22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tarım Yasası tasarısı hazırlandı Hayvancılıkta kârlılık artabilir Prof. Dr. Hazım GÖKÇEN (Emekli Öğretim Üyesi) Tarım Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Tarım Kanunu tasarısında başta sebzemeyve üreticileri olmak üzere bir çok üreticinin “Doğrudan Gelir Desteği’’ kapsamı dışına çıkarılması öngörülüyor. Sebzemeyve üreticisine DGD yok Hacer BOYACIOĞLU A NKARA Tarımsal destekleme yapılacak ürünler yeniden belirleniyor. Tarım Bakanlığı tarafından hazırlanan ve TBMM’ye sevk edilen Tarım Kanunu tasarısında, başta sebzemeyve üreticileri olmak üzere bir çok üreticinin “Doğrudan Gelir Desteği’’ kapsamı dışına çıkarılması öngörülüyor. Tasarı, tarımsal alanda sözleşmeli üretime geçilmesini de amaçlıyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan tasarının, AB’ye uyum çalışmaları kapsamında hazırlandığı belirtiliyor. Tasarıyla getirilen düzenlemeler özetle şöyle: .Tasarı, tarımsal destekleme yapılacak çiftçileri kısıtlıyor. Buna göre, meyvesebze alanları, çayır ve mera alanları, ‘‘orman envali ürün’’ alanları ve çevre amaçlı tarım arazileri korunması projesi kapsamında çevresel yönden hassas olduğu belirlenen alanlar dışında kalan alanlarda; bitkisel üretim faaliyetlerinde bulunan çiftçilere doğrudan gelir desteği ödemesi yapılacak. Bu çerçevevede, artık bağcılara, narenciyecilere, çayır ve mera sahiplerine devlet doğrudan gelir ödemesiyle destek sağlamayacak. Tarımsal desteklemelerin destekleme bütçesi içindeki payı, Bakanlar Kurulu tarafından değiştirilebilecek. Buna göre, doğrudan gelir desteği gibi tarımsal destekleme araçlarının toplam bütçe içindeki payları gerektiğinde Bakanlar Kurulu’nca cari bütçe yılında yüzde 25 artırılabilecek veya azaltılabilecek. .Tarımsal politikaların önceliği ‘‘yeterli ve güvenilir gıda arzının sağlanması’’ olacak. Tarımsal faaliyetlerde bilgi ve uygun teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılması da, politikaların öncelikleri arasında yer alacak. .Tasarı, tarımda sözleşmeli üretimin özendirilmesini de öngörüyor. Buna göre, bakanlık tarım sektöründe sözleşmeli üretimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için gereken düzenlemeleri yapacak. Sözleşmeli üretimi özendirmek üzere üreticilere, kanunla belirtilen desteklerin verilmesinde öncelik tanınacak. .Tarımsal desteklemeler 8 ayrı kalemden oluşacak. Bu kalemler, doğrudan gelir desteği, fark ödeme, telafi edici ödemeler, hayvancılık destekleri, tarım sigortası ödemeleri, kırsal kalkınma destekleri, çevre amaçlı tarım arazilerini koruma programı destekleri ve diğer destekleme ödemelerinden oluşacak. Doğrudan Gelir Desteği’nin tüm tarım desteklemeleri içindeki payı yüzde 45 olacak. .Haksız yere yapıldığı anlaşılan destekleme ödemeleri, ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanunun 51. maddesinde belirtilen gecikme zammı oranları dikkate alınarak hesaplanan kanuni faiziyle birlikte geri alınacak. Haksız ödemenin yapılmasında ödemeyi sağlayan belge veya belgeleri düzenleyen gerçek veya tüzel kişiler, geri alınacak tutarların tahsilinde sorumlu tutulacaklar. Destekleme ödemelerinden haksız yere yararlandığı tespit edilen üreticiler, beş yıl süreyle hiçbir destekleme programından yararlandırılmayacaklar. ayvan yetiştiricileri arasında geniş çaplı bir kamuoyu yoklaması yapılmış olsa kanımca ezici çoğunluğu yem fiyatlarının pahalı, ürün fiyatlarının ucuz olduğunu gerekçe göstererek kâr edemediklerini ileri süreceklerdir. Çıkması olası bu sonuç aslında hiç de yanlış değildir. Ne var ki yetiştiricilerin çoğunluğunun bilmediği husus bilinçli yapıldığında hayvancılığın en az öteki sektörler kadar kârlı bir ekonomik faaliyet olduğu gerçeğidir. Hayvancılıkta kârlılığı artırıcı önlemler şöylece sıralanabilir. Hayvancılıkta kârlılığı azaltan etmenlerin başında bağımsız olarak yapılması gereken bu faaliyetin yüzyıllardır bitkisel üretimin bir yan dalı olarak görülmesi ve yapısı gereği kimi doğal riskler taşıyan bitkisel üretimin uğradığı zararların hep hayvancılıktan karşılanması gibi yanlış bir anlayış gelir. O halde hayvancılıkta kârlılığı artırmanın öncül yolu kendi kendine yeten optimum ölçekli bağımsız işletmelerin yaygınlaştırılmasından geçer. Halk hayvancılığında kârlılığı azaltan diğer bir neden de üretimde kullanılan damızlık hayvanların çoğunluğunun düşük verimli yerli ırklardan oluşuyor olmasıdır. Hayvanların beslenmesinde bir yaşama payı bir de verim payı olgusu vardır. İster verimli ister verimsiz olsun tüm hayvanların normal metabolik faaliyetlerini sürdürebilmeleri için yaşama payı kadar yemi almaları gerekir. Verim payı ise hayvanların verimlerine göre artırılması gereken yem miktarını ifade eder. Bu bilimsel veriden hareketle ve örneğin süt sığırı yetiştiriciliği söz konusu olduğunda beş adet düşük verimli inek yerine bir adet yüksek verimli inek beslemek sadece yemden değil mekandan ve sağlık harcamalarından da tasarruf sağlayarak kârlığın önemli ölçüde artmasına neden olacaktır. Sağlıksız barınak olgusu hayvancılıkta kârlılığı azaltan etmenlerin başında gelir. Beton ya da kerpiçten yapılma kiremit çatılı,dar pencereli ahırlar ve bağlamalı sistem hayvanların temiz hava ve güneş yerine amonyak, karbon dioksit gibi zararlı gazları sürekli almalarına, dolayısıyla da daha sık hastalanmalarına ve verimlerinin düşmesine neden olur. Oysa ülkemizde de giderek yaygınlaşan serbest dolaşımlı açık ya da yarı açık ahır sistemleri hayvanların güneşten ve temiz havadan daha fazla yararlanmaları sağlamak suretiyle verimliliği, dolayısıyla da kârlılığı artırmaktadır. Bir hayvancılık işletmesinin girdileri içerisinde yemin payı yaklaşık yüzde 70 dolayındadır. Bu,yem ne kadar ucuza temin edilirse işletme o kadar fazla kâr edecek demektir. Eskiden yemini kendisi ucuza üreten hayvan yetiştiricileri şimdilerde yem fabrikalarının yaygınlaşmasının da sonucu olarak özellikle kesif yemi fabrikalardan pahalıya satın almaktadırlar. Oysa orta ölçekli bir işletme küçük bir yatırımla kesif yemin ucuza üretebileceği gibi, özellikle mısır silajı yaparak kaba yemi de ucuza üretmiş ve de kış boyu hayvanlarına besleyici değeri yüksek yem vermiş olur. Bir süt sığırcılığı işletmesinin iki temel ürününden birisi yavru diğeri de süttür. İnek gebe kalıp yavru vermezse süt de veremeyeceğinden işletme her iki üründen de yoksun kalmış olur. Öyleyse ineklerin kısır kalmamalarına ve sağlıklı memelere sahip olmalarına özen göstermek gerekir. Bir süt sığırcılığı işletmesinin kârlı olabilmesi o işletmedeki ineklerin her yıl bir yavru vermelerine bağlıdır. Hayvanlarda kısırlık olgusu bu döngüyü bozarak işletmenin kârlılığını azaltmaktadır. Kısırlık beslenmeyle doğrudan ilişkilidir. Besinlerle yeterli enerji alamayan inekler kısır kalırlar. Bu yüzden ineklerin yeterli ve dengeli beslenmeleri şarttır. Kısırlık olgularının büyük çoğunluğu doğumu izleyen ilk ay içerisinde ortaya çıkar. O nedenle doğum esnasında ve sonrasında ineklerin temiz ortamlarda bulundurulmaları son derece önemlidir. Bir ineğin üretim yönünden en önemli organlarından biri de memeleridir. Halk arasında bir inek dört memeden ibarettir söylemi sıkça tekrarlanır. Öyle ki, bir memenin çeşitli nedenlerle körelmesi demek sütün yüzde 25 oranda azalması demektir. Bu nedenle ineklerin temiz yerlerde barındırılmasına,sağım sırasında memelerin temizlenmesine, sağımcının ellerinin ve sağım makinelerinin temizliğine özen gösterilmelidir. Tüm bu saydığımız ve daha sayamadığımız başka önlemler hem hayvancılıkta kârlılığı artırarak yetiştiricilerin refahına hizmet edecek hem de ulusal gelirimize olumlu katkı sağlayacaktır. H 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle