11 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bağcıyı döven AKP politikaları Mustafa GAZALCI CHP Denizli Milletvekili B ağbozumu zamanı. Üzümün gelin olduğu, kurutulduğu, pekmez yapıldığı, şarap olduğu mevsim. Bir bolluk, bir bereket. Ama bolluk içinde yoksulluk. Üreticide ürünüm ne olacak korkusu. Bir yılın, yılların emeği nasıl değerlenecek? Ege’de altın sarısı Türk tütünleri öldürülünce umutlar yeniden bağlara bağlandı. Sofralık üzümlerin yaşı da kurusu da para etmedi. Eskiden bağlar sökülüp tütün dikilmişti, birkaç yıldır tütün bırakıldı yeniden bağ dikildi. Akşamları kahvelerde, evlerde tütün muhabbetinin yerini bağ muhabbeti aldı. Bizim Denizli yöresinde "Gelelim Bekilli’nin bağ yarenliğine " diye bir söz bile var. O söz canlanıyor yeniden. Yerli ve yabancı uzmanlar Çal, Güney, Bekilli, Büyük Menderes kıyısında toprakları olan ilçeleri şaraplık bağ yetiştirmek için dünyanın en elverişli yerleri olarak gösterdi. Havası, toprağı, iklimi yüzünden buraların Türkiye’nin bir Bordo, bir Napa vadisi olduğu söylendi. Herkese "şaraplık bağ dikin, kazanacaksınız, şarapçılığın önü açık" dendi. Anlı şanlı şarap işletmelerin sahipleri yer alıp bağ diktiler. Tütünden ağzı yanan, yetiştirdiği her tarım ürününden emeğinin karşılığını alamadığı için yüzü gülmeyen küçük üretici de, borçlandı, gecesini gündüzüne kattı şaraplık bağ dikti. Eski sofralık bağlarını aşıladı, şaraplık bağa çevirdi. Şaraplık bağlar bebek gibi güç yetişir. Ana karnında bebeğin bakımı, büyümesi gibi bağın ye ri hazırlanır. Büyük taşlar, yabancı otlar temizlenir. Tanesi 23 YTL’ye çubuklar alınıp dikilir. Doğum gibi kuru çubukların yeşermesi beklenir. Kimi zaman talihsizlik, hastalık olursa çubuklar yeşermez ya da kimileri tutmaz, düşük olur. Harcanan paralar boşa gider. Gelecek mevsim sil baştan başlanır. 3 yıl sonra acı çubuklar aşılanır. Çal Karası, Boğazkele, Sultaniye, Öküzgözü, Kalecik Karası, Şiraz, Kabarne, Şardone ve Merlot başlıca şaraplık üzüm çeşitleri. Toprağın durumuna göre bunlardan birine karar verilir, aşılanır. Aşılar tutunca yoğun bakım eksilmez artar. Her bir aşı bağının dibine tanesi yaklaşık 7 YTL tahta ya da tanesi 3,5 YTL’ye demir direkler dikilir. Sonra teller çekilir. Filizleri iple bağlanır. Dipleri eşilir, arası sürülür. Dönüp dönüp sürülür. Yabancı otlar durmadan temizlenir. "Bakarsan bağ bakmazsan dağ olur" demiş ya atalar. Ürün almak için durmadan çalışmaktan başka yol yoktur. Neredeyse adam boyu direklere, tellere sarılı bağlar yetişir. Şaraplık bağların tam ürün vermesi için 56 yıl beklenir. Bakım süreklidir. Beklendi, emek harcandı, bağlar yetişti, üzüme durdu.Umutlar yeşermeye, bir iki yıl cebi para görmeye başlamıştı ki AKP darbesi geldi. AKP şaraba ekonomik değer olarak değil ideolojik olarak baktı. Doğrudan "günah, yapma" demedi. Beline vurur gibi vergi koydu. 2005 yılında Özel Tüketim Vergisini (ÖTV) yüzde 118 artırdı. Bir litre şarapta 3.20 YTL vergi. ÖTV’nin üzerine yüzde 18 KDV’si de var. Dünyanın içkiye, şaraba en çok vergi koyan ülkelerin başında olduk. AKP döneminde üzümcüye, şarap sektörüne asıl darbe TEKEL’in içki bölümünün 2003 yılında özelleştirmesiyle vuruldu. İçki bölümünün ucuza kapatıldığı iki yıl sonra ABD’li bir firmaya yüzde 90 payını 3 katı fiyata sattığından belli oldu. Ama asıl bağcı zarar gördü Tekel’in özelleştirilmesinden. Tekel özelleşmeden önce kuru üzümün kilosu 1.26 YTL iken aradan geçen 3 yıl sonra aynı kuru üzümün kilosu 50 ile 70 Kuruşa indi. Yani yarı yarıya fiyat düştü. Oysa Türkiye’de şarapçılık sektörü yeni gelişiyordu. Turizmle birlikte parlayan bir yıldız olabilirdi. Dünyada bağ yetiştirmede 4. olmamıza karşın şarapta diplerdeyiz. Üzümlerimizin yüzde 4 bile şarap yapılmıyor. Şarap tüketimi ise çok sınırlı, yılda kişi başına 1 litre bile değil. Oysa; Anadolu bir şarap ülkesi. Önü açılacakken yanlış politikalarla bağcı dövülüyor. Nedense akılcı davranıp üzüm yenmiyor. Şarap desteklenmiyor. AKP dar dünya görüşünü yüzyıllardır Anadolu’da yapılan şaraba yansıtıyor. Yeni yeni üzüm suyu, pekmez, sirke, şarap işletmeleri kurulmuyor. Üzüm desteklenen tarım ürünü değil. Başta Denizli, Manisa olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerinde şaraplık bağ yetiştiren üreticiler dertli. Dertliden öte öfkeli. Bin bir emekle yetiştirdikleri güzelim üzümler ya hiç alınmıyor, ya da değerinin çok altında öldüm fiyatla gidiyor. Şarap işletmeleri vergilerin yüksekliğinden geçen yılki şarap stoklarını eritemediklerini gerekçe göstererek yeterince üzüm almıyorlar. Yurt dışından düşük vergili ya da kaçak şarap geldiği, verginin yüksekliğinden kaçak şarap üretiminin arttığı söyleniyor. İç Anadolu bağlarını bu yıl soğuk vurdu, Ege’li bağcılar da yakında seslerini duyurmak için Karadenizli fındık üreticileri gibi yollara düşerse şaşmayın. İktidarı bu sese kulak verip gereğini yapmaya çağırıyoruz. Bizden uyarması. OKUYUCU MEKTUBU Cumhuriyet Tarım Hayvancılık Eki Atatürk Bulvarı 125/4 06640 ANKARA email [email protected] Organik çay üretiminde dördüncü yılımızı tamamladık… Cumhuriyet Gazetesi’nin 8 Haziran 2006 tarihli Tarım ve Hayvancılık ekinde Türkiye’de çay sektörünün sorunları ele alındı. Öncelikle bu sayıya emeği geçen bütün arkadaşlara ve Cumhuriyet Gazetesi’ne teşekkür ederim. Çay ile ilgili hemen hemen tüm sorunlarımız dile getirildi. Özellikle kaçak çay girişi hakkında uzunca durulması beni çok mutlu etti. Demek ki bu konudan birçok yetkili kesimin haberi var. Ancak şunu da belirtmeliyim ki, ülkeye kaçak çay sokmak, küçük işletmelerin kapasitesini aşan konulardır. Kaçak çay girişini sağlayan firmalar tonajları çok yüksek olan ve Çaykur’dan sonra piyasada en fazla paya sahip olan birkaç firmadır ki, bunların reklam giderleri ile kaçak çay girdileri doğru orantılıdır. İkinci bir değinmek istediğim konu ise, organik çaydır. Özçay Koop. olarak 2002’den beri organik siyah çay üretiyoruz. Ancak sizin derginizde hiç ismimiz dahi geçmedi. Burada bir eksiklik var, gerek Sayın Çaykur Genel Müdürü Ekrem Yüce Bey’in makalesinde organik çay projesinden ve fizibilite raporlarından bahsederken sanki Türkiye’de organik çay üretimi hiç yokmuş, ilk defa üretilecekmiş gibi bir söyleşi yaparak çay sektöründe olup bitenlerden haberdar değilmiş gibi bir izlenim ortaya sermesi, gerekse Trabzon Ticaret Odası Başkanı S. Aslantürk Bey’in "Organik Çaya Ağırlık Verilmeli" başlıklı makalesinde kendi odasına kayıtlı bir üyesinden haberi olmadığını belli etmesi ve Cemil Ciğerim Bey’in "Organik çay geliyor" başlıklı yazısı geleli 5 yıl olmuş, ama haberi yok ve yazısında Türkiye’de organik çay ilk defa üretilecekmiş gibi ve bunu illa ki yaparsa Çaykur yapar propagandasına çevirmesi bence haksız rekabet ilkelerini ihlal etmektedir. Cumhuriyet Gazetesi olarak bu konuda bir düzeltme yayınlayacağınızı temenni ediyorum. Özçay Koop. olarak çay sektöründe hep ilklere imza attık ve sektöre yön veren bir firma haline geldik. 1989’da kurulan fabrikamız 1990’da üretime geçmiştir. Çay sektörünün ilk ve tek kooperatif kuruluşudur. İSO 9000 kalite belgesini çay sektöründe ilk alan firmadır. Emisyon izin belgesini ilk alan firma olmanın da haklı gururunu yaşıyoruz. Ayrıca 2004’de Roma’da Dünya Ticaret Liderleri Kulübü tarafından verilen uluslar arası kalite ödülüne layık görüldük ve bundan Türkiye adına gurur duyuyoruz. Biz Özçay Koop. olarak çay sektörüne ivme kazandırmaya ve model olmaya, ilkleri başarmaya övgü veya ödül almak için değil, önce insan diyerek yola çıktığımız ve prensip edindiğimiz bu yolda devam etmeye kararlıyız. Saygılarımla, Mehmet ÖNER Özçay Koop. Bölge Müdürü 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle