22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Akdeniz'de balık türünü de değiştiriyor Küresel ısınmanın doğal silahı: Planktonlar Akın BODUR Küresel ısınmaya karşı doğal silahın, karbon emen fitoplanktonlardan beslenen planktonların olabileceği vurgulandı. İ SKENDERUN Küresel ısınmanın etkisi altında kalan Akdeniz'e 90 yeni balık türü giriş yapması, yöredeki besin zincirini de etkilediğini bildirildi. Mustafa Kemal Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemal Turan, küresel ısınmaya karşı doğal silahın ise okyanusun derinliklerinde yaşayıp, geceleri yüzeye doğru yükselerek karbon emen bitkiler olan fitoplanktonlardan beslenen planktonların olabileceğini vurguladı. Kızıldeniz ve Hint Okyanusu kökenli balıkların, İskenderun Körfezi'nde avlanan su ürünlerinin yüzde 20'sini oluşturduğuna dikkat çeken Turan, "Doğu Akdeniz'de görülen bu balık türlerindeki değişme ve yeni gelen türlerinin, tüketici açısından önemi lezzetteki farklılıktır. Yenilen bu renkli balıklar geleneksel tatları arat makta, çoğu kez kimse yediği balığın Hint Okyanusu'nun sıcak sularından geldiğini ve ne olduğunu bilmemektedir" dedi. Prof. Dr. Cemal Turan, Akdeniz'i tropikalleştiren küresel ısınmanın, İskenderun Körfezi'ndeki deniz kaplumbağalarının üreme alanı olan kumsalları ve Suriye sınırındaki Kel Dağı eteklerini üreme alanı olarak kullanan Akdeniz fokunun neslini de tehlikeye sokacağını söyledi. Küresel ısınmanın deniz suyu seviyesini 7 metreye kadar yükselteceğini vurgulayan Prof. Dr. Turan, bu durumun, plajlar, yat ve yük limanlarının kullanılamaz hale gelmesine yol açabileceğine dikkat çekti. Okyanusun derinliklerinde yaşayıp, geceleri yüzeye doğru yükselerek karbon emen bitkiler olan fitoplanktonlardan beslenen planktonların, küresel ısınmaya karşı doğal birer silah olabilecek potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Cemal Turan, "Karbonu emen planktonlar, daha sonra bu karbonu beraberlerinde denizin derinliklerine götürmekte ve böylece, yüzeyde kalsa sera etkisi yaratacak olan karbonu suya çekerek, denizin karbonu emmesini sağlamaktadırlar" dedi. 134 ülkenin imza attığı Kyoto Protokolü’nün fosil yakıt tüketimini sınırladığını anımsatan Prof. Dr. Turan, "Küresel ısınmaya yol açan atmosfere karbondioksit miktarı bırakma konusunda Türkiye dünya ülkeleri arasında ilk 20'nin içindedir" dediği açıklamasında, küresel ısınma ve tropikalleşme etkisiyle Akdeniz ve Karadeniz'e giren türlerin sayıları ve diğer özellikleriyle ilgili bir veri bankasının oluşturulması, deniz suyu yükselmeleri izleme ağı çalışmalarının takip edilmesi ve etkin çaba gösterilmesi, ülkemizde kurulan maregraf istasyonların sayısının artırılmasını ve elde edilen veriler bilim insanlarının ulaşabileceği şekilde düzenlenmesini, Karadeniz’deki veri eksiğinin giderilmesini, deniz suyu yükselmelerine karşı kıyısal alanlardaki yerleşim yerlerinin planlaması yeniden yapılmasını, erezyon ve su yükselmeleri için tedbir alınması ve gerçekçi afet yönetim planlarının yapılmasının zorunlu olduğunu ifade etti. Küresel ısınma ve deniz suyu seviyesindeki değişimlerinin Türkiye denizlerini üç temel noktada etkileyip AkdenizKızıldeniz Hint okyanusu bağlantısını oluşturacağını da anlatan Cemal Turan, şöyle konuştu: "Akdeniz'in ana su bütçesini oluşturan Cebelitarık Boğazı Atlantikle ilişkilidir ve buradaki ekolojik ve hidrolojik değişimleri Akdeniz'e yansıtmaktadır. Akdeniz'deki değişimler Kızıldeniz ve Hint okyanusundaki değişimlerle de ilişkilidir. Süveyş Kanalı yoluyla bir çok tür Akdeniz’e girmektedir. Akdeniz'de bulunduğu bilinen 650 balık türünden 90'ı havzanın yeni müdavimleridir. Bunlardan 59 tür Süveyş Kanalı yoluyla Akdeniz’e girmiştir ve Kızıldeniz ve Hint Okyanusu kökenlidir. Diğerleri ise Panama Kanalı yoluyla Atlantik okyanusundan gelen türlerdir. 12 binden fazla deniz canlısının bulunduğu Akdeniz’de bunların kaç tanesinin ve hangi türlerin küresel ısınmadan ve deniz suyu yükselmesinden etkileneceğini kestirmek şimdilik zordur. Yeni balık türlerinin Akdeniz’e girmeleri zamanla balık avcılığında değişimlere neden olmuştur. Çünkü avın kompozisyonu değişmiştir ve Hint Okyanusu kökenli, çok renkli bir çok yeni ve ticari değeri olan tür avlanır hale gelmiştir. Sadece İskenderun Körfezi'nde avlanan ve Kızıldeniz ve Hint Okyanusu kökenli olan ticari türler, toplam avın yüzde 20'sini oluştururken bu oranın yakın zamanda artması beklenmektedir. Doğu Akdeniz'de görülen bu balık türlerindeki değişme ve yeni gelen türlerin tüketici açısından önemi ise lezzetteki farklılıktır. Yenilen bu renkli balıklar geleneksel tatları aratmakta, çoğu kez kimse yediği balığın Hint Okyanusu'nun sıcak sularından geldiğini ve ne olduğunu bilmemektedir. Bu türlerin Doğu Akdeniz'e girmeleri ve koloni oluşturup yerli türlerle alan rekabeti yapmalarının ana nedenlerinden biri, Akdeniz'deki su sıcaklığının artışı ve bunun sonucunda Akdeniz'de görülen tropikalleşme belirtileridir. Bu Tropikalleşmenin bütün havzayı etkilemesi kaçınılmazdır. Karadeniz'in Akdenizleşme süreci devam etmektedir. Bu da bir çok yeni türün, bu denize girmesi ve besin zincirini değiştirmesi ile sonuçlanmaktadır. Mıgrı, Baraküda, Peygamber Balığı gibi, balık türlerinin Karadeniz'e girmesi su sıcaklığındaki yükselmeyle ilişkilendirilmesidir. Akdeniz'de yaşayan, Karadeniz ve Marmara'da 20 yıl önce nadir olarak görülen Sardalya, Kupes ve Salpa gibi balıkların bu denizlerde sıkça görülmeye başlanması yine deniz suyu sıcaklığının artışıyla ilişkilendirilmektedir. Akdeniz'deki bu sıcaklık artışları sadece balıklar ve omurgasız türleri değil, bir çok göçmen tür için de tehlikelidir. Bu değişimin devam etmesi halinde sıcaklık artışına duyarlı olan veya dar sıcaklık aralıklarında üreme yeteneğine sahip denizel türlerin üreme dönemlerinin değişmesi ve dağılım alanlarının alt üst olması kaçınılmaz olacaktır." 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle