22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Anaç üretimi, teknolojiyi kontrol eden ülkelerin elinde Dr. Cengiz GÜRER Angora Ltd. Şti. iliç eti ve sofralık yumurta bilançomuzu baktığımızda alım gücümüzü yansıtan bir üretim ve tüketim tablosu görmekteyiz. Ancak bu tabloda ters bir şeylerin olduğu da hemen göze batmaktadır. GSMH miktarımız kişi başına 4 bin dolar olduğu söylenmektedir. Bu miktar gelire karşılık, insanımızın tükettiği kanatlı eti ve yumurta rakamları karşılaştırmalı olarak tabloda verilmiştir. Tablo Basit bir ilişkilendirmeyle şu teoriyi ortaya atabiliriz. ¦ Gelir düzeyine göre insanımız oldukça büyük miktarlarda kanatlı eti ve yumurtası tüketmektedir. ¦ Eğer gelir düzeyi bugünkünün iki katına çıkabilseydi, basit bir yaklaşımla kanatlı eti tüketimi 10 kg dan 20 kg ve yumurta tüketimi de 100 yumurtadan 200 yumurtaya çıkabilirdi. Bu rakamlar da ciddi bir hayvansal protein tüketicisi olmamız anlamına gelirdi. Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında gelir düzeyimiz en az 45 kat daha düşük olmasına karşın tüketimimiz sadece 1 kat daha düşük olması, gelişmiş ülkelerin tüketim miktarlarının doygunluk düzeyini ulaştığı varsayımında bulunmamıza olanak sağlamaktadır. Ya da acaba Türk insanı tavuk etini çok mu seviyor da geliri bu kadar düşük olmasına rağmen tüketim rakamları bu kadar yüksek? Basit bir ilişkilendirme şu gerçeği ortaya koymaktadır. Kanatlı eti, tüketici açısından ucuz bir protein kaynağıdır. Son yıllarda sağlıklı ambalajında satın alınması daha kolay bir hale gelmiştir. Türk insanı gelir düzeyiyle orantılı olarak, gelişmiş ülke düzeylerinden bile fazla miktarda kanatlı eti ve yumurtası tüket Türkiye yılda yaklaşık 6 milyon etlik damızlık ithal ediyor. mektedir Her durumda GSMH ya ilişkilendirdiğimizde, kişi başına düşen miktarın her fazladan bir 4 bin dolar yükselmesi durumunda (4 bin dolardan 8 bin dolara çıkması halinde) kanatlı eti tüketimi sadece 2,5 kg artacaktır (10 kg dan 12,5 kg ya çıkacak). GSMH 8 bin dolardan 12 bin dolara çıkması durumunda ilave 2,5 kg daha artacaktır(15 kg/kişi olacak).vb. Yani önümüzdeki senelerde ulusal geliri artırmadan kanatlı eti ve yumurta tüketiminin artacağını beklemek hayal olacaktır. Bu tablo karşısında kendimize sormamız gereken soru şudur; ülke insanımızın bu kadar tükettiği ya da zorunlu tükettiği kanatlı eti ve yumurta üretiminde, biz ülke olarak ve ülke saKanatlı eti tüketimi GSMH nayicileri olarak neredeyiz ve ne kadar 10 kg/kişi 4.000 dolar/kişi belirleyici olabiliyoruz? Kaynaklar Türkiye kontrolümüz altında mı? Potansiyel avantaj AB ülkeleri 18.24.000 dolar/kişi 1619 kg/kişi ve risklerimiz nelerdir? 25 kg/kişi 25.000 dolar/kişi Kanatlı sektöründe işin özünü belirleyen ABD başlıca üç ayak bulunmaktadır. Anaçlar (damasında bu küçücük 25 milyon domızlıkgen kaynağı), yem ve yetiştirmeprosess.Burada larlık kısım işin temelini oluşturmaktadır ve burada yabugüne kadar en az üzerinde durulan "Anaçlar" yani şanacak bir kırılma ekonomide 2,0 – 2,5 milyar dolar "gen kaynakları" üzerinde durmak istiyoruz. büyüklüğünde bir depreme neden olabilecektir. Anaçlar; etlik piliçlerin ya da yumurtacı piliçlerin Ticari bakış açısından, 25 milyon dolar büyüklüğüngeldiği anne babalar ve/veya büyük anne babalardır. de bir iş için hem riskli ve hem de garantisi olmayan Ülkemiz; bu ayakta tamamen dış alım yapmaktadır. Bir "anaç yetiştirme" projesinin altına hiçbir firma ya da P başka deyişle, üretimde kullanılan gen kaynakları sürekli yurtdışından ithal edilmektedir. Bu anaçların yaklaşık 6570 haftalık ömürleri bulunur ve ardından yeni generasyon ithal edilerek, eskisinin yerine geçer. Bu şekilde üretimde devamlılık sağlanır. Anaç hayvanlar, verim yetenekleri yüksek, yaşama güçleri fazla olan, kolay sevk ve idare edilebilen ve ticari anlamda kolay üretilebilen hayvanlar olmak zorundadır ve böyle olmuştur. Anaç üreticileri ve üretimi, önceleri belli bazı Avrupa ve ABD ülkelerinde başlamış, daha sonra şirketler vasıtasıyla orijin ülke dışına taşınmış ve en son süreçte global uluslararası şirket ve grupların eline geçmiş, ulusu olmayan üreticiler haline gelmişlerdir. Ancak yine de bu üretim teknolojiyi kontrol eden süper ülkeler elindedir. Ülkemizde anaç yetiştiriciliği, pek fazla olanak bulamamış kişisel gayretli bazı kişi ve kurumların çabalarının ötesine geçememiş ve hiçbir zaman ülke kendi kaynaklarından bir anaç yaratamamıştır. Bir çok ülke bu konuda çalışma başlatmış ancak uzun soluklu ve büyük riskleri barındırdığı için "anaç üretme ve geliştirme" çalışmaları ve yatırımları birkaç kurumda ancak devam edebilmiş ve zaman içinde de tek elde toplanma eğilimi göstermiştir. Ülkemiz yıllık bazda yaklaşık 6 milyon adet etlik damızlık ve 350 bin kadar yumurtacı damızlık ithal etmektedir. Bu miktar anaç için yaklaşık 25 milyon dolar harcanmaktadır. Anaçlarla başlayıp devam eden süreçte yaratılan toplam değer yaklaşık 2 2.5 milyar dolar civarındadır. İyimser bakış ile bu miktar ithalatla böylesine büyük bir hacim yaratmak olağanüstü olumlu algılanacak bir durumdur, ancak bir başka bakışla, bu değerin yaratıl kurum girmek istemeyecektir. Ancak öte taraftan, bu, tüm sektörün ana damarıdır ve ulusal düzeyde alternatifin bulunmaması durumunda sadece işletmeler düzeyinde değil ulusal boyutta büyük bir risk yaşanabilecektir. Artık kabul etsek de etmesek de, hiçbir ülke bir üretim prosesinde tüm üretim ve girdi segmentlerini kendi kontrolüne alamamaktadır. Uluslararası kurallar ve ticari ilişkiler tek taraflı ambargo uygulamalarını pratik olmaktan çıkarmıştır. Her ürün kar sağladığı müddetçe kendi alternatifini de yaratmaktadır. Bu bakımdan belki de yapmamız gereken; olumsuz düşünmeyip Damızlık dışalımının risklerine fazla takılmadan ve fazla da korkmadan en iyi yaptığımız diğer segmentlere daha fazla yönelmemiz gerekebilecektir. Ancak yine de, her inceleme ve makalede olduğu gibi bir çözüm önerisinin de yapılması gerektiği düşünülürse, şu fikri yüksek sesle dile getirmek bu konudaki bağımlılığımıza karşı bir çözüm olabilecektir: Kanatlı eti üretimine alternatif, ulusal kaynaklarımızdan olan koyunkeçi üretimine bilimsel yönüyle ağırlık verebilir ve kendi insanımızın alternatif hayvansal gıda kaynaklarını yaratmış ve güçlendirmiş oluruz. Dışa bağımlı üretim yaptığımız tavukçuluk yanında alternatif ethayvansal protein kaynağıyla geleceğe yönelik riskimizi azaltabilir ya da dağıtabiliriz. Ancak tavukçuluk sektörüne karşı, sırf damızlık kaynakları ithal ediyoruz diye korkak davranamayız. Bugün, toprak altında tonlarca petrolü, doğal gazı, değişik madenleri olduğuna inandığımız ülkemizde bu enerji kaynaklarını neden gün yüzüne çıkaramadığımız düşünülürse, kanatlı üretiminde ana ayak olan damızlık ve gen kaynakları konusunda da neden kendi olanaklarımızla bir şeyler yapamadığımızı daha kolay anlayabiliriz. Bu iş teknoloji işidir, bu iş üniversitesanayi işbirliğidir, bu iş devletulus politikalarıdır. Ülkemiz bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da çok ağır kalmıştır, organize olamamıştır ya da başka etkiler altında kalmıştır. Ülkemiz hep yapamadığına yanmış ve ulusalcı söylemlerle birbirini yıpratmıştır. Daha iyi yaptığını daha da ileriye götürmek konusunda çalışma yapamamıştır. Ancak son yıllarda özellikle anaç yetiştirme konusunda ileriye yönelik olumlu gelişmeler de bulunmaktadır. DaYumurta tüketimi mızlık yetiştiriciliğinde bir üst basamak olan büurta 90 yum yük anne baba hatlarının 230 yumurta üretimine yönelik yatırımlar yapılmış 270 yumurta ve bu kaynaklardan üretilen anaçlar başka ülkelere bile satılmıştır. Ümit ediyoruz ki gelecek yıllarda bir üst aşama "büyük büyük anne baba" hatlarını da ve hatta "saf hatları" da üretebilecek işletmeler açılacaktır.Ancak tüm bu gelişmeler teknolojiyi üreten olmadığımız sürece teknolojiyi kullanan ve sadece üretilmiş teknolojiyle üretim yapan konumundan bizi çıkarmayacaktır. Bu otomobil sektöründe de böyledir, tavukçuluk sektöründe de. 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle