22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Dr. Alev COŞKUN Seçimlerde partilerin başarõsõnda rol oynayan faktörler temel olarak şun- lardõr: 1. Tutarlõ bir strateji, buna dayalõ tu- tarlõ siyasal taktikler. 2. Parti liderinin programlõ ve etkin çalõşmasõ (Mitingler, TV konuşmalarõ vs.). 3. Örgütün, “teşkilatın” çalõşmasõ, tabana, araziye inmesi. 4. Örgütün, sandõk başõ çalõşmasõ- na hazõr olmasõ, bu konuda eğitilmiş sadõk bir “teşkilat” yaratõlmasõ. Unutulmamalõdõr ki, seçimler san- dõkta kazanõlõr. Her ilçe, mahalleler ve seçim sandõğõ bazõnda örgütlenip seç- meni sandõğa yönlendirmelidir, bun- lar olmazsa, etkin bir örgüt yok de- mektir. Bunlar olmazsa seçim kaza- nõlamaz. Şimdi partilerin çalõşmalarõnõ bu te- meller üzerinde değerlendirelim. AKP’nin durumu AKP, bu halkoylamasõnda başarõ- lõdõr. AKP teşkilatõ 2002 yõlõndan bu yana bitmeyen bir enerji ile taban ça- lõşmasõnõ yõlmadan, yüksünmeden, yorulmadan yürütüyor. AKP’nin di- namik, güçlü ve amatör zihniyetle ça- lõşan bir teşkilatõ var. AKP, ileri iletişim teknolojilerini (TV, radyo, telefon, bilgisayar) kul- lanan bir parti örgütüne ve seçmenle birebir temasõ hiçbir biçimde ihmal et- meyen bir yapõya sahip. Bu dinamik örgütsel yapõ ile Er- doğan gibi iletişim tekniklerini ve vü- cut dilini kullanan hatiplik bir araya gelince çok ciddi bir sinerji ortaya çõ- kõyor. Bütün bunlara devlet ve bele- diye olanaklarõ ve inanõlmaz boyutlara varan parasal destek eklenince karşõ- mõza etkin bir siyasal parti çõkõyor. AKP, aynõ zamanda seçimlerde profesyonel kadrolardan destek alõyor. Genel kampanyayõ yürüten profes- yonel şirket Erdoğan’a karşõ sorum- lu olarak her şeyi planlõyor ve yürü- tüyor. Bu referandumda, AKP anayasa pa- ketinin, çok demokrat, ülkeyi ileriye taşõyacak, özgürlükçü bir paket ol- duğunu halk kitlesine inandõrmasõnõ bildi. Yani elmayõ iyice boyadõ, elma şekeri yaptõ ve halka sundu. Ayrõca, mitinglerde AKP bayrağõ değil yoğun olarak Türk bayrağõnõ kul- landõ böylece referandum kampan- yasõnõ milli bir havaya büründürdü. Referandumda evet oyu veren diğer partilere gelince: Saadet Partisi (SP): Yönetimi açõkça eveti destekledi. SP’nin yüz- de 5 ya da 6 düzeyinde bir oy potan- siyeline sahip olduğu kabul ediliyor. SP bu halkoylamasõnda AKP’nin arkasõna takõlõp evet oyu kullanmak- la gelecekteki siyasal potansiyelini en düşük noktalara indirmiştir; varlõk ne- deni AKP’nin uygulamalarõna karşõ olmasõ gereken SP, siyasal açõdan ade- ta intihar etmiştir. Büyük Birlik Partisi (BBP): Ge- nel Başkan Yazıcıoğlu’nun kaza so- nucu hayata veda etmesinden sonra bocalamaktaydõ. Evet kervanõna katõlmakla, bu par- ti de yüzde 2.2. oranõndaki gücünü AKP’ye vermiş oldu. ‘Hayır’ cephesi Hayõr oyu kullanacağõnõ belirten Bahçeli ve MHP teşkilatõnõn bu re- ferandumda çalõşmadõğõnõ söyle- mek gerçeklerle bağdaşmaz. Ancak MHP’nin eski ülkücü ta- banõndan kaymalar olduğu görül- mektedir. Yüzde 42’lik hayõr oyla- rõ içerisinde MHP’nin önemli bir gü- cü vardõr, bu kabul edilmelidir. Er- doğan MHP’nin erimesini, baraj altõna düşmesini, böylece yüzde 15’lik kitlenin AKP’ye katõlarak; AKP’nin güçlü bir merkez partisi ol- masõnõ istiyor. Hatta AKP çevrele- rinin söylemleri şöyledir: Türki- ye’de iki buçuk parti olacaktõr: AKP, CHP ve BDP... Kuşkusuz bu model, başkanlõk sistemi isteyen Erdoğan’õn hayalindeki ideal mo- deldir. DSP ve İşçi Partisi liderliği ve ta- banõ halkoylamasõnda hayõr oyu ve- rerek tutarlõ davranõş sergiledi. Ana muhalefet partisi CHP’ye ge- lince: Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve Genel Merkez ekibi çok büyük bir ça- lõşma etkinliği gösterdi. Kõsa sürede 77 ilde miting ve yüzlerce ilçede toplan- tõ düzenlemek, son yõllarõn CHP’si için hayal bile edilemezdi. CHP örgütü birçok yerde Kõlõçda- roğlu’na yetişmekte zorlandõ. Genel değerlendirme olarak, Kõlõçdaroğlu çok çalõştõ ama yer-yer örgüt ona ay- nõ desteği veremedi dersek, yanlõş bir yargõda bulunmamõş oluruz. Yõllarõn ihmali nedeniyle başarõlõ ça- lõşan örgütler hariç, CHP örgütü di- namik olamõyor. İleri teknolojiyi kul- lanamõyor, tabana inemiyor; oysa 1973’lerde, 1977’lerde CHP örgütü çok dinamik ve etkindi, mahalle ba- zõnda bunlarõ yapardõ. Ayrõca CHP, kampanyada profes- yonel kadrolardan gerektiği kadar yardõm sağlayamadõ. Referandum sonrası Baykal’ın çıkışlarına gelince: Baykal, ne kadar ilginçtir ki, ve ne yazõk ki, kurultay toplanmasõ istemi- ni, ilk kez Taraf gazetesinde dile ge- tirdi. Buna karşõ, iki gün içinde CHP il başkanlarõnõn hemen hepsi bu girişi- me gerek olmadõğõnõ, sürekli kurul- taylarõn partiye zarar verdiğini açõkça belirttiler (Hürriyet 17.9.2010). Bu kez Baykal kurultaydan vazgeçti, Kõlõç- daroğlu’nun “kuşatılmışlığından, iki anahtarlı yönetimden vs.”, “tüzük değişikliklerinin” hemen yürürlüğe girmesi ile “eski partililerin” parti- ye kazandõrõlmasõ gereğinden söz et- meye başladõ. Oysa CHP örgütünün etkisizleşti- rilmesi, sadece kurultaylara odaklanan bir CHP örgütü yaratõlmasõ, eski par- tililerin parti dõşõ bõrakõlmasõ, (örnek: Altan Öymen, Hikmet Çetin, Erol Tuncer ve niceleri) hepsi 1992 yõlõn- dan bu yana genel başkanlõk yapan Baykal’õn eseridir. Baykal’õn bu son tutumu örgüt ve kamuoyunda hoş karşõlanmõyor. Kendisiyle gerek Parti Meclisi’nde gerek Bakanlar Kurulu’nda, gerekse Meclis’te birlikte çalõşmõş bir arkadaşõ olarak içtenlikli önerilerde bulunmak istiyorum. Baykal, birikim ve deneyimleriyle partiye katkõda bulunmalõ, çok kar- maşõk ve çok zor günlerden geçen ül- kemizin bu döneminde CHP’nin za- yõflamasõna neden olacak hareketler- den kaçõnmalõdõr. Önümüzdeki 6 - 10 ay içerisinde ge- nel seçime gidilecektir. Bu noktada muhalefet partileri çok dikkatli dav- ranmalõdõr. Aslõnda Türkiye’nin kaderi 2011 ilkbaharõ ya da temmuzunda ya- põlacak seçimlerde belli olacaktõr. Not: Dünkü yazõmda, Artvin İli evetlerin çok olduğu il olarak göste- rilmiştir. Oysa Artvin’de hayõr oylarõ yüzde 50.2’dir PERİHAN ERGUN Yaşamımda eğitim ve öğretime 30 yıla yakın bir süreyi tüm içtenliğimle vermiş bir cumhuriyet öğretmeni olarak, her yeni öğretim yılını heyecanla karşılarım. Bu karşılamalarda mutlanmanın yerini giderek son yıllarda karartmalar almaya başladı. Okulların açılmasıyla birlikte çocuklarımızın sevinç ve coşkuyla koştukları sıralara oturduklarında onları bilimin ışığında aydınlatacak öğretmenlerin kürsülerinin boş kaldığını gördüklerinde neler hissedebileceklerini bu işlemlerin sorumluları içleri sızlamadan görebiliyorlar mı? Görseler memleketimizin öğretmensiz, okulsuz, yolsuz yörelerindeki sorunlara plan ve programlarının en başında yer verirlerdi. Öyle ki Başkumandan Mustafa Kemal, İzmir ve çevresini 3 yıl 3 ay 24 gün işgal eden Yunan ordularını 9 Eylül 1922’de denize döktüğü zafer günlerinde “Öğretmenler, ordularımızın zaferiyle sona eren savaşımız, ancak ve ancak sizlerin vereceği eğitim- öğretim savaşıyla değer bulacaktır” dedikten sonra, “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, dogma, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. ... Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar” öğüdüyle Milli Eğitim’in öncüllüğünü göstermişti. Böylece karanlıkların ancak sağlıklı bir eğitimle açılabileceğini işaret etmişti. 20 Eylül 2010 günü okullar açıldığında medyadan verilen haberlere göre; 16 milyona yakın öğrencimizi ancak 600 bine yakın öğretmenin eğitebileceğini öğrendim. Oysa şu anda bu öğretmen açığını karşılayabilmek için en az 200 bin öğretmene gereksinim var. Bunun yanında 300 binin üstünde diplomalı öğretmen adayı yıllardır kadro beklemede. Bakanlığın gösterdiği kadrosuzluk mazereti akıl kârı değil. Özelleştirmelerle satıp savurduklarından sağladıkları gelirlerin bir kısmıyla pekâlâ okul, öğretmen, araç gereçleri sağlayabilirler. Bunun en canlı örneği; TGB’nin Bismil’in Aslanağa -Cumhuriyet- köyünde yaz sıcağında dinlencelerinden vazgeçerek, kızlı erkekli ter dökerek, restore ettikleri okulu eğitim yılının açıldığı güne yetiştirmeleri, eğitimden sorumlu devlet görevlilerini az da olsa utandırmıyor mu? Öğretmen açığının yanı sıra bu yıl bir de adayların ölçeği olan kadro sınavına kopya skandalı girmez mi? Bu işler bu denli özensizlikle nasıl ayağa düşürülebiliyor? Yaşamını bu sınav ümidine bağlayan genç öğretmen adaylarının düştükleri acılı durumu onlara yakın duygularla hissedebiliyorum. Günlerce süren araştırma sonunda bu etik dışı işin failleri saptansa da yitirilen maddi manevi durum düzeltilebilecek mi? Eğitimcilerin özel bir testle sınanması varken bu sorunlu duruma düşürülmelerini de anlamakta güçlük çekiyorum. Aralık 2010’da tayinlerinin yapılabileceği kararı üç ay boş kalan öğretmensiz sınıflara karşın uygulanırsa teselli verici olabilir. Bu ve buna benzeyen birçok işlemde AKP iktidarının her gün attıkları adımlarıyla varlığımızın devamının temeli olan Atatürk Cumhuriyetinin ilkelerinden uzaklaşıyormuş görüntüsünde dileğim yanılmış olmamdır. Bir ümidim de bu ulusun pek çok zor koşullar içinde olsa bile tüm güçlükleri yenebileceğine olan inancımdır. Atamızın bir öğüdü de “Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuştur” özlü sözünde tanımını bulmaktadır. İlim ve fennin yanında bir toplumun çağdaşlaşabilmesi için sanata önem verip özen göstermesi en önde gelen görevidir. Bu duyguyu sağ olsun Ulusal TV, yeri doldurulamaz ses ve saz sanatçımız Ruhi Su’nun 20 Eylül 1985’te hakka yürüyüşünün 25’inci yıl ve gününde ustanın tanımını özgün bir belgeselle onu özleyenlere ulaştırdı. Kırk yılda bir yetişebilecek ve toplumunun onur abidesi olabilecek böyle bir değerin belgeselini izlerken yaşamında çektiği acıları yakından bildiğim için yeniden yaşadım. 1912’de Van’da doğduktan kısa bir süre sonra ana babadan yoksun kalan bir köy çocuğuna, her ne kadar yetimhanelerde barındırılsa da olanak sağlandığında ortaya çıkan yeteneğin en büyük örneğidir Ruhi Su. Büyük sıkıntılar ve çileli yaşantısına karşın sonunda hünerli mızrabı ve bas-bariton sesiyle Âşık Veysel’le başlayıp Pir Sultan ve tüm Anadolu ozanlarının örneklemeleriyle yarattığı ürünleri folklorumuzun bulunmaz, doyulmaz değerlerindendir. Büyük yeteneğini gençlerden oluşturduğu Dostlar Korosu’yla sanat tarihine geçecek arşivi de ulusuna armağanıdır. Kendisini ve eşi Sıdıka Su’yu rahmet ve borçlulukla anarken ışıklar içinde yattıklarına da inanıyor, sanata ve sanatçıya tüm organlarımızca saygı gösterilip gereken değerin verilmesini de temenni ediyorum. CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Aslanlar ve Sırtlanlar!.. 2010-11 Yeni Eğitim- Öğretim Yılına Girildi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 23 EYLÜL 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 HARBİ SEMİH POROY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ Seçim, parti örgütünün sandõk başõ çalõşmasõ için eğitilmiş olmasõ ve seçmeni sandõğa yönlendirilmesiyle kazanõlõr. Bu olmazsa etkin bir örgüt yok demektir. Seçim de kazanõlamaz. Referandum-Değerlendirme-III- BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Babil’in son kra- lõ. 2/ İngiltere’de çok sevilen bir cins bira... İyi yaşamak için gerekli her şey. 3/ Hiçbir üretici ça- lõşmada bulunma- dan, yalnõzca mül- künün geliriyle ya- şayan kimse. 4/ “Şellak” da denilen hayvansal bir reçi- ne. 5/ Boğa güreşi yapõlan alan... Küçük er- kek kardeş. 6/ Avukatlarõn bağlõ olduğu meslek ku- ruluşu... İnce dantel. 7/ Bir spor takõmõnõn gözde oyuncusu... Cehennem bekçisi. 8/ Unvan... Keçi kõlõndan hayvan çulu, yem torbasõ gibi şeyler doku- yan kimse. 9/ Kestanenin dikenli olan dõş kabuğu... Suudi Arabistan’õn plaka imi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kendi adõnõ taşõyan İncil’le de tanõnmõş, Hz. İsa’nõn ha- varilerinden biri. 2/ Karõşõk renkli... Gökcisimlerini gö- zetleme. 3/ Yayvan ve kenarlarõ geniş, büyük bakõr kap... Japon lirik dramõ. 4/ Bir mekânõ örten kemerli yapõ. 5/ Bir müzik parçasõnõn derin bir duygu verilerek çalõnmasõ... Avustralya’da yaşayan bir cins devekuşu. 6/ “Bize bol bol --- kucakla getir / Düşmek etrafõ görmemektendir” (Tev- fik Fikret)... Gereğinden çok yemek yiyen. 7/ Cerrahõn has- taya yaptõğõ müdahale. 8/ Bir nota... Makbul bir sõcak ül- ke meyvesi. 9/ Argoda marka düşkünü, züppe kimseye ve- rilen ad... Bir işi yerine getirme. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 E M İ R L E R K Y E L E T E R E N İ T T İ H A T A Ş K A K İ D E L İ M A N N İ R E B E K K İ K A N A İ M A R U Z N O V A İ T E R A M İ S İ N 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Hay gözünü sevdiğimin “ileri demokrasisi”, bak hemen işlemeye başladı!.. Tayyip Bey’in referandum gecesi yaptığı konuşmayı “ya rabbim, o nasıl bir konuşma, bu nasıl bir deha” övgüleriyle avuçları patlayıncaya kadar alkışlayan yanaşma tetikçilere söylenecek laf yok. Bu zevat, iktidar ve ardındaki güçlerin kapısına gayet “duygusal” biçimde bağlandıkları için yazdıkları, söyledikleri hiçbir anlam ve önem ifade etmiyor. Pekii, bu konuşmayı 2007 seçimi gecesine gönderme yaparak “ikinci balkon konuşması” tanımıyla göklere çıkaran “romantik” ya da kafası karışık (yoksa sinmiş mi demeliyim?!) aydınlara, köşe yazarlarına ne demeli? Acaba biraz olsun utandılar, azıcık olsun sıkıldılar mı? Bu arkadaşların daha yazdıklarının mürekkebi kurumadan medya, “ileri demokrasiye” ilk kurbanını veriverdi!!! Hani utanmaz yanaşmaların “şayet evet çıkarsa ulaşacağımızı söyledikleri ileri demokrasiden” söz ediyorum!.. Bu ülkenin tartışmasız en iyi kalemlerinden, en ağır şartlarda bile dik durmasını bilen, aydın sorumluluğunu gururla taşıyan Bekir Coşkun Habertürk’ten kovuldu.. Peki neden?. - Bu da soru mu Allah aşkına, çok ileri demokrasiden tabii!.. Bu öylesine ileri bir demokrasi ki; gazetenin yazarının kovulmasına gazetenin patronu bile karşı koyamıyor!.. İnanmıyorsanız sevgili Bekir Coşkun’un açıklamasına bakalım: - Fatih Altaylı, editörler ve Habertürk’ün sahibinin (T. Ciner) işime son verilmemesi konusunda son derece çaba sarfettiğini biliyorum. Ancak baskı çok yoğundu, yapılacak bir şey yok. İlk bertaraf olan ben oldum... Aslında bu demokratik kovuluş(!) referandum sonrasının ilki!.. Referandumdan iki hafta kadar önce de yine, saygın, dik duruşunu bozmayan ve tabii iktidarı eleştiren bir köşe yazarı, Mine Kırıkkanat Vatan gazetesinden kovuldu!.. Ehh, zaten bir süredir birinci sayfasının gidişatından, Vatan’ın hangi sulara yelken açtığı fena halde sırıtıyordu!.. Tabii bir de yanaşma olmaya soyunanlar var. Bu tiplerden birisi, işi o dereceye vardırmış ki, Zaman gazetesine verdiği röportajda tutturmuş “ille de ABD’ye gidecek, Hocaefendisinin ellerinden öpecek!”.. Röportajı yapan kişi, “Hocaefendi çocuklardan başkasına el öptürmez ama” diyecek oluyor, daha düne dek “ateist” yani Tanrıtanımaz olduğunu haykıran bu köşe yazarı, “Olsun” diyor, “davet etsin ellerini öpmeye çalışırım. Olmazsa sarılır öpüşürüz..” Yani adam kararlı, ille de öpecek!.. Mide bulandırıcı değil mi?. Daha başka örnekler de var ama onlar henüz utangaçlar!.. İktidarın ya da Fethullah’ın rıhtımına demirlediklerinde onları da anlatırız... Yazının tam bu kısmında sevgili Yılmaz Özdil’in yazısının sansürlendiği haberi geldi.. Niçin? Bertaraf edilen Bekir Coşkun’a destek yazısı yazdığı için!.. Tam da vergi cezasının ödenmesi durdurulmuşken, laf mı yani şimdi Yılmaz’ın yazısı?!.. Pekii, bu sansür nedir diyecek olursanız: - İleri demokrasinin üstüne tüy dikmektir!.. Önce sevgili Bekir Abi’ye ve sevgili Mine Kırıkkanat’a seslenmek istiyorum: - Bu köşe istediğiniz zaman, “her ahval ve şerait altında dahi” sizindir. Ve ben sizlerle meslektaş olmaktan şeref duyuyorum... Son söz ise yanaşmalara, döneklere ve efendilerine: - Sırtlanlar, aslanların ancak ölüsünü didikleyebilir, o da ancak sürü halinde olurlar ve cesaretleri yeterse... Bir Yurtsevere Mektup (80) Sevgili kardeşim Balbay, önceki gün uçakta, yani havada okudum “Alaska” yazını. Birden orada, balinaların, kuzgunların gölgesinde olmak istedim.. Hani elimde olsa kokpite gidip kaptana, “Çek Alaska’ya” diyecektim. Güneşli günlere ulaştığımızda beni de götürür müsün?.. Siz içerde, biz dışarıda “evet” sonrası çok ileri demokrasinin faziletlerini yaşamaya hazırlanıyoruz. Hoş, yukarda okumuşsundur yaşamaya tüm hızıyla başladık bile.. Bundan iyisi “Şam’da faşizm!..” Yoksa kayısı mıydı?.. Aman neyse, zaten Anadolu’da böyle söylerler, öyle değil mi?!.. Seni ve tüm yurtseverleri sevgi ve özlemle kucaklıyorum... e-posta: umitzileli@gmail.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear