26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Uludağ’ı Uludağ’ı bitkileri bitkileri kurtaracak kurtaracak Levent GENCELLİ B URSATürkiye’nin en ünlü kış tatil merkezi Uludağ’ı hoyratça kullanımdan bitkileri kurtarabilecek. Şimdiye kadar saptanabilen 660 değişik tür bitkiyi barındıran ve bunlardan 31’ninin yerkürede sadece Uludağ’da yetiştiğinin bilimsel araştırmalarla ortaya konulması Türkiye’nin en hoyratça kullanılan yükseltisini kurtarma adına önemli adımların atılmasını sağladı. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından desteklenen ve Uludağ Üniversitesi, TMMOB Orman Mühendisleri Odası Bursa Şubesi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından ortaklaşa yürütülen "Uludağ’ın Bitki Çeşitliliğinin Korunması Projesi"nin verilerinin de içinde bulunduğu araştırmaların sonuçlarını dikkate alan Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu, Uludağ’ı geleceğe değerleriyle taşıyabilecek en önemli koruma kararlarından birini aldı ve Uludağ Milli Parkı’nı 1. Derece Doğal SİT ilan etti. Bu kararla Uludağ’a yönelik talan operasyonlarının önüne geçmeye çalışan korumacıların eli güçlendi. Kış sporlarından çok kayak merkezinin magazin boyutunun öne çıkarılmasıyla ünlenen Uludağ aslında dünyanın en önemli doğal gen merkezlerinden biri . Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gönül Kaynak’ın üniversitenin Kent Tarihi ve araştırmaları Merkezi tarafından desteklenen Bursa Bitkileri kitabındaki verilere göre Uludağ’daki bitki çeşitliği tarih boyunca botanikçilerin ilgisini çekmiş. Ulaşılabilen veriler ünlü Fransız Botanikçi Joseph Piton de Tournefort 17001702 yılları arasında Uludağ’ın bitki türleriyle ilgili araştırma yaptığını ortaya çıkarıyor. Bilim insanları ve doğaseverler iyi tanıtılması durumunda binlerce kişinin Uludağ’a özgü bitkileri görebilme adına Uludağ’a gelebileceğini savunurken AKP’nin ileri gelenleri doğal ortamı korumaya yönelik kararları acımasızca eleştiriyorlar. AKP Grup Başkanvekili ve Bursa Milletvekili Faruk Çelik, yeni beton yığınlarının Uludağ’da yükselmesinin önüne geçen koruma kararlarına en büyük tepkiyi gösterenler arasında bulunuyor. Çelik, korumaya yönelik kararı "bürokrasi" olarak nitelendiriyor ve kararı alan Kültür ve Tabiat Varlıkları Bursa Koruma Kurulu’nun işlevsiz kılınması adına siyasi çaba da gösteriyor. Koruma Kurulu, Uludağ Milli Parkı’nı, Doğal SİT ilan ettiği kararının gerekçesinde yapılan çalışmalara atıfta bulunuyor. Kurulun gerekçesinin bir bölümü aynen şöyle: "Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Gönül Kaynak, araştırma görevlileri Ruziye Daşkın ve Özer Yılmaz’ın, 'Bursa Bitkileri', 'Uludağ’ın Bitki Çeşitliliği ve Çeşitliliğine Etki eden Faktörler', 'Uludağ Endemikleri ve Uludağ’daki Popülasyonlarının Durumu', 'Uludağ' ve Doç.Dr. Gürcan Güleryüz’ün, 'Uludağ’ın Bitkisel Çeşitliliği ve Turizm' adlı çalışmalarında da belirtildiği üzere;farklı bitki topluluklarının karakterize ettiği vejatasyon kuşaklarında endemik ve nadir bitki türlerinin yayılış alanlarını kapsadığı yapılan bilimsel çalışmalarda tespit edilmiştir." Uludağ’daki bitçi çeşitliğinin turizm açısından öneminin kayak rantı nedeniyle görmezden gelindiğini söyleyen çevreciler, şu görüşleri savunuyorlar: "Uludağ’daki bitki çeşitliği dünyanın gündeminde. Çok daha fazla kaynaklarla kapsamlı araştırmalar yapılabilse bitki türü 660’tan bekli bine çıkabilir. Sadece Uludağ’da yetişen 30 bitki türü belirlenebildi. Uludağ’a kullanılmayan ve kumar merkezi olması kaçınılmaz oteller yapılacağına korumakullanma dengesi gözetilerek doğa turizminin önünün açılacağı merkezler devreye sokulmalıdır. Uludağ’ın çiçeğini,böceğini,kayasını kısaca doğasını görmek isteyen yüzbinlerce yabancı turist potansiyeli vardır. Ama bu konuda çalışma yapılmamaktadır." Uludağ Üniversitesi’nin girişimleriyle Uludağ ve Bursa Bitkileri konusunda yayınlanan son kitapta 595 bitki türünden 1100 fotoğraf yer alıyor. Arge, kesme çiçek sektörüne itici güç olur Doç. Dr. Murat ZENCİRKIRAN Uludağ Üniversitesi ürkiye’de süs bitkileri üretimi 1940’lı yıllarda kesme çiçek üretimi ile başlamıştır. Başlangıçta İstanbul ve Adalar’da başlayan çiçek üretimi daha sonra Yalova’da gelişme göstermiştir. 1945 yılında ilk çiçekçilik kooperatifi kurulmuş bunu 1955 yılında ikinci kooperatifin kuruluşu izlemiştir. 1970’li yıllarda İzmir’de sebze türlerinin getirisine alternatif ürün olarak çiçek üretimi başlamıştır. Aynı yıllarda Antalya’da kesme çiçek üretimi gül yetiştiriciliği ile başlamıştır. 1985 yılında Antalya’da İsrail teknolojisi ile 40 dekar alanda kurulan kesme çiçek seralarından kesme çiçek ihracatı yapılmış ve aynı yıl saksı çiçeği ithalatı serbest bırakılmıştır. 1990 yılından sonra özellikle Bulgaristan, Romanya ve Rusya ile sınır ticareti yapılmaya başlanmış, aynı zamanda dünyanın diğer ülkelerine yapılan dış satımlar artarak devam etmiştir. Bugün, Türkiye süs bitkileri üretiminin % 59’unu kesme çiçek üretimi oluşturmaktadır Üretim Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yoğunlaşmıştır. 2004 yılı rakamlarına göre 836 hektarı cam ve plastik seralarda, 364 hektarı açık alanlarda olmak üzere toplam 1200 T hektarlık alanda üretim yapılmaktadır. Kesme çiçek üretiminin en fazla yapıldığı iller ise İzmir (411.7 hektar), Antalya (409,9 hektar) ve Yalova (104.4 hektar)’dır. Ülkemizde en fazla yetiştiriciliği yapılan kesme çiçekler; Karanfil, Gül, Glayöl ve Gerbera’dır. Bununla birlikte Gypsophila, Kasımpatı, Lale ve diğer kesme çiçeklerde yetiştirilmektedir. Kesme çiçek iç tüketimimiz yıllar itibariyle belirgin bir artış göstermektedir. Diğer yandan ülkemiz yeterli miktarda olmasa da kesme çiçek dış satımı da yapmaktadır. Ülkemizde kesme çiçek dış satımı 1985 yılında başlamış, bu yılda 106 bin dolar olarak gerçekleşen dış satım 2004 yılında ise 20 milyon doların üzerinde gerçekleşmiştir. Dış satımın en fazla olduğu ülkeler arasında İngiltere, Rusya, Hollanda ve Yunanistan yer almaktadır. Bununla birlikte her yıl yaklaşık olarak 600700 bin dolar arasında kesme çiçek dış alımı da yapılmaktadır. Kesme çiçek alt sektörü ile ilgili analitik değerlendirilmeler yapılarak sektörün ülkemiz için güçlü ve zayıf yönleri ortaya koymak mümkündür. Bu bağlamda; kesme çiçek alt sektörünün güçlü yönleri arasında; ülkemizde ekolojik koşulların kesme çiçek üretimine uygun özellikler sergilemesi, sektör açısından işgücü sıkıntısının bulunmaması, sözleşmeli çiçek üretiminin yapılabilmesi, özellikle büyük pazar konumundaki AB ülkelerine olan yakınlık, sektörde bulunan firmaların deneyim sahibi olması ve dinamik bir yapı sergilemeleri sayılabilir. Zayıf yönlerimiz arasında ise; üretimde kullanılacak materyal bakımından büyük ölçüde dışa bağımlı olunması, patent hakları ve virüsten ari materyal üretiminin sürdürülmesinde hukuksal düzenleme bilgi ve deneyimin sürdürülmesinde hukuksal alt yapı eksikliği, dış satımın tek ürün ve tek pazara bağımlılık göstermesi, özellikle havayolu taşıma maliyetlerinin yüksekliği, üretim ve pazarlamada nitelikli eleman eksikliği sayılabilir. Kesme çiçek alt sektörünün ülkemiz adına hak ettiği seviyeye ulaşabilmesi için özellikle sektör destekleri adına yeni açılımlar yapılmalı, araştırmageliştirme faaliyetlerine gerekli önem verilerek bu faaliyetlerin sektörün gelişiminde itici güç olarak kullanılması sağlanmalıdır. Üretim ve pazarlama da ülkesel ve global düzeyde yeniden yapılanma ile stratejik hedefler ortaya konulmalı ve çalışmalar bir bütünlük içerisinde planlar dahilinde sergilenmeli aynı zamanda dış satımda ortaya çıkabilecek olumsuz gelişmelere karşı iç piyasa dinamikleri sürekli olarak canlı tutulmalıdır. 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle