22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Aziz Ekşi: "Teknoloji üretmiyoruz, arge yapmalı" Murat KIŞLALI A NKARA – Türkiye’de gıda teknolojisi alanının önde gelen uzmanlarından Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi, Türkiye’nin gıda teknolojisindeki sorununun "teknoloji üretmemek" olduğunu belirterek "Araştırma geliştirmeye kaynak ayırmalıyız" dedi. Aslında TÜBİTAK’ın bu tür projelere çok para ayırdığını ifade eden Ekşi "Ama oraya taşra üniversitelerinden kendine yakın adamları yerleştirdiler. Bilim kültürü olmayan taşralı kafalar orada. Bunların karakteri işte adam tutmak. Bilimde adam tutulmaz, objektif bilimsel koşutlara göre desteklenecek projeler belirlenir. Ama burada öyle değil" diye konuştu. Prof. Dr. Ekşi Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı: Gıdada teknoloji ülkeden ülkeye çok değişiyor mu? Gıda tarımsal ürünlerin fabrikaya girişiyle başlıyor. Orada bir dönüşüm yaşıyor. Hem de bir muhafaza yöntemiyle değiştiriliyor. Gerçekten de çok hızlı değişen bir alan. Türkiye de belki çok katkıda bulunamıyor ama çok da gerisinde kalmıyor. Eskiden pastorizasyon vardı, ısı uygulanıyordu, gıdanın özellikleri değiştiriliyordu. Son 10 yılda 10 yeni yöntemden söz edilebilir. Dünyada gelişmiş ülkelerin kullanıp da bizim kullanmadığımız bir şey var mı? Aşağı yukarı yok diyebiliriz. Belki radyasyonlama, ışınlama, bazı ülkelerde yasak. Bizde henüz izinli değil. Sizce mevcut kullanılan teknolojiler arasında eksik olduğumuz alan nedir? Teknoloji üretmiyoruz. Gıda mühendisiyiz ama bizim öğrenciler mühendislik yapamıyor. Çünkü makineler dışarıdan geliyor, bizim öğrencilere sistemi tanımlıyorlar. Şöyle yapacaksınız diyorlar. Ne yapılması gerek? Arge. Araştırma geliştirme. Bir ulusal politika olması lazım. Yapılan alanlar da var ama genel olarak dışarıya bağımlı olduğumuz gerçek. TÜBİTAK’ın bu tür araştırmaları gerçekleştirmesi lazım. Devletin bir politikası olacak ya da firmaları da zorlayacak. Dışarısı bunu nasıl yapmış? Genel olarak devlet teşvik vermiş. Özellikle üniversitelere destek veriyor. Ama öncelikle alan belirliyor, selective olması lazım, şuna veririm şuna daha az veririm demesi lazım. Hükümet’in bu dönemde böyle bir politikası var mı? Hükümet çok iyi para veriyor. TÜBİTAK gerçekten çok iyi para veriyor, mastır öğrencilerine burs veriyor. Belki AB’den dolayı. Acaba siz başvursaydınız alabilir miydiniz? Bir tane başvurdum alamadım. Çok şaşırtıcı. Niye acaba? Ama oraya taşra üniversitelerinden kendine yakın adamları yerleştirdiler. Bilim kültürü olmayan taşralı kafalar orada. Bunların karakteri işte adam tutmak. Bilimde hakikaten adam tutulmaz, objektif bilimsel koşutlara göre desteklenecek projeler belirlenir. Ama burada öyle değil. Sizin projeniz neydi? Türk meyve sularının tanı değerlerinin belirlenmesi. Her ülkeye özgü meyve suları var. Ulus dünya standardı belirleniyor. Ama Türkiye’deki farklılıklar oraya yansıtılmamış. Bir dünya meyve Tarım sigortasında hasara devlet desteği ANKARA (A.A) Tarım sigortası kapsamında reasürans ve retrosesyon yoluyla transferi yapılamayan risklere istinaden yapılan hasar ödemelerine, bu yıl için de devlet destek verecek. Tarım Sigortaları Havuzuna Devlet Tarafından Taahhüt Edilecek Hasar Fazlası Desteğine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı, 1 Ocak 2007'den geçerli olmak üzere Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Karara göre, Tarım Sigortaları Kanunu'na istinaden Tarım Sigortaları Havuzu Yönetim Kurulu tarafından onaylanan Risk Paylaşımı ve Reasürans Planı uyarınca; Tarım Sigortaları Havuzu tarafından 1 Ocak31 Aralık 2009 tarihleri arasında akdedilen sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan, ancak reasürans ve retrosesyon yoluyla transferi yapılamayan riskler itibariyle, hasarprim oranı dikkate alınarak, hasar fazlası için devlet desteği verilecek. Devletin hasar desteği, söz konusu riskler için her bir yıl itibarıyla hasar prim oranı yüzde 90 ile yüzde 150 arasında kalan kısmı için yüzde 20 oranında, yüzde 150'yi aşan kısmı için yüzde 30 oranında, münhasıran don riski ile ilgili olarak yüzde 170'i aşan kısmı için tamamı kadar olacak. Karar çerçevesinde hasar fazlası desteği ortaya çıkması halinde söz konusu tutar, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bütçesinin ilgili tertibinden Tarım Sigortaları Havuzu'na aktarılacak. Tarım sigortaları kapsamında toplanan prim tutarlarının hasar ödemeleri için yeterli gelmeyeceği beklentisi nedeniyle devlet, geçen yıl da hasar fazlası ödemeleri için destek taahhüt etmişti. Devlet ayrıca, sigorta poliçelerinin prim tutarının yarısını da ödüyor. standardı yapmış, bizimkiler belirlenmediği için yabancılar diyorlar ki bizim meyve suları hileli. Doğal varyasyon orada tanımlanmamış. Faydası ne olurdu? Uluslararası ticarette Türkiye’deki varyasyonlar da dikkate alınacak, bizim ürünlerimize karşı böyle gerekçeler ileri sürülemeyecekti. Bunu kullanarak fiyat kırıyorlar. Tipik örneği bizdeki Amasya elması. Amasya elmasının asiti düşük, tatlılığı oradan geliyor. Dünya standardında diyor ki ‘Elma suyunun asiti litrede 4 gramdan az olmayacak’. Ama bizimkilerde 1 gr. Dediler ki ‘Bu çürük elmadan işlenmiş, ya da katkılı’. Geldiler araştırdılar. Biz dedik ki ‘Bu doğal varyasyon. Siz bunun beğenmeyebilirsiniz ama buna ‘Çürüktü, saf değildi’ diyemezsiniz’. Sonunda kabul ettirdik. Bununla fiyat kırıyorlar. Siz bunu bütün meyve suları için yapacakken, TÜBİTAK bunu gerekli görmedi öyle mi? Evet bunun her sene tekrarı olması lazım diye reddettiler. Ama en azından üç yıl yapılırdı, elinde olurdu. Katkısı ne olurdu? Bu yüzden fiyat çok kırılıyor. Örneğin vişne bize özgü, bunun standardını bizim yapmamız lazım. Mesela nar çok moda şimdi. Biz bunu lisansüstü öğrencilerimize yaptırıyoruz araştırmasını ve biraz endüstriden, mecburen destek alıyoruz. Ortalama ne kadar fiyat kırıyorlar? Yüzde 20’ler düzeyinde olur. O halde şimdiki meyve suyu ihracatı, potansiyelinin yüzde 80’i. 2005 itibarıyla 92 milyon dolarlık meyve suyu ihracatı olduğuna göre, kayıp yaklaşık 23 milyon dolar. Nasıl böyle bir katkıya itiraz edebiliyor TÜBİTAK? İşin ilginç tarafı da bu. Bu çarkın nasıl döndüğünü anlamanız açısından anlatıyorum. Bu projeyi biz TÜBİTAK MAM (Marmara Araştırma Merkezi) ile birlikte verdik. Üstelik bu projede TÜBİTAK Başkanı’nın eşinin imzası vardı. Ona rağmen kabul edilmedi. Ne kadarlık bir projeydi bu? Biraz yüksekti galiba, 100 veya 200 bin YTL kadardı. Yani 2005 yılında 23 milyon dolarlık kaybı ortadan kaldıracak proje için TÜBİAK 200 bin YTL’lik projenin gerçekleştirilmesine izin vermedi? Özel sektör niye buna destek vermiyor? Herkesin parası o kadar değerli ki. Herkes hala devlet bunları karşılasın diye düşünüyor. Tarımı nasıl görüyorsunuz? Türkiye’nin üretim politikası yok. Bizim bir rekabetçilik açısından, bir de ulusal bağımsızlığımız açısından ürün deseni yapmamız lazım. Yok. Olmayınca da gerisi boş. Ampirik olarak yürüyor. Bunda sorumluluk kimin? Kesinlikle Hükümet’in. Başka kimin olacak? Politik kararı veren kimse, politik tercihleri yapan kimse onun. Çiftçilerin durumu da olumsuz etkileniyor. Hükümet politikalarından en çok etkilenen kesimler bu kişiler. 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle