26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ Çukurova Üniversitesi itkisel üretim, toprak üstü aksamlarının ya da yumrularının oluşması, kök ve kök çevre faktörlerinin interaksiyonlarının sonucudur. Bitki yetiştiriciliğinde çok önemli olduğu halde çok az anlaşılan ve köklerin etrafını saran, bir kaç cm. çapındaki toprak kısmı rizosfer bölgesi olarak adlandırılmaktadır. Toprakta bitkiler tarafından alınabilirliği zor olan bitki besin elementlerinin alımı, toprak mikroorganizmaları (simbiyotik ilişkileri sağlayan mikoriza, Rhizobium bakterileri ve serbest yaşayan yararlı mikroorganizmalar dahil) ve bitki köklerinin (morfolojik ve fizyolojik değişiklik) kendine özgü dinamikleri tarafından rizosfer bölgesinde yönlendirilmektedir. Rizosfer bölgesi besin elementi ve su alımı yanında kök salgıları ve yoğun mikroorganizma faaliyetleri nedeniyle son derece önem arz etmektedir. Bu nedenle rizosfer toprağı kökler tarafından etkilenmeyen topraktan fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak önemli farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklar bitki türüne, toprağın besin elementi sağlaması durumuna ve diğer toprak özelliklerine bağlı olarak değişir. Bitki gelişimini yönlendiren; toprakla ilgili bir çok biyolojik olayların bu bölgede meydana gelmesi nedeniyle son yıllarda bir çok disiplinden bilim adamlarının yoğun olarak araştırdıkları bir konu haline gelmiştir. Gözle görülmeyen bu alanın kalınlığının tam olarak bilinmemesi ve örnekleme zorluğundan dolayı ayrıca bir ilgi odağı olmaktadır. Sayısız mikroorganizmalar ve bunların toprak ve kök üzerindeki etkileri bitki besin elementleri döngüsünü, alınabilirliği ve fizyolojik olarak bitkiye yarayışlılığını yönlendirmektedirler. Mikroorganizmalar bu denli önemli olmalarına karşın bitkisel üretimde uygulamaya yönelik olarak çok az ilgi görmüşlerdir. Bitki ile organizmalar arasındaki interaksiyonlar çok az bilinmekle beraber bitki büyümesi ve gelişimi için çoğunlukla mutlak zorunlu olmaktadır. Bu tür interaksiyonların en önemlisi mikoriza ile kök arasındaki simbiyosis olup, bitki topluluklarının yüzde 95’i bu simbiyosis aracılığı ile gelişmelerini sürdürmektedirler. Doğadaki bitkilerin bir çoğu büyümeleri ve beslenerek gelişmeleri ve hastalık ve zararlılara karşı dirençli olmaları için mutlak mikorizaya gereksinim duymaktadırlar. Bu bitkilerin başında özellikle narenciye başta olmak üzere bahçe bitkileri, orman ağaçları ve çayır meralardaki yem bitkileri ile tarla bitkileri gelmektedir. Mikoriza ile bitki arasındaki ilişki çoğunlukla toprak verimliliği yönünden fakir olan alanlarda, yeni kurulan bahçelerde, orman fidanlıklarında son derece önem arz etmektedir. Bitki kök bölgesi yani rizosfer organizmaları bu simbiyoz ilişkisi tarafından yönlendirildiğinden tarıma yeni açılan alanların mikoriza ile aşılanması ayrıca önemli olmaktadır. Ayrıca rizosfer bölgesi toprak kökenli birçok hastalık ve zararlının B Kök biyolojisindeki yenilikler tarıma da yansıdı kaynağı olması ve bunların kontrol edilmesinde de rizosfer organizmalarının dolayısıyla mikorizanın aktif görev alması nedeniyle de ayrıca önem arz etmektedir. Bitki köklerini infekte eden simbiyoz organizmalardan mikoriza hiflerinin oluşturduğu mikorizosfer alanı ise son derece yeni olup bitkilerin beslenmesi ve su alım mekanizmalarının bu bölgede cereyan ettiğine inanılmaktadır. Bu bağlamda rizosferde kök biyolojisi mikoriza ve mikorizosfer alanlarının anlaşılması ve ileriye yönelik olarak rizosfer bilgisinin tarım biliminde kullanılması önümüzdeki yüzyılda tarımda yeni atılımlara öncülük edebilecek nitelikte görülmektedir. Bilindiği gibi ülkemizde bitkilerin beslenme ile ilgili problemin giderilmesinde tek yolun toprakların sürekli bir şekilde kimyasal gübrelerle gübrelenmesi olduğu benimsenmiştir. Artık herkes tarafından kabul edildiği gibi 5 kg gübre uygulanarak 100 kg verim artışı sağlanması türündeki araştırmalar uygulamaların pratikte ve bilimsel anlamda pek anlamlı bulamamaktadır. Uzun yıllar gübreleme ile yapılan araştırma sonucu elde edilen bulguların, rizosfer bölgesi dinamikleri dikkate alınmadığından, lokal düzeyde kaldığı ve bölgeler arasında değişlikler oluşturduğu ve genelleştirilemediği tespit edilmiştir. Bu anlamda bundan sonraki araştırmalarda rizosferde besin elementi çözünürlüğü ve mikorizanın varlığı dikkate alınarak yapılması bir zorunluluk oluşturacaktır. Birim alandan maksimum düzeyde yararlanmak, verimi arttırmak, ortama uygun mikoriza çeşitlerinin bitki tür veya genotiplerine göre seçilmesi, bu türlerin besin elementlerinden yararlanma olanaklarının belirlenmesi son derece önem kazanmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler için mevcut kaynaklarının üstünde para ayırarak dışarıdan gübre temin etmek son derece zor ve ülkelerin milli ekonomilerine ağır bir yük getirmektedir. Bunun yerine bitkilerin kendi geliştirdikleri ve koşullara bağlı olarak gereksinim duydukları besin elementlerini sağlayan doğal uyum mekanizmalarının (Mikoriza, kök salgıları, vitamin, hormon ve enzim üretimi ve rizosfer pH değişiminin) bilinmesi ve bunların uygulamaya aktarılması geleceğin önemli tarım stratejilerindendir. Son on yılda fakültemizde mikoriza konusunda yürütülen araştırma sonuçlarına göre bazı bitkilerin bazı mikoriza türleri ile daha iyi bir infeksiyon gerçekleştirdikleri ve bunun sonucunda bitkilerin daha iyi geliştikleri gözlenmiştir. Kavun, karpuz, domates, patlıcan, biber, soğan, sarımsak, pırasa, bakla, nohut, buğday, mısır, pamuk, soya ve narenciye ile yapılan çalışmalarda önemli derecede verim artışı sağlanmıştır. Ç. Ü. Ziraat Fakültesi bünyesinde üretimi yapılan virüssüz narenciye fidanlarının fidan oluşumu sırasında veya dikiminde mikoriza inokulumu ile infekte edilmesi bitkilerin erken gelişme döneminde çok gereksinim duyduğu iyi bir kök gelişimi sağlayarak hem ortamdaki besin elementlerinden daha iyi yararlanmayı sağlar hem de hastalık ve zararlılara karşı bitkinin direncini artırarak uzun sürede daha sağlıklı bir bitki yetiştirilmiş olur. Mikorizaya bağımlılık gösteren ve mineral elementlerin topraktan alınmasında etkin bir kapasiteye sahip mikoriza ile aşılanmış, hastalığa dayanıklı fide ve anaçların kullanılması, Akdeniz Bölgesi’nde bahçe bitkilerinin beslenme sorunlarının çözümünde gerçekçi ve kalıcı (sürdürülebilir) bir çözüm olarak düşünülebileceği gibi Türkiye tarımı için önemli bir tarım stratejisi olacaktır Son yıllarda mikorizanın tarım bilimindeki önemini konusundaki olumlu etkilerden sonra mikoriza kullanımı konusunda artan bir mikoriza kullanımı eğilimi doğmuştur. Yakın gelecekte yaygınlaşacağına inandığımız mikoriza kullanım bilinci bu alanda dışa bağımlılığı da beraberinde getirecektir. Orman Bakanlığı Japonya ile işbirliği yaparak mikoriza getirtip örnek alanlarda uygulamaya başlamışlardır. Çukurova bölgesinde olayı bilen ve daha önce A.B.D. bulunan bilinçli ve varlıklı çiftçiler dışarıdan mikoriza temini için araştırma içinde olduklarını tarafıma bildirmişlerdir. Bu konuda çiftçinin gerisinde olmamak, Doğal uyum yalan yanlış bilgilere meydan mekanizmalarının vermemek için bu tür konulara uygulamaya üniversitelerin ve araştırma aktarılması geleceğin kuruluşlarının öncelikli önemli tarım araştırmalar sınıfına alınması stratejilerinden birisi... gerekmektedir. 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle