Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kanatlı yemlerinde ithal hammaddelerin oranı yüzde 75’i buldu nın düşmesi şeklinde olmuştur. 1985 ile 1989 yılları arasında karma yeme uygulanan sübvansiyon sonucunda karma yem üretimi yüzde 86 oranında artmıştır. Broiler yemi üretimi, 1990 ile 2005 yılları arasındaki 13 yıllık periyotta 432 bin ton’dan 2.127 bin ton’a yükselmiştir. Aynı periyotta yumurta üretiminin artışına rağmen yumurta yemlerinin 900 bin ton’dan 537 bin ton’a gerilemiş olması, kendi işletmesi için kayıt dışı yem üretiminin arttığının açık bir ifadesidir. Gerek balık yemi ve gerekse hindi yeminde ise son 45 yıl içinde gözlemlenen artış memnuniyet verici olmuştur. Ülkemizde faal fabrikalar ağırlıklı olarak Ege ve Marmara bölgelerinde yer almakta olup; bu bölgeleri İç Anadolu bölgesi izlemektedir. Türkiye toplam karma yem üretiminin yüzde 61’i Ege ve Marmara bölgelerinde üretilmektedir. Sektörde karma yem fiyatları 1734 sayılı Yem Kanunu ve Yem Yönetmeliği’nin yürürlüğe girmesinden itibaren devlet tarafından tespit edilmekte iken, 24 Ocak 1980 kararları sonrası fiyatlar serbest piyasa koşullarında teşekkül etmektedir. Yem sanayi bir ara sektördür. Girdilerini büyük oranda bitkisel üretimden alır ve ürettiğini hayvansal üretime verir. Bu özelliği nedeniyle yem fiyatları iki unsurdan etkilenir. Bunlardan birisi hammadde fiyatları, diğeri ise hayvansal ürün fiyatlarıdır. Karma yem fiyat değişim oranları her yıl enflasyon oranının altında kalmış olup, son yıllardaki döviz fiyatlarındaki artış bile karma yem fiyatlarına yeterince yansımamıştır. Örneğin; 2002 yılında etlik piliç yemi fiyatı ortalama 412.876 TL/Kg iken 2005 yılında ortalama 489.000 TL/Kg olmuş, Besi yemi fiyatı ise 2002 yılında 204.329 TL/Kg iken 2005 yılında ortalama 300.000 TL/Kg olarak gerçekleşmiştir. Bu durum; sektörün, hizmet verdiği hayvancılık sektörünü açıkça sübvanse ettiği anlamına gelmektedir. Karma yemde kullanılan hammaddelerin üretimleri ile karma yem üretim rakamları artışları ülkemiz için aynı oranlarda olamamış; özellikle protein kaynağı yağlı tohumlar ve küspeleri ile mısır gibi bazı enerji kaynaklı yem hammaddelerinin üretimindeki gelişim hızının, karma yem sanayinin gelişim hızının çok gerisinde kaldığı, böylece açığı kapatmak için ithalat kapısının aralandığı gözlemlenmektedir. Karma yem sektörünün cirosu yıllık yaklaşık 2,5 milyar Dolar olup, yaklaşık 600 milyon Dolar’ı özellikle yağlı tohumlar ve küspeleri, mısır ve son dönemde arpa ve kepek ithalatı için ödenmiştir. Ülkemiz karma yem sanayi sektörünün; bu güne kadar hammadde temininde, gerek fiyat ve gerekse miktar açısından istikrarlı bir yıl geçirdiği hatırlanmamaktadır. Kanatlı sektörünün gelişmesi sonucu, kanatlı karma yemine olan talep ve kaliteli yem isteği, sektörü; kaliteli yağlı tohum ve küspeleri, balık unu ile üretimi yetmeyen özellikle mısır gibi hammaddeleri ithal etmeye yönlendirmiştir. Toplam kanatlı yemleri içinde ithal hammaddelerin oranı nerede ise yüzde 75’i bulmuştur. Ayrıca; bu yemler içinde yem katkı maddeleri olarak adlandırılan vitamin, mineral vb. ürünler için ise tamamen dışa bağımlı durumdayız. Türkiye karma yem sektörünü ilgilendiren diğer önemli bir konu ise yem mevzuatıdır. İçinde bulunduğumuz Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde Türkiye karma yem sektörü de mevzuatlarını AB mevzuatlarıyla uyumlu hale getirme zorunluluğu ve çabası içerisindedir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (Yem Birimi) ve ilgili sivil toplum örgütlerinin iştiraki ile yaklaşık 3 yılı aşkın süredir Yem Kanunu tadili konusunda yapılan toplantılar sonucunda AB mevzuatlarına uyumlu hale getirilmiş olan yeni yem kanunu taslağı, 1974’te kabul edilen ve halen yürürlükte olan Yem Kanunu’nun yerine geçmeyi beklemektedir. Ülkü KARAKUŞ Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı luslararası düzeyde ülkelerin gelişmişlik düzeylerini belirleyen kriterlerden biride o ülkelerdeki kişi başına düşen et, süt ve yumurta gibi hayvansal ürünlerin miktarı ile bu gıdaların güvenliği ve güvenilirliği konusudur. Dünyada artık, gıda ile yem birlikte anılmaktadır. Uluslararası alanda, yem ile gıda arasındaki ilişki "yemden gıdaya" (feed to food) cümlesiyle sloganlaşmıştır. AGROENDÜSTRİ olarak adlandırılan karma yem sektörü, çiftçiden aldığını yine çiftçiye satan, hayvancılık sektörünün girdilerininyüzde 75’ini üreten önemli bir sektördür. "Tarladan sofraya gıda güvenliği" sistemi konusunda ise ülkemiz karma yem sektörü önemli aşamalar kaydetmiştir. Karma yem sektöründe ilk girişim özel sektörle başlamış olup gerçek anlamda girişim ise devletin öncülüğünde olmuştur. 1965 yılından itibaren özel sektöre ait yem fabrikaları kurulmaya başlanmıştır. 1996 yılından itibaren karma yemin tamamı özel sektörce üretilmeye başlanmıştır. 1970 yılında sektörde 23 fabrika toplam 280 bin Ton/Yıl kapasiteyle faaliyetteyken bu rakam 1990 yıllında 271 adet fabrika ve toplam 5.277 bin Ton/Yıl kapasiteye ulaşıp, hızlı ve büyük bir gelişme göstermiştir. Bu gelişmede karma yeme olan talebin artması ile 19851989 yılları arasında Karma yeme uygulanan sübvansiyonların etkili olduğu söylenebilir. 1995 yılından itibaren fabrika sayısı ile toplam kapasitenin düşük oranlarda değişim gösterdiği gözlemlenmiştir (389 adet fabrika toplam 9.491 Bin Ton/Yıl kapasite). 2006 yılı Mayıs ayı itibariyle toplam 637 fabrika 15.416 Bin Ton/Yıl kapasiteyle faaliyette bulunmuştur. 2005 yılı için, ülkemizdeki toplam yem fabrikası sayısının yüzde 61,9’unu 10 ton/saat ve daha düşük kapasiteli küçük fabrikaların oluşturduğu söyleyebiliriz. 1120 ton/saat kapasiteli fabrikaların oranı yüzde 28,8 olup, geri kalan yüzde 9,4’lük kısım ise 20 ton/saat üzeri fabrikalardır. Faal olmayan fabrikaların yaklaşık yüzde 87,2’lik bölümünü 10 ton/saat ve daha düşük kapasiteli küçük fabrikalar teşkil etmektedir. Son zamanlarda sektöre yeni katılan fabrikalar yüksek kapasiteli fabrika kurmayı tercih etmektedir. Kapasite kullanım oranları 70’li yıllarda yüzde 77 iken, günümüzde bu oran yüzde 57’ler seviyesine inmiştir. Son olarak 2005 yılında ülkemizde 6.834.273 ton karma yem üretilmiştir. Kendi işletmesi için karma yem üretenler ile sektördeki faturasız satışları dikkate alarak, ülkemiz karma yem üretiminin 10 milyon tonun üzerinde olduğu söylenebilir. 1960 yılından 2005 yılına kadar, kanatlı yemlerin toplam yem üretimindeki payı yüzde 60’lar düzeyinden yüzde 44,7’lere, Ruminant yemleri ise yüzde 37’ler düzeyinden yüzde 54,4’lere yükselmiştir. Bu durumdan, kanatlı yem üretiminin gerilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Bilakis gelişme içinde olmuştur. Bu gelişme; gerek birim beyaz et ve gerekse birim yumurta üretimi için harcanan yem miktarı U Keskinoğlu'ndan organik gübre İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)Tavukçuluk sektöründe 44’üncü yılına giren Keskinoğlu Şirketler Grubu, yeni yatırımların arasına doğal organik gübre fabrikasını da ekledi. Grubun temeli 1963 yılında bir Denizli horozu ve iki tavukla atıldı. Grup bugün Avrupa Birliği’ne ihracat yapabilir ön izin numarasını alan 5 piliç eti firmasından biri konumunda. ISO 9001, HACCP ve OHSAS 18001, "İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi" sertifikalarını barındıran şirket, 2005 yılında İstanbul Sanayi Odası tarafından hazırlanan Türkiye’nin en büyük 500 şirketi sıralamasında 208’nci sırada yerini aldı. 2005 yılında 165 milyon YTL olan cirosunu 2006 yılında 205 milyon YTL ’ye yükselterek, yüzde 25’lik büyüme sağladı. Beyaz et sektöründe yüzde 5,9’luk bir paya sahip olan Keskinoğlu, ambalajlı yumurta pazarında yüzde 60’lık pazar payı ile lider konumda bulunuyor. Şu anda İsrail, Amerika, Kanada, Azerbaycan, Kosova, Bosna Hersek, Bulgaristan, Makedonya’ya, Tacikistan, Kazakistan, Irak, ve KKTC’ye ihracat gerçekleştiren Keskinoğlu Şirketler Grubu'nun, gelecek günlerde Balkan ülkeleri, Türki Cumhuriyetler ve Birleşik Arap Emirlikleri pazarına girmeyi, bu yıl içinde AB’ye ihracat yapmayı hedeflediği kaydediliyor. Grup, kuş gribinden olumsuz etkilense de, Ekim 2005 öncesinde 30 bin adet olan günlük tabaklı piliç eti satışını, krizin ardından 2006 sonrasında 120 bin adete ulaştırmayı başarmış. Şirket yetkilileri, 2004 yılında, Akhisar Organize Sanayi Bölgesi’nde 110 dönüm arazi üzerinde yapımına başlanan yem fabrikasının, Türkiye’nin en büyük tesisi olma özelliğini taşıdığını belirterek, şu bilgileri veriyor: "Keskinoğlu, tamamlandığında toplam maliyeti 15 milyon doları bulacak olan bu yatırımına halen devam ediyor. İki bölümden oluşan yeni yem fabrikasının tamamlanmış olan birinci kısımda tamamen sterilize edilmiş kaliteli yem üretimi saatte 20 ton olarak yapılmakta iken fabrikanın ikinci kısmı tamamlandığında ise saatte 100 ton üretim hacmine sahip olunacak. Toplam da ise 120 bin ton yem üretimi yapılacak. 2003 yılında üretime başlanan, 50 bin metrekarelik arazi üzerinde kurulu olan ve 25 bin metrekare kapalı alanı bulunan Organica gübre fabrikasına eklenen yeni üretim tesisleri ile birlikte, Keskinoğlu, günde 300 ton yaş gübre işleme, 90 ton da üretim yapma kapasitesine sahip. Üretilen gübre, orjinal ambalajlarında 25 kilogramlık paketlerde toz ve pelet olarak satışa sunuluyor. Ayrıca seralarda, bahçe düzenlemelerinde kullanılmak üzere taşınabilirliği rahat 5 kilogramlık kovalarda şirket Organica’yı tüketicilerine sunuyor." Yetkililer, sektörün Türkiye Gayri Safi Milli Hasıla içerisinde 2 milyar dolarlık payı bulunduğunu belirterek, "Ancak piliç eti fiyatlarının maliyetin altında fiyatlardan satılması, yem maliyetlerinin yüksek olması, piliç eti ve ürünlerine uygulanan yüksek KDV oranları sektörün Türkiye ekonomisi içindeki büyüme sürecini olumsuz etkilemektedir" yorumunu yapıyor. 21