26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 20 yıldır kanatlı enfeksiyonları üzerinde çalışıyor Prof. Dr. K. Tayfun ÇARLI Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi avuk ve hindi (kanatlı etleri ve yumurtaları) çağımızda insan beslenmesinde yadsınamaz derecede büyük bir yer kapsar. Et, yumurta ve ürünleri doğrudan birer gıda maddesi olabileceği gibi veya mayonez, sucuk, salam gibi başka besinlerin içinde birer unsur olarak kullanılabilir. Kanatlı eti ve yumurtaları besin değeri son derece yüksek yiyeceklerdir. Protein düzeyleri fazla olmasına karşın, sağlığa zararlı yağ ve kolesterol düzeyleri göreceli olarak düşüktür. Kaliteleri, onları insan gıdası olarak çekici hale getirir. Ancak bu çekicilikleri sağlıklı bir biçimde soframıza ulaştığında tam anlamını bulur. Kanatlı etleri ve yumurtalarını tüketirken, bu besin maddelerini üreten gıda sanayinin halk sağlığı açısından sorumlu olduğu ve zorunlu olarak yapması gereken sağlık işlemleri ve testleri vardır. Bu testleri yapmaksızın kanatlı etleri ve yumurtalarında bulunabilecek bazı ‘zoonotik’ (insanlara geçen) bakterileri ürünlerle birlikte insan tüketimine sunmuş olabiliriz. Aslında söz konusu testler sadece kanatlı hayvan etleri ve yumurtaları için değil, neredeyse bütün gıda maddeleri için geçerlidir. Kanatlı hayvanlardan elde edilen beyaz et ve yumurtalarda, bu hayvanların yetiştiriliş sürecinden başlayarak markette satılan gıdaya dek ulaşabilen başlıca ‘zoonotik’ bakteriler Salmonella, Campylobacter, Listeria, E.coli H7:O157’dir. İnsan sağlığı açısından oldukça önemli olan zoonotik bakteriler gıda kökenli enfeksiyonlara neden olurlar. Özellikle yaşlılar ve çocuklar gibi bağışıklık sistemi za T yıf bireylerde zoonotik enfeksiyonlar bağırsaklarda sınırlı kalmayıp, tüm vücuda yayılarak diğer iç organlarda da bozuklulara neden olabilmekte, hatta bazen ölümle bile sonuçlanan olgulara yol açabilmektedirler. Özellikle çok sayıda antibiyotiğe dirençligıda orijinlibakterilerin şekillendirdiği hastalıkların tedavisi olanaksızdır. 21. yüzyılda basit bir bakteri enfeksiyonu sonu ölüm elbette pek de gelişmişliğin belgesi sayılamaz ve çok düşündürücüdür. Kanatlı hayvan ve ürünlerinde hastalık yapıcı bakterilerin bulunmaması için kanatlı sektörünün hayvanın yetiştirilmesinden kesimine, yumurtalarının toplamasına ve ürünlerin markete sunumuna kadarki zaman sürecinde göstermesi gereken efor ve yapması gereken bir dizi işlem bulunmaktadır. Tüketicinin, dolayısıyla bizlerin de bu işlemlerin doğruluğunu denetlememiz gerekir. Çünkü ‘sağlıklı kanatlı hayvan ve ürünleri üretimi’ anlaşıldığı gibi, tavuk veya hindilerin önce kümeslere koyulup, daha sonra zamanı gelince kesilerek, etlerinin tabağımıza ulaştığı basit bir süreç olmayıp, bu enfeksiyonlarla ilgili mücadele düşünüldüğünde, son derece bilgi birikimi gerektiren ve her basamağında hastalık ve sağlık kavramları konusunda çağdaş bilgilerle donatılmış veteriner hekimlerin bulunduğu, ayrıca içsel olarak kendini söz konusu bakteriler yönünden denetleyen modern alet,ekipman ve çalışanların bulunduğu laboratuarlara sahip işletmelere gereksinim duyar. Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde çalışmalarımızı 20 yıl süresince kanatlı hayvan enfeksiyonları üzerinde sürdürüyoruz. Özellikle odaklandığımız konu ise Avrupa Birliği ilgili yasa ve yönetmeliklerinin de üzerinde durduğu ve kanatlılardan insanlara geçen en önemli bakte ri olan Salmonella’dır. Laboratuvarımızda bu bakteriyi etkin bir biçimde saptayacak dünyanın en gelişmiş yöntemleri kullanılmaktadır. Tavuk ve etleri üzerinde yaptığımız son 8 yılı kapsayan çalışmalarımız bize kanatlı sektöründe bu bakteri ile ilgili daha sıkı önlemlerin alınması gerektiğini ortaya koymuştur. Daha açıkça söylemek gerekirse, tavuk etlerinde Salmonella sorunları yaşanmaktadır. Bundan dolayı işletmelerde hijyen ve biyolojik güvenlik denetimleri artırılmalıdır. Kümesteki tavuk ve hindiden son ürün olan etlerine dek olan süreçte yukarıda belirtilen bakteriler yönünden muayeneler güvenilir, modern veya çağdaş teknikler ve bunları kullanabilen teknik personele sahip laboratuarlar tarafından yapılmalıdır. Bu laboratuvarlar işletmelerin kendi içlerinde kurulabileceği gibi, daha iyisi ve güvenilir olanı birden fazla işletmenin bir araya gelerek kuracağı ve destekleyerek yararlanacağı bölgesel, bağımsız ve akredite nitelikte olanlarıdır. İşletmelerde, bilgili ve ‘yaşam boyu eğitim kavramı’ bilinci ile çağdaş bilgilerle donatılmış kalifiye veteriner hekimlerin yeteri sayıda istihdamı, sorunların giderilmesi için bir başka önemli faktördür. Başarı için uygulamaların gerçekçi bir biçimde yapılması ve etiket üzerinde kalmaması gerekir. Biliyoruz ki, marketlerde birçok işletmenin kanatlı ürünü üzerinde ‘sağlıklı’ ifadesini yansıtan çok değişik etiket bilgileri bulunmaktadır. Gerçekten etiketin içeriği doğru mudur? Etiketin ardındaki işlemler doğru yapılmış mıdır? Doğru yapılmalıdır… Çalışmalarımızın sonuçları, bu işlerin biraz eksik olduğunu gösterir niteliktedir. Kanatlı sektörü, insanlara geçen gıda kökenli enfeksiyonları kazançlarını düşüren birer hastalık olarak görmemelidir. Kanatlı eti ve yumurtalarında bulunabilecek Salmonella ve diğer bakterileri birgün çocuklarımızın ve yaşlılarımızın sağlığını da etkileyecek, ve hatta halen etkileyen, birer hastalık etkeni olarak görmek ve gerekli önlemleri almak duyarlılığında olmak zorundadır. Yalova Atatürk Tarım İşletmesi yargı kararıyla kurtuldu Dr. Gökhan GÜNAYDIN Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı ursa 2. İdare Mahkemesi, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Tarımİş Sendikası ve TEMA Vakfı’nın açtığı dava üzerine, Yalova Atatürk Tarım İşletmesi’nin tasfiye edilmesine ilişkin Başbakanlık Yüksek Planlama Kurulu (YPK) işlemini iptal etmiştir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Yalova’da arazi satın alarak kurduğu ve 1937 yılına kadar bizzat kendisi işlettikten sonra "tarım yapılması ve hilesiz meyve yetiştirilmesi" için halka bağışladığı çiftlik hakkında, YPK tarafından 14.3.2005 tarihinde tasfiye kararı alınmıştı. Özellikle rant çevreleri tarafından uzun süredir ele geçirilmek istenen işletme arazilerinin, turistik tesise dönüştürülmesi için Dubai İslam Bankası’na tahsis edileceği ileri sürülmüştü. YPK’nin bu kararı üzerine Tarımİş Sendikası tarafından açılan davaya, odamız da müdahil olmuş, yerinde yaptığı tespitleri, çektiği fotoğrafları, işletmenin tarım ekonomisi analizini de içeren bir dosya niteliğine dönüştürmüş, mahkemeye sunmuş ve kamuoyu ile paylaşmıştır. Bursa 2. İdare Mahkemesi, 26.12.2006 tarih ve 20051080 esas nolu kararıyla tasfiyeye ilişkin YPK kararını hukuka aykırı bularak iptal ederken, tarım topraklarının önemi konusunda siyasi çevrelere de ders vermektedir. Toprağı korumanın bir ulusun onuru olduğu vurgulanan mahkeme kararında, İdarenin tasfiye yerine, Anayasa hükümleri uyarınca "toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek" için gerekli önlemleri alması gerektiği bildirilmektedir. Kararda, "Her şeyden önce Atatürk’ün kurarak hazine B ye ‘hediye’ettiği dava konusu taşınmazın anılan kimliğinin hakkı tanımayarak önce Tarım Orman ve Köyişleri Komisyaşatılması tarihsel bir sorumluluktur. Bu nedenle uyuşyonu’ndan geçirmiş, ardından da 31 Ocak 2007 tarihinde mazlığı herhangi bir iktisadi devlet teşekkülünün karlılığı Genel Kurul’dan aynen geçirerek Cumhurbaşkanlığı’na ve verimi düştüğü için tasfiye edilmesi olarak ele almak yügöndermiştir. zeysel bir yaklaşım olacaktır. TİGEM’in ana statüsündeki 5578 sayılı "Toprak Koruma ve Arazi Kullanım faaliyet konularında verimini artırmak için gereken yatıKanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" Resrımların zamanında yapılmayarak işletmenin verimsiz kımi Gazete’de yayımlandığında, tüm uyarılara ve aykırı lınması yukarıda değinilen tarihi kimliğine de haksızlıktır" hükümler taşıyan yasal düzenlemelere yargı kararlarına görüşü dile getirilmektedir. rağmen tarım toprağını amacı dışında, toplum yararlarına Görüldüğü gibi, Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin iptal kaaykırı bir şekilde kullanmaktan çekinmeyen şirketler, bir rarı, Anayasal bir sorumluluk olan topraklarımızın korunsüre daha bu konumlarını sürdürecekler. ması ve amacına uyarlı bir şekilde işletilmesine yönelik bir Tarım arazilerine yönelik içerdiği olumsuz hükümler ders niteliğindedir. yanında, 5578 sayılı Yasa, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın Kuşkusuz, yargı çevrelerinin Anayasa – yasa hiyerarşimevzuata aykırı tutumuna ilişkin de bir açık örnek oluştursi içinde verdiği kararlar umut vericidir. Bununla birlikte, maktadır. sermayenin tarım toprağını yalnızca kendi çıkarı – yararı Ziraat Mühendisleri Odası, bugüne dek olduğu gibi doğrultusunda kullanımına yönelik istemleri, üzülerek bebugünden sonra da, tarım arazilerini korumaya yönelik lirtmek gerekir ki, siyaset alanında yeni açılımlar yaratabilmücadelesini, kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir. mektedir. Bu sürece en açık örnek, 5403 sayılı "Toprak Koruma ve Arazi Kullanım" Yasası’nın, tarım toprağını amacı dışında kullananlara yönelik olarak sağladığı ve 19 Ocak 2006 tarihinde sona eren af süresini, iki yıl daha uzatmaya yönelik girişimlerdir. Kamuoyunda CARGILL affı olarak bilinen 5557 sayılı Yasa, 7 Aralık 2006 tarihinde, "kişiye ve özel kuruluşlara yönelik somut hukuk düzenlemesi yapılamayacağı" gerekçesiyle, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderilmişti. AKP Hükümeti, Anayasa’ya aykırılığı açık olan bu düzenlemeyi, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı ve temsilcisi ile TEMA Vakfı temsilcisine söz Yalova Atatürk Tarım İşletmesi... 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle