22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Doç. Dr. Alper YILMAZ İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi ürkiye’deki toplam hayvan sayısının çok büyük bir kısmı küçük çaplı aile işletmelerinde bulunmaktadır. Bu aile işletmelerinde hayvancılık genellikle atadan, dededen kalma usullerle ve ilkel olarak sürdürülmektedir. İşletmelere girdiğinizde gözleyebileceğiniz hayvan yetiştiriciliğine dair hatalar, bırakınız hayvanların yüksek verim sağlamasını, yaşamalarına dahi müsaade etmeyecek niteliktedir. Bu kötü işletme koşulları ve hayvan refahına aykırı uygulamaların da etkisiyle, düşük verim, ülkemizdeki hayvanlarda rastlanan pek çok hastalık, kalite ve güvenlikten uzak hayvansal ürünler gibi sonuçlar karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizdeki hayvan yetiştiricileri de hiç kuşkusuz bütün üreticiler gibi daha yüksek verim ve ekonomik kazancı özlemektedirler. Bu özlemi duyan yetiştiricinin, hayvanlarına daha yüksek verim sağlayacak, bölgesi için uygun, denenmiş ve kendisine en iyi anlayabileceği şekilde aktarılan bilgiye, ekmek, su gibi ihtiyacı vardır. Yetiştiriciye ihtiyaç duyduğu doğru bilgiyi aktarmak, hayvancılık üretim kolundan yüksek beklentileri olması gereken devletin görevi olmalıdır. Ülkemizde bu görev, yani hayvan yetiştiricisine daha nitelikli, bilimsel bir yetiştiricilik yapması için bilgi aktarma görevi, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve teşkilatları tarafından yürütülmektedir. Ancak var olan tablo ve ihtiyaçların karşılanamaması, sorunun çözülemediği gerçeğini önümüze koymaktadır. Oysa ki hayvancılıkta gelişmenin sağlanmasına öncülük edebilecek gerekli ve yeterli bilgi birikimine sahip çok sayıda insan ülkemizde mevcuttur. Bu birikimin saklandığı yer üniversitelerimizdir. Ülkemizde tarım ve hayvancılığa hizmet vermek üzere açılmış bulunan 19 adet Veteriner Fakültesi ve 23 adet Ziraat Fakültesi bulunmaktadır. Yeri gelmişken değinmek gerekir ki, kendi mesleğim Veteriner Hekimlik için düşünüldüğünde, bu kadar fazla sayıda Veteriner Fakültesi’nin açılmış olmasını kabul etmek mümkün değildir. Yeni açılan Veteriner Fakülteleri plansız, hiçbir fakülteye, meslek örgütüne danışılmadan ve olması gereken sayıdan çok fazla açılmıştır. Meslekle ilgili her toplantının başlıca şikayet konusu budur. Çünkü Veteriner Hekimler, Türkiye’deki hayvan sayısındaki azalmanın yanı sıra, oluşacak gereğinden fazla mezun Veteriner Hekim sayısının getireceği sıkıntıları görebilmektedirler. Bu fakültelerde çalışan çok sayıda öğretim elemanı bulunmaktadır. Öncelikle, bu öğretim elemanlarının yetişmesi çok büyük gayret ve masraflarla gerçekleşmektedir. Bu öğretim elemanlarının bir kısmının yetişmesi için ülke önemli kaynak ayırarak bu kişileri yurt dışına burslu olarak göndermektedir. Üniversitede öğretim üyesi olabilmek, kısıtlı bir maaşla yıllar süren çok önemli bir gayret ile gerçekleşebilmektedir. Ülkenin ve kişilerin gayretleri sonucu üniversitelerde önemli bir bilgi birikimi oluşmaktadır. Ardından bu öğretim elemanları kendi uzmanlık alanlarında, ülkenin araştırmalara ayrılmış sınırlı kaynaklarını kullanarak araştırmalar yapmaktadırlar. Ve beğenilsin ya da beğenilmesin üniversitelerde üretilen araştırma sayısı ve kalitesi yıldan yıla artmaktadır. Hayvancılık alanında yapılan bu çalışmaların önemli bir kısmı direk ya da dolaylı olarak ülkemiz hayvancılığının sorunlarına çözüm arayan, üreten araştırmalardır. Peki, öğretim elemanlarından yaptıkları bu araştırmalarla ilgili ne T Yetiştirici bilgiye ulaşmak istiyor beklenmektedir? Bu araştırmalardan yabancı dilde makaleler üreterek, bu makaleleri uluslararası saygın dergilerde yayınlatmayı başarmaları. Öğretim üyesi olabilmenin ve öğretim üyesi olarak yükselebilmenin en önemli ölçütü bugün, bu yabancı dildeki uluslararası yayınların fazlalığıdır. Bunda bir yanlışlık olmadığı söylenebilir. Ancak önemli bir noktanın gözden kaçırılmaması gereklidir. Bu çalışmalar sahaya nasıl aktarılacak? Ülkemizin hayvancılık alanındaki araştırmalara ayırdığı onca kaynak nasıl ülkemiz hayvancılığının faydasına, üretime dönüşecek? Bu çalışmalar yapılıyor, bilgi üretiliyor, gerçekten de iyi yayınlara dönüştürülüyor, belki gerekli akademik yükselmeler gerçekleşiyor ancak bilgi, ulaşması gereken yere ulaşamıyor. Ülkemizde bugünkü yapılanmadaki süreç nedir? Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yetiştiriciye bilgi aktarımı ile görevli organlarının bu bilimsel gelişmeleri yabancı dilde “ Yetiştiriciye ihtiyaç duyduğu doğru bilgiyi aktarmak, hayvancılık üretim kolundan yüksek beklentileri olması gereken devletin görevi olmalıdır. izlemesi, özümsemesi ve bunları uygun yöntemlerle sahaya aktarması. Bu mümkün ve mantıklı değildir. Zaten gereğince de gerçekleşememektedir. Araştırma sonuçlarını, bizzat o çalışmayı yapan öğretim elemanından daha iyi hiç kimse sahaya yansıtmayı başaramayacaktır. Bir bilim insanı, araştırmacı için de en büyük mutluluk yaptığı araştırmanın faydalı sonuçlarının sahaya, halk eline yansımış olduğunu görmektir. Araştırmacı bin bir emek ve özenle, inanarak yürüttüğü çalışmasının üretime dönük bir hedefi olmasını, somut bir sonuca yansımasını her şeyden çok isteyecektir. Aynı zamanda, bu çalışmaların sahaya aktarımı sırasında araştırmacı, saha koşullarını çok daha iyi gözleyecek ve gözlediği sorunların çözümüne yönelik farklı ve daha fazla araştırmalar yürütmeyi başarabilecektir. Bilginin sahaya yayımı süreci karşılıklı olarak büyük bir faydayı beraberinde getirecek, ülkenin araştırmalara ayırmaya gayret ettiği önemli kaynaklar, dergi sayfalarında kalmayacak ve üretime yansıyabilecektir. Ancak bugün bir öğretim elemanının bunu kendi başına organize etmesi mümkün değildir. Yani bir öğretim elemanı, ben bu konuda bilgiye sahibim ve bunu size anlatmak istiyorum diye kendisine muhatap topluluklar yaratamaz. Yapılması gereken bunun ülkemize uygun yöntemlerinin geliştirilmesidir. ABD’de konuyla ilgili öğretim elemanları üç kalemden maaş alabilmektedir. Bunlar, öğrenciye ders verme, araştırma ve sahaya yayım hizmetleridir. Öğretim elemanı bunları iş olarak, istediği ve başarılı olduğu oranlarda yüklenebilmektedir. Eğer bir öğretim elemanı sahaya yayım görevi yürütüyorsa, yani belli bir bölgeye gidip, oradaki yetiştiricinin daha nitelikli yetiştiricilik yapması için çeşitli yöntemlerle bilgi aktarımı görevi yapıyorsa, maaşının belli bir bölümü ilgili yerel yönetim tarafından karşılanabilmektedir. Yani sahaya yayım gayreti gösteren öğretim elemanı bunun ödülünü bir şekilde alabilmektedir. Araştırıcılar tarafından gerçekleştirilen sahaya yayım hizmetinin sonucunda, bir fakültede veya araştırma enstitüsünde yürütüldüğünü gözlediğiniz en son bilimsel gelişmeleri üreten ve takip eden bir araştırmanın sonuçlarının halk elindeki çiftliklerde uygulamaya konmuş olduğunu görebiliyorsunuz. Bilim adamlarının araştırmalarıyla geliştirilmiş melez genotipte bir besi sığırının üstün verim karakterlerini halk elindeki çiftliklerde gösterdiğini izleyebiliyorsunuz. Bu çalışmalar, kaynakların etkin kullanımı ve bilimsel gelişmenin vakit geçirmeden sahaya, üretime yansıtılması açısından çok iyi bir örnek oluşturmaktadır. Bilginin bu şekilde sahaya yayımı çabalarının bir asırdan uzun süredir devam ettirildiği düşünüldüğünde, Amerika Birleşik Devletleri’nin özellikle sığır yetiştiriciliğinde hayvan başına ve toplam miktarlar olarak ulaştığı süt ve et üretiminde dünya liderliği noktasını anlamak daha kolay olabilecektir. Bu gibi hayvancılığı gelişmiş ülkelere kayıtsız şartsız bir hayranlık ve bağımlılık geliştirmek değil ama ürettikleri ve uygulamaya koydukları bilimsel sonuçlardan ülkemize uygun, uygulanabilir çıkarımlar üretmek doğru bir seçim olacaktır. Bu noktada, çağdaşlaşma ve bilim yolunda üniversitelerimizin ülkemize verdiği eşsiz katkıları olmakla beraber, özellikle hayvancılık alanında bilginin sahaya aktarılması, halka ulaştırılması konusunda halen elinin kolunun bağlı olduğu ve bunun yöntemlerinin geliştirilmesi için de gerekenin henüz yapılamadığı bir gerçektir. Yeterli bilgi birikimine sahip, donanımlı öğrenciler, mezunlar yetiştirmek de sonuç olarak bilginin sahaya yayımı çabasıdır ancak bunun tek başına yeterli olduğunu söylemek olası değildir. Aynı zamanda sahayla, üretimle bağlantısı kopmuş, güncel uygulama ve sorunları takip edemeyen bir öğretim üyesinin derslerde aktardığı bilgi de özlenen nitelikte olamayacaktır. Yetiştirici düzeyinde çok büyük bilgi eksiklikleri bulunmaktadır. Yetiştirici bilgiye ulaşmayı istemektedir. Üniversitelerde öğretim elemanları, ulaşabildikleri sınırlı araştırma kaynakları ile araştırmalar üretmekte ve bunların yansımalarını yalnızca uluslararası dergilerde değil aynı zamanda halk elinde görmeyi, araştırmalarının üretime dönük, ülke faydasına bir anlamı olmasını istemektedirler. Ülkemize uygun yöntemlerini geliştirerek birbirine ulaşmayı özleyen bu iki nehri birleştirmek gereklidir. İki nehir birleştiğinde, engel tanımayarak, hayvancılık alanında ülkemiz için daha büyük birikimlerin kaynağı olmayı başarabilecektir. “ 29
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle