22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tarım Bakanı Güçlü: Avrupa Birliği müzakerelerinde en uzun sürecek konu tarım olacak Akademisyenler, bürokratlar, sektör temsilcileri, siyasetçiler, gazeteciler, sivil toplum örgütleri Tarım Bakanlığı’nın düzenlediği toplantılarda AB müzakerelerine hazırlığı tartıştılar A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, akademisyen, bürokratlar, siyasetçiler, sektör temsilcileri, siyasetçiler, gazeteciler, sivil toplum örgütlerinin biraraya geldiği toplantılar ile AB tarım müzakereleri öncesi neler yapılması gerektiğini tartıştırdı. Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü, müzakareler boyunca en uzun süreceği beklenen ve en çok belirsizlik içeren konunun ‘‘tarım’’ olduğuna dikkat çekerek, ‘‘Bakanlık olarak tarım müzakerelerini nasıl yöneteceğimiz ve nasıl yürüteceğimiz üzerinde çalışmaktayız. Mevcut olan ve ileride ortaya çıkması beklenen güçlükleri öngörmeye ve bunların çözümleri üzerinde azami gayretin içindeyiz’’ dedi. ‘‘AB tarım müzakerelerine hazırlık ve müzakere sürecinde tarım üzerine tartışma’’ başlıklı toplantılarda konuşan Tarım Bakanı Güçlü, 1012 yıl sürmesi beklenen tam üyelik müzakerelerinin zorlu geçeceğine değindi ve ‘‘Müzakere sürecinde, başta üniversiteler ve sivil toplum örgütleri olmak üzere tarım sektörüyle ilgili tüm kesimlerin desteğine ve katkısına ihtiyaç bulunmaktadır. Mevcut olan ve ileride ortaya çıkması beklenen güçlükleri öngörmeye ve bunların çözümleri üzerinde azami gayretin içindeyiz. Bu konuda Bakanlığımızın dışında mevcut olan tecrübe ve bilgi birikimlerinden de yararlanmak istememiz doğaldır’’’’ dedi. AB’ye uyum çalışmaları konusunda bilgi veren bakanlık Müsteşar Yardımcısı Nebi Çelik de, yaklaşık 120 bin sayfadan oluşan AB müktesebatının yarısının, oldukça karışık, sürekli değişen tarım mevzuat ve uygulamalarından oluştuğunu, tarım alanında TürkiyeAB ilişkilerinde en öncelikli konunun da ‘‘Türk tarımının ortak tarım politikasına uyumu’’ olduğunu ifade etti. Türkiye ile AB’nin tarım sektörleri arasında başta nüfus olmak üzere, tarımsal istihdam, işletme ölçeği, teknoloji kullanımı, örgütlenme, verimlilik, kalite standartları, bitki ve hayvan sağlığı, çiftçi, arazi ve hayvan kayıt sistemleri ile idari yapılanmalar bakımından farklılıklar ortaya çıktığını anlatan Çelik, bu farklılıkların büyük ölçüde tarımsal alt yapının yeterli olmayışından ve sağlıksız şekillenmesinden ileri geldiğini bildirdi. Öncelikle ‘‘mevzuat uyumu, ürün deseni, hayvancılık, gıda güvenliği’’ konularında çalışmalar yapılması gerektiğini kaydeden Çelik, AB mevzuatına uyum çerçevesinde 17 kanun, 211 yönetmelik, tebliğ ve talimat gibi idari düzenlemelerin yayımlanmasının öngörüldüğünü aktardı. Çelik, bugüne kadar da 7 adet kanun ve 34 adet yönetmeliğin hazırlandığını, kalan kısmının da orta vadede önceliklerine göre çıkartılacağını söyledi. olumlu bir adım olduğunu, bunun yanısıra Avrupa Komisyonu’nda çalışmış bir uzmanın da danışman olarak alınması gerektiğini söyledi. Ankara Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Tuğrul Arat da, bakanlık içinde bir istihdam düzenlemesinin gerekliliğine dikkat çekti ve tarım hukukçusu yetiştirilmesinin önemine değindi. Toplantıların ‘‘sonuç ve değerlendirme’’ bildirgelerinde de konuya ilişkin şu saptamalara yer verildi: ‘‘Müzakere hazırlık sürecinde personelin eğitimi en önemli konulardan biridir. Müzakere sürecine katılacak personel, uzmanlık, yabancı dil ve müzakere yöntemleri alanlarında eğitilmelidir. Müzakerelerde baş müzakerecinin yanı sıra çalışma grubu üyeleri de belirlenmelidir. Zira tutum kağıtları çalışma gruplarınca hazırlanacaktır. Uzmanlığa önem verilmelidir. Çünkü tarım müzakereleri ürün bazında yürütülmektedir. Çalışma gruplarının oluşturulmasında bu durum gözönünde bulundurulmalıdır. Tarımla ilgili müzakerelerde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan bir üst düzey bürokrat baş müzakereci yardımcısı olmalıdır. Müzakere heyetinde bir de tarımla ilgili hukukçu bulunmalıdır.’’ Örgütlerin önerileri Toplantılar sırasında söz alan tarımla ilgili sivil toplum örgütleri de görüşlerini açıkladılar. TZOB temsilcisi Ali Eryılmaz; arazi, hayvan varlığı ve üretim kayıtlarının tamamlanması için çalışmaların hızlandırılması, kontrol hizmetlerinin ve akredite olmuş laboratuvarların geliştirilmesi, tarımsal ürünlerin yalnızca üretimi değil, işlenmesi, hazırlanması ve korunması konusunda da gerekli önemlerin alınmasını istedi. SETBİR Başkanı Erdal Bahçıvan, tarım sektörünün reforma gereksinim duyduğu bir dönemde, konunun yalnızca AB üyeliğinin gerekleri gibi anlaşılmasının üzücü olduğunu kaydetti ve AB üyeliği olsa da olmasa da tarımın sorunlarının tartışılması gerektiğini vurguladı. Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin, tarımda verimlilik ve rekabet gücünü artırmak, tarımsal işletmelerin yapılarını modernleştirmek, işletme sayısı ve kırsal nüfusu azlatmak, tarım satış kooperatiflerini korumak gerektiğinin altını çizdi. Ziraat Mühendisleri Odası temsilcisi Fatih Taşdöğen, ortak tarım politikasının tarımsal ürün arzının sağlanması, üreticilere adil bir yaşam standardı sağlanması ve nitelikli gıdanın tüketicilere uygun fiyattan sağlanması olmak üzere üç ana amacı olduğuna dikkat çekti ve müzakerelerin bu kapsamda sürdürülmesini önerdi. TESK temsilcisi Güngör Şarman, tarımdaki fazla nüfusun sanayi ve hizmetler sektörüne aktarılmasından çok, yeni iş alanları açılması, tarımda destekleme politikalarının netleştirilmesi ve farklılıkların AB’ye benimsetilmesi gerektiğini aktardı. Pankobirlik temsilcisi Miktat Çakır, şeker sektöründe ekoloji ve yetiştirme teknolojisi açısından AB ile atbaşı gidildiğini belirtti ve AB’ye tam üyeliğin gerçekleşmemesi olasılığının da gözönüne alınarak ‘‘pazar’’ olmak yerine ‘‘pazar payına sahip’’ bir ülke olabilmek için alternatif planın hazır olması gerektiğini dile getirdi. Türkiye Yem Sanayicileri Birliği temsimcisi Bekir Taş kaldıran, AB ülkelerinde sağlıklı gıdaya verilen önem verildiğini, bu konunun ana unsurlarından birinin yem olduğuna gönderme yaparak, yem yasası taslağının yasalaşmasının önemini vurguladı. BESDBİR temsilcisi Yüce Canoler, kanatlı eti sektörü açısından yüksek maliyetler nedeniyle ihracatta sıkıntı yaşadıklarını, gümrük vergilerinin kalması halinde bu maliyetlerle varlıklarını sürdüremeyeceklerini, maliyetleri düşürücü önlemler alınması gerektiğini söyledi. Gıda Dernekleri Federasyonu temsilcisi Ergin Erzurumlu, işlenmiş tarım ürünleri sektörü içinde makarna, şeker ve salça grubu gibi bazı alt sektörlerin AB ile rekabet edebilecek düzeyde olduğunu ifade ederek, AB’ye yapılacak makarna ihracatının 2.5 milyon tonluk bir kota ile sınırlandığını, bu kotanın kalkması için mücadele verdikleri anlattı. TarmakBir temsilcisi Cahit Tekbaş ise, AB sürecinde ithalat kıskacında kalmamak için pancar ve tütün gibi ürünlerin kotalarının daha da aşağı çekilmemesi gerektiğini bildirdi. Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği temsilcisi Sevil Atlı, alternatif bir üretim biçimi olan organik tarımın teşvik edilmesi gerektiğine dikkat çekti. OrKoop Başkanı Cafer Yüksel, Türkiye’nin yüzde 24’ünün orman alanı olduğunu, nüfusun sekizde birinin orman alanlarında yaşadığını belirterek, kötü koşullarda yaşayan orman köylüsünün özgün durumuna eğilinmesi gerektiğini söyledi. TEMA danışmanı Mahir Gürbüz de, tarım strateji belgesinin daha bütünlükçü olarak geliştirilmesi, toprak ve su yasalarının çıkarılması gerektiğinin altını çizdi ve ‘‘AB’nin eski ve yeni üyeleri gezilip incelenmeli. Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde Türkiye’nin pozisyonunu paylaşan ülkelerle ortak hareket edilmesi gerekiyor’’ dedi. TOBB temsilcisi Prof. Dr. Engin Sakarya da, ortak piyasa düzenlerinin ortak tarım politakısının temelini oluşturduğu görüşüne yer verdi ve bu düzenlemelere uyum konusunda Türkiye’nin her sektördeki rekabet gücünün incelenmesi gerektiğini aktardı. AB’den katkı sağlanmalı Çok sayıda akademisyenin de katıldığı toplantılar sonunda varılan sonuç bildirgelerinde, Türk tarımı ile AB tarımı arasında büyük farklılıklar olduğuna dikkat çekilerek, şöyle denildi: ‘‘Farklılıkların giderilmesi için müzakereler sırasında ulusal bütçeden ciddi desteklerin alınması gerekmektedir. Ayrıca, AB’den de önemli katkılar sağlanmalıdır. Türk tarımının yapısal osrnuları çözülerek rekabet gücü artırılmalıdır. Türkiye’nin AB üyeliğinden sonra AB fonlarından neskadar pay alacağı ve AB bütçesine ne kadar katkıda bulunacağı hesaplanmalıdır. Tarım sektöründe fazla istihdam ve gizli işsizlik mevcuttur. bu nedenle bu sorunun çözümü gerekmektedir. Tarımda verimliliğin artırılması zorunluluğu vardır. Türkiye, AB sürecinde tarımsal amaçlı kooperatifleri geliştirmelidir. Tarıma dayalı sanayi kırsal alanda tarımsal gelirleri çeşitlendirecek biçimde güçlendirilmelidir.’’ Müzakereciler konusu Toplantıların ana temalarından birini müzakere sürecinde görev yapacak personel oluşturdu. Ankara Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Gülcan Eraktan, yetişmiş personel eksikliğine değinerek, uzmanlaşmış kadrolara gereksinim duyulduğunun altını çizdi. AB Genel Sekreterliği eski yöneticilerinden Güven Erdal, Polonyalı danışman Jery Plewa ile yapılan çalışmaların çok 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle