22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Taslak, tarımın sosyoekonomik yapısı, biyolojik çeşitliliği, insan ve hayvan sağlığı açısından önemli tehditler içeriyor Biyogüvenlik yasa taslağı mutlaka düzeltilmeli Gökhan GÜNAYDIN (Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı) Tüm bunlara karşın, günümüze kadar GDO’ların üretim ve gıda/yem işleme amaçlı dışalımına yasak uygulayan AB, biyoteknoloji araştırmalarını öncelikli konuları içersine almıştır. Ancak, bu güne kadar GDO’ların gıda olarak kullanılmasına karşı yürüttüğü politikalar nedeniyle, kendi biyoteknolojik araştırmalarını ‘‘Gıdadışı kulanım’’ alanlarına yoğunlaştırmıştır. Öte yandan, transgenik ürün olarak da adlandırılan GDO’ların çevreye ve ekolojiye verebileceği zararları azaltarak transgeniklerin ‘‘Güvenli’’ üretilmelerine zemin hazarlamak üzere, transgenik, geleneksel ve organik üretimlerin beraber (bitişik üretim alanlarında) yapılması halinde, özellikle gen kaçışlarının önlenmesi için ne tür etkin ve sabit kontrol sistemlerinin uygulanması gerektiği araştırılmaktadır. Tarımsal kamu yönetiminin, ülke tarımı ve tarımcısının sosyo ekonomik çıkarları ile gen kaynaklarımızın, biyoçeşitliliğimizin, insan ve hayvan sağlığının korunmasına yönelik duyarlılığımızı paylaşarak, taslağı bu yönde değiştirmesi, ülke yararına bir tutum değişikliği olarak değerlendirilecektir. Sonuç olarak ne yapılmalı? Türkiye’nin, GDO’lara gereksinimi yoktur. Türkiye, izleyeceği doğru politikalarla kendi taGDO’ların durumu rım potansiyelini kullanabilir duruma gelmeli ve tarımında dışa bağımlılıktan kurtulmalıdır. Ülkemize 1996 yılından bu yana kontrolsüz Bununla birlikte, tarla denemeleri de dahil ololarak GDO’lu ürünler girmekte, tüketici taramak üzere, Türkiye, kendi biyoteknoloji araştırfından bilmeden tüketilmektedir. Bundan da vamalarını yürütmelidir. Bu araştırmalarda, tıpkı himi, kaçak GDO’lu tohumlar ülkede ekim alanı AB ülkelerinde olduğu gibi, gıda dışı kullanım bulmakta, tarımda bağımlılık sarmalı giderek deBiyogüvenlik yasa taslağı tüm dünyada tartışmalara yol açan olanakları üzerinde odaklanılmalıdır. rinleşmektedir. genetiği değiştirilmiş organizmalarla (GDO) doğrudan ilgili. Odamızın ‘‘GDO’ya Hayır’’ yaklaşımı, tekYeterli laboratuar altyapısı bulunmayan, azanolojiyi dışlayan bir yaklaşım değildir, olamaz. lan personel ve finansman yapısı nedeniyle kontBununla birlikte, mülkiyetine sahip olmadığınız rol mekanizması kuramayan tarımsal kamu yönetimi, sürili siyasal ekonomik ortam bilinmeli ve GDO’lar konuteknolojinin, günümüzde ‘‘modern’’ bir sömürü aracına rece yıllardır seyirci kalmış, bu ortamdan çokuluslu şirsunda geri dönüşsüz yoldan bir an evvel dönülerek, dönüştüğü gerçeğinin farkında olarak; tarımın sosyo ketler ve onların taşeronu konumundaki dışalım lobileri GDO’ların bu ülkeye girişi üretimi işlenmesi yasaklanekonomik bağımlılığını reddeden, biyoçeşitliliğimizi kısbüyük rantlar sağlamışlardır. malıdır. Türkiye, dünyadaki GDO’lu ürün üretiminin yüzkanıp koruyan, gen kaynaklarımızı geleceğe taşımayı GDO’lar, ülkemiz tarımının karşı karşıya bulunduğu de 99’unu oluşturan soya, mısır, kolza ve pamukta kenödev bilen, insan ve hayvan sağlığı ile tüketici hakları kobağımlılık ilişkisini derinleştirmekte, Türkiye’den birkaç dine yeter bir ülke olma kapasitesine sahiptir. nusunda duyarlı, çokuluslu şirketlerin kirli kâr hesaplarıçokuluslu şirkete kaynak transferinin sürekliliğini sağlaBiyoçeşitliliğimiz, tüm Avrupa kıtasının değerleri ile na karşı çıkan anlayışımızın doğal bir sonucu olarak, tasmakta ve son derecede varsıl biyoçeşitliliğimizi geri dökarşılaştırılamayacak ölçüde varsıldır. Gen kaynaklarımılağın izin prosedürüne bağlı olarak Türkiye’ye GDO’lu nüşsüz bir şekilde ortadan kaldırmaktadır. zı korumak ve çocuklarımıza aktarmak, temel ödevimizürün girişine, GDO’lu tohumların ekilmesine, bunların Bu gerçek, Ziraat Mühendisleri Odası’nın etkin bir bidir. İnsan ve hayvan sağlığı, çokuluslu şirketlerin finans gıda ve yem amacıyla kullanımına, işlenmesine serbesti leşeni olduğu ‘‘GDO’ya Hayır’’ Platformu tarafından kapitallerini çoğaltmak uğruna, riske edilemez. getiren yaklaşımına şiddetle karşı çıkıyoruz. kamuoyunun gündemine taşınmış; bunun üzerine Tarım Avrupa’da 100 bin hektarın altında olmak üzere, yalTürkiye, yeni bağımlılık sarmalları yaratacak ilişkiler ve Köyişleri Bakanlığı’nın en üst düzey yetkilileri tarafınnızca İspanya, Bulgaristan ve Almanya’da transgenik mıkurmak yerine, kendi ürettiği girdilerle sağlıklı temiz tadan, Platform’a, Türkiye’ye GDO girişinin yasaklanacağı sır ve Romanya’da transgenik soya ekimi, son derecede rımsal üretimi sonuçlayacak, geliştirici dönüştürücü sözü verilmiştir. kontrollü koşullarda yapılmaktadır. Danimarka, İsveç, kalkındırıcı tarımsal politikaları yaşama geçirmek Bütün bunlara karşın, ‘‘Ulusal Biyogüvenlik Kanun Norveç ve Avusturya başta olmak üzere geriye kalan Avdurumundadır.Sürece karşı çıkmak ve ‘‘GDO’ya hayır’’ Taslağı’’, çokuluslu şirketlerin ‘‘etkin işbirliği’’ ile hazırrupa ülkeleri, topraklarında GDO ekimine izin vermedemek, bu ülkede yaşayan herkesin görevidir. lanmış, taslak değişiklikleri daha olumsuz düzenlemeleri mektedir. Buna karşılık, Birlik üyesi ülkelerde değişik eclis’e gönderilmek üzere Tarım Bakanlığı’nda son hazırlıkları yapılan ‘‘Ulusal Biyogüvenlik Kanun Taslağı’’ tarımın sosyoekonomik yapısı, biyolojik çeşitliliği, insan ve hayvan sağlığı açısından önemli tehditler içermektedir. Dört kısım, 12 bölüm, 80 asıl ve 3 geçici maddeden oluşan taslağı, Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların (GDO) dışalımı, piyasaya sürülmesi, kapalı kullanımı ve transitini izne tabi tutmakta, izin kararını ise kurulacak olan Biyogüvenlik Kurumu’na devretmektedir. GDO herhangi bir canlı türünde bulunmayan bir genin biyoteknolojik yöntemler kullanılarak çeşitli amaçları gerçekleştirebilmek için bir canlıya aktarılması ve bu suretle doğal olarak bünyesinde bulunmayan geni taşıyan bir canlının elde edilmesidir. Tarımda bu yönteme, verim arttırmak, zirai haşerelere dayanıklılık sağlamak, raf ömrünü uzatmak ya da çeşitli tat, koku, besin değeri eklemek gibi maliyet ve pazarlama avantajları sağlayan nedenlerden ötürü başvurulmaktadır. Ancak bu yöntem getirdiğinden çok daha fazlasını götürmektedir. Teknolojiye saihp olmayanlar için bağımlılık ilişkisi yaratıyor. Biyoçeşitlilik üzerinde son derece yıkıcı etkiler var. İnsan ve hayvan sağlığı üzerinde kanıtlanmış zararlı etkileri var. En korkuncu da bu etkilerin gelecekte insan ve hayvan vücudu içinde genlerin etkileşimi sonucunda ortaya nelerin çıkarabileceğine ilişkin kesin öngörüler de yok. M gündeme getirmiş, yasaklama yerine, GDO’lu tohumların ekimi de dahil olmak üzere, adeta serbestleştirmenin hukuki zemini hazırlanmıştır. Bu taslak Cartegena Biyogüvenlik Protokolü’nün uygulamaya konulması için çerçeve yapının geliştirilmesini amaçlamaktadır. Taslağı hazırlayan komisyonun amacı tarımda bağımlılık sarmalını derinleştirerek çokuluslu firmalara kaynak transferinin sürekliliğini sağlamaktır. Yaşananlar sürpriz değildir: Taslaktaki ‘‘Katılımcılık’’ ilkesi, ‘‘çokuluslu şirketlerin çıkarlarının genel düzenleyici işlemlere yansıtılması süreci’’ olarak yürümektedir. Taslakta yer alan Biyogüvenlik Kurulu’nun, GDO’lar konusunda doğru kararlar üretemeyeceği şimdiden öngörülmelidir. Bundan da öte, çokuluslu şirketlerin yasa dışı uygulamaları karşısında ceza uygulamalarına başlayan Şeker Kurulu’nun, ilgili Bakan’ın dahi haberi olmadan bir günde kapatılıverdiği unutulmamalıdır. Bütün bu ve ürünlerde toplam 1500 civarında alan denemesi kurulduğu bilinmektedir. AB ülkelerinde özellikle tüketicilerin tepkisi başta olmak üzere, bu güne kadar uygulanan sıkı mevzuatları ile son altı yıldır GDO’ların üretimi ve tüketimi büyük ölçüde yasaklanmıştır. Diğer yandan AB, gıdaların GDO içerdiğine dair etiketlenmesinde istenilen ‘‘Eşik Değer oranını’’ yüzde 0.9’da tutma kararlılığı içindedir. Teknolojiye karşı değiliz 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle