25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
28 OCAK 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 17kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B 18 Ocak 2010 tarihi itibarıyla nüfus cuzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Atalay Erolakıncı İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MEZUNLARI DERNEĞİ AYDINLANMA SÖYLEŞİLERİ Yıl: 11 No: 4 Konu KÜRESELLEŞME İLE DEĞİŞEN SOSYAL DEĞERLER Yönetmen Prof. Dr. BÜLENT BERKARDA Konuşmacı Dr. ERDAL ATABEK Tarih: 30 Ocak 2010 Cumartesi saat 11.00-13.00 arasõ Yer: Levent Kültür Merkezi Levent Çarşı İçi Çalışkuşu Sok. No:2 1. Levent - İstanbul İletişim: İÜ Mezunlarõ Derneği (Fatoş Taştan) 0212 238 03 21 Aydınlık Yarınlar Özlemi İçindeki Tüm Yurttaşlarımız Davetlidir. Giriş Serbest ve Ücretsizdir. DUYURU CHP İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI’NDAN CHP 33. İstanbul Olağan İl Kongresi, 14 Şubat 2010 Pazar günü saat 10.00’da Beşiktaş, Akatlar Mah. Yıldırım Oğuz Göker Cad. Gelincik Sok. No: 2 adresinde bulunan BJK Akatlar Spor Salonu’nda, aşağıdaki gündemle toplanacaktır. İl kongremiz; yeterli çoğunluk sağlanamadığı takdirde; 21 Şubat 2010 Pazar günü aynı yer ve aynı saatte çoğunluk aranmaksızın tekrar toplanacaktır. GÜNDEM: 1. Yoklama ve Açılış, 2. Başkanlık Divanı Seçimi, 3. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı, 4. Hesap Komisyonu Seçimi, 5. Faaliyet ve Hesap Raporlarının Okunması, 6. Raporlar Üzerinde Görüşmeler, 7. Hesap Komisyonu Raporunun Okunması, Görüşülmesi ve Karara Bağlanması, 8. Aklama, 9. Organların Seçimi, a) İl Başkanı Seçimi, b) İl Yönetim Kurulu Üyelerinin Seçimi ( 20 Asıl – 10 Yedek Üye), c) İl Disiplin Kurulu Üyelerinin Seçimi ( 9 Asıl – 5 Yedek Üye ), d) Kurultay Delegelerinin Seçimi ( 140 Üye ) 2. Kongre Üyelerinin Dilekleri, 3. Kapanış. CUMHURİYET HALK PARTİSİ İSTANBUL İL YÖNETİM KURULU ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Yetişin Şakir Beeeeeeeeey! “Yetişin Şakir Beeeey! Picasso öldü!” “Derhal dergiyi baştan sona değiştirin, ilk sayfadan son sayfaya Picasso yapın!” “Yapamayız Şakir Bey!” “Yaparsınız! Yaparsınız!” “Yapamayız, imkânsız!” “İmkânsız yoktur! Yapmalısınız!” “Şakir Bey çıldırmış olmalısınız! Şimdi perşembe akşamı! Dergi cuma sabah çok erken basılıyor!” “Öyleyse konuşmayı kes, hemen gazetede buluşalım!” “Akal ve ben zaten gazetedeyiz… Sadece kapağı değiştirelim yeter!” Bunu söylememle, aman, aman, telefonun öbür ucunda gök gürledi, fırtına koptu… Koskoca Picasso ölüyor da, Türkiye’nin tek sanat haberciliği yapan dergisiydi de, evrensel çağdaş değer ölçüleriydi de… Susturabilene aşk olsun! Bir süre daha “Yapamayız”, “Yaparsınız”, çekişmesinden sonra “Ben şimdi oraya geliyorum” diyerek telefonu kapadı. Biraz sonra Cağaloğlu’nda gazetedeki odamızdan içeri şimşek gibi girdi. Yanında Oğuz Akkan. Sadece onu getirse iyi, evdeki kitaplığının yarısını da yüklenip gelmiş. Minicik odada, dört masaya dördümüz çöktük. Şakir Eczacıbaşı’nın orkestra şefliğiyle sabaha kadar başımızı kaldırmadan çalıştık. Sabahın ilk saatlerinde, 36 sayfası baştan sona değişmiş, yenilenmiş dergi, baskıya gitmeye hazırdı. 1973 yılının Nisan ayıydı… “Yetişin Şakir Beeeeeeeey” feryadını ne ilk ne de son atışımdı bu! 1970 yılında Abdi İpekçi, Milliyet gazetesinin her gün bir ek vermesini kararlaştırdığında, bunlardan biri sanat ve kültüre ayrıldığında; 1972’de tüm ekler kaldırılıp Sanat dergisine “devam” dendiğinde; her ekonomik krizde dergi kapatılsın mı kapatılmasın mı tartışmalarında; Milliyet gazetesi Ercüment Karacan’dan Aydın Doğan’a satıldığında; dergi paylaşılamadığında Akal Atilla ve benim yanımda hep ama hep Şakir Eczacıbaşı vardı. O günden, 1970’ten başlayarak Şakir Eczacıbaşı, Akal’ın ve benim “koruyucu meleği”, “dostu”, en büyük “yardımcısı”, “destekçisi“, “sırdaşı” oldu. Tartıştığımız, kavga ettiğimiz, anlaşamadığımız da oldu ama suç ortaklığından asla vazgeçmedik. Şakir Bey, benim en çok, “suç ortağım” oldu!.. Evet suç ortağı! Kültüre, sanata, güzelliğe, yaratıcılığa, çok renkliliğe, çoksesliliğe yönelik ne komplolar kurduk birlikte, tahmin bile edemezsiniz! Şakir Eczacıbaşı’nın lügatında, “olmaz”, “yapamayız”, “imkânsız” gibi sözcükler yoktu… Aklı yatmadığı bir şeye hemen “Peki söyle bakalım, nasıl yapacağız?” sorusunu baştan ortaya koyardı! Yeniliğe her daim açıktı. Meraklıydı, öğrenmek isterdi. Okuduğu yeni bir eleştiriyi, yurtdışında izlediği bir oyunu paylaşmak için gece yarısı telefon edip saatlerce konuşmasını hiçbir zaman yadırgamazdım. İnatçı tutumunu bildiğimden, kendi başıma kotaramadığım ancak mutlak yapılması gereken, çözülmesi gereken sorunları ona aktarırdım. Her seferinde “Yetişin Şakir Beeeeeeeey” diyerek… Dostluklara inanır, arka çıkardı. Örneğin Sevgili Leyla Gencer’e gösterdiği yakınlık, dostluk, kadirşinaslık beni asla terk etmeyecek. Dostluklarını belirleyen değer ölçüleriydi. Muhsin Ertuğrul’dan Onat Kutlar’a, Ferruh Doğan’dan Robert Wilson’a… Sanat ve kültür yaşamımızda itici bir güç, bir dinamo, bir enerji ve sinerji yaratıcısı… İstanbul’a tüm hükümetler, bakanlar, yerel yönetimlerden daha çok hizmet eden… İstanbul’u “İstanbul” yapan… Bunlar söylendi, söyledim, daha çok da söylenecek! Ama ben artık kime “Yetişin!” diye sesleneceğim? (İşte insan bunca bencil olabiliyor!) Tüm yakınlarına ve İKSV’nin tüm çalışanlarına sabırlar diliyorum. zeynep@zeyneporal.com A ntikçağda “kale” anlamõna gelen Bergama’nõn 2 bin yõl önce de adõ aynõydõ.. hatta “Bergama Kral- lığı”nõn başkentiydi... Kral II. Eumenes, 35 m. boyunda, 12 m. yükseklikteki, tarihin en görkemli sunağõ- nõ, Galatlarõ yendiği için tanrõ Zeus’a şük- ran armağanõ olarak Bergama’da yaptõr- mõştõ... Almanlarõn 1870’lerde parçalaya- rak kaçõrdõklarõ dev sunak, Berlin’deki “Pergamon Müzesi”nde “vatan hasreti” çekerken eski Belediye Başkanõ Safa Taşkın’õn 90’larda başlattõğõ, “sürgündeki Zeus’u kurtarma” girişimleri bugüne dek sonuçsuz kaldõ... Şimdi yeni Belediye Başkanõ Mehmet Gönenç’in dileği gerçekleşirse, 130 yõldõr “sunağını” bekleyen “antik kaide”nin bu- lunduğu “Akropolis” (eski kent) tepesine belki de şu yazõlacak: “Bu kent, yüreği ça- lınmış bir Dünya Mirası’dır”, çünkü 9 Ocak’taki belediye panelinin konusu “Ber- gama’nın UNESCO listesine aday aday- lığı”ydõ… Listedeki 800’e yakõn dünya mi- rasõndan 500’ünü gören gezgin yazarõmõz Atila Ege diyordu ki. “Hemen tüm ülke- ler, anıtlarına ve SİT’lerine dünya mi- rası logosunu ve bilgi tabelalarını gururla asmışlar, bizde ise hiçbirinde tek satır bil- gi yok!” Uygarlõklarõn beşiği Türkiye’den sade- ce 9 anõt ve SİT’in listeye girebildiğini, oy- sa müzeleri bile Anadolu’dan taşõnan eser- lerle “ün” yapan Almanya’dan 30 yerin bu- lunduğunu anõmsatan Ege, şunu da ekli- yordu: “Geçmişi birkaç yüzyıllık ABD’nin 18, İngiltere’nin 26, İspan- ya’nın 38, Meksika’nın 26 sit’i listedey- ken, dünyanın hayran olduğu Türkiye, Bulgaristan’la bile aynı sayıda eserle temsil ediliyor.. hele 40 yerle lider olan İtalya karşısındaki durumumuz ise ha- zindir”.. TARİH ‘KUŞATMA’ ALTINDA Peki, bu “haksız” ko- numumuz acaba UNES- CO’nun “adaletsiz”liğin- den mi, yoksa kendi ay- mazlõğõmõzdan mõdõr? Dünya mirasõ listesine ancak “hükümetlerin ısrarlı başvuru- ları”yla girildiğinden, sorunun yanõtõ belli değil mi? Mardin’in bile “eksik bilgi” ne- deniyle geri çevrilen başvuru dosyasõ yõl- lardõr tamamlanamadõ! Ne var ki panelin yapõldõğõ binanõn tera- sõndan bakõldõğõnda, tüm ülkeyi sarmalayan asõl “neden” Bergama’da da gözler önün- deydi. Antik ve özgün yerleşme dokusu, yer yer 8-10 kata kadar yükselen kişiliksiz apartmanlarõn arkasõnda kaybolmuş! Sel- çuklu ve Osmanlõ dönemi eserleri bile uy- gunsuz yapõlaşmanõn kuşatmasõ altõnda.. kentin genel peyzajõna binlerce yõllõk ta- rih değil “rant yapılaşması” egemen... Böylesi özensiz bir imar karmaşa- sõnda “turizm” umutlarõ ise Ak- ropol’e kurulacak “teleferik”e bağlanmõş! Asõl turizm çeki- ciliğinin, konaklama için tarihi evlerde “kimlikli pansiyon- lar”la, alõşveriş için de “shop- ping-center”ler ya da “out- let”ler yerine eski çarşõnõn ve “arasta”nõn yaşatõlmasõyla sağ- lanabileceği, yõllardõr vurgulan- masõna rağmen… ‘YANLIŞLARI’ DURDURABİLMEK İşte böylesi bir süreci devralan genç Be- lediye Başkanõ Mehmet Gönenç özetle de- di ki: “Bergama elbette bir dünya mira- sı ama asıl olan, bu zenginliğin değerini bilerek ve hak ederek listeye girmek; yan- lışları yinelemeden, doğruları çoğaltarak Bergama’yı tarihiyle yaşatabilmek”… Bunun “gerçekleşebilmesi” için önkoşul ise tek yapõlarla yetinilmeden, tüm değer- leriyle “kentsel koruma”nõn sağlanabil- mesi... yani sadece “SİT alanı”nõn değil, tüm Bergama’nõn “karakterini koruyan” bir imara kavuşmasõ; yeni yapõlarõn imar du- rumunda rantõn değil, peyzaj bütünlüğünün ve kent kimliğin gözetilmesi; AVM’lerin sõ- nõrlandõrõlarak arastaya şõmarõk rakipler yaratõlmamasõ; kent merkezinin trafikten arõndõrõlarak tarihi çevrenin “gezilebilir” ha- le getirilmesi ve antik doku ile anõtlarõn, parklarla, dinlence alanlarõyla sarmalan- masõ... Bütün bunlara kentin tarihsel ayrõcalõğõ olan “Asklepieon”un, yani antik “sağlık merkezi”nin çağdaş kültür ve bilimle bu- luşmasõ da eklenebilirse, Bergama yüz akõyla dünya mirasõ listesinde yerini ala- bilir... Sağlõk Tanrõsõ Asklepios’a adanarak MÖ 4. yüzyõlda kente kazandõrõlan, hâlâ ayaktaki 3 bin 500 kişilik tiyatrosuyla ke- sintisiz 900 yõl hizmet veren efsanevi tõp merkezinin kapõsõnda “Ölümün girmesi yasaktır” yazõlõymõş… Hastalar 650 m’lik kutsal yolda yürürken bugün de içilebilen şifalõ sularõ yudumlar, aynõ suyla yõkanõr ve çamurlarla, bitkilerle, güneş banyosuyla, “psikolojik telkin”lerle, hatta “müzik”le tedavi edilirlermiş... Dokuz Eylül Üniversitesi’nden konuşmacõ Prof. Dr. Orhan Terzioğlu, Yunanis- tan’daki Epidaurus Asklepios Barõnağõ’nõn ayakta kalan kõsmõ olmadõğõ halde Dünya Mirasõ Listesi’nde olduğunu anõmsatarak de- di ki: “Bu ayıbımızı giderebilmek için, ör- neğin tıp fakültemiz bundan böyle dip- loma törenlerini Bergama’da yapmalı; önce kendi tıp dünyamız eşsiz tarihine sa- hip çıkmalı.” Bergama Kaymakamõ Ahmet Ertan’õn da izlediği oturumlarõ yöneten İstanbul Vali Yardõmcõsõ ve Tarihi Kentler Birliği (TKB) Genel Sekreteri Feyzullah Özcan ise UNESCO listesine girmek için “Alan Yö- netim Planı”nõn gerekliliğine dikkat çeki- yor; bir “Bergamalı” olarak izlenmesi ge- reken yolu şöyle tanõmlõyordu: “Tarihin sa- dece parayla değil, bilinç ve bağlılıkla ko- runabileceğini TKB kanıtladı. Berga- ma’dan beklenen de buna örnek ve ön- cü olmak...” Bergama’ya UNESCO yolunda başarõ- lar diliyoruz... Tarihsel kültürlerin anõtsal kenti ‘Dünya Mirasõ’ listesine adaylõk hazõrlõğõnda... Bergama ‘UNESCO’ yolcusu 1-Binyılların kültür mirası... 2-Kentsel Sit Alanı... UNESCO Dünya Mirası Logosu 1 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle