Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Klasik üretim yöntemlerine seçenek Biyoteknolojik süs bitkisi DANA(Cumhuriyet Bürosu)Biyoteknolojik yöntemlerin, klasik üretim yöntemlerine alternatif olarak son 20 yılda ön plana çıktığını belirten Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Yeşim Yalçın, "Doku kültürü; aseptik şartlarda, yapay bir besin ortamında, bütün bir bitki, hücre, doku veya organ gibi bitki kısımlarından yeni doku, bitki veya bitkisel ürünlerin üretilmesidir. Tüm Dünya’da yaklaşık 156 süs bitkisi, artık doku kültürü yöntemi ile farklı ticari laboratuvarlarda üretilmektedir. Doku kültürü, ucuz iş gücü ve düşük maliyet sağlamasına rağmen geleneksel çoğaltım metodlarından çok daha pahalıdır" dedi. Ziraat Mühendisi Günsu Gencel ve Biyolog Ertan Geneyikli ile birlikte yaptığı bir çalışmada, doku kültürü yöntemleri içerisinde; bitkinin herhangi bir organı kullanılarak bitkicik elde edilmesi (organogenesis), somatik hücre, doku veya organından embryo eldesi (somatik embryogenesis), hücre duvarı çıkarılmış hücre (prostat) kültürü, homolog kromozomlardan sadece bir takımı içeren bitki eldesi (haploid bitki eldesi), meristematik dokular kullanılarak yeni bitkicik eldesi (meristem kültürü), bitki bünyesinden salgılanan ürünler (sekonder metabolit), mikro çoğaltım, germplasm muhafazası, doku kültüründe rastlanan genetik ve çevresel mutasyonların (embriyo kültür ve somaklonal varyasyonu) sayılabileceğini belirten Doç. Dr. Yalçın şu bilgileri verdi: "Meristem kültürü ile invitro çoğaltım çok kısa zamanda bitki sayısına ulaşımda ve virüs eleminasyonunda kullanılan en iyi metot olduğu gibi, saksı bitkilerinde geniş ölçekli üretimde çok etkili bir yöntemdir. Bu yöntem ilk olarak 1920’lerde orkidelerin filizlendirilmesinde kullanılmıştır. Mikroçoğaltım; kültürlerin başlatılması, sürgünlerin çoğaltılması, köklenme ve dış ortama alıştırma olmak üzere 4 aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada, donör bitkinin hasat zamanındaki fizyolojik durumu, ikinci aşamada ise sürgün A çoğaltımı için oksin ve sitokininin gibi bitki büyüme düzenleyicilerinin oranı, organik ve inorganik besin miktarları, karbon kaynağı, nem, ışık ve gaz oranları başarı için çok önemlidir." İnvitro bitkilerin laboratuvar koşullarından tarla koşullarına kademeli olarak alıştırılması gerektiğini, seraların karbondioksit yönünden zenginleştirilmesinin süs bitkileri yetiştiriciliği için pozitif bir etki yaratacağını vurgulayan Yalçın, araştırma sonuçlarıyla ilgili bilgi aktarırken şunları söyledi: "Atmosferi karbondioksitçe zenginleştirilmiş seralarda ve elektrik iletkenliği yüksek seviyede olan ortamlarda Gerbera iyi bir gelişim göstermiştir. Farklı büyümeyi düzenleyicileri (sitokinin ve oksin gibi) içeren invitro kültür ortamlarında bir çok süs bitkisinin çoğaltımı yapılmaktadır. Siklamen sürgünlerinin rejenerasyonu ilk kez yumru kısımları kullanılarak, NAA ilave edilmiş besi ortamında sağlanmıştır. Ayrıca Siklamen, Flamingo Gagası, Gül, Afrika Menekşesi, Petunya ve Begonya’nın yaprak sapı ve yaprak dokuları kullanılarak rejenerasyondan bitkiye dönüşümü sağlanmıştır. Sürgün eksplantları kullanılarak Beyaz Yelken, Benjamin, Kauçuk, Begonya gibi bitkilerden de yeni bitkicikler elde edilmiştir. Somatik embriyogenezis uygulamalarında da, saksılı süs bitkilerinde (Krizantem, Siklamen, Gül, Begonya Benjamin, gibi) hatırı sayılır başarı kaydedilmiştir." Tam bir bitki oluşturabilme yeteneğine sahip olan hücrelerin kromozomlarına istenilen genleri taşıyan bir DNA parçasının kalıcı olarak yerleştirilmesi ve o hücrelerden yeni bitkilerin elde edilmesi olarak tanımlanan "Genetik transformasyon"un genetik değişimler, geleneksel bitki yetiştiriciliği metodlarına alternatif olarak direk ve indirek gen aktarma yöntemleri kullanılarak yapıldığını da sözlerine ekleyen Doç. Dr. Yalçın şöyle devam etti: "Direk yöntemler arasında, agro enfeksiyon, makro enjeksiyon, protoplastlara gen aktarımı, kimyasal, lipozom ve elektroporasyon yöntemleri ile gen aktarımı, biyolistik ve mikroenjeksiyon, polen transformasyonu, sonikasyon ve desikasyonun sayılabileceğini irken, indirek yöntemler arasında ise Agrobacterium tumefaciens (toprak bakterisi) kullanılarak gen aktarımı sayılabilir. Petunya, krizantem, gül, karanfil, orman gülü ve daha birçok bitki grubunda daha çok Agrobacterium’ a dayalı genetik transformasyon yapılarak çevresel strese, hastalıklara ve zararlılara dayanıklılık dahil özel dizayn edilmiş karakterlerle yeni varyetelerin oluşturulması çalışmalarıise sürmektedir." Doç. Dr. Yalçın, Begonia, Krizantem, Sıklamen, Fikus, Gül, Afrika Menekşesi, Avize Çiçeği (Yucca) gibi önemli süs bitkilerinin çoğaltımıyla ilgili olarak da şu bilgileri verdi: "Bunlar özel tarla, sera ve saksılarda yetişen ticari değerleri de olan önemlisüs bitkileridir. Muhteşem renk çeşitliliğine sahip olanları vardır. Bitki gelişimleri zor olanlar da aralarında vardır ama çoğu halkımızın bildiği ve değer verdiği süs bitkileridir. Bu nedenle de ülkemiz yetiştiriciliğinde önemli yerleri vardır." Süs bitkisi üretiminde Hollanda birinci Yeşim YALÇIN MENDİ Ç.Ü. Ziraat Fakültesi üs Bitkileri üretimi, Dünya’da ve Türkiye’de ekonomiye katkı sağlayan önemli bir sektör olarak kabul edilmektedir. Hollanda ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerin yanında gelişmekte olan bazı Afrika, Asya ve Güney Amerika ülkeleri de uygun ekoloji ve ucuz iş gücü olanaklarını kullanarak süs bitkileri üretimi ile ihracat geliri elde etmektedirler. Gelişmiş olan ülkelerde başlıca üretilen saksı bitkileri ve kesme çiçekler arasında; Begonya, Benjamin, Kauçuk ağacı, Sıklamen, Atatürk çiçeği, Açelya, Flamingo gagası, Beyaz Yelken, Afrika menekşesi, Gül, Krizantem, Karanfil ve Gerbera yer almaktadır. Dünya’da yaklaşık 145 ülkede ticari anlamda süs bitkileri üretimi yapılmakta, bu ülkelerin toplam üretim alanı ise 223.105 hektar olarak tahmin edilmektedir (Gürsan ve Erkal, 1998, Yazgan ve ark., 2005). Üretilen 212,5 milyon bitkiden yaklaşık yüzde 78’ ini süs bitkileri oluşturmaktadır. Hollanda, Krizantem, Begonya, Benjamin, Lale, Sıklamen, Filodendron, Afrika Menekşesi, S Beyaz Yelken ve Orman gülü gibi saksı bitkilerinin ihracatında egemendir (Rout ve ark, 2006). Türkiye’de ise üretimin büyük bölümü; Ege (İzmir), Marmara (Yalova, İstanbul, Kocaeli, Bursa, AdapazarıSapanca) ve Akdeniz (Antalya, Adana, Mersin) bölgelerinde gerçekleşmektedir. Dünya süs bitkileri üretiminde; Hollanda (yüzde 33), Japonya (yüzde 24), İtalya (yüzde 11), Amerika (yüzde 12), Tayland (yüzde 10) ve diğerleri yüzde 14’lük bir paya sahiptir. İhracattaki payları ise Hollanda; yüzde 59, Kolombiya; yüzde 10, İtalya; yüzde 16, İsrail; yüzde 4 , İspanya; yüzde 2 , Kenya; yüzde 1 ve diğerleri; yüzde 18 ’dir. İhracatta en iyi olan dört ülke (Hollanda, Kolombiya, İtalya, İsrail) dünya pazarının yüzde 80’ini elinde bulundurmakta, yüzde 20’sinden daha azını da gelişmekte olan Afrika, Asya, Latin Amerika gibi ülkeler paylaşmaktadır. İç ve dış mekan bitkilerinin yetiştirme ve bakım teknikleri ihtiyaç duydukları; ısı, ışık, su, toprak ve nem faktörleri yönünden birbirlerinden farklılık göstermektedirler. Bazı bitkiler, direk güneş ışığına ihtiyaç duyarken (Avize çiçeği) bazıları yarı güneşli (Kroton) bazıları ise gölge (Beyaz Yelken) yerleri tercih etmektedirler. Veyahut bazı bitkiler yüksek sıcaklıkta (Difen bahya) iyi gelişim gösterirken, bazıları düşük sıcaklıkta (ibreli ağaçlar) gelişirler. Yüksek nem ihtiyacı olan bitkileri (Aşk Merdiveni) düşük nem koşullarında yetiştirmek zordur. Ayrıca, üretim teknikleri, gübreleme, saksı değiştirme, ilaçlama ve kültürel bakım işlemleri de yetiştiricilikte mutlaka bilinmesi gereken konulardır. İç ve dış mekanda kullanılan süs bitkileri, genel olarak generatif üretim (tohum, eşeyli üretim) ve vejetatif üretim (çelik, eşeysiz üretim) olmak üzere iki yöntemle üretilmektedir. Generatif üretimde; hem tohumla (Begonya, Petunya, Ateş, İpek, Ladin, Göknar, Erguvan, Akçaağaç) hem de sporlarla üretim (Aşk merdiveni, Adiantum gibi eğrelti olarak bilinen çiçeksiz bitkiler) yapılırken, vejetatif üretimde; çelik (Difenbahya, Kroton, Gül, Leylak, Mor Salkım, Ladin, Göknar), stolon uçları (Aşk merdiveni, Kurdela Çiçeği), daldırma (Zakkum, Altınçanak, Kauçuk, Difenbahya, Kardeş Kanı, Leylak), ayırma (Zambak, Singonyum, Beyaz Yelken, Flamingo Gagası), aşı (Gül, Kamelya, Kaktüs), toprak altı organları (Sıklamen,Lale, Sümbül gibi soğanlı ve yumrulu bitkiler) ve son yıllarda önemi gittikçe artan doku kültürü (hemen hemen çoğu bitkilerde uygulanabilir) yöntemleri kullanılmaktadır. 14