15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kurutulmuş meyve ve sebzenin değeri ülkemizde yeni yeni anlaşılıyor Elma cipsi ile beslenmenin farkını yaşayın DANA(Cumhuriyet Bürosu) Sahip olduğu ekolojik ve iklim koşullarından dolayı her tür meyve ve sebzenin bol ve kaliteli olarak, geniş bir zaman süresince yetiştirilebildiği ülkemizde, tarımsal ürünlerimizin kurutulmasının halen büyük oranda doğal koşullar altında ve geleneksel yöntemlerle gerçekleştirildiği belirtildi. Bu yolla kurutulmuş ürünlerimizden üzüm, incir ve kayısının ülke ekonomisine önemli katkısı olduğunu anımsatan Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Asiye Akyıldız, "Dünya kurutulmuş meyve ve sebze pazarında ticari önemi büyük olan vişne, erik, elma ve armut gibi meyveler ile bezelye, fasulye gibi sebzelerin ülkemiz koşullarında kurutma potansiyeli oldukça fazladır. Ancak ülkemizin dünya kurutulmuş ürün piyasasında söz sahibi olabilmesi için daha hijyenik ve ekonomik koşullarda daha kaliteli ürün A elde edilmesine önem verilmesi gerekiyor" dedi. Kurutulmuş meyve ve sebzelerin diğer yöntemlerle muhafaza edilen ürünlere göre daha kolay ambalajlama, düşük maliyetle taşıma ve depolama gibi bazı avantajlara sahip olduğunu, bu ürünlerin diğer kuru ürünlere karışımı çok kolay olduğu için kullanım alanlarının da çok geniş olduğunu vurgulayan Akyıldız, şunları söyledi: "Kurutulmuş sebzeler genellikle hazır çorba ve sos karışımları ile hazır yemeklerde kullanılırken, kurutulmuş meyveler keklerde, puding karışımlarında, bisküvi ve tartlarda düşük maliyetli katkılar olarak kullanılmakta, ayrıca tek başlarına da ambalajlanarak satılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ise elma, gıda sanayinde, meyve suyu, püre, konserve ve cips gibi ürünlere işlenirken, ülkemizde büyük ölçüde taze olarak ve meyve suyuna işlenerek tüketilmektedir. Kurutulmuş elmalar, cips olarak tek başına tüketildiği gibi, meyve karışımlarında, unlu mamüllerde, bazı kahvaltılık tahıl ürünlerinde de kullanılmaktadır." Elma kurutmacılığında İtalya, Şili, ABD, Çin ve Arjantin'in önde geldiğini, ülkemizde ise son yıllarda elma kurutmacılığının öneminin anlaşıldığını ve bu amaçla Isparta’da özel sektöre ait bir işletmede üretime başlandığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Akyıldız şöyle devam etti: "Elma, ülkemizde uzun yıllardan beri yetiştiriciliği yapılan, üretim ve alan bakımından diğer meyvelerin başında gelen bir meyvedir. Üretim bakımından dünyada 4. sırada bulunduğumuz elmanın, meyve işleme sanayiinde kullanım olanaklarını artırmak için çeşitli bölgelerde adaptasyon denemeleri yapılmakta, yabancı çeşitler ile yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan Amasya'da, Golden delicious ve Starkrimson delicious çeşitlerinin kurutmaya uygunlukları araştırılmaktadır. Bu çalışmada; ürün kaybını önlemek için sofralık değeri düşük, küçük elmalar kullanılmaktadır. Taze, sağlıklı ve kaliteli elmalar seçilerek yaklaşık 2 mm. kalınlığında halkalar şeklinde dilimlendikten sonra düşük sıcaklıktaki kabin kurutucuda nemi alınarak çıtır hale gelinceye kadar kurutulmaktadır. Daha sonra oda sıcaklığında hava almayacak şekilde muhafaza edilerek, uzun süre gevrek yapısı da korunmaktadır." Yrd. Doç. Dr. Akyıldız, kurutulmuş elma cipsinin insan sağlığına yararlarıyla ilgili olarak da şu bilgileri aktardı: "Çok doyurucu ve besleyici olduğu kesin. Yerken ağızda ve genizde hoş bir tat bırakıyor. Posaca zengin olduğu için mide ve bağırsaklar için de elverişli. Yağda kızartılmadığından kollestrolsüz. Yağda kızarmış cipslere göre çok daha düşük düzeyde enerji içerdiği gibi, katkı maddesi, koruyucu madde, renklendirici, şeker, laktoz, gluten içermediği için de çok sağlıklı. Yüzde 100 meyve içerdiğinden özellikle çocuklar için eğlenceli, besleyici ve sağlıkları adına elverişli. Günün her anında zevkle tüketilebileceği gibi, uygun ambalajıyla her yere kolaylıkla taşınabilir, uzun süre saklanabilir. Bunların yanı sıra, her türlü unlu mamul içerisinde zenginleştirici olarak kullanılabilir. Hepsinden önemlisi, yüzde yüz doğal antioksidant kaynağı olması ve bu yüzden birçok hastalığa iyi gelmesidir." EGE VET yerli aşı üretimi peşinde KEMALPAŞA (Cumhuriyet)1998 yılında Türkiye'nin ilk özel boğa istasyonunu kuran EGE VET, bugünlerde aşı üretimi için kolları sıvamış durumda. Bunun için Ankara'da oluşturulan uzman ekiple ArGe çalışmalarını yürüten şirketin genel müdürü Tahir Yavuz, "Sadece dışarıdan bir şeyler getirip satmakla bu işin olmayacağını anladık. O nedenle özellikle eğitim çalışmalarına ağırlık verdik" diyor. Yaşar Grubu'nun şirketi Pınar'dan ayrılan üç veteriner hekim tarafından kurulan ve modern bir havyan çiftliğinin bina dışındaki aşı, sperma, malzeme gibi hemen hemen tüm gereksinimlerini karşılayan EGE VET, daha fazla üreticiye ulaşma çabasında. Kuruldukları yıllarda ABD'den küçük partiler halinde sperma ithalatıyla işe başladıklarını, daha sonra aşı ve veterinerüretici malzemeleri de getirttiklerini belirten EGE VET Genel Müdürü Yavuz, "Avrupa'da ABD'de olan biz de de neden olması düşüncesiyle sperma üretimine başlattık. İthal boğalardan elde ettiğimiz spermaları ülke genelinde satıyoruz. ABD’den üstün genetik özellikte Holstein boğalar, Avusturya’dan Simmental ve Brown Swiss (Montafon) boğalar ithal ettik. Firmamız, kullanacağı damızlık boğaları ithal ettiği embriyolarla üretmeyi sürdürüyor" dedi. Yavuz, merkezi İzmir olan EGE VET’in İstanbul, Ankara, Antalya, Bursa ve Hatay'da olmak üzere beş şubesi bulunduğunu, 2002 yılında Fransız Techna firmasıyla ortaklık kurarak, yem katkı maddeleri konusunda çiftliklere hizmet vermeye başladıklarını da bildirdi. Alanında EGE VET kadar üreticiyi bilinçlendirmeyi, onlara eğitim vermeyi amaçlayan şirket bulunmadığını düşündüğünü de belirten Yavuz, "Bu iş sadece dışarıdan bir şey getirip satmakla olmuyor. Üreticinin de, devletin de, üniversitelerin de, birliklerin de öğrenmeye gereksinimi var. O nedenle bu alanda dünyadaki uzman kişileri üreticiyle buluşturmak için özel çaba harcıyoruz. Yılda en az 10 uzmanı, seminerler için Türkiye'ye getiriyoruz. Çoğu kişi, bu işi ürünlerimizi satmak için yaptığımızı düşünüyor. Ancak ortada bir gerçek var. Onlar bilinçlenmediği, sağlıklı üretime yönelmediği sürece, ülke de, satıcı da kazanamayacak" diye konuştu. Devletin bu sektörde üretim sürecinden elini çekmesi, sadece kontrol mekanizmaları arasında yer almasını istediklerini de söyleyen Yavuz, şunları savundu: "Türkiye'de ne yazık ki sağlıklı hayvan yok denecek kadar az. Brusella, tüberküloz suni tohumlama az olan yerlerde, özellikle Doğu'da inanılmaz derecede yaygın. İstatikler hastalık rakamlarını yüzde 2'lerde gösteriyor ancak gerçek rakamlar bunun onlarca kat üzerinde. Hiç kimse bunun sözünü etmek istemiyor. Ölçüm yapmıyorlar.Doğuda suni tohumlama adı altında binlerce YTL'lik yolsuzluk yapıldı. '2 bin 100 suni tohumlama var' deniyor. Acaba kaç buzağı doğdu? Bunu kim ölçüyor." Türkiye'de sayıları bir elin parmağını geçmeyen yerli aşı firmaları arasına yakında EGE VET'in de katılacağını belirten Yavuz, bunun için Ankara'da kurdukları VBR firması aracıyığıyla ArGe çalışması yürüttüklerini söyledi. Yavuz, TÜBİTAK desteğiyle üretecekleri ve VETAL adını verecekleri aşıyı, yaklaşık 1 yıl içinde piyasaya EGE VET vereceklerini de Genel Müdürü Tahir YAVUZ bildirdi. 12 Fotoğraf: Serdar AĞIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle