Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Kuş gribinin asıl suçlusu sistemdir’ Osman NAMDAR (Veteriner Hekim) D oğa tarihinde, insan veya hayvan hastalık salgınlarının tüm dünyayı etkilediği zaman zaman görülmüştür. Veba bunların en bilineni. Amerika’ya ilk gidenlerle taşınan sivrisineklerin neden olduğu sıtmanın Azteklerin büyük bir kısmının ölümünü neden olduğu da bilinmektedir. Günümüzde bu öldürücü salgınların az görülmesi bilimin gelişmesi ve hijyen önlemlerinin sonucudur. Çince’de ‘kendi kendine olan’ anlamına gelen "Doğa", insansoyu tarafından ne kadar kontrol altına alınmaya çalışılsa da, kendi devinimini sürdürür. Bu devinimin içinde mutasyonlar veya genlerde görülen diğer değişikliklerle, neredeyse her an binlerce yeni genetik yapılı organizmalar oluşur. Ne kadarı yaşamda kalır bilinmez, ama kalanlar doğada yeni bir tür olarak yaşamlarına devam ederler ve yaşamı öyle ya da böyle etkiler. İşte bildiğimiz grip (influenza) virüsünün insanlığa ve kuşluğa bir hediyesi olan ‘kuş gribi’ (Avian influenza), hayatı yeniden yorumlamamıza, bazı şeyleri açık seçik görmemize aracı oluyor. İşte son kuş gribi salgını ile görmemizi sağladığı en önemli şey, kapitalizmin gerçek yüzünün ne kadar çirkin ve vahşi olduğudur; kâr uğruna, insanlığı hiçe sayan tarafıdır. Son kuş gribi salgını, bize üç önemli şeyi öğretti. Birincisi, bizim gibi ülkelerde deli dana hastalığı ve kuş gribi gibi "medya starı" hastalıkların, öldürücü birçok hastalıktan daha önemli olduğu yanılsaması. Medya, bizleri ‘öldürücü hastalıkları eradike etmiş bir ülke’ yanılsaması içine itmektedir. Zoonozların başında gelen, ülkemizin yıllardır içinde kıvrandığı verem (tüberküloz), şarbon (antraks), yan etkileri nedeniyle bruselloz (Malta hum ması), her yıl yaz aylarında hortlayan kuduz, son yıllarda her nedense özenle gizlenen 4050 kişinin ölümüne neden olduğu bilinen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) önemsenmez oldu bu yüzden. Hayvansal kökenli gıda zehirlenmelerinden ölenler, sadece ölümün haber değeriyle bize duyurulur. Diğer bir nokta da gelir dağılımındaki eşitsizlikten kaynaklanan açlık sorunudur. Afrika’da açlıktan ölen binlerce çocuk önemli değildir de deli dana hastalığından ölen 153 kişi veya kuş gribinden ölen 60 kişi dünyanın gündemine oturur. Ülkemizde yetersiz beslenmenin ve gizli açlığın neden olduğu ölümler ise görmezden gelinir. Gelelim bir diğer noktaya; Kapitalizmin en vahşi yüzüne bakalım bir de. Dünyada başlıca ilaç tekellerinden biri tarafından üretilen ‘oseltamivir fosfat’ kuş gribinin, daha tedavisinde kullanılan tek ilaç. Oseltamivirin patenti bir şirketin elinde. Hindistan hükümetinin eşdeğer(jenerik) üretim yapma talebi karşısında, firma yetkilileri celallenerek, "Olmaaaz. Yalnızca bu ilacı biz üretebiliriz kardeşim, kârını da biz kaparız’ diyerek, karşı çıktılar. Bu hukuka göre, salgın çıktığında, tek üretici bu firma olacaktır. Uluslararası ticaret anlaşmaları ve patent hakları bu durumu böyle bağlamıştır ve bu durum herkesi, her ülkeyi bağlar. Yani, ne olursa olsun, oseltamivir, insanlığa ait değil, bir şirkete aittir. İşte tam buradan çıkaracağımız dersler var: Bir kuş gribi salgınında paramız yoksa öleceğiz. (Anlamı: Zaten dünya bu kadar insanın yükünü kaldıramıyor kardeşim(!). Boşuna mı küreselleşmiyoruz?) Hastalıklarımızı, ilaç tekelleri izin vermezse sağaltamayacağız. (Anlamı: Zaten yaşamamıza kim karar veriyor ki!). Anlayacağınız, insanların yaşam hakkı, tekellerin kâr haklarından önemsizdir, hatta kârın yanında yaşam hakkı hiçtir. Bu böyle biline. Bir taraftan dünya çapında bir kuş gribi salgını (pandemisinde) 5 milyon ile 150 milyon kişinin öleceği haberleri yayılırken, virüsün pandemik hale gelmesi durumunda bu mümkündür– oseltamivir gibi bir ilacın üretimi üzerinde patent hakkı, kapitalizmin insana verdiği değeri göstermektedir. Salgın durumunda, ortada çare varken insanların ölümüne yol açacak olan kuş gribi midir, yoksa kapitalistlerin kâr hırsı mıdır? Kuş gribinden ölümlerin suçlusu kapitalizm olacaktır. 22