23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
SAYFA 18 KÜLTÜR CUMHURİYET 25 KASIM 2010 PERŞEMBE kultur@cumhuriyet.com.tr Can Yayınları İtalya’da yılın yayınevi Kültür Servisi İtalya Kültür, Varlıklar ve Etkinlikleri Bakanı’nın başkanlığını yaptığı uzmanlardan oluşan özel bir komisyon tarafından “2009 Ulusal Çeviri Ödülleri” sahipleri açıklandı. Can Yayınları, Türkçeye çevirerek yayımladığı İtalyanca eserlerle, İtalyan kültürüne katkılarından dolayı, İtalya Kültür, Varlıklar ve Etkinlikler Bakanlığı tarafından, 2009 yılının yayınevi seçildi. 6 Aralık 2010’da Roma’da gerçekleşecek törene, ödülü teslim almak üzere Can Yayınları Genel Müdürü Can Öz katılacak. Milas’taki ‘Karya’ sempozyumunda vurgulanan ‘Anadolu’da tarihsel birliktelik’ Çine’de kanıtlanıyor Ege’de ‘Hitit’ kültürü izleri 1 gösteriyor. Şu ana kadar saptanabilen en erken yerleşme ise Erken Kalkolitik Çağ’a (MÖ 60005500) ait ve Ege’de bilinen Geç Neolitik kültürle paralel buluntuları da vermekte... Tepecik kazılarında elde edilen veriler, bütün bunların gerçekliğini daha da güçlü kanıtlayan bulgular içeriyor. Kazı raporuna göre oldukça kalın duvarlara sahip ve kule yapılarıyla destekli kent yapısı içinde, önemli ticari etkinliğe sahip bir sistemin olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca Hitit İmparatorluk dönemine ait ve üzerlerinde hiyeroglif işareti bulunan mühür baskılar, Tepecik merkezinin Orta Anadolu ile olan ilişkilerini ortaya koymasının yanı sıra bölgenin tarihi coğrafyasına da katkı sağlamakta… Batı Anadolu’da Hititlerin varlığı ve politik etkinlikleri, bugüne dek çiviyazılı metinlerin verdiği bilgiler ışığında tanımlanabilmekte; Hititlerin bölgedeki varlığına ışık tutan arkeolojik kanıtlar ise oldukça sınırlı buluntular ışığında ele alınabilmekteydi… Bu nedenle ele geçen mühür baskılar, Hititlerin Batı Anadolu’daki varlığını ve politik anlamdaki etkinliğini desteklemesi açısından büyük önem taşıyor. OKER’ İSKELET Kazılarda elde edilen diğer önemli bir sonuç da Orta Tunç Çağ’ı kültür tabakasının alt seviyelerinde tespit edilen ve Erken Tunç Çağı’na tarihlenen yerleşim içi mezarları... İri bir mezarda yetişkin bireye ait iskelet, hoker (anne karnında olduğu gibi bacaklar karna doğru kıvrılmış olarak) tarzında tespit edilmiş. İskelete ait kafatasının hemen başucunda kulplu bir fincan ve başı hizasında bir testi bulunmuş. Bu kaplar, ölü hediyesi olarak mezara bırakılmış... Sözün kısası Tepecik höyüğü kazıları Anadolu’da, bölgeler arası etkileşimin binyıllar öncesinden başladığını; bu coğrafyadaki uygarlıkların karşılıklı ilişkilerle zenginleştiğini kanıtlayan bulgularıyla tarihin derinliklerinden çarpıcı mesajlar taşıyor. Bakalım seneye 4’üncü sempozyumda hangi yeni bilgiler paylaşılacak… Ağa Han Mimarlık Ödülü Emre Arolat’ın Kültür Servisi Mimar Emre Arolat, İpekyol Tekstil Fabrikası yapısı ile dünyanın en prestijli mimarlık ödüllerinden biri olan ve 1977 yılından beri her üç senede bir çağdaş, başarılı mimari ve kentsel tasarım örneklerine verilen Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne layık görüldü. Emre Arolat’a ödülü bugün Katar’daki İslam Sanatları Müzesi’nde gerçekleştirilecek törenle sunulacak. 2010’DAKİ SONUÇLAR K A M İ L M A S A R A C I Ç İ Z İ K K Ü L T Ü R ğustos ayında Milas’ta düzenlenen “3. Karia, Karialılar ve Mylasa” sempozyumunda dikkat çekilen, Anadolu’daki “tarihsel birliktelik”in kültürel etkileşimleri, ÇineTepecik kazılarında kanıtlanıyor. Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sevinç Günel başkanlığında 2004’ten bu yana sürdürülen arkeolojik araştırmalar, kazı raporundaki deyişle “höyükteki en erken Geç Neolitik Çağ’dan Bronz Çağ’larına uzanan kesintisiz bir yerleşim”i ortaya çıkartmış durumda... ARİA’DA BİZANS Gazetemizin Milas muhabiri gazeteciyazar Olcay Akdeniz’in öncülüğünde ve Milas Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Karya sempozyumunda, Prof. Dr. Ender Varinlioğlu’nun yönettiği oturumda antik İasos’taki İtalyan kazılarının 50. yılı da değerlendirilirken bölgede araştırmalar yapan yerliyabancı arkeologlar son bulgularını paylaştılar. ÇineTepecik kazıları ise Karya sınırlarının Menderes’ten başlayarak Gökbel Vadisi’ni de içerdiğini “çarpıcı sonuçlar”la belgelemesi açısından özel bir önem taşıyordu… ARİHSEL BULUŞMA Tepecik höyüğünün yıllardır ilgi bekleyen sırlarını aydınlatmaya başlayan Prof. Günel, Batı Anadolu’nun en derin vadilerinden Menderes’in güneyinde, Çine Çayı’nın derin kavisler yaptığı bölgede yer alan Tepecik’in, Ege ile Orta Anadolu arasındaki ticari ilişkilerin de kurulabildiği kültürel bir merkez olduğunu söylüyor... Höyükteki MÖ 2. bin yıla ait kalıntılarının, savunma sistemine dayalı bir yerleşim modelini yansıttığını açıklayan Günel, son kazılarla 41 m’lik sur yapısına ve 2 metre 20cm’lik duvar kalınlığındaki kare planlı kule yapılarla destekli bir kent planına ulaşıldığını da be A K 3 1 MÖ 2. Binyılına tarihlenen savunma sistemi. 2 MÖ 3. Binyılı başına tarihlenen (Erken Tunç Çağı) çocuğa ait çömlek mezar. 3Mimari kalıntıların çizim çalışmaları. T lirtiyor. Yerleşmenin en geç evresi, Geç Tunç Çağı’na ait; MÖ 1300 2 1100 yıllarına tarihlenmekte... Üretime ait ‘yerli’ kaplarla birlikte Yunanistan ve adalardan bilinen Miken kültürüne ait kapların bulunması ise Ege’deki kültürel etkileşimleri ve güçlü yaşam bağlarını kanıtlıyor. “Magazin” denen depo yapısında ele geçen kaplar, bronz ok ucu ve günlük kullanıma ait iğneler de Batı Anadolu ile Ege adaları arasındaki ticari ilişkilerin varlığını kanıtlarken bu bağlantıların Çine Ovası’na dek ulaştığını da ortaya koyuyor. Aynı magazindeki Tepecik “mühür baskılar” ise Hitit İmparatorluk dönemine tarihleniyor... Günel diyor ki; “Bunlardan biri, Hitit çiviyazılarında geçen Arzawa topraklarındaki Mira ülkesinin, Çine Çayı bölgesinde ‘H yayıldığına da ışık tutmakta… diğer bir baskısında ise Hitit ikonografisinde kral ve prenslerin tasvir tarzını yansıtan bir figür yer almakta… Her iki eser de Hititlerin Batı Anadolu’daki varlığına ve etkisine katkı sağlayacak kanıtlardır.” NADOLU GELENEKLERİ Höyükteki mezarlarda, iskeletlerin yanında fincan, gaga ağızlı testi ve mermer bilezik gibi mezar eşyalarına da rastlanmış. Bu mezarlar, Anadolu’da MÖ 3. binyıla uzanan ölü gömü geleneğinin Tepecik’te de uygulandığını ‘HİTİTLER EGE’DE A 420 SANATÇININ 2 BİN ESERİ CONTEMPORARY ISTANBUL’DA Sanat piyasası hareketleniyor Kültür Servisi Bu yıl beşincisi düzenlenen “Contemporary İstanbul”, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonu’nda bugün başlıyor. Uluslararası ve ulusal çağdaş sanat dünyasını bir araya getirecek etkinlikte, yurtdışından 37, Türkiye’den 43 galeri bir araya gelirken toplam 420 sanatçının yaklaşık 2 bin eseri yer alacak. Contemporary İstanbul’da sergilenecek eserlerin toplamı 50 milyon TL, bu meblağın 35 milyon TL’si ise Türk sanatçıların eserlerini kapsıyor. Fuarda bu yıl “Yeni Ufuklar” bölümünde çağdaş İran sanatından örnekler, Ermeni sanatının önde gelen temsilcileri, Suudi Sanatı’ndan kesit sunan “Edge of Arabia” gezici sergisi, çağdaş sanatın Berlin’deki önemli temsilcileri de yer alıyor. Fuarın ilginç çalışmalarından biri de Halil Altındere’nin sanat piyasasını Martin C. Herbst, Lenissima 4, çelik üzerine lake, yağlıboya, 2010. eleştirdiği yeni videosu “Portrait of a Dealer”. Altındere’nin ilk kez fuarda sergilenecek bu çalışması, fuarı “içerden eleştiren” işlerden. Altındere bu videosunda, Türkiye’nin en pahalı ressamı Burhan Doğançay’ın bir eserini, Türkiye’nin en eski galericilerinden Yahşi Baraz’ın kafasına geçirerek “rekor fiyat” müzayedelere göndermede bulunuyor ve sanat piyasasında bir dönemin kapandığını ilan ediyor. Bir de fuarda yeni çalışmasını 2.5 milyon dolara satışa çıkaracak olan ressam Ahmet Güneştekin ise 3.5 milyon dolar’a satışa çıkaracağı çalışmasıyla fuar başlamadan sanat piyasasını hareketlendiren isimlerden. 12. İSTANBUL BİENALİ’NİN İLK ETKİNLİĞİ ‘İstanbul’u Hatırlamak’ Kültür Servisi Küratörlüğünü Adriano Pedrosa ve Jens Hoffmann’ın üstlendiği 12. İstanbul Bienali’nin ilk etkinliği 2627 Kasım tarihlerinde düzenlenecek “İstanbul’u Hatırlamak” başlıklı konferansla başlıyor. Başlığı “İsimsiz” olarak belirlenen ve 12. yılında kendi tarihine bakarak bienallerin içeriğini sorgulamayı hedefleyen etkinlik, 5. Uluslararası İstanbul Bienali’nin küratörü Rosa Martinez dışında tüm eski küratörlerini ve bienale katılmış bazı sanatçıları da bir araya getirecek. Bir keşif süreci ve tartışma platformu yaratmayı amaçlayan bienalin bu ilk etkinlik, İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Bölümü’nün işbirliğiyle, Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu’nda 9.30 18.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Pedrosa ve Jens Hoffmann’ın yanı sıra geçmiş İstanbul Bienallerinin küratörleri Beral Madra, Vasıf Kortun, René Block, Paolo Colombo, Yuko Hasegawa, Dan Cameron, Hou Hanru ve küratör kolektifi WHW’nin (What, How and for Whom) sunum yapacağı konferansta, ayrıca İstanbul Bienali’ne katılmış ve gelişimine tanıklık etmiş Sarkis, Ayşe Erkmen, Gülsün Karamustafa ve Ali Kazma gibi sanatçılar da küratörlerin sunumlarına karşılık düşüncelerini ifade edecek. Ayrıca konferansın tüm konuşma metinleri, bienallerde yer almış enstalasyon görsellerinden bir seçki ile birlikte, bienalin açılışının yapılacağı Eylül 2011’de basılacak bir yayında toplanacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle