Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Limonun canı sıkıldı Prof. Dr. Ali KOÇ (Akdeniz Üniversitesi İktisat Bölümü) evlet piyasaya müdahale etmediği zaman diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi limon fiyatı da arz (üretim) ve talep (tüketim) miktarına göre oluşur. Bundan dolayı limon fiyatındaki değişmeleri anlayabilmek için önce limon arz ve talebine bakmak gerekir. Arz tarafına bakıldığında üretimin yüksek tempoda artmaya devam ettiği görülmektedir. Bu artış 1985 ve 1997 yıllarındaki şiddetli dondan bir çok limon bahçesinin çok büyük hasar görmüş ve meyve ağaçlarının kurumuş olmasına rağmen gerçekleşmiştir. Son beş yıllık (19982002) ortalamaya göre yıllık üretim 460 ve son üç yıllık (20002002) ortalamaya göre ise yıllık üretim 498 bin tona ulaşmıştır. Son 20 yıllık süredeki artış miktarı yüzde 70’lere yaklaşmıştır. Nitekim 19801982 yıllarında ortalama limon üretimi 295 bin ton iken 20002002 döneminde ortalama 498 bin tona ulaşmıştır (DİE, Tarım İstatistikleri Özeti, Çeşitli Yıllar). 2002 yılında 525 bin tona ulaşmış olan limon üretiminin 2004 yılında hava koşullarının iyi gitmesinin de etkisiyle çok daha yüksek rakamlara ulaştığı tahmin edilmektedir. Türkiye limon üretiminin yüzde 6570’i Mersinde yapılmaktadır. Bundan dolayı limon Mersin ilinin tarımında ve ekonomisinde çok önemli bir yere sahiptir. Limon talebi ihracat ve iç pazarda yapılan satışların toplamından oluşur. İhracat miktarı iç fiyatlar üzerinde de çok etkilidir. Bundan dolayı talep cephesinde ihracatı detaylı değerlendirmek yaşanan fiyat şokunun nedenini ortaya koymada açıklayıcı olacaktır. Limon ihracatı 19801982 yıllarında ortalama 121 bin ton iken 20002002 yıllarında ortalama 210 bin tona yükselmiştir. Limon ihracatı 2002 yılında 239 bin tonla tarihi zirveye ulaştıktan sonra 2003 yılında 171 bin tona ve 2004 yılının ilk 10 aylık verilerine göre 114 bin tona gerilemiştir. Türkiye’nin limon ihracatından elde ettiği döviz kazancı 1999 yılında 103.8 milyon dolarla tarihi zirveye ulaşmıştır. Aşağıdaki tablodan görüldüğü gibi 1999 yılında 218 bin ton ihracattan 103.8 milyon dolar döviz kazancı sağlanmış iken, 2002 yılında 239 bin ton dışsatımdan sadece 85 bin ton döviz kazancı sağlanmıştır. Bu sonuçlar son yıllarda ihracatın miktar olarak artmasının ancak düşük fiyatla satış yapılmasına bağlı olduğunu göstermektedir. 2002 yılından sonra ihracatın düşmesinin ana sebeplerinden biri ihracata verilen desteğinin kaldırılması ve diğeri ise ulusal paranın ABD doları karşısında aşırı değerli duruma gelmesidir. 2002 yılından itibaren ihracata verilen 90 dolar/ton destek kaldırılmıştır. Ulusal para dolar karşısında aşırı değerli duruma geldiğinde (yani dolar ucuzladığında) Türkiye’nin ihraç ürünleri ithalatçılar (alıcılar) için pahalı hale gelir. Yani alıcılar aynı miktar limona daha fazla para ödemek zorunda kalır. Talep yasasına göre fiyatı artan ürünün talep edilen miktarı azalır. Limon ihracatının küçük bir oranı (yüzde 10’dan az) fiyata daha az duyarlı olan zengin AB ülkelerine yapılmaktadır. Türkiye’nin en önemli ihracat pazarının Rusya Federasyonu, Ukrayna, Balkan ülkeleri, Orta Doğu ülkeleri ve diğer doğu Avrupa ülkeleridir. Bu ülkelerde talep fiyata göreli olarak daha duyarlıdır. Yani fiyat artığında talep edilen miktar fiyat artış oranından çok daha fazla oranda azalır. Türkiye’nin limon ihracatının çok büyük bölümü (yüzde 60 dolaylarında seyreden) Rusya, Ukrayna ve Suudi Arabistan olmak üzere üç ülkeye yapılmaktadır. Nitekim 2002 yılında toplam ihracatın yüzde 42’si Rusya ve Ukrayna’ya ve yüzde 18’i de Suudi Arabistan’a yapılmıştır. Rusya’ya yapılan ihracat 2002 yılında 67 bin ton ve Ukrayna’ya yapılan ihracat ise 33.2 bin ton ile zirveye ulaştıktan sonra 2003 yılında her iki ülkeye D 2004/2005 üretim sezonunda üreticilerin limonu düşük fiyattan satmak zorunda kalmalarının başlıca sebeplerinden biri ihracat miktarının gerilemesi oldu yapılan ihracatta ciddi düşüş olmuştur. Bu eğilim 2004 yılında da devam etmiştir. Bu sonuçlar ulusal paranın dolar karşısında aşırı değerli hale gelmesinin limon dışsatımı üzerindeki olumsuz etkisini (talep azaltıcı) ortaya koymaktadır. Türkiye’nin AB ülkelerine olan limon ihracatı 1995 ve 1996 yıllarına kadar sürekli artış göstermiş ve bu yıllarda 33 bin tona kadar ulaştıktan sonra 1997 yılında itibaren ciddi miktarlarda azalarak son yılarda 10 bin tonun altına gerilemiştir. AB’ye yapılan ihracatın gerilemesinde Türkiye’nin son yıllarda AB’nin istediği tarladan sofraya izlenebilirlik sistemini kuramamış olması etkili olmuştur. AB’nin 2004 yılında yeniden genişlemesi ve yakın gelecekte önemli miktarda limon ihracatı yaptığımız ülkeler arasında yer alan Romanya ve Bulgaristan’ın da üye olacak olması limon ihracatı üzerinde önemli etki yaratacaktır. Çünkü yeni üye ülkelerde ihracatçı ülkeden sağlık ve kalite güvence belgesi (izlenebilirlik sistemi) talep edeceklerdir. Maalesef, ülkemizde bu alanda dikkate değer çalışmalar yoktur. Sadece ihracatçıların ve büyük üreticilerin kendileri bir şeyler yapmaya çalışmaktadır. Polonya ve Çekoslovakya gibi ülkemizin önemli limon pazarı olan ülkelerin 2004 yılında AB’ye tam üye olmalarının da limon ihracatının azalmasında etkili olduğu söylenebilir. Nitekim 2001 yılında Polonya’ya 10 bin ton olan limon ihracatı, 2002 yılında 7.3, 2003 yılında 5.2 ve 2004 yılında (ilk 10 ay) 2.3 bin tona gerilemiştir. 2004/2005 üretim sezonunda üreticilerin limonu düşük fiyattan satmak zorunda kalmalarının başlıca sebeplerinden biri ihracat miktarının gerilemesi olmuştur. Yukarıda açıklandığı gibi ihracatın gerilemesinde ise aşırı değerli ulusal para (dolar fiyatının düşmesi) ve ihracat desteğinin kaldırılmasının önemli etkisi vardır. Üretimde izlenebilirlik isteminin kurulamamış olmasından dolayı AB pazarlarının ve AB’ye yeni üye olan ülke pazarlarının kaybedilmesi ise diğer önemli bir sebeptir. Özet olarak üretimdeki artış, ihracattaki azalma ve iç talebinde yeteri kadar büyümemesi (geniş kitlelerin alım gücünün gerilemesinden dolayı) sonucunda üretici satış fiyatında büyük gerilme yaşanmıştır. Petrol ürünlerine yapılan zamlar ve bu ürünler üzerindeki özel tüketim vergisinin artması nakliye ücretlerinde enflasyon oranından daha yüksek oranda artışa yol açmıştır. Nakliye ücretlerindeki artış ise üretici ve tüketici fiyatları arasındaki marjı artırmıştır. Üretici limonu 200250 bin TL fiyata satmakta zorlanırken perakende satış yapan marketlerde limon satış fiyatları 1 milyon TL ’nin üzerinde seyretmektedir. Fiyat artışlarına karşı tüketici tepkisinin yüksek olduğu ürünlerde (limon ve domates gibi) aracılar (toptancılar ve perakendeciler) nakliye ücretindeki artışları olduğu gibi üreticiye yansıtırlar veya nakliye ücretlerindeki artış üretici fiyatlarını düşürür. Sonuç olarak limon fiyatının gerilemesinin (diğer bir çok üründe olduğu gibi) esas sebebinin son yıllarda uygulanan ekonomi politikalarıyla doğrudan bağlantılı olduğu ortaya çıkmaktadır. Çözüm için kısa vadede yapılması gerekenler şunlardır. Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) verilmiş olan taahhütlerin bir gereği olarak ihracata fiyat desteği (fon ödemesi) yapılamaz. Ülkemizin 1995 yılında DTÖ’ye sunduğu ihracat desteği verilecek ürün listeye narenciye dahil değildir. Ancak fiyat desteği paketleme evlerine ve üreticilere izlenebilirlik sistemi kurulmasını teşvik amaçlı verilebilir. AB’de de devlet yardımları kapsamında benzer destekler verilmektedir. Böyle bir teşvik sayesinde tekrar AB ülkelerine satış miktarını artırabiliriz. Başta doların fiyatının düşmesine yol açan sıcak paraya dayalı cari işlemler dengesi finansmanı politikasından vazgeçilmesi gerekir. Ücretmaaşla çalışanların, tarımla uğraşanların ve küçükorta ölçekli esnafı yoksullaştıran politikalar değiştirilmelidir. Nakliye ücretlerini artıran vergi oranları düşürülmelidir. Uzun dönemde ise üreticilerin örgütlenmesi, tarım sigortasının yaşama geçirilmesi ve narenciye bahçelerinin modernizasyonu (kalite, piyasaya uygun çeşit, verimlilik ve maliyetin azaltılması) için kredi desteği sağlanmalıdır. Limon için yapılan analizin genelde narenciye için de geçerli olduğunu söyleyerek yazıyı noktalıyorum. 24