Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şeker Kurumu’nun kaldırılması tatlandırıcı üretenleri denetim dışı bıraktı Prof. Dr. Gürol ERGİN (CHP Muğla Milletvekili) akanlar kurulu, 31 Aralık 2004’te yayımlanan kararı ile, Şeker Kurumu ve hizmet birimlerinin görev süresini 31 Aralık 2004 tarihi itibarı ile sona erdirmiş; Şeker Kurulu’nun görev süresini ise 31 Aralık 2006 tarihine kadar uzatmıştır. Bu karar son derece çarpıktır. Çünkü 4 Nisan 2001 tarihli ve 4634 sayılı Şeker Kanunu’nun 7. maddesine göre Şeker Kurumu ‘‘Şeker Kanunu ve ilgili diğer mevzuatın uygulanmasını sağlamak, uygulamayı denetlemek ve sonuçlandırmak, Kanunda verilen yetkiler çerçevesinde düzenlemeler yapmak; Kanunla verilen diğer görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere kurulan’’ kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluştur. Kurumun iki organı vardır. Bunlardan biri kurumu yönetmekle görevli Şeker Kurulu, diğeri ise görevlerin yerine getirilmesini sağlayacak hizmet birimleridir. Şeker Kurulu 7 üyeden, hizmet birimleri, 1 genel sekreter, 1 genel sekreter yardımcısı, 20 uzman, 10 uzman yardımcısı ve 25 idari personelden oluşan toplam 57 kişiden oluşmaktadır. Şeker Kanunu’nun geçici 8. Maddesi ise kurum ve organlarının görev, yetki ve görev süresinin 31.12.2004 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından uluslararası kuruluşlar ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde belirleneceğini hükme bağlamıştır. Şimdi yapılan nedir? Bakanlar Kurulu’nun yaptığı, kurumu ve kurumun organlarından biri olan hizmet birimlerini ortadan kaldırmak, kurumun diğer organı olan Şeker Kurulu’nun görev süresini uzatmak olmuştur. Kurum ortadan kaldırılmış, ancak, bu kararla artık var olmayan kurumun yönetim organının görev süresi uzatılmıştır. Uzatılmıştır ama, Şeker Kurulu’nun aldığı kararları uygulayacak Kurum da, hizmet birimleri de ortadan kaldırılmıştır. Normal düşünen insanlar için anlaşılması mümkün olmayan trajikomik bir durum. Komik çünkü, kurum lağvedilmiş, böylece kanunun gereklerini uygulayacak kuruluş yok edilmiş, ama kurumu yönetecek kurulun varlığını sürdürmesi sağlanmıştır. Kurulun görev süresi uzatılmış, ama kurulun verdiği görevleri yerine getirecek idari hizmet birimleri ortadan kaldırılmıştır. Trajik çünkü, kurumun ortadan kaldırılmasının tek bir amacı olabilir. O da, haksız ve illegal tatlandırıcı B üretenlerin ve satanların tam anlamıyla denetim dışı bırakılması. Bu durumun ikinci bir açıklaması olamaz. AB’de şeker kotası pancar şekeri için yüzde 97, nişasta bazlı şeker için ise yüzde 2 iken, Şeker Kanunu Türkiye’de Nişasta Bazlı Şeker üretimine yüzde 15 Kota uygulamış, bu çok yüksek Kota da birilerini tatmine yetmemiştir. Haksız olarak yüksek tutulan yasal kotalarla da yetinmeyenler, 1 milyon ton kapasite yaratmışlardır. Şimdi yapılmak istenen, Türk şeker pancarı çiftçisini batırmak, Şeker Fabrikalarının kapatılmasına neden olmak pahasına, yasaya kesin aykırı kapasite yaratanlara Pazar yaratacak bir denetimsizlik. Bir kaos dönemi, bir de facto durum yaratmaktır. Kurum ortadan kaldırıldığına göre, yasadışı üretim ve satış yaptıkları için, Şeker Kurulu tarafından çeşitli cezalara çarptırılan firmalarla ilgili olarak mahkemelerde süren davaların akıbeti ne olacaktır? Özellikle nişasta bazlı şeker sektörünün, üretimlerinin yeterli ve sağlıklı olarak denetlenememesi ile bu sektör kota fazlası üretim yapacak ve dolayısıyla bir yandan yerli üretimin yetmediği gerekçeleriyle hammadde ithalatına zemin hazırlanacak, diğer yandan pancar şekeri üretimi aynı oranda olumsuz olarak etkilenecektir. Kurul izni olmadan ve kota almadan yasa dışı olarak kurulan ve kurulmakta olan gecekondu Nişasta Bazlı Şeker fabrikaları, bu kurumun aksamasını beklemektedirler. Halen kurum denetim birimlerinin izlediği korsan nişasta bazlı şeker üretim tesislerinin kurulmasına da prim tanınmış olunacaktır. Ayrıca; kurum ve organlarının görev, yetki ve görev süresinin uzatılmasına ilişkin görüş istenen, ilgili tüm kurum ve kuruluşlar; Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine Müsteşarlığı olumlu görüş bildirmişlerdir. Bu görüşlere karşın kurumun kapatılması tam bir trajedidir. Şeker Kanunu’nun 3. maddesi, yeni fabrika kurulmasını ya da var olan fabrikaların kapasitelerini artırabilmesini kurul iznine bağlamışken, yabancı ortaklı NBŞ üreticileri yasanın bu maddesini görmezden gelerek kotalarının 3 katı kapasite yaratmışlardır. Sorun budur. Şimdi şu sorulara yanıt verilmelidir: Kurumun ortadan kaldırılması için yasada uluslar arası kuruluş ile yapılacak anlaşmalar koşul olarak ortaya konduğuna göre, böyle bir anlaşma var mıdır? Varsa, hangi uluslar arası kuruluş ile ne zaman yapılmıştır? Tüzel kişilik Şeker Kurumu olduğuna göre , tüzel kişilik olmadan, onun karar organı varlığını sürdürebilir mi? Kurumun hizmet birimleri ortadan kalktığına göre, kurula teklifleri kim hazırlayıp sunacak, alınan kararları ilgililere kim duyuracaktır (yasaya göre bu duyuruyu yapmaya şeker kurumu yetkilidir)? Şeker Yasası’na göre, Bakanlar Kurulu’nun A kotasını artırıp eksiltme yetkisini önerme kurumun görüşüne bağlıdır. Bu görüşü kim verecektir? En önemlisi, Kurum ortadan kaldırıldığına göre, yasadışı üretim ve satış yaptıkları için, Şeker Kurulu tarafından çeşitli cezalara çarptırılan firmalarla ilgili olarak mahkemelerde süren davaların akıbeti ne olacaktır? Örneğin, Adana’da kurulu ve yabancı sermayeli Amylum Nişasta ve Sanayi A.Ş.’ye, ürettiği (C) kotası nişasta bazlı şekeri Mersin Serbest Bölgesi’nde satması gerekirken yurt içinde sattığı için Eylül 2004’de 11,8 trilyon TL; Yine Adana’da kurulu Tat Nişasta ve Sanayi A.Ş.’ye, (A) kotasıyla kendisine tanınan hakkın üstünde nişasta bazlı şeker üretip iç piyasada sattığı için 1 trilyon 485 milyar TL ceza verilmiştir ve Kurum bu iki firma ile mahkemeliktir. Kurum buharlaştırıldığına göre, bu davalar düşecek midir? Bugün bütün bu sorular yanıtsızdır. Ancak bir tek şu sorunun yanıtı vardır: ‘‘Bu ucube karar kimin çıkarınadır, sonucu ne olur?’’ Yanıt açık: ‘‘bu karar yalnızca yasa dışı de facto durum yaratanları aklayıp, paklayacak, NBŞ üreticilerini mutlu edecek, Türk çiftçisini ve tarımını perişan edecektir’’ 29