19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
B9 ğu o günlerde, Kafka'nın kendine öz- gü gerçekliğine sert eleştiriler yönelti- liyordu, dört bir yandan. Faşistliğinden tu- tun, Siyonizmine, "ımıkaddesatçuığına" uzanan, akla gelebilecek tüm suçlamalann odağındaydı Kafka. Marksçı filozof Lukacs, onu, çöken bir dünyanın umutsuzluk peygamberi olarak görüyor, Aragon'un Lettres Françaises'i, "Kafka'yı yakmalı rnı?" sorusunu yönelti- yordu yazarlara. Öte yandan, llcinci Dün- ya Savaşı gibi büyük bir yıkımın izlerini hâlâ yaşayan ve gerçek umudu nerde bula- bileceğini kendi kendilerine soran aydınlar ise, Kafka'nın yapıtında kendilerini görür gibi oluyorlardı. 1956-58 yıllatı arasında yazdığım ilk ki- tabım Kaçkınlaı'da, Kafka okumalannın etkisi pek görülmez. Daha doğrusıı, varo- luşsal sonınlara Kafka'nın penccresinden bakmamışımdır bu gençlik yapıtında. Pa- ris'te yazmaya başladığım, ikinci kitabnn Bozgun'un bazı parçalannda belirir Kaf- ka'nın etkisi. Kuşkusuz, bir yazann etki- sinde kalmak onun gibi yazmak değildir; onun ışığında yazmaktır. Sözcükleri yan yana getirirken onun soluğunu duymaktır. HERKESİN KENDİ KAFKA'SI Her okurun bir Kafka'sı olduğunu bili- yorum. Tüm büyük yazarlar için olduğu gi- bi. Çünkü onlarin hiçbir okuru, onlarla öz- deşleşmeye kalkmaz. (Küçümen yazarlarda ise tam tersi: onlar kendilerini okurla öz- deşleştirirler. Çok satmanın anahtan!) Söy- lemem bile gereksiz, hiçbir zaman böylesi bir özdeşleşmeyi düşlemedim. Ama itiraf edeyim ki yapıtıyla arama bir "mesafe" koymak gibi bir tasam da olmadı. Yıllar geçtikçe, onun yapıtı (Dava, Şato, Amerika, Ceza Kolonisi, Taşrada Düğün Hazırhklan...) özellikle günlüğü ve mek- tuplanyla içli-dışlı bir ilişkim oldu. Brod'tı, burada, yeryüzünün tüm Kafka- severleri adına saygıyla anıyorum, (Türk okuruna Kafka'yı okuma olanağını veren Kâmuran Şipal'i de.) Brod, kendisine yok edilme/mek üzere teslim edilen, 20. yüzyı- lın bu ı-n değerli clyazmalannı günümüze taşıdığı ve okunur kıldığı için. (Diyorum ki, Brod olmasaydı Kafka olmazdı. Tersi geçerli değil, Kafka olmasaydı Brod zaten yoktu.) Bu saygı duruşundan sonra, hemen be- lirteyim ki, Kafka'nın tüm yapıtıru bizlere sunan, bunu yaparken, bitmemiş üç roma- na bir biçim veren, günlüğünü, mektupla- nnı sayısız kez okuyan bu yakın dostunun Kafka yorumlanna hemen hiçbir zaman katılmadım. Kafka, günlüğünde, mektuplannda, bu kitapta okuyacağınız aforizmalannda hiç kuşkusuz, teolojinin alanına giriyor. Ama bu onun, ne hassidik bir Yahudi mistiği ol- duğunu, ne de Tann kavramının sözcüsü olduğunu gösterir. Evet, kutsal kitabı sık sık okuyordu, Tal- mud'u da. Büyük varoluşçu filozof Kierke- gaard'ı da. Onun yaşamıyla kendi yaşamı arasında yakınlıklar buluyordu. (Ki vardı bu yakınlıklar.) Kierkegaard'ın 20. yüzyıl- da varoluşçu olarak nitelenecek felsefesi de ilgilendiriyordu Kafka'yı, kendisininkine benzeyen "aşklan/ nişanlılıklan da." Ama Protestatı Kierkegaard'ın dinsel araştırma- lan, pek de inançlı diyemeyeceğimiz Kafka için ne ifade ediyordu? Yalnız Brod değil, başka Kafka yorum- culan da onun yapıtına, Kierkegaard, Pas- cal örneklerine de başvurarak dinsel/ man- evi bir anlam yüklemeye çalışmışlardır. Başta Brod ve Kafka'nın yapıtını ilk kez Fransızcaya çevirip tanıtan Alexandre Via- latte olmak üzere. Vialatte, Kafka üzerine yazdığı deneme- lerini Mon Kafka /Benim Kafkam başlı- ğıyla kitaplaştırmıştır. Bu, yukarda da be- lirttigun gibi herkesin bir Kafka'sı olduğu • anlamına gelir. Benim Kafkam a gelince, ne Max Brod'unkine ne de Fransızca çe- virmeninkine uyuyor. Beckett hariç, umut- suzluğun tüm yapıtına egemen olduğu bir başka yazar tanımıyorum. Dava'da, tüm çabalanna karşın suçsuzluğunu kanıtlaya- mayan, hatta suçunun ne olduğunu bile öğrenemeyen Joseph K. sonunda "bir kö- pek gibi" boğazlanırken bir ışık görür; evet, ama kurtuluş, muştusu veren bir ışık değildir bu. Daha çok, bir insanoğlunun boğazlanışım görüp ses etmeyen bir başka insanoğluna ait ışıktır. Kafka, sürekli olarak kurtuluş kavramını düşünmüştür. Ne var ki bu konuda ne bir umut vermiş, ne de kurtuluşun olası oldu- ğunu ileri sürmüştür. Romanlannın, öykü- lerinin kişileri kurtulmaya çalışırlar ve bu- nu hiçbir zaman gerçekleştiremezler. Yasa var oldukça kurtuluş da yoktur. Yasayı koyan erk (Tann, hükümdar ya da devlet) her zaman özgür, kendi yazgısını kendisi çizecek bireyler değil, boğun eğe- cek ve kendisinden istenilenleri yerine geti- recek uyruklar (teba) ister. Kafka, bireyin, hatta insanlığm kurtulu- şunu Tann'nın varlığına mı bağlıyordu? Bu, Tann inancı taşımayan adamın, Tan- n'nın varlığı ve yokluğu üzerinde (tıpkı "yasa" üzerinde olduğu gibi) durduğunu biliyoruz. Kafka, kendini aldatmadan ina- nacağı bir Tann arayışı içindeydi denebilir. Kurtuluşu, kendisine çok yakın iki filozof gibi (Pascal ve Kierkegaard; dilerseniz bunlara Dostoyevski'yi de ekleyelim) Tan- n'nın varlıginda görmüş olabilir. Ama bu düşüncelerini, arayışlarını, birçoklannın ileri sürdüğü gibi, kimi simgelerle, yapıda- rında dile getirmiş olması (örneğin, Vialat- te'ın üeri sürdüğü gibi ^'afo'da insanlık ile Yahudi kutsallığı arasındaki bir ilişkinin simgcsini kurmuş olması) kanunca, bir saptırmadan başka bir şey değildir. Benim Kafkam, yaşamın onulmaz biçim- deki saçmahğını, insanoğlunun hiçliğini, çaresizliğini, kendine özgü, öncesi ve son- rası olmayan bir yapıta dönüştürürken, bu- nu günlük gerçekliğe hiçbir gönderide bu- lunmadan gerçekleştirirken, kurgulanmış gerçeğin, gerçeklikten daha gerçek olduğu- nu gösterir. Tann'nın gölgesi, zaman za- man yazılanna düşer gibi olur. Ama bu ki- min Tann'sıdır? Yahudilerin Tann'sı mı, Katolik Pascal'ın Tann'sı mı, Protestan Ki- erkegaard'ınki mi? Yoksa hiçbiri mi? Var olmayan bir Tann! Niçin olmasın? Kaf- ka'nın yapıtında bir Tann düşüncesinden söz edilebilirse bu ancak, var olmayan bir Tann'dır: Negatif teoloji. Roman ve öykülerinde, 1900'lerin başla- nndan 1920'lerin ortalanna değin, içinde yaşadığı toplumla, ait olduğu Prag'daki Yahudi azınlığıyla, dünyayı ait üst eden Bi- rinci Dünya Savaşı'yla ilgüi göndermelerle karşılaşmayiz. O, içinde yaşadığı dönemin, o dönemin olaylarının değil, gelmiş geçmiş tüm zamanlann yarattığı toplumsal meka- nizmalann yarattığı yalnızlığı, anlamsızlıgi betimlemiştir. Kuşkusuz, karanlık bir tablodur bu. Bu karanlık tabloyu aydınlatan ise Kafka gü- neşidir. Gecenin en yoğun anında doğan, karankğın tüm gizlerini açığa vuran ışığıy- la, bizlere, insanlara yalansız bir dünya gös- termeye çalışan, bunu handiyse özür diler- cesine mınldanarak gerçekleştiren, son aşamada da pişman olup tüm yazdıklannın yakılmasını (bunu hiçbir zaman yerine ge- tirmeyecek bir dostundan istemiş olsa da) isteyen, hiçlikten sahici bir dünya yaratan bir insan. Eğer Kafka'nın yapıtında manevi değerler ve umut aranıyorsa, burada aran- malı ve bu aforizmalar da bu ışığın altında okunmalı. • Aforizmalar/ Franz Kafka/ Çeviren: Osman Çakmakçt/ Türktye lş Bankast Kiiltür yaytnlart/109 s. TUDEM ve UÇANBALIK EL ELE! Çocuklar için bir araya geldik. Yılların birikimini paylaşmak, daha çok, daha kaliteli kitap üretmek için birleştik. 15. İzmir Kitap Fuarı'nda buluşalım! 17-25 Nisan 2010 Tudem KültürYayınları : 2. Salon-308 Tudem Eğitim Yayınları : 2. Salon-412 UçanbalıkYayınları : 2. Salon-307B € tudem uçanbalık C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1052 SAYFA 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle