22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
SAYFA CUMHURİYET 25 KASIM 2010 PERŞEMBE 6 HABERLER Osman Baydemir’in istifa seçeneğini masaya koyduğu ancak BDP’nin karşı çıktığı belirtildi BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI BDP’den krize formül DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) “Silahlı mücadele miyadını doldurmuştur” sözleriyle terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın sert eleştirilerinin hedefi olan BDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in istifa seçeneğini masaya koyduğu ancak BDP yetkililerinin buna karşı çıktığı belirtildi. Gerginliğin büyümemesi için Baydemir’in bir süre basına konuşmayacağı ifade edildi. Terör örgütünün yayın organı Roj TV’ye önceki gece konuşan Baydemir, “Ben çıkıp basında fikir beyan ediyorum, görüş ortaya koyanlar eleştiriye açık olur” dedi. Televizyon programında ve bazı AB büyükelçileriyle yaptığı görüşmelerde “silahlar miadını doldurdu” sözleri nedeniyle Abdullah Öcalan tarafından “istifa edip AKP’ye geçmesi, özeleştiri verip başkanlığa devam etmesi ya da gi CHP, AKP ve Kürtler CHP’de Kürtlere yönelik yeni bir politika mı var? Durumu anlayalım: Özellikle “terörcü ayrımcı Kürtçü” politikalar karşısında, “Türk” siyasi partileri arasında doğallıkla ikircikli / reddedici politikalar gelişti. Terörün ve Kürtçülüğün Türk milliyetçiliğini güçlendirmesi, eşyanın doğasına uygundu. Sonuçta, ulus çapında büyük bir tepki yaşanıyor. AKP, Kürt bölgesinde, iktidar olmanın verdiği uygulama olanaklarıyla, bizzat yarattığı ekonomik/ politik/ kültürel fırsatlarla ve yatırımlarla, iyi bir potansiyel ve gelişme zemini yarattı. Bu, AKP’ye “her yerde temsiliyet” görüntüsü verdi. AKP bu politikasını sürdürüyor. Kürt oylarını AKP’de toplayarak, BDP’nin tabanını oyuyor ve BDP’yi Kürt bölgesinde azınlık parti durumuna düşürmeyi amaçlıyor. İktidar yıpranması sonucu kaybettiği oyları, Kürt oylarını arttırarak telafi etme hesabı içinde. Kürtlerden daha büyük bir oy kitlesi apartmayı başarırsa, seçimlerden sonra, “Başkan Erdoğan”lı, otoriterliği iyice yüksek bir AKP iktidarı bizi bekliyor demektir. (Şimdi, parantez içinde, o şeytani soruyu sormanın zamanı: AKP’nin Kürt oylarını büyük ölçüde arttırarak Kürt ayrılıkçılığını marjinalleştirmesi ile, ama bu sayede dini referansları güçlenmiş otoriter bir Erdoğan rejimi altında yaşamak dilemması karşısında, nerede yer alırsınız? Kendinizi nasıl hissedersiniz? Kürtleri de ezen otoriter bir rejim mi yoksa demokrasi mi?) CHP’ye gelince, Baykal döneminde, Kürtlerle ilişki kuracak hiçbir politika izlen(e)medi. Parti, seçimlerde Kürt bölgesinde sürekli sıfır çekti. Bölgede sosyal demokrat yüz binlerce/milyonlarca Kürt, ya isteyerek/istemeyerek iktidara yöneldi ya da BDP’nin PKK politikalarına destek vermek zorunda kaldı. Sonuçta CHP bir “Türk Partisi”ne dönüştü. Burada, CHP ve kitlesinde “ulusun ve ülkenin parçalanmak istendiği” olgusu ve düşüncesi, birinci derecede etkili oldu. AKP’nin PKK ile flörtlerini, ABD’nin Kürtleri arkalayan politikaları karşısında sessizliğini de buna katmak gerekir. Sonuçta, Baykal CHP’si, TürkKürt duvarını aşacak, yıkacak politikalar geliştiremedi. Ulusalbirliktelikdemokratik politikaları geliştiremeyince, ortaya ayrımcı bir tablo çıktı. Oysa, ülke birliğini, ulusal bütünlüğü savunmanın yolu, Kürtlere ve demokratik hak ve özgürlüklerine de sahip çıkmaktan geçiyordu! Eğer, bütünleştirici / reel politikalarınız yoksa, istemeseniz de pratikte ayrılıkçı kalırsınız: işte Baykal CHP’sinin durumu, bence buydu. Şimdi Kılıçdaroğlu CHP’si Kürt bölgelerinde... CHP önemli ve olumlu bir düzeltme yaşıyor Kürt politikasında. Bu bütün Türkiye’nin partisi olmaya soyunmaktır aynı zamanda. Kılıçdaroğlu, “etnik temelde” politika izlemeyeceklerini vurguluyor. Öncelikle ekonomik ve sosyal politikalarla, Kürt bölgesinin Batı ile entegrasyonunu birinci derecede önemli bir “Kürt politikası”dır. BatıDoğu arasındaki uçurumun kapatılması yönünde önlemler alınmalı. Kürtlerin daha insanca yaşamasını sağlayacak, ekonomik, sosyal ve kültürel önlemler, en kısa zamanda uygulanmalı. Serbest piyasa bunu sağlamaz. Çok güçlü devlet ekonomik örgütleri kurulmalı ve büyük yatırımlara gidilmeli, bunun yanında, sosyal gelişimi destekleyecek önlemlere öncelik verilmeli. Bölgedeki geri feodal yapıyı parçalayacak bütün demokratik atılımlar gündeme getirilmeli. Aslında bütün bunların ortamı da bölgede vardır. Şüphesiz ki Kürt dili bölgede en önemli sorundur. Alınacak ekonomik, sosyal, eğitsel, kültürel önlemler, özellikle Kürtlerin büyük önem verdiği Kürt dilinin öğrenilmesine destek vermeden başarıya ulaşamaz. Çünkü dil konusu Kürtlerin insan yerine konmasında giderek bir mihenk taşı haline geldi. Eğitimde anadilin Kürtçe olması, şüphesiz ki bölünmeye/ ayrılmaya götürür. Ama Kürtçenin ikinci dil olarak okullarda en iyi şekilde öğretilmesine özel çaba verilir... http://orhanbursali.blogspot.com obursali@cumhuriyet.com.tr Roj TV’ye önceki gece konuşan Baydemir, “Ben çıkıp basında fikir beyan ediyorum, görüş ortaya koyanlar eleştiriye açık olur” dedi. Gerginliğin büyümemesi için Baydemir’in bir süre basına konuşmayacağı ifade edildi. dip evinde oturması” seçenekleriyle karşı karşıya bırakılan Osman Baydemir, özeleştiri vermeyi seçti. Baydemir, Öcalan’ın kendisine yönelik sözleri basına yansımadan önce istifa etme seçeneğini gündeme getirdi. Hafta sonunda Diyarbakır’da bir grup üst düzey BDP’li yöneticiyle bir araya gelen Baydemir görüşmede, sözlü olarak istifa seçeneğini masaya koydu. BDP yöneticileri ise seçimlere az zaman kala böyle bir tavır almanın partiye kaybettireceğini belirterek istifa seçeneğine kesin olarak karşı çıktı, durum soğutulmaya bırakıldı. Baydemir’in bundan böyle özellikle siyasi konularda basına açıklama yapmaması tavsiye edildi. Baydemir de basına açıklama yapmamayı kabul etti ve özeleştiri vereceğini de belirtti. Yaşanan kriz üzerine önceki gece Roj TV’ye canlı telefon bağlantısıyla katılan Baydemir şu ifadeleri kullandı: “Varsayalım ki böylesi bir eleştiri yapılmış kıyamet mi kopar? Ben eleştirilmez miyim? Elbette ki eleştirilirim. Ben çıkıp basında fikir beyan ediyorum, görüş ortaya koyanlar eleştiriye açık olur. Eleştiriyi de kabul etme olgunluğunu herkes göstermeli. Bu konuda bir sıkıntım yok. Kürt mücadelesi ise eleştiriye daha açık bir realite içerisinde yürüyor. Kürt legal siyasetinde bulunan kimi şahısları karşı karşıya getirmek istiyorlar. Bu tür oyunlara gelme mek gerekiyor. Demokrasi ve barış mücadelesinde yekvücut olmalıyız. Velev ki demokrasi kültürü içerisinde üyesi olduğum parti, Barış ve Demokrasi Partisi velev ki benden istifa istedi ve yahut başka bir milletvekili veya il başkanından istifa istedi, bu dünyanın sonu değil. Kaldı ki bu hak bir partide var. Böyle bir durum da yok şüphesiz ki. Herkesi müsterih olmaya ve yüksek moralli olmaya davet ediyorum.” BaydemirÖcalan krizi nedeniyle terör örgütünün yayın organı Fırat Haber Ajansı’na bir açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Öcalan’ın uyarılarının normal olduğunu belirtti. Terör örgütü adına yapılan açıklamada, medya eleştirilirken satır aralarında Baydemir’den de özeleştiri yapması istendi. PKK özeleştiri istedi Osman Baydemir MHP’li Oktay Vural, hükümetin muhalefetin denetiminden kaçtığını söyledi TÜRK’ÜN KÜRTÇE DAVASI ‘117’nin iptali için başvurun’ ALİCAN ULUDAĞ ‘Meclis darbesi uygulanıyor’ Vural, muhalefete verilen imkânların “Meclis darbesiyle” AKP tarafından yok edildiğini ve çarpıtıldığını ileri sürdü. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, hükümetin muhalefetin denetiminden kaçtığını, milletvekillerinin soru önergelerinin TBMM Başkanı tarafından geri gönderildiğini vurgulayarak “Meclis darbesi yapılıyor, sansür kurulu gibi çalışıyor” dedi. Vural, MHP Bursa Milletvekili Necati Özensoy ve Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın ile TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, parlamentoda anayasa ve içtüzük gereğince muhalefete verilen imkânların “Meclis darbesiyle” AKP tarafından yok edildiğini ve çarpıtıldığını söyledi. AKP’nin, denetimden kaçmak için her türlü olanağı kullandığını belirten Vural, TBMM’de olmayan milletvekillerin pusulalarının imzalandığını, çarpıtılan bir Meclis iradesiyle karşı karşıya olunduğunu vurguladı. Vural, “Soru sormamız engellenmektedir. Kanun tekliflerimiz komisyonlarda gündeme alınmamaktadır. Soru önergelerimiz Meclis Başkanı tarafından uygun görülmüyor, geri gönderiliyor. Bugün geldiğimiz bu noktada Meclis Başkanı, 1352 soru önergesini geri göndermiştir. Hoşuna gitmemiştir, sansür kurulu gibi çalışıyor. Meclis darbesi yaparak, Meclis’e gönderilen milletvekillerinin iradesini kısıtlayan bir zihniyetle karşı karşıyayız” dedi. Milletvekillerinin soru önergelerine verilen yanıtların doğruluğu konusunda da ciddi kuşkuları olduğunu vurgulayan Vural, AKP hükü ANKARA Kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk, partisinin grup toplantısının bir bölümünde yaptığı Kürtçe konuşma nedeniyle yargılandığı davada ilk kez hâkim karşısında çıktı. Duruşmada Türk, siyasi partilerin Türkçe dışında faaliyette bulunamayacaklarını düzenleyen Siyasi Partiler Yasası’nın (SPY) 81. maddesi ile bu maddeye aykırı eylemleri cezalandıran 117. maddenin iptali için mahkemenin Anayasa Mahkemesi’ne başvurmasını talep etti. Ahmet Türk’ün Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın duruşmasına devam edildi. Duruşmayı, BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici de izledi. Duruşmada savunma yapan Türk, TBMM’deki grup toplantısında Türkçe başladığı konuşmasına, “21 Şubat Dünya Dil Bayramı” dolayısıyla mesaj vermek için bir süre Kürtçe devam ettiğini anımsattı. Yaptığının fikir ve düşünce özgürlüğü ile demokrasi sınırları içerisinde olduğunu ifade eden Türk, anayasanın 90. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle, Siyasi Partiler Yasası’nın, siyasi partilerin, “kongrelerinde, açık veya kapalı salon toplantılarında, mitinglerinde, propagandalarında Türkçeden başka dil kullanamayacaklarına” ilişkin maddesinin anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü. Türk, “Anayasanın 90. maddesinde ve bu maddenin atıfta bulunduğu uluslararası sözleşmelerde benimsenen ilkeler vardır. Bu ilkeler doğrultusunda Kürtçe konuşma yasağının siyasi parti toplantısında bile olsa ifade özgürlüğüne aykırı olduğu açıktır” değerlendirmesini yaptı. Mahkemenin, ifade özgürlüğüne aykırı bu düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurması gerektiğini söyleyen Türk, ceza alması durumunda, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağını bildirdi. Türk’ün bu sözleri üzerine Yargıç Abdulhalik Yıldız, “Biliyorsunuz daha önce HakPar yöneticilerini yargıladık. Şu anda temyizde, Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nde. Habire bakıyoruz 117. maddede bir değişiklik var mı diye. Bu kadar değişiklik varken 117’nin değişiklik kapsamına alınmamasının nedenini anlamıyoruz. 117’nin kaldırılmasını isterseniz, Türkiye rahatlar. Bu konuda bir çalışma yok mu?” karşılığını verdi. Öcalan’a ‘siyasi şahsiyet’ nitelemesi BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata, dün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Baydemir’in istifa edip etmediğine ilişkin soru üzerine, “Eşbakanımızın ve büyükşehir belediye başkanımızın yaptığı açıklama açıktır ve toplumdaki soru işaretlerini de karşılayabilecek düzeydedir” dedi. Ata, Öcalan’ın açıklamalarına ilişkin bir soru üzerine de şu görüşlemetleri döneminde soruşturma izni verilmeyen bürokrat sayısının sorulduğu bir soru önergesine verilen yanıtı gazetecilere gösterdi. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın, soruşturma izni verilmeyen bürokratlara ilişkin yazışmalarını okuyan Vural, şöyle konuştu:“Bakın görüyor musunuz, soruşturma izni verilmemesine yönelik kaç tane örnek var. Önergeye veriri dile getirdi: “Yapılan açıklama, tabanımız tarafından yeterli görülmüştür. Türkiye kamuoyunu da aydınlatacak bir açıklamadır. Türkiye’deki tüm şahsiyetlerin olduğu gibi Sayın Öcalan’ın da bu konuda yorum yapması, Türkiye’deki siyasal gelişmelere dair, siyasi aktörlere dair yorum yapma, eleştiri hakkını kullanma özgürlüğü vardır.” (AA) dırıyor, örnekleri var. Hangisine güveneceğiz? Çevre ve Orman Bakanı’nın bize ilettiği hangi bilgiye güveneceğiz? ‘Soruşturma izni verilmeyen bir kişi vardır’ deniliyor. Birden fazla kişi olduğunu ispatlıyorum burada. Peynir gemisi yalanla yürütülür mü? Görevi kötüye kullandıklarından ötürü haklarında suç duyurusunda bulunacağız.” ‘İzin verilmiyor’ len cevapta deniliyor ki, ‘Bir tanesi için soruşturma izni istenmiş, izin verilmemiştir.’ Bilgiler bile doğru verilmiyor. Bakanlar, milletvekillerine yalan, doğru olmayan bilgiler veriyorlar. Bakın: ‘Haklarında soruşturma izni istenip de verilmeyen bürokratlarla ilgili Danıştay tarafından kaldırılan karar bulunmamaktadır.’ Verilen cevap bu. Danıştay kararı kal Genel Sekreter Yardımcısı Çakmaklı’nın açıklamaları partide sıkıntı yarattı Bahçeli Diyarbakır’a gitmiyor DİYARBAKIR/ANKARA (Cumhuriyet) MHP Genel Sekreter Yardımcısı Muzaffer Çakmaklı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin önümüzdeki günlerde Diyarbakır’a gideceğini belirterek “Bahçeli Diyarbakırlıların şeref misafiri olacak” dedi. Çakmaklı, KCK davası ile ilgili ise “Bu bir insanlık ayıbıdır” nitelemesinde bulundu. Çakmaklı’nın açıklamaları genel merkez tarafından şaşkınlıkla karşılandı. MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı, şu anda Bahçeli’nin böyle bir programı olmadığını söyledi. MHP Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan il başkanlarını Diyarbakır’da toplayarak seçim çalışmalarına başladı. Çakmaklı, Diyarbakır’a giderek bölge toplantısına katıldı. İl Başkanı M. Teyyar Karakoç tarafından kapıda karşılanan Çakmaklı, tüm partililerle selamlaştı. Burada açıklama yapan Çakmaklı, “MHP’nin iktidarında bu bölgenin sorunları bir daha deşilmemek üzere tamamen bitirilecek” dedi. Çakmaklı, “Sayın Bahçeli Diyarbakır’a gelecek. Diyarbakır’a gelişi de uzun süreli olmayacak. Diyarbakır ve Mardin mitinglerimiz var. Bahçeli Diyarbakırlıların şeref misafiri olacak. Diyarbakırlı kardeşlerimizin kendilerinden bir parça olan Bahçeli’yi en iyi şekilde ağırlayacaklarını biliyorum. Diyarbakır bu bölgenin gözbebeğidir” diye konuştu. Diyarbakır’da görülen KCK ana davasına da değinen Çakmaklı, “Bu haksız bir uygulamadır. Bir kere suçluysa bitir dosyayı, hükmünü ver, gönder temyize. Suçsuzsa, kaçma gibi bir derdi yoksa, ki bir çoğu belediye başkanıdır, bunları tutuklu yapmak dünyanın en zulümlerinden bir tanesidir. Bu bir insanlık ayıbıdır” dedi. Çakmaklı’nın, Bahçeli’nin Diyarbakır programına ve KCK davasına ilişkin yaptığı açıklamalar parti yönetiminde ise rahatsızlık yarattı. MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı, Çakmaklı’yı arayarak açıklamalarla ilgili bilgi aldı. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Paçacı, Bahçeli’nin yakın zamanda Diyarbakır programı görünmediğini, Çakmaklı’nın bu sözleri Bahçeli’nin “genel anlamda her zaman bölgeye gidebileceği” anlamında söylediğini ifade etti. Paçacı, Çakmaklı’nın KCK davasıyla ilgili sözlerinin ise tamamen bireysel olduğunu ve genel merkezin görüşlerini yansıtmadığını belirterek “Bu sözler hiçbir şekilde partiyi bağlamaz, sadece kendisini bağlar” diye konuştu. İşçi Partisi: Eşref Bitlis’i ABD öldürttü ANKARA Cumhuriyet Bürosu İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in ölümüne neden olan uçak kazasıyla ilgili bilgi ve belgeleri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdi. Turgut Özal’ın Bitlis’in bölge güçlerini birleştiren ulusalcı girişimlerini ABD’ye bildirdiğini söyleyen Özbey, Bitlis’in ölümünün kaza değil “suikast” olduğunu öne sürerek “Bitlis’i ABD’nin öldürttüğünü” savundu. Yargıçtan ilginç sözler ‘12 Eylül’de kapatılan dernekler açılsın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “12 Eylül askeri müdahalesinden sonra çalışmadan alıkonulan, kapatılan ve münfesih (feshedilmiş) sayılan mesleki dernek ve kuruluşların açılması” için yasa önerisi verdi. Öneriye göre; bu dernek ve kuruluşların Hazine’ye devredilen malları, iade tarihindeki durumlarına ve değerlerine göre işlem görecek şekilde, açılmalarına karar verilen tarihten başlayarak en geç 3 ay içinde iade edilecek. Devlet Bahçeli C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle