22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘‘Tarım Reformu’’, tarımsal teknolojiyi geriletti İbrahim YETKİN (Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı) T ürkiye tarımının yapısal bir değişim zorunluluğuyla karşı karşıya bulunduğu bir gerçek. Ancak, ‘‘tek seçenek’’ olarak sunulan mevcut politikalar, bu değişimi olumsuz yönde zorluyor. IMF, Dünya Bankası, AB gibi önemli güç odaklarının desteğiyle, özellikle 1999 yılından bu yana uygulamaya konulan, ‘‘Tarım Reformu’’, bu ‘‘ekonomik zorlama’’ politikasının çerçevesini oluşturuyor. Bu programın iki ana maddesi artık herkes tarafından biliniyor: Kamunun elinin tarım sektöründen çekilmesi ve tarıma aktarılan kaynakların kesilmesi. *** ‘‘Tarım Reformu’’, ‘‘Türk tarımının modernleştirilmesi’’ ya da ‘‘piyasaya uyum sağlaması’’ açısından bir zorunluluk olarak sunuluyor. Gerçekte ise, bu program, Türk tarımının ana gövdesini oluşturan küçük ve orta işletmelerin gelişip güçlenmesini, kendi içinden kaynak yaratarak teknolojik düzeyini geliştirmesini, modern teknolojiye uyum sağlamasını önleyerek, gelişmenin önündeki en büyük engeli oluşturuyor. *** Türkiye’de tarımsal işletmelerin modern teknoloji kullanma düzeylerini saptamakta kullanılan önemli göstergelerden biri traktör kullanımıdır. Bu açıdan Tarım Reformu’nun bütün hızıyla uygulandığı 19992002 yılları itibariyle Türkiye’de traktör satışlarına bir göz attığımızda ilginç bir tabloyla karşılaşıyoruz: Buna göre: 1999 yılında Tarım Reformu’nun uygulanmaya konulmasından bir önceki yıl olan 1998 yılında satılan toplam traktör miktarı 48.568 idi. Kaynakların kısılmaya başlandığı 1999 yılında bu rakam 19.280’e düştü. Ekonomik bir krizin patladığı 2001 yılında satış 10.125, krizin etkisini sürdürdüğü bir sonraki yıl ise 6.322 olarak gerçekleşti. Yani satışlar 3 yıl içinde kabaca sekizde yedi oranında azaldı. *** Aynı dönemde, üre gübresi kullanımı 1999 yılında 1 milyon tondan 2002 718.524 tona, DAP gübresi ise 631.626 tondan 383.883 tona geriledi. 1999 yılında 145 bin ton olan sertifikalı hububat tohumu kullanımı 80 bin tona düştü. Tarımsal üretim aynı dönemde yüzde 4 oranında azaldı. ‘‘Programın uygulanması sonucu tarımsal gelirde gözlenen kayıp (19992002 yılları arasında) yüzde 16 olarak gerçekleşti. Tarımsal sübvansiyonlardaki kesintiler 5.5 milyar doları buldu. *** Tarımsal teknolojinin gelişmesinde önemli faktörlerden biri de tarımdaki reel fiyatların düzeyidir. Reel fiyatlar yükseldikçe, tarıma kaynak aktarılır ve yatırım düzeyi artar. Bu açıdan bakıldığında, ele aldığımız dönemde fiyatlar yüzde 13 oranında azaldı. Yine aynı dönemde, gübre sübvansiyonları, ilk aşamada yüzde 50 oranında azaltılıp ardından Kasım 2001’de tamamen kaldırıldı. Gübre fiyatları iki kat yükseldi ve normal faiz hadlerinin yüzde 20 altında olan tarımsal kredi faiz hadleri ortalama faiz oranının yüzde 30 üzerine çıkarıldı. Kısacası, 19992002 yılları arasında tüm hızıyla uygulanan ve tarımsal modernleşmenin, tarımda teknolojik gelişmenin gereği olarak sunulan Reform, tarımda teknoloji kullanımını olumsuz yönde etkiledi. *** ‘‘Tarım Reformu’’nun tarımsal teknolojinin gelişmesinin önünde oluşturduğu engeller yalnızca kaynak akışını engellemek ve girdi fiyatlarını yükseltmekle sınırlı kalmadı. Küçük ve orta tarım işletmelerinin ülkemizdeki en güçlü kooperatif örgütlerini oluşturan Tarım Satış Kooperatifleri üzerinde de Dünya Bankası aracılığıyla kaynak geliştirme ve teknoloji kullanımını engelleyecek baskılar uygulandı. Bu kuruluşların tarımsal sanayi işletmelerini geliştirmek amacıyla yatırım yapmaları engellendi, giderek tarımsal sanayi işletmelerini tasfiyeye zorlandılar. *** Türkiye, ülke nüfusunun üçte birini, istihdam gücünün yarıya yakınını oluşturan tarım sektörünü yıkılmaya terk ederek kendine yeni ve parlak bir gelecek oluşturamaz. Bu gidişin sonu, yıkıma sürüklenmiş kırsal alanlarda yabancı tekeller tarafından oluşturulmuş plantasyonlardan oluşan bir tarımsal yapıdır. Bu tür yapıların bir ülkede tarım sektörünü ve tarımsal teknolojiyi geliştirip geliştirmediğinin en iyi örneklerini, insanları açlıktan kırılırken tüm dünyaya meyve ihraç eden ‘‘muz cumhuriyetleri’’ vermektedir. Türkiye, bir ‘‘muz cumhuriyeti’’ değildir; olmamalıdır. Bunun için tarım sektöründe faaliyet gösteren Tarım Satış Kooperatifleri, çiftçi kuruluşları, teknik eleman örgütleri ve tarımsal sanayi kuruluşlarının alternatif politikaların oluşturulması ve uygulanması için güçlerini birleştirmelerinin zamanı gelmiştir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle