Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Seracı borç ödemek için çalışıyor Nazmi AKDAĞ ERSİN Mersin’de tarım sektöründe önemli bir yer tutan seracılık, tüm tarım kesiminin uğraştığı sorunlarla uğraşıyor. Girdi maliyetlerinin her geçen yıl yükselmesine rağmen, ürün satış fiyatlarının düştüğünü belirten üreticiler, ‘‘Bir yılın borcunu diğer yıla devrederek üretim yapmaya çalışıyoruz’’ diyorlar. Hükümetten gübre, tohumluk ve ilaçta KDV’leri kaldırmasını isteyen üreticilere göre, tohumlukların ithal ediliyor olması da seracılığın önemli sorunlarından birisi. 2003 yılı verilerine göre, Türkiye’nin toplam sera alanlarının (496 bin 659 dekar) yüzde 20.6’sı (102 bin 310 dekar) Mersin’de bulunuyor. Türkiye’de seracılığın kalbinin Mersin’de attığı düşünüldüğünde Mersin’in en önemli seracılık alanı ise merkez ilçeye bağlı Kazanlı ve Adanalıoğlu beldeleri. Özellikle seralarda yetiştirilen biber ve patlıcanla tanınan Kazanlı beldesinde, sera üreticilerinin sorunlarını ve beklentilerini dinledik. Kazanlı beldesinde 1974 yılından beri seracılık yapıldığını belirten Kazanlı Belediye Başkanı Kenan Yıldırım’a göre, son zamanlarda artan, sebze meyvede ilaç kalıntısı ve hormon tartışmaları, zaten zor durumda olan üreticileri iyice mağdur etti. Aynı zamanda bir üretici olan Yıldırım, bu tür tartışmaları sona erdirmenin yolunun Tarım Bakanlığı’nın ilaç ithalatını kontrol etmesinden geçtiğini söyledi. Yıldırım, ‘‘Avrupa Birliği ülkelerinin ürettiği ancak AB ülkelerinde kullanımı yasak olan tarımsal ilaçlar, bizim gibi geri kalmış ülkelere satılıyor. Tarım Bakanlığı’nın ithal ilaç ruhsatlarını yeniden gözden geçirip AB normlarını yakalaması gerekli. Üretici kimyager değil, hangi ilaçta hangi madde olduğunu, hangi ilacın kalıntı yaptığını bilemez. Bunun standartlarını Tarım Bakanlığı oluşturmalı’’ dedi. ‘‘Çiftçi salatalık yerine biber, domates yerine karpuz ekseydim diyemiyorum. Hepsinde sorun aynı. Maliyetler çok yüksek. Biz sadece hamallık yapıyoruz’’ diyen Süleyman Yaman’ın verdiği bilgiye göre, M üreticinin sadece tohum ekmesinin dönüm başına maliyeti 3 milyar lira. İlaç, gübre, işçilik gibi maliyetlerde eklenince, üreticinin toplam maliyeti 10 milyar lirayı buluyor. Ancak ihracatçı ve iç tüketici talebinin olmaması nedeniyle ürün fiyatlarının özellikle Kazanlı beldesine özgü biber fiyatlarının her geçen yıl düştüğünü belirten Yaman, üreticinin maliyetlerini tam olarak karşılayamadığını söyledi. Yaman, ‘‘Her üreticinin milyarlarca lira borcu var. Bir sezon boyunca çalışıyoruz, üretiyoruz. Maliyetleri kurtarmayınca eski borcu kapatıp yeniden borçlanarak yeni sezon için üretime başlıyoruz.Bir fırtınada 5 saniye içinde bir yıllık emeğimiz boşa gidebilir. Bu durumda bir sigortamız yok. İşimiz tamamen Allah’a havale’’ dedi. Kazanlı beldesi ve civarında seracılık faaliyetlerinin özellikle döküm zamanında 10 binden fazla insana iş imkanı sağladığını belirten Kazanlı Belediye Başkanı Kenan Yıldırım’a göre, Tarım Bakanlığı, Doğrudan Gelir Desteği ödemelerinde seracılarla ‘dalga geçiyor.’ Seracı, maliyetin yüksek, ürün fiyatının düşük olmasından yakınıyor. Fotoğraf: Abidin YAĞMUR Hububat ekili alanlarla, sera alanlarına dönüm başına aynı oranda Doğrudan Gelir Desteği verildiğini belirten Yıldırım, ‘‘Oysa maliyetler bizde daha fazla. Maliyetler her yıl artıyor. Geçen yıl lastik örtü 2 milyon 200 bin liradan satılıyordu, bu yıl 4 milyon 500 bin liradan satılıyor. İlaç, gübre, akaryakıt ve işçilik maliyetleri de sürekli artıyor’’ dedi. Sera üreticilerinin sorunları ortak: Maliyetlerin yüksek, ürün fiyatlarının düşük olması. Peki çözüm ne? ‘‘Biz pahalı ürün satamamaktan yakınmıyoruz. Maliyetleri kurtaramamaktan yakınıyoruz’’ diyen Kazanlı Belediye Başkanı Kenan Yıldırım, bir üretici olarak tüm sorunların Hükümet eliyle çözülebileceğine inanıyor. Yıldırım, ‘‘Ucuz ürün istiyorlarsa ilaçta, gübrede KDV oranlarını düşürsünler. Üreticiye indirimli mazot ve elektrik olanağı sağlasınlar. En önemlisi Türkiye artık kendi tohumluğunu kendisi üretmeli. Bir kilogram biber tohumu, bir kilo altından daha pahalı. Paramız sürekli dışarıya gidiyor, ithal olduğu için tohumluk pahalı oluyor. Türkiye’nin kendi tohumluğunu üretmesi, seracılığın sorunlarını çözer’’ dedi. Serada yetiştirilen sebzemeyvelerin ticareti ile uğraşan Kazanlı SebzeMeyve Hali esnaflarından Gökhan İnan da, sevkiyatcılar olarak üreticilerle benzer sorunları yaşadıklarını söyledi. Geçen yıl 2 milyon 700 bin lira olan biberin bu yıl 1 milyon 700 bin liradan satıldığını belirten İnan, ‘‘Hükümet AB’nin kuklası olmamalı. İhracat desteklenmeli. Eğer meyvesebze ihracatı yapılmazsa çok sayıda tüccar, çok sayıda üretici bu sektörden çekilmek zorunda kalacak. Bu da büyük bir işsizler ordusu demektir’’ diye konuştu. Üreticilerin maliyetlerini kurtaramamaktan şikayetçi olduğu Mersin’de, narenciye üretiminin yanı sıra seracılıkta tarım sektöründe önemli bir yer tutuyor. Türkiye’nin toplam sera alanlarının yüzde 20.6’sına sahip olan Mersin, toplam cam sera alanının yüzde 6.5’ine, toplam plastik sera alanının yüzde 31’ine, toplam yüksek plastik tünel sera alanının yüzde 45’ine, toplam alçak plastik tünel sera alanının yüzde 8’ine sahip. Sebze üretiminin yüzde 5’i Mersin’den Ö. Abdullah ÖZDEMİR (Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı) Mersin ekonomisinin ürettiği yıllık gayri safi hasılanın yaklaşık yüzde 20’den fazla bir oranı tarımsal üretimden kaynaklanmaktadır. Bu konuda Türkiye ortalamasının yaklaşık yüzde 13 olduğu düşünülürse, tarım sektörünün Mersin ekonomisinde önemli bir rol oynadığı anlaşılacaktır. Mersin İli Gayri Safi Hasılasında Tarımın Payı (yüzde) 1995 15.8 1996 17 1997 18.8 1998 19.7 1999 21 2000 20.9 Tarımın Mersin için çok önemli olduğunu yansıtan bir gösterge de, Mersin’deki toplam istihdam içerisinde, tarımın oldukça önemli bir paya sahip olmasıdır. 2000 yılı verilerine göre, tarımın toplam istihdam içindeki payı yüzde 57.6 gibi oldukça yüksek bir orandır. Bu oranın Türkiye için yüzde 50’nin altında olduğu hatırlanırsa, Mersin’deki tarım sektörünün ne kadar önemli olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Mersin tarımsal üretim açısından, DPT 2000 yılı verilerine göre, Konya, İzmir ve Balıkesir’in ardından dördüncü sırada yer almaktadır. Bitkisel üretim açısından ise, İzmir’in arkasında ikinci sırada bulunmaktadır. Mersin özellikle meyve ve sebze üretiminde söz sahibi bir ilimizdir. Ülkemizde toplam meyve üretiminin yaklaşık yüzde 10’u Mersin kaynaklıdır. Bu oran narenciye üretiminde yüzde 25’i aşmaktadır. Ülkemiz sebze üretiminin ise yaklaşık yüzde 5’i Mersin kaynaklıdır. 2003 yılının Ocak ve Kasım ayları arasında ülkemizin yaptığı tarımsal ihracatın değeri 5 milyar 398 milyon 831 bin dolar olmuştur. Bu rakamın yaklaşık 913 milyon doları Mersin üzerinden gerçekleşmiştir. Bunun anlamı, ülkemizin tarımsal ihracatında, Mersin’in yüzde 17 gibi yüksek bir paya sahip olduğudur. Tarım sektörü, Mersin’de kurulu bulunan ve tarımsal ürün işlemesine dayanan sanayi kuruluşları için, hammadde sağlama işlevi görmektedir. Bu nedenle, tarım sektörünün gelişmesi ve rekabet gücü kazanması, bu alanda faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarının da rekabet gücünü artıracaktır. Uygun politikalar belirlenmesi halinde bu rakamların çok daha yükselmesi mümkündür. Mesela, desteklenecek ürünler belirlenirken, Türkiye’nin üretim yapısına uygun olan ve emek yoğun üretim süreçle rine dayanan meyve, sebze ve çiçek gibi ürünlerin desteklenmesi halinde, Mersin bu ürünlerin üretiminde bir patlama yapabilir. Ancak ülkemizde tarım destekleri verilirken, sermayeyoğun üretim süreçlerine dayanan ve ülkemizin yapısal olarak hiçbir zaman rekabet üstünlüğüne sahip olamayacağı tahıl, pancar, vb. ürünler desteklenmektedir. Bu yanlış politika sonucunda, sebze ve meyve üretimine ayrılması gerekli alanlarda bile, tahıl gibi ürünler yetiştirilmektedir. Bu çarpık destekleme politikasına bir an önce son vermek gerekmektedir. Ayrıca Mersin ili kırsal kesiminin ihtiyaç duyduğu altyapı yatırımlarının tamamlanması halinde, çiftçilerimiz üretim miktarını, verimliliğini ve ürün çeşitliliğini artıracaklardır. Bu ise ülkemizdeki tüketiciler için bol ve ucuz ürün, üreticilerimiz için yüksek gelir ve ihracat artışı nedeniyle de devletimiz için döviz kazancı anlamına gelecektir. Bunlardan dolayı, genel olarak ülkemiz, özel olarak da Mersin tarımı, piyasa ekonomisinin işleyişi ve Dünya Ticaret Örgütü normları ile çelişmeyecek politika araçlarıyla desteklenmelidir. Bu çerçeve içerisinde geliştirilecek destekleme politikaları ile tarım sektörü önemli ölçüde istihdam ve gelir yaratan bir sektör haline gelebilir. 27