22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

USD Genel Sekreteri Tanık, un sektörünü değerlendirdi: "Kayıt dışının önüne geçilsin” Buğday alım politikası yanlıştı Ş. Şemsi BAYRAKTAR (TZOB Genel Başkanı) B A ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)Buğdayı dünya fiyatlarıyla aynı seviyede temin ettikleri sürece ihracatın artmaya devam edeceğini belirten Un Sanayicileri Derneği (USD) Genel Sekreteri İlker Tanık, sektördeki en büyük sorunun kayıt dışı üretimden kaynaklanan haksız rekabet olduğunu söyledi. Tanık "Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 2005 yılında tekrar büyük miktarda buğday destekleme alımı yapması, hububat borsalarının işleyişine darbe vurdu" diye konuştu. Un Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri İlker Tanık, Cumhuriyet TarımHayvancılık ekinin un sanayinin durumu ile ilgili sorularına şu yanıtları verdi: Sektörde Türkiye’nin konumunu nasıl görüyorsunuz? Şu anda sektörde ihracatta birinci durumundayız. Üretimde de AB’deki ülkelerin önündeyiz. Buğdayı dünya fiyatlarından temin ettiğimiz sürece, üretim ve ihracatımızın artmaya devam edeceğini umuyorum. Bunun yanında Afrika’ya ihracatımızın geliştiğini söyleyebilirim. Sektördeki işletmelerin rekabet açısından genel görünümü nasıl? Gelişmiş ülkelerin aksine bizde tekelleşme oranı çok düşük. En büyük firma iç pazarda yüzde 11.5 pazar payına sahip. Kartelleşme yok ve aşırı rekabet ortamı var sektörde. ABD’de ise 200 civarında işletme bulunuyor ve bunların içinde 78 işletmede yoğunlaşma görülüyor. Aşırı rekabet neden kaynaklanıyor ve bu durumun ne gibi sonuçları oluyor? Sistemde bozukluk olduğu için böyle oluyor. Serbest piyasa ortamının yeterince oluşmaması, kayıt dışı ekonomi sebebiyle oluşan haksız rekabet, düşük kapasiteyle çalışan birçok işletmenini ayakta kalmasını sağlıyor. AB ülkelerinde kapasite kullanım oranı yüzde 8090’ları bulurken ülkemizde bu oran yüzde 38’de kalıyor. Eğer sistemde düzelmeler olursa, kapasitesi küçük olanlar yaşayamayacak ve daha sağlıklı bir ortam oluşacak. Sektördeki sorunları anlatır mısınız? Sektörde eğer haksız rekabet önlenemezse, gelecek çok parlak görünmüyor. Hem çiftçi, hem de üretici tarafından baskı var üzerimizde; iki taraf de fatura vermek istemiyor. Üretici kesiminde bu durum prim sistemi ve belge alımıyla çözülebilir. Bunun yanında bu sene TMO’nun yeniden uygulamaya koyduğu büyük miktarlı buğday alımları ki bu sene beş milyon ton tuttu borsacılık sistemi önünde engel oluşturmaya başlamıştır. İhracatta, özellikle Irak’a yapılan ihracatta önemli bir artış göze çarpıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? Bizim sanayicimiz, diğer ülke sanayicilerine göre daha girişken. Yurt dışına gider, pazarı kendi araştırır bulur. Fakat, Avrupa’da herhangi bir sanayiciden bunu bekleyemeyiz. Irak’ta de savaş nedeniyle oluşan kargaşa ortamında, sanayicimiz girişkenliğiyle kendi pazarını genişletti. Ülkenin devamlı olarak bir miktar kaliteli buğday ithalatına gereksinimi olduğunu düşünüyorsunuz. Bunun gerekçesi nedir acaba? Buğdayın kalitesinde son dönemlerde iyileşmeler oldu; ancak ekmek tarafında istek var, çok çeşitli ekmek üretiliyor. Bunun için Türkiye’de üretilmeyen buğdayın ithal edilmesi gerekiyor. Bir de şu yararı var ithalatın; üretici ithal edilen yüksek fiyatlı ürünü görünce, o ürünü üretmeye yönelecek. AB ile müzakere süreci sizce un sanayini nasıl etkileyebilir? Öncelikle AB içinde tarımda destekleme sistemlerinde sorun var. Ben bu sistemin değişeceğine inanıyorum. Benim görüşüme göre AB’de ileride özellikle buğdayda bizim sistem uygulanacak. Bunun yanında müzakerelerde bizdeki primin de AB seviyesine çıkacağını düşünüyorum. Tarımda prim sisteminin tek olmasını neden talep ediyorsunuz? Mazot,tohum, gübre primleriyle amaç çiftçiyi desteklemek gibi görünse de bu destekler küçük çiftçiyi korumuyor; destekler araziye göre veriliyor ve büyük çiftçi lehine görünüyor. Küçük çiftçi kendine verilen yetersiz primi almak için bürokrasiyle uğraşmak istemiyor. Zaten uğraşsa masrafları artıyor ve alacağı prim daha da önemsiz kalıyor. Eğer tek prim sistemine geçilirse, ürün miktarı çoğalacak ve kayıt sistemi daha düzgün olacak. u yıl üretici maliyetinin yüzde 2530 daha altında bir fiyatla buğday sattı, üreticinin ürününün bittiği dönemde fiyatlar yükselmeye başladı, şu anki piyasa fiyatları üretici satış fiyatının yüzde 30 fazlası, bu ticaretten kimlerin kazançlı çıktığı belli. Çiftçi yine kaybetti. TMO’nun bu yıl uygulanan alım politikasındaki hataları nelerdi? TMO’nun hasat sezonunun en yoğun olduğu dönemde 35 Ykr/kg olarak açıkladığı alım fiyatı geçen yıl ki fiyatın yüzde 6 gerisinde kalmıştır. TMO alımları 30 tonla sınırlandırmıştır. Ayrıca Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı üreticilerden alım yapacak olması, alımlara bir sınır daha getirmiştir. TMO bu yıl ilk defa iç satış fiyatlarını alım fiyatlarıyla birlikte açıklamamıştır. Ürün alımlarını vadeli olarak yapmıştır. Dahilde işleme izin belgesi kapsamında hububat mamulleri ihracatını gerçekleştirenlerin TMO’dan buğday alabilmeleri için ihracatı fiili olarak gerçekleştirmelerinin yanısıra, taahhüt etmelerinin de yeterli görülmüştür. TMO’nun fiyat açıklamadan önceki piyasa fiyatlarını hatırlamak gerekirse, Mayıs sonu itibariyle borsalarda ortalama buğday fiyatı, 34 Ykr/kg, borsaların olmadığı yerlerde ise tüccara satış 30,8 Ykr/kg seviyesindedir. TMO’nun başlangıç alım fiyatı açıklamasıyla fiyatlar düşmeye başlamış, Haziran ayında borsalarda oluşan ortalama buğday fiyatı 3032 Ykr/kg’a, borsaların ve TMO’nun alım merkezinin olmadığı yerlerde ise 26 Ykr’a kadar gerilemiştir. Düşüş, Temmuz ve Ağustos ayında da devam etmiştir. Temmuz ayında borsaların ortalama fiyatı 3031,5 Ykr/kg, Ağustos ayı fiyatları ise 31,830,8 Ykr/kg olarak gerçekleşmiştir. Bu arada yine borsaların ve TMO alım merkezlerinin olmadığı yerlerde üretici buğdayını 25 Ykr’a kadar olan fiyatlardan satmıştır. TMO, 5 Temmuzda alımlarındaki kotayı 50 tona çıkarmış, Eylül ayından itibaren de alımlarda kota uygulamayacağını açıklamıştır. Temmuz ve Ağustos aylarında fiyatlarda da bir düzenleme yapmış ve her ay için 5 Ykr fiyat ilave etmiştir. TMO’nun Temmuz ayında kota ve fiyatı artırması, ürün fiyatlarının artmasına yetmemiştir. Sonuçta; TMO’nun alımlarda kota uygulaması ve ÇKS şartı öngörmesi, tüccarın piyasaya gelecek ürün arzının fazla olacağı ve istediği fiyattan ürün alabileceği beklentisi yaratmıştır. Tüccar istediği gibi fiyat vermiş, çiftçi çaresiz boyun eğmiştir. Bu arada, piyasada fiyatların bu kadar düşük olması sonucu üretici tüm kota hakkını kullanarak TMO’ya ürün teslim etmiş, ancak TMO hem piyasada regülâsyonu sağlayamamıştır. Eylül ayı ortasından itibaren buğday fiyatları yükselmeye başlamıştır; TMO’nun alım fiyatlarından daha yüksek fiyatla (39 Ykr/kg) satışa başlaması, Çiftçinin, pazara arz edecek ürünün kalmaması, Ürün arzın yoğun olduğu dönemde fiyatların düşük olması, fiyatların yükselmesinin sebepleridir. TMO, 15 Eylül’den itibaren Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamında satışlara başlamıştır. Teslimler, Ekim ayı başında yapılmaya başlamıştır. Eylül sonunda ve Ekim’de borsa fiyatları ortalaması, buğday fiyatlarında bir yükseliş olduğunu göstermektedir (Eylül ayı başında 31,8 Ykr/Kg, olan fiyatlar, Eylül sonunda 34,2 Ykr/kg, ekim ayında yükselişler devam etmiştir. Şu anki borsalar ortalaması fiyatlar 34,8 Ykr/kg, bazı borsalarda fiyatların 37 Ykr/kg’a çıktığı da olmaktadır). Bu yıl dahilde işlemem izin belgesi kapsamında teslimler başlamış olmasına rağmen piyasada bir düşüş görülmemektedir. Tüccarın bu konudaki beklentisi de boşa çıkmış görünüyor. Ancak bu fiyat artışlarının çiftçiye yansıması artık mümkün değildir. Üreticilerin büyük bir çoğunluğu ürünlerini pazarlamış durumdadır.çiftçi perişan tüccar kazandı. Sonuç olarak TMO’nun bu yıl uyguladığı bu politika hem üreticinin zararına sebep olmuş, hem de TMO’ya üstlenebileceğinden daha fazla mali yük getirmiştir. 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle