonya’yla yaptõğõ güvenlik antlaşmasõ çerçevesinde bize yõllardõr nükleer şemsiye sağlõyor. Yeni Obama yönetimi nükleer silahsõzlanma konusunda olumlu sinyaller veriyor. Evet, her ülkenin sadece barõşçõ amaçlarda kullanmak üzere nükleer enerji sahibi olma hakkõ vardõr. Tabii ki bu enerji Uluslararasõ Atom Enerjisi Komisyonu tarafõndan sürekli olarak denetlenecektir. Ne yazõk ki yakõn geçmişte kimi ülke kuşku uyandõracak davranõşlarda bulundu ya da komisyonun kurallarõna uymadõ. O nedenle bu konuda özellikle uyanõk ve duyarlõ olmak zorundayõz. Komşu olmadõğõmõz için birbirimize çok da fazla ilgi duymuyoruz. Siz AB’ye, biz ABD’ye daha fazla ilgi duyuyoruz. Siz Batõ’ya, biz Doğu’ya bakõyoruz. Birbirimizi tam olarak değerlendiremiyor, sadece kimi düşler kuruyoruz. Biz Türkiye’yi, siz Japonya’yõ seviyorsunuz. Amacõm karşõlõklõ iyi niyet duygularõmõzõ derinleştirmek, genişletmek, ilerletmek ve bu iyi niyet duygularõnõ yatõrõmlar, ticaret, politik işbirliği, karşõlõklõ danõşma, ortak projeler gibi somut eylemlere dönüştürmek. DUYGULARIMIZ NÜKLEER GÜÇ OLMAYA ENGELDİR ÇinJaponya’sõz JaponyaÇin’sizolmaz Ülkeler arasõndaki sorunlarõ çözmenin tek yolu barõştõr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle