22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yücel ÇAĞLAR Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Derneği Üyesi ğer daha önce "orman" sayılıp tapuya "orman" olarak tecil edilmiş yerlerin "orman" yukarıda açıklanan koşulların yerine getirilmesi sayılmamasıyla ilgili bir hukuksal zorunlu kılınmıştır. Ne var ki siyasal iktidar düzenlemenin uygulanması sırasında; i) "su Yönetmeliği yeniden düzenlerken, ormanların yararına ve toprak rejimine zarar vermemesi", ii) olan ancak uygulamayı büyük ölçüde zorlaştıran bu "orman bütünlüğünü bozmaması" ve iii) arazi kullanım koşulları kaldırmıştır. Böylece, ülkemizde; i) yeteneği sınıflaması yönünden belirli özelliklere sahip Anayasadaki ve Orman yasasındaki henüz "orman olması, iv) ağaçlandırma ve tabiatı koruma alanlarında vasfını" koruyan yerlerin bile orman sayılmaması uygulanmaması, v) bu işlemleri yapacak olanağının kapsamı genişletilmiş, bu doğrultudaki komisyonlardaki tarımcı üyelerin "toprak etütleri ve uygulamalar büyük ölçüde kolaylaştırılmış ve özellikle arazi kullanma yetenek sınıfları konusunda keyfileştirilmiştir; ii) yalnızca üzerlerindeki orman uzmanlaşmış ziraat yüksek mühendislerinden ekosistemleri yok edilmiş, işgal edilmiş "devlet seçilmesi" koşulları aranırken yeni bir düzenleme ormanı" sayılan alanların değil, neredeyse tüm yapılarak bu koşullar kaldırılıyorsa; ek olarak, vi) ormanlarımızın siyasal iktidarlar tarafından partizanca orman yıkımına açabilecek bu uygulamaların amaçlarla kullanılabilme olanakları pekiştirilmiştir; iii) durdurulması için yargı yoluna başvurma olanağı ormanların içinde yerleşik 7300 köyde yaşayan 2,5 yalnızca "hak sahibi" sayılacaklara sağlanıyorsa böyle milyon yurttaşımızın gerçekçi olmayan beklentilere ya bir hukuksal düzenlemenin ormanlarımızın yararına da daha önemlisi, kolaylıkla aşılamayacak olduğu söylenebilir mi? Söylenemeyeceği çok açık. tedirginliklere kapılmasına yol açılmıştır; iv) 1980'li Açık olmasına açık, ancak, çevre ödüllü Çevre ve yıllarda olduğu gibi, anayasal ve yasal dayanakları da Orman Bakanı'nın Bakanlığı tarafından 16 Mart olsa, yurt içinde ve dışında çeşitli siyasal amaçlarla 2007'de yürürlüğe konulan 6831 Sayılı Orman Kanununun 2 nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına Çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmelik"le bu da yapılmıştır. Kısacası, Çevre ve Orman Bakanlığı, 2003 yılındaki" 2B" bozgunundan sonra bu kez "2A" uygulamasını gündem getirmiştir. "2 B" arazilerinin satılmasından çok daha sakıncalı ! Anımsanacağı gibi "2B arazileri", çeşitli yollarla ormanları yok edilen ve bir kısmı tarım ve yerleşme alanlarına dönüştürülüp işgal edildiği için artık hukuksal olarak "orman" sayılmayan yerlerdi ve siyasal iktidar da bu yerleri satmak istiyordu. "2A arazileri" ise yalnızca hukuksal yönden değil ekolojik olarak da "orman" sayılan arazilerdir. Ne yazık ki, 1982 Anayasasının 169. Maddesine göre "Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin Ormanlarımız yine büyük tehlike altında... yarar olduğu tespit edilen..." ya da 170. Maddesine göre "bilim ve fen kullanılabilecek yeni bir köy/köylü göçürme bakımından orman olarak muhafazasında yarar tartışmasını gündeme getirme fırsatı yaratılmıştır; v) görülmeyen..." yerlerden olduklarına karar verildiğinde AB'nin de yönlendirmesiyle hazırlanan ve yine AB'nin bu araziler de "orman" sayılmayabilecektir. Doğal destekleriyle yürütülmekte olan "Ulusal Kırsal olarak, bu doğrultuda yasal düzenlemeler de Kalkınma Stratejisi" belgesi ile "Dokuzuncu Kalkınma yapılmıştır. Sözgelimi, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun Planı"ndaki "Kırsal Kesimde Kalkınmanın en çok değiştirilen maddelerinden birisi olan 2. Sağlanması" başlıklı "Temel Amaç" ya da "Gelişme maddesi bu doğrultuda düzenlenmiştir. Ayrıca, Yasanın Endeksi"nde yer verilen öngörülerin yaşama "Orman Köylülerinin Kalkındırılması ve geçirilmesi sırasında gerek duyulabilecek arazi Nakledilmesi" başlıklı 13. Maddesinde de "Yerinde gereksinmesinin "devlet ormanı" sayılan arazilerle kalkındırılmaları mümkün görülmeyen veya su ve karşılanabilmesi olanaklı kılınmıştır, vi) "Orman içi toprak rejimi bakımından bulundukları yerleşim köyler halkından" olup da büyük kentlere göç etmiş, yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan bu köyler ancak buralarda tutunamayan yoksul yurttaşlarımızın halkının kısmen veya tamamen öncelikle bu Kanunun yeniden kırsal yerleşmelere dönebilmeleri, dahası, 2 nci madde birinci fıkra (A) bendinde belirtilen orman dönmeyerek bu "haklarını" el altından başkalarına sınırları dışına çıkarılan yerlere..." yerleştirilmesi devredebilmeleri için gerekli alt yapısal koşulların yaptırımına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre "2A oluşturulması olanağı sağlanmıştır. arazilerinin", devlet tarafından iyileştirildikten sonra Olacak bir durum değil ! buralara kısmen ya da tümüyle yerleştirilecek orman Daha önce de belirtildiği gibi, sorunun temel içi köyle halkının yararlanmasına "tahsis edilmesi" dayanağı 1982 Anayasasının ormanlar ve orman gerekmektedir. Bu anayasal ve yasal yaptırımların köylüleriyle ilgili 169 ile 170. Maddeleri ve dolayısıyla uygulanması ise, ilk olarak, 1984 yılında çıkarılan 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2. Maddesinin "A" "6831 Sayılı Orman Kanunun 2 ncı Maddesinin (A) bendi: Çünkü, söz konusu Yönetmeliğin dayanağı bu Fıkrasına Göre Orman Sınırları Dışına Çıkarılacak düzenlemelerdeki "orman olarak muhafazasında bilim Yerler Hakkında Yönetmelik"le düzenlenmiştir. Bu ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine Yönetmelikle "2A arazilerinin" belirlenmesi sırasında tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu E Ormanlarımızda 2B’den sonra şimdi de 2A sorunu gündemde tespit edilen... " yerlerin orman sayılmamasına olanak veren yaptırımlardır. Ne var ki bir orman ekosisteminin varlığının korunmasında "bilim ve fen bakımında hiçbir yarar görülmemesi", kesinlikle olası bir durum değildir; özellikle de günümüzde ve Türkiye'de. Ancak, ülkemizde, ekonomik, toplumsal ve siyasal nedenlerle her zaman "orman" sayılan arazilere el atılmıştır. Bu eğilim nedeniyledir ki, 1984 tarihli Yönetmelikte "su ve toprak rejimine zarar vermeme, "orman bütünlüğünü bozmama" vb koşullara yer söz konusu gerekçelerle ormanların daraltılmasına yol açabilecek uygulamaların güçleştirilmesi amaçlanmış ve bu amaç da büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Ne yazık ki, her türlü kamusal varlık gibi "devlet ormanı" sayılan arazileri de gözden çıkaran siyasal iktidar bu gerçeğin ayırdına varmış, ormancılık öğretiminden geçmiş olmalarına karşın, deyiş yerindeyse ormancılık biliminden hiç nasip almamış kraldan çok kralcı bürokratlarının da katkısıyla bu koşulları kaldırmıştır. Bu da Anayasaya aykırı ! Bilindiği gibi, Anayasanın 44. Maddesine göre; "Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi... sonucunu doğuramaz.". Açıktır ki, bir orman hiçbir koşul aranmadan tarım ya da yerleşme alanına dönüştürülebiliyorsa, bu, önünde sonunda "ormanların küçülmesine" yol açabilecek bir işlemdir. Çünkü Yönetmelikte, "2A" uygulamasıyla "orman" sayılmayacak yerlerle ilgili olarak; "Devlet ormanı sayılan yerlerden olmasına rağmen, orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen, iklim ve coğrafi özellikleri itibariyle bazı kültürel ve teknik tedbirlerle tarım ürünleri yetiştirilmesi veya çok yönlü zirai işletme olarak kullanılması, ekonomik verim gücü bakımından, orman yetiştirilmesinden daha faydalı..." bulunması dışında bu olasılığı ortadan kaldırabilecek hiçbir kısıtlama getirmemektedir. Öte yandan, gerçekte, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun bu Yönetmeliğe dayanak olan 2. Maddesinin "A" bendinde, uygulamaların "Öncelikle orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen yerleştirilmesi maksadıyla..." yapılması yaptırımına yer verilmiş olması da Anayasaya açıkça aykırı bir düzenlemedir. Çünkü, uygulamanın "orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen yerleştirilmesi..." amacı dışında da yapılabilmesine olanak verebilecek "öncelikle" ilkesine Anayasanın 169 ve 170. Maddelerinde yer verilmemiştir. Görüldüğü gibi, siyasal iktidar, "devlet ormanı" sayılan arazilerden elini hiç çekmeyecek. Çünkü, aynı günlerde "Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik"i de yeniden düzenleyerek "devlet ormanı" sayılan arazilerin ormancılık dışı amaçlarla kullanılması için verilecek izinlerin kapsamını genişletmiş, uygulanmasını da büyük ölçüde kolaylaştırmıştır. "Orman "sayılan alanların yönetim planlarının hazırlanma süreci ile yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilerin "özel orman statüsünde" ormanlar yetiştirmesiyle ilgili Yönetmelikleri ise yeniden düzenlemektedir. Öyle anlaşılıyor ki Çevre ve Orman Bakanı'na, bu üretkenliği nedeniyle bir de ormancılık ödülünün verilmesi gerekiyor. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın bu türden düzenlemelerine, karşı çıkmak bir yana çoğu zaman destek de sağlayan ormancılık meslek örgütleri ile orman fakülteleri bu yüce (!) görevlerini de yerine getirir artık. 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle