18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Bir toplu kıyım öyküsü: Kahramanmaraş Katliamı' Türkiye'nin cinayet tarihinden bir yaprak Türkiye'de faili meçhul cinayetler, toplu katliam ve saldırıların pek ço- ğu aydınlatılamadı. Bir dolu soru yanıtsız kaldı. Tetikçiler, yıkıcı, yakıcı ve saldırganlar bulundu bulunmasına da, perdenin gerisinden oyunu yönetenlerin kimlik kartına erişilemedi. Orhan Tüleylioğlu, Kahraman- maraş Katliamı adlı çalışmasında bu kanlı tarihin sayfalarından birini aralıyor. Belgeler, tanıklık ve yorumlarla, benzerleri defalarca yaşanan vahşetin otopsisini gerçekleştiriyor. D AIİ BULUNMAZ 1 -4 ^^k Eylül'ün en cafcafh I M günleri. Aba altından I ^ ^ \ yeni darbelerin göste- rildiği, halkın önüne 1982 Anayasası'nın oylanması için sandıkların konduğu ve Milli Gü- venlik Konseyi "Ressamı", afedersi- niz Başkanı tararından "12 Eylül öncesine mi dönelim, 'kardeş kav- gası' tekrar mı yaşansın?" lakırdılannın dillendirildiği günler... Hani ikinci sorudaki "kardeş kavgası" deyişi var ya, işte o, 12 Eylül'ün en bilin- dik "meşrulaştıııcılarından" biri. "Bizim çocuklann" başarmasını sağlayan, Türki- ye'yi allak bullak eden darbeyi insanlartn hayatına sokan ifade. ı "Kardeş kavgası" gibi gösterilen ama ı gerçekte bir saldın, daha da ötesi vahşet olan Kahramanmaraş katliamı ise insanlık dışılığın önde gideni. Orhan Tüleylioğlu, yeni kitabı Kahramanmaraş Katliamı'nda, Türkiye'nin kitlesel öldürüm sayfalann- dan birini belgeler ve tanıklıklarla aralar- ken, olup bitenin tam anlamıyla aydınla- tılması yolunda bir imza atıyor. SÜRÜKLENİŞ Tüleylioğlu konuya girmeden önce Türkiye'nin terör, cinayet ve darbe batak- lığına nasıJ sürüklendiğine ilişkin genel , bir çerçeve çiziyor. Ekonomik gelişmeler- den siyasetteki çalkalanmalara, komando kamplarından bunu kullanan ya da göz ardı eden yetkililere kadar pek çok olayı art arda sıralıyor. 12 Mart ile 12 Eylül arasındaki dönem- de siyasetin kaynayışıyla beraber cinayet dalgasının büyümesi Türkiye'nin, yakası açılmadık katİiamlara hazırlandığının da açık göstergesiydi. 1 Mayıs 1977'deger- çekleşen saldınyla birlikte "Kontrgerilla" kavramının enikonu duyulduğu yıllarda, toplumdaki kamplaşma da en üst noktaya tırmandırılmıştı. Tüleylioğlu'nun da vur- guladığı gibi "ekonomik sıkıntıların krize dönüşmesi" gerilimi iyiden iyiye körüklü- yordu. 1977 ile başlayan toplu kıyım süreci, tek tek cinayet ve saldırılarla beraber 1978'de kontrol edilemez bir hıza ulaşa- caktı: 16 Mart, Malatya olayları, 7 TlP'li gencin öldürülüşü (Bahçelievler Katliamı) ve Kahramanmaraş... Tüleylioğlu, 1977'nin Türkiye için önemli bir dönüm noktası olduğunu, bu yıldan itibaren altında başka amaçlar ya- tan tehlikeli ve yapay bir Alevi-Sünni ayrı- mı ile çatışması yaratılmaya çalışıldığını belirtiyor. Bu tehlikeli kışkırtma, 1978 Aralık ayı sonlannda, Kahramanmaraş'ta S A YFA 1 4 katliama dönüşecektir. Çalışmada katliam öncesi, anları ve sonrasına ilişkin ilginç bilgiler var. Örne- ğin her ziyaret ettiği yerde ardından olay- lar patlak veren ABD'li Büyükelçilik gö- revlisi Alexander Pack'in Kahramanma- raş gezisi ve görevli olduğunu iddia eden kişilerin kentte yakılacak evleri işaretle- mesi bunlardan sadece birkaçı. Katliamın mahalle mahalle ve sokak so- kak nasıl geliştiği; fitili ateşlenen olayların sıl işlendiğini de anlamamızı sağhyor. BUGÜNÜN "DEMOKRASİ ; DANIŞMANINDAN (!)" 1977'den itibaren derinleştirilen şiddet sarmalı, Türkiye'nin yokuş aşağı yuvarla- nışının da bir resmi aynı zamanda. Arka arkaya gelen cinayetler, toplu öldürümler ve saldırılann nasıl ince ince tasarlandığı da gün yüzüne çıktı artık. Bunlar olurken susmak ne kadar büyük bir suçsa, olup biteııi körüklemek, bilerek yanlış yorumlamak ve yön- lendirmek de o denli büyük bir suç. Bugünün "demokrasi danışmanı !)", dünün bazen muhalefet lideri bazen de Başbakanı Süleyman De- mirel'in, 1960'lardan 12 Eylül'e dek ettiği kimi laflar da yenilir yutulur cinsten değildi elbette. Kitapta da geçen, komando 1- Türklyede 1970'lerde gerilimi körükleyen üç lider: Necmettin Er- bakan. Süleyman Demirel ve Al- parslan Türkeş. 2- "Üc Hilal". katliam sırasında ki- milerinin güvenceslydi. 3- Katliam ve sonrasında Aievllerln yüzde80I kenti terk ettl. n- Yüzlerde "başarmanın" verdiği mutlu ifade... ne şekilde genişlediği de tiim ayrıntılarıyla yer alıyor kitapta. 21-25 Aralık 1978 gün- lerini adeta kuşatma altında geçiren Kah- ramanmaraş'ta yaşananlar, 12 Eylül'e gi- den süreçte önemli bir dönemeçti. Kitap- ta yer verilen belgeler, tanıklık ve detaylar bunu gösterir nitelikte. Uzuıı menzilli silahlarla kurşunlana- rak, üzerine benzin dökülüp yakılarak, dövülerek ve işkence edilip öldürülen- ler... Tüleylioğlu'nun satırîarı, ölenlerin sokakta kaldığı, kurtulanlann ise kenti terk etmek zorunda bırakıldığı vahşet tablosunu yansıtıyor. Üstüne üstlük kat- liamdan sağ çıkmış, yaralanmış ve dövül- müş kişilerin anlattıkları, cinayetlerin na- sıl tasarlandığını, buna uygun şekilde na- kamplarımn gündeme geldiği günlerde "Iti ite boğduruyorum" sözü belki de bir işaret rişeğiydi. Sonrasında, Kahraman- maraş kadiamının ardından "Bana sağcı- lar ve milliyetçiler cinayet işliyor dedirte- mezsiniz" ifadesi her şeyi ve yaşananlara bakışı özetliyor. Ama ne de olsa "Dün dündür, bugün bugündür..." Söylenenler unutulur, her şeyin üstü örtülür; o zaman bunları söyle- yenler şimdinin "demokrasi hocası" ya da "danışmanı" oluverir. Fakat yaşananlar kalır, acıyı yaşayanlar da. 111 kişinin öl- dürüldüğü Kahramanmaraş katliamını bir kardeş kavgası ya da Alevi-Sünni gerilimi şeklinde algılamak, görünenin arkasında- ki gerçeği anlamamak veya anlamaya ça- lışmamak değil mi? Örgütlenen şiddet ve faşizmin, 12 Eylül uygulayıcılannı parlan- şını ve sonrasında kurulan düzeni nasıl kabul ettirdiğini fark etmek güç müydü? Belli ki o dönem pek az insan fotoğra- fın bütününü kavrayabiliyordu. Tüleyli- oğlu'nun aktardığı, 1978-1979 yılı dış ba- sın yorumlannda yer alan belirlemeler, Türkiye'nin geleceğini etkileyecek hare- kâtın hızla yaklaştığını vurguluyor. Aynı yorumlar, Kahramanmaraş katliamının bunda kilit rol oynadığı görüşünde birle- şiyor. "BİR GÜN MUTLAKA..." 1979'un Ocak ayında, olayları ateşle- yen bombayı atan ülkücü Ökkeş Kengel yakalanınca Kahramanmaraş katliamının perdesi (daha doğru deyişle perdenin bir bölümü) aralanmaya başlar. Asla bulu- namayan sütre gerisindekilere karşın, te- tikçilerin yakalandığı katliam, öncesi, ya- şanışı ve sonrasıyla Türkiye'nin en önemli yaralarından biri. Tüleylioğlu'nun kitabının özgün yan- larının başında 1996'da zamanaşımına uğrayan Kahramanmaraş katliamı dava- smın ayrıntılarma yer vermesi geliyor. Tetikçilerin yakalanışı, davanın başlama- sı, güvenlik güçleri ve MlT'in katliamda- ki konumu, kentin katliam öncesi ve sonrası durumu, mahkeme sürecinde or- taya konan deliller, iddialar ve karar... Tüm boyutlarıyla ele alınan bu süreç, katliamın ne denli planlı olduğunu ve ci- nayetlerin hangi amaçlarla işlendiğini or- taya koyuyor. 21-25 Aralık 1978 günleri arasında gerçekleşen katliamda, ölenlerden kim- likleri belirlenenlerin isimleri eksiksiz şe- kilde verilmiş. Bu adları tek tek okumak bile katliamın boyutları hakkında fikir sahibi olmamızı sağhyor. Tüleylioğlu, kitabında son sözü Uğur Mumcu'nun 28 Aralık 1975 günkü yazı- sıyla söylüyor: "Namlulann konuştuğu yerde, belki bir süre vicdanlar da yasalar da susturulabilir. Fakat bir gün vicdan- lar da yasalar da konuşursa, o namluların içinden sadece katil çetelerinin kimlik kartları çıkar. Kanlı mezar taşlan bir gün ayaklanır ve birer tokat gibi katillerin yü- züne firlatılır ve o kaldınmlar, o kanlı kaldırımlar, üzerindeki kirli ayak izlerini hep üzerinde taşır. Silinmez o lekeler..." Bugünlerde ortalık açılım "söylemle- rinden" geçilmiyor. Her "açılımı" yapan veya "açdımlarla geliyoruz" diyenlerin, (öncelikle kendi içlerinde) hukuk ve de- mokrasi açılımı yapmaya niyeti yok. Çün- kü "giydikleri gömlek", demokrasi göm- leği değil: kaldı ki demokrasi zaten bir gömlek değil. O nedenle, demokrasi ve hukuk açlımına kapalı zihinler bunlar. Yurtsever insanlar tarafından gerçek- leştirilecek tam bir hukuk ve demokrasi açılımı yapmak demek, Kahramanmaraş katliamıyla ve 12 Eylül'le, dizi ve filmler dışında yasal yollardan hesaplaşmak an- lamına geliyor. İşte belki o zaman "Alevi Çalıştayı" düzenleyenler, Kahramanma- raş katliamı sanığı eski milletvekili Ök- keş Kengel ya da bugünkü adıyla Ökkeş Şendiller'i, başka amaçlar taşıyan böyle bir etkinliğe davet etmeyi akıllarından bile geçiremeyecek. İşte o zaman, yasaları yapanlar Türkü- leri yakanlardan daha güçlü olacak ve yaşananlarm ardındaki yüzler; kişi ve ku- rumlar da tam anlamıyla aydınlatılabile- cek. Orhan Tüleylioğlu'nun Kahraman- maraş Katliamı isimli kitabı bu bağlam- da, önümüze dikilen ve çektiğimizde yı- kıhverecek duvarın kilit tuğlalarından birini bütün boyutlarıyla anlatıyor. • Kahramanmaraş Katliamı/ Orhan Tü- leylioğu/ unr.ag Vakh Yayınlan/ 220 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle