23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Kafka'dan 'Aforizmalar' Kafka güneşi Aforizmalar, Kafka'nın ardında bıraktığı tamamlanmış ender elyazmalanndan blrldir. Tüm afo- rizmalar Kafka tarafından tek tek numaralandınlmıştır. Max Brod, altısı küçük okul defterlerine yazılmış aforizmalardan, kısa öykücüklerden, çeşftli konulardan oluşan bu elyazmaları "yığınmı" Taşrada Düğün HazıMklan başlığıyla tek bir kitapta toplamıştır. Daha sonralan blrçok ülkede, bu kftaptan küçük başka kltaplar üretilmiştir: Babaya Mektup ve Aforizmalarglbl. Bu kitaptakl aforizmalann tam olarak ne zaman yazıldığını bilmlyoruz. Bir sayfadaki 1917 tarihiyle Cünlük'te yer alan benzer cümleler, aforizmalann 1917-18 yıllan arasında yazıldığına işaret etmektedlr. Max Brod, bu aforizmalara "Cünah, Acı çekme, Umut ve Cerçek Yol üzerine Derin Düşünceler başlığını uygun görmüştür. Ama Kafka, bu elyazmalanna bir ad vermediğine göre, en uygun başlık, kuşkusuz, yazın alanındaki bu türün genel adı olan Aforizmalaröır. Hemen şunu da bellr- teyim ki, Kafka'nın tüm kitaplannda, özellikle günlüklerfnde ve mektuplannda yazılmış, çeşitli konularda, ayıklanacak olsa, başlı başına büyük bir kitap oluşturacak kadar aforizma vardır. • FeritEDCÜ H er genç yazann keşfettiği, etkilendiği, yapıtıyla diya- log kurduğu yazarlar var- dır. Bunlar, zaman içinde s:: onemini yitirirler. Oylesine ki genç I yazar orta yaşlanna geldiğinde, bu yazarlarda ne bulduğunu şaşırarak sorar kendine. Gençlik yazarlan için- de kimileri de vardır ki tüm yaşamı boyunca eşlik cder ona. Her okuyuşunda, onlarda yeni bir şeyler bıdur; o güne değin bunları nasıl aynmsayamadığına şaşar. Bu, okurla yazar arasındaki ilişkinin bir hayli ötesinde bir ilişkidir. Tek taraflı da olsa bir hısım akraba ilişkisidir. YENİYETME YAZARLAR İÇİN DERSLER Elime kalemi aldığım çok genç yaşlar- dan bu yana, yerli yabancı pek çok şairle, yazarla bu tür ilişkim oldu. Dünyamı zen- ginleştiren, bana yazmayı da, okumayı da, düşünmeyi de öğreten ilişkiler. Yalnız, na- sıl yazar olunur sorusunun değil, nasıl in- san olunur sorusunun da yanıtını buldu- gum yapıtlann yazarlan. Çağdaşlanmdan Sait Faik'ten, Nâzun Hikmet'ten, Melih Cevdet'ten, Oktay Ri- fat'tan söz ediyorum. Yabancılan saymaya kalkmayayım ya da yalnızca birkaçını saya- yun: Rabelais, Marquis de Sade, Lautrea- mont, Rimbaud, Jarry, Breton, Sartre, Ar- taud, Beckett, Kafka... Gördüğünüz gibi hiçbir filozof adını an- madım. Okumadığım ya da unuttuğum için de- ğil, onlann (varsa) üzerimdeki etkilerini İnsanın önündeki ayna H All BULUNMAZ B inlerce sayfalık bir kitap insanın gö- zünde büyüdükçe büyür; kocaman ve aşilamaz bir dağ olur çıkar. Tır- manmak istenip, korkulan bir engele bü- rünür adeta. Ama bu ufak bir engeldir aı- lında, çünkü uzun uzadıya anlatılan hemen her konu, zihinde oluşacak sorulann yanıt- larını da kendi içinde banndırır, sadece onu görmek, göımek istemek gerekir. Gelgelelim incecik, kısa ve özlü anlatım- lar aynı korkuyu salmaz ruha. En azmdan başlangıçta. Hızla yenilip yutulacağı sanı- lır, esas yanılgı buradadır işte. Siz onlara özlü söz, çıkma ve aforizma (haydi biraz daha derine inelim, Wittgenstcin'da rastla- dığımız gibi "yan değini") deyin; bunlar öyle kolay tüketilmez, zihninizi hazırla- mazsanız hazımsızlık bile yaratabilir. Kafka'nın Aforizmalar'ı da bu cinsten. Onun, çoğunlukla yaşadığl çağdan büyük oranda etkilenerek oluşturduğu kendi ka- ranlık dünyasını yansıtan yapıtları içinde Alorizmalar'm önemi bir boy önde sanki. Hem zamanını hem yapıtlannı hem de edebi ve ruhsal dünyasını aydınlatan deği- niler bunlar. Kendini anlatıyor gibi görünürken insa- nı eşeleyen, bunu yaparken en ince ayrıntı- ları en an ifadelerle kâğıda döken biri var Ahrizmalar'ıia. Buna bir sıfat takmak mümkün: Bilge. Aforizmalar da ortaya çı- kan bilgelik, tam da özüne uygun biçimde, sınırlayıcı değil, yol açıcı bir nitelik taşıyor. Ancak şunu da göz ardı etmemeli: Züıin zorlanmadıkça, vcrili olanın, yani Kaf- ka'nın kalenıinden düşenlerin kazısı yapll- madıkça neyin nereye dokunduğunu kav- ramak zorlaşıyor. Kısacası aforizmalar, metaforlara boğduruluyor o zaman. Üste- lik, kitabı bir solukta okuyup soluksuz kal- mak da olası. Kapağını kapatıp bitirdiğini- zi sanmak, Aforizmalar ın uçurumdan aşa- ğı yuvarlanması da demek. Aforizmalar'ın, Kafka için ve edebi-fel- sefi olarak ne anlama geldiği, Ferit Ed- gü'nün geniş kapsamlı yazısiyla gün ışığma çıkıyor zaten, tekrarlamak yersiz. Şunu ek- lemeli sadece: Her aforizmadan bir kitap kotanlabilir kolaylıkla çünkü dehlizlerde sizi bir derya karşılar. Biraz daha yoğunla- şınca, sözcükler ve cümlelerle Kafka'nın yarattığı etikanın sesini de işitebilirsiniz. "Sahip olmak"ın yerine "olma"nın gerçek- liği ve gerekliliğini yansıtan bir etika bu ya da "dünyayla arandaki savaşımda, dünya- dan yana ol" diyen. Kafka'nın yapmaya çabaladığı, arkasın- dan kimsenin gelip gelmeyeceğini o kadar da umursuyor görünmemekle birlikte, kendine bir patika yol bulmak belki de. Bu yol, manevi değerlere ve umuda giden bir özelliğe sahip Kafka için. 14. aforizma bu umudu şahlandırıyor iyiden iyiye: "Düz bir yolda yüriiyor olsan, tüm iler- leme isteğine rağmen hâlâ gerisin geriye gitsen, o zaman bu ümitsiz bir durum olur; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik, bir yamacı tırmandığma göre, adımlannın geriye doğru kayması, zeminin özelliğinden ileri gelebilir, umutsuzluğa kapılmanıalısın." Sadece bu değil; Aforizmalar, insanı kendini gözlemlemeye çağıran, çift yönlü bir sesleniş öte taraftan: Başkalannı tanıya- rak kendini anlayan insan ile kendinden yola çıkıp karşısmdakileri kavrayan insanı anlatıyor bu ses. "îyi" ve "kötü" üzerine de düşünen Kafka, Aforizmalar ın kapısın- da dikiliyor. Ölüm ve yaşam üzerine yaz- dıklan, "ilk günah"a dair karaladıklanyla birleşiyor. Her ne kadar manevi yön ağır bassa da, Kafka'nın Aforizmalar ı dünyanın tam orta yerine düşüyor. İnsanın kendini dünyadan sıyırmaması gerektiğini öğütlüyor bir an- lamda: "Dünyanın acılarından uzak tutabi- lirsin kendini, bu sana kalmış olup doğana uyar ama tam olarak bu uzak duruş belki kaçınabileceğin yegâne acıdır." Kitabın sürprizlerinden biri de, Kaf- ka'nın elinden çıkma desenler. Aforizma- larla bütünlük oluşturan desenlerin ilgi çe- ken yanı, yazılanlann görselliğini sağlama- sı. Kafka bir dünya, yayımlanan bu aforiz- malan ise o dünyaya giriş için bir anahtar gibi algılanabilir rahadıkla. Hani şöyle de- mek de olası: Kafka'nın dolambaçlı ya da sarp yollan için bir harita Aforizmalar. Yapmacıksız, yalın bir dünya adına bir çağn belki de: "Evden çıkıp gitmem gereksiz. Masa ba- şında otur ve bana kulak ver. Kulak ver- mesen de olur, tamamen sessiz ve yalnız ol. Dünya, maskesini düşüresin diye, ken- dini sana sunacaktır; başka bir şey gelmez elinden, cazibeye kapılmış, ayaklarının di- binde kıvranıp duracaktır." Maske düşürmek... Kafka'nın yaptığı da bu işte. Aforizmalar, Kafka'nın dünyasını okura açıyor; yalnızca bu mu? Elbette de- ğil, adeta insanın önüne konulan bir ayna- • yabenziyor. • yeterince özümleyemediğimi düşündüğüm için. Örneğin, hemen hemen tüm yapıtım okuduğum Sartre'dan, yirmili, hatta otuz- lu yaşlanmda neler öğrendiğimi, onun | hangi yönlerine öykündüğümü çok iyi anımsıyorum. O yıllarda "Ya Sartre gibi olurum ya hiçbir şey" dediğimi de. Bu de- rin etkiyi bugün açıklamakta güçlük çeki- yonım. Dönemin koşullan, deyip geçiyo- rum. Bir de özrüm var: Yeryüzünün dört bir yanındaki gençleri, politikacılan, ya- zarlan, düşünürleri etkilemiş biriydi o. Ama Kafka öyle değil. O her zaman ko- şulsuz yazanm oldu. ündan, düşünmeyi, politikayı, yazann sorumluluğunu, toplum birey ilişkilerini öğrenmedim. Düş gücü- nün sınırsızlığını, düşün içindeki gerçeği, gerçeğin içindeki düşü, nasıl yazılacağını, nasıl yazılmayacağım, yapıtın önünde silin- meyi de. Kafka'nın Türkçedeki ilk kitaplan, 1950'lerin ortalannda yayımlanan Mile- na 'ya Mektuplar ve onu izleyen Deği- şim'di. Kafka'yı tanımadan okunmuş Mile- na 'ya Mektuplar'ın pek bir anlamı yoktur. Ama Değişim ve Akademiye Rapor bu iki öykü, kendilerine yeni yollar, yeni açıkm- lar arayan biz genç Türk yazarlannın he- men ilgisini çekti. Ben de onlardan biriy- dim. Daha önce Sartre'ın Bulantı'sı ile Du- var"ını ve tabii o küçük ama yankılan bü- yük Varoluşçuluk Bir Hümanizmadırko- nulu konferans metnini; Camus'nün Ya- bancisını, Vefca'sını okumuş olduğumuz için, bir ölçiide de olsa Kafka okumasına hazırdık. tlginçtir, Tünel'deki Kohen Kızkardeş- ler Kitabevi'nin satılmayan kitaplannı attı- ğı asmakatta, Michaux'nun, Perse'in, Tza- ra'nın kitaplannı bulduğum gibi, Kaf- ka'nın Fransızcalannı da buldum. Ceza Kolonisiüe Çin Seddi, ilk okudu- ğum öykü kitaplan oldu. Beni Kafka'da ilk çarpan, o, süssüz püssüz, yalın, handiyse doğal, kendiliğinden anlatımı olmuştu. Metni sıfatlardan, benzetmelerden anndır- mak, yapıtı ekleyerek değil, eksilterek oluşturmak. Joyce'da, Proust'ta, Celi- ne'de, Beckett'te, Breton'da, göze batarca- sına gördüğümüz "çalışılmış" üslûptan eser yoktu onun öykülerinde. Olağanüstü olaylan, olağan, sıradan bir duruma indir- giyordu Kafka'nın bu sanki olmayan üslu- bu. Kendi sesini bulmaya çalışan, üslup temrini yapan genç yazann, bundan alaca- ğı dersler olmalıydı. Gerçekçilik ve toplumculuk, dolayısıyla toplumcu gerçekçilik tartışmalannın Ba- tl'da da yurdumuzda da ateşli tartış- malara, hatta suçlamalara sahne oldu- SAYFA 26 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1052
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle