27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Osman Nec- mi Cürmen otuz yıl ara verdikten sonra yeni romanlarını peş peşe yayımladı. Râna'yla paşlayan süreçte Cürmen, Mühtedl (Killseden Camlye), Ah vre Sevda, Salnt Mlchel'ln De- velerl aö\ı kitaplarla okur- ların beğenisini kazandı, kltaplar yüksek satış ra- kamlarına ulaştı. Yazdığı romanlarda tarihi konula- ra değinen, bu konulann çevreslne de insanı yerleş- tiren Cürmen, yenl romanı Neydl Suçun zeliharda da çoktannlı dinlerde göklere çıkartılan kadınların tek- tannlı dinlerde nasıl da ikinci plana itlldiğini tarihi zemin çerçevesinde gözler önüne seriyor. osman Necmi Gürmen'le yazarlık serüveninden yola çıkarak yeni romanı üzerlne söylestik. O ErdemöZTOP 1 ^ ^ " " ^ eçmişten yol alahm ğ isdyorum, ilk roma- mm I -jr* nınız 1976 yıhnda ^ ^ _ ^ yayımlandı. AraJtuı otuz yıl gibi bir süre geçti. Bu süre- deyeni bir ürün vermediniz. Neydi sizi sessizliğe, yazmamaya iten ne- denler? - tlk çıkan ldtabım, Fransızca olarak kaleme aldığım L'echarpe d'ris'ti. Fran- sa'nın en önemli yayınevleri arasında bu- lunan GaUimard tarafından 1976 yılında basıldı. Daha sonra Ebem Kuşağı adıyla Hürriyet Yayınlan tarafindan da 1978 yı- lında yayımlandı. ikinci kitabımı ise Türkçe yazdım, Kılıç Uykuda Vurulur adıyla. O da daha sonra gene Gallimard tarafindan Fransa'da yayımlandı. Sonra da dediğiniz gibi otuz yıllık bir ara geldi. tçinizde bir irade var. Ben de çocuÖu- ğumdan bu yana yazma isteğiyle doluy- dum. Ama hadisat iradenin üstesinden geliyor çoğu kez. Hayatımda öyle olaylar oldu ki, bir gün olsun elime kalemi akp yazamadım. Içimden gdmediiıı" ' SAYFA 16 Osman Necmi Gürmen'le 'Neydi Suçun zeliha'ya dair ( Bugün derinlemesine araştıran genç yazar yok!' KALPTEKİ KIPIRTILARI HİSSETTİĞİNİZDE BEYİN ÇAUŞMAYA BAŞLAR 1 - Ne etkili oldu kalemi yeniden elini- ze almanıza? - Birincisi birazcık rahata kavuştum. tkinci eşim Fransa'da edebiyat profe- sörü. Onun teşviki büyük etki yarattı bende. lçimdeki kurt da henüz ölme- miş tabii. Yeni baştan oturdum masanın başına, aldım elime kalemi... Içimde çok ukde kalmış bir konu vardı, annemin ha- yatı. Râna'yı yazdım böylece. - Son dönemde de çok tartışıhr bir ko- nu, başka dilde yazma. Siz neden pekiil- kin Fransızca yazma isteği duydunuz? - Ellili yıllarda gazeteleri sık okurdum. Sonra Siverek'e, baba tarafına gittim. Orada on sene kaldım. Başıma gelmedik iş kalmadı tabii. Siverek'ten dönüşümde gazeteleri yeniden elime aldığımda oku- maya çalıştım ama bir tek kelime anla- madım. An dil agırlıklı olarak kullandı- yor. Yeni bir dil çıkmış ortaya, hiçbir şey anlayamadım. Oğlum ders kitaplarını gösterdiğinde, kendisini çalıştırmamı is- tediğinde yazılanlardan pek bir şey anla- madım. Insan bilmediği bir dilde ne yaz- sın o zanıan. Yabancı dil olarak Fransız- ca biliyordum. Sevdiğim bir dildi netice- de. Romanlanm da haliyle bu dilde yazıl- dı. - Tarihi romanlar yazdınız bugüne ka- dar. Bunun nedenlerini konuşalım biraz da... - Bizde bir tabir vardır, Tarih teker- rürden ibarettir" diye. Eğer tarihten ders almazsanız, tarihteki yanlışlar elbette te- kerrür eder, devam eder... İş onlan gö- zünüzün önüne koymak, ondan sonra da bunların tekerrür etmemesini sağlamak. Amaçlanmdan birisi bu. Bir de bunu ta- rih profesörü olarak anlatabilirsiniz. Bu da değil. Bcnim gayem, kalbe hitap et- mek. Kalpteki kıpırtıları hissettiğiniz an- da beyin çalışmaya başlar. Benim roman yazarak yapmaya çalıştığım da bu işte. - Kuşaktaşlannız arasında tarihi mese- lderi dert edinenler çoğunluktaydı. Siz- den sonraki kuşak tarihi anlatım- dan, tarihi konulardan uzaklaştı. Bunu neye bağhyorsunuz? - Öncelikle şunu söyleyeyim. Günümüzde de tarihi konularda roman yazan var. Ama asıl mesele şu: Dokümantasyon, yani arşiv meselesine kulak asan yok. Artık derin mevzulara inmek isteyen ya- zarlar yok. Daha çok güncel mese- lelere giriyorlar. Tarihi dayanak çok önemli bir konu. - Aklıma gelmişken, sizin bir de kurşunkalemle yazma hikâyeniz varmıs, belgeseli deyapdmış hatta. Biraz anlatabilir misiniz? Hâlâ kurşunkalemle mi yazıyorsunuz? - Huy mudur, neyin nesidir bilmem, ama hâlâ kurşunkalemle yazıyorum, evet. Bilgisayar kuÜanmasını bilmem. Bir tek Hürriyet muhabiriyken daktilo kullanı- yordum, ama kafayı ve kalbi çalıştırmaya^ geldi mi iş, tak tuk sesleri benim dikkati- mi dağmyor. Alıyorum önüme kâğıdı ve kalemi, öyle yazıyorum... Hissiyatı ya- kalayabilmek için sessizliğe ihtiyaç duyu- yorum. - İş tarihi biryapıt ortaya koymaksa, araşürmalan nasıl yapıyorsunuz peki? Artık bilgisayar çok revaçta... - Eşimin sayesinde bilgisayardan araş- tırmalar yapıyorum elbette ben de. Yeri gelmişken belirtmemde yarar var: Tarihi bir konu üzerinde çalışırken, muhakkak karşılaştırma yaparım. Bu yeni kitabım için de üç kutsal kitap hakkında muaz- zam araştırmalar yaptım. Mesela Ku- ran'dan araştırma yaparken, tek bir ter- cümeye sadik kalmak istemedim. Sadece Türkçeler de değil, Fransa'daki Arap asılhlann yaptıklan Kuran tercümelerini inceledim. Bütün bunlann sonucunda ilerledim. Ama az önce de sözünü ettik. Günümüzde bu kadar derinlemesine araştırma yapacak gençler ne yazık ki yok gibi. Daha salci geüyorlar sanki bana. - Uzun aradan sonra başta da sözünü ettik, Râna 'yı yayımladınız ve oldukça il- gigördü okurlar tarafindan. Neden bu kadar ilgi gördü? - Dedim ya, akla değil, kalbe hitap et- tim Râna'da. Bir kadının Osmanh lmpa- ratorluğu'nun son devrinde ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarına denk gelen yıllarında yaşamış bir kadının, örf- âdetlerin altında ezilmesinin hikâyesini anlattım. Çıkamıyor dışan. Akıllı ve hisli bir kadın olsa da baskıdan dolayı, sokağa çıkıp fikirlerini, düşüncelcrini paylaşamı- yor kimseyle. Bu durum çok dokundu galiba, özellikle de hanım okuyuculara! Râna dan sonra okurlanmın büyük bir kısmı artık hanımlardan oluşur oldu. 'KUTSAL KİTAPLARIN NEDEN BU KADAR KIYIMA YOL AÇTIĞINI ARASTIRMAK GEREK' - Bu yeni romanmız, Neydi Suçun Ze- liha!'c/a da Râna dakine henzer, kadının toplum içinde ikinci plana itilmesini ko- nu cdiniyorsunuz. Bu mesele başlangıç- tan bu yana sizin dertlerinizden birisi ol- muş öyleyse... -Hzde bir taUr vardır, Tarih tekerrürden İbaret- tir dlye. Eder tarihten ders almazsanız. tarihte- ki yanlışlar elbette tekerrür eder. devam eder... Is onlan oozûnûzün önüne koymak, ondan son- ra aa Dunıann zıeKerrur euııeiıiesını saoıanıaK. Amaclanmdan Mrtsl bu. (...) Benim gayem. kalbe hitap etmek. Kalpteki kıpırtılan hlssetttOlnlz an- da beyin cah$maya baslar. Benim roman yaza- rak yapmaya çalı&ûım da bu Iste" dlyor osman Necmi Cürmen. - Annemin hikâyesi beni baştan beri rahatsız ediyordu aslında. • Kadının çoktannlı dindeki değeriyle, tektanrüt dinde ikinci plana itilişinin te- zatkğmı ortaya koyup bu durumu Zeliha karakteri üzerinden eleştiriyorsunuz, di- yebilir miyiz? - Evet. Birinci tema bu. îkincisi de kutsal kitaplar aslında toplumlarda bir ahenk, bir düzen getirmek için yazılmış kitaplar. Ama görüyoruz ki, huzur getir- mek için yazılmış bu kitaplar kalkıp bir sürii çekişmelere, kıyımlara varan sonuç- lar ortaya çıkardı. Bunun nedenlerini aramak lazım. Ben dc bununla uğraştım. - Neydi Suçun Zeliha! nasıl ortaya çık- tıpeki? - Iki şey var. Birisi, hâlâ o kadınların cziyet görmeleri. îkincisi de böyle kutsal denen kitaplanmız neden huzur yerine sava$ getiriyor sorusuna yanıt bulmak. Günümüzde bile bu huzursuzluk devam etmiyor mu? Irak'ın hali ortada, Şii-Sün- ni çekişmeleri, düne kadar trlanda'da sü- ren Katolik-Protcstan çekişmesi... Hâlâ da devam ediyor aslında. Tarihine baktı- ğınızda milyonlarca kişinin kadedildiğini görüyoruz. Bu içime oturmuş meseleleri ! anlatabilme gayesindeyim. ! - Biryanıyla da riskli bu durum. Dini j konular edebiyatla buluşunca bazı ke- | simlerce hoş karşdanmtyor. Bakın 5a7- | man Rüşdi örneği hâlâ bizleri rahatsız ; ediyor. Yazdığı Şeytan Ayetleri kitabı \ hakkında lran 'da ölüm fetvası verildi yıl- lar önce. Siz de bu romanı yazarken böy- le bir tedirginlik yaşadınız mı? - Siz benim esas şimdilerde yazrriakta olduğum kitabımı görün o zaman! Sal- man Rüşdi benim için hokkabazın biri, kusura bakmayın! Sağdaki soldaki insan- lann yazmanlıguu yapü. Ben Fransızcası- nı aldım. On bçşinci sayfasında bıraktım. Eşim kızdı bu duruma. Kendisi de elli s sayfa götürebildi. Ama kitap milyonlar sato. Ismarlama kitaplardır bunlar! tste- diğiniz kadar göklere çıkann, bunlar yaz- mandır, sipariş üzerine yazarlar. - Romanmız Urfa 'da geçiyor. Siz de orahsınız. Etkisi oldu mu romanı yazmada? - Doğrudan değil de tarih nez- dinde olmuşrur mutlaka. Urfa'ya gittiğinizde, insanlarla konuştuğu- nuzda, yüzde yüz emindirler ki, Hz. Ibrahim'in yurdu orası. Orada doğup büyümüş, Hakk'a orada varmıştır... Tevrat'a bakıyorsunuz, Hz. tbrahim'in yurdunu, ta Basra Körfezi'ne doğru götürmüşler. Ni- çin oraya taşmmış, romanda var. Harran kim, tbrahim'in kardeşi, Urfa'nın ilçesi olan Suruç, büyük amcası... Yani buranın Hz. tbra- him'in yurdu olduğu konusunda büyük sonuçlar veriyor. Bunun di- nen de ilmen de ispatını yapıyorum ro- manda. Basra'ya doğru nasıl götürüldü Hz. tbrahim'in yurdu? Tevrat'ta geçen bu hikâyeyi de kitapta açıklıyorum.» Neydi Suçun Zeliha!/ Osman Necmi Gürmen/Everest Yayınlan/340s. C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 1052
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle