02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kastamonu Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nahit İğdirli ile söyleşi: ‘Pancar alımında yüzde 10 yanılma payı uygulansın’ Mine ÖZGÜR K ASTAMONU "Sevebileceğin bir iş seçersen, yaşamında bir gün bile çalışmış olmazsın." Konfüçyüs’ün bu sözünü doğrularcasına keyifli ve bir o kadar da hevesli çalışıyor, Kastamonu Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nahit İğdirli. Odasındaki Atatürk’ün halkla sohbeti sırasında çekilmiş bir fotoğrafının altında yazan "Vatandaş Böyle Dinlenir" yazısı, ekibi ile birlikte yayınladığı aylık gazetesi ve çiftçilerle kurduğu sıcak iletişimle kiminin ağabey, bazılarının da emmi diye seslendiği Başkan ile söyleşiyoruz. Sözlerimiz, ona akıl danışmaya gelen çiftçilerin sorularıyla sık sık kesintiye uğruyor. Başkan tarafından bekletilmeye hiç alışkın olmadıklarını gözlemlediğim konuklar; hangi buğdayın topraklarına daha uygun olduğu, ilaçlama gibi konularda bilgi alıyorlar. Uzun uzun, gerekçeli verilen yanıtların bile yeterli gelmediği durumlarda ise ‘Nahit ağabey, sen bu yıl hangisini ektin? Geçen yıl da mı aynısını ektiydin?’ gibi sorulara başvuruluyor. Kastamonu Ziraat Odası yeni bir kuruluş. 1997 yılından bu yana etkin olarak çalışıyor. Yalnızca üyelerinden aldığı (yıllık) 10 milyon ile 30 milyon arasında değişen aidatların geliri ile işlevini sürdürüyor. Üyelere verdiğiniz hizmetlerden söz eder misiniz? 800 üyemiz var, merkez ilçenin 178 muhtarlığı bize bağlı. Olabildiğince ucuza tohumluk bitkiler satıyoruz. Danışmanlık hizmeti veriyoruz. En önemlisi de çiftçimizin örgütlü olmasını, haklarının korunmasını sağlamaya çalışıyoruz. Odamız adına, şehir merkezinde bir kaloriferli daire ile bir de Kale Kapısı’nda üç katlı bina satın aldık. Alt katındaki dükkanı düzenleyip, köylünün ne ihtiyacı varsa temin etmek istiyoruz. Şu anda da satışımız var ama istediğimiz gibi düzenli ve çeşitli olmuyor. Satış mağazamızda yonca tohumu, arpa, buğday, fi, gübre, zirai ilaçlar bulunacak. Yine şimdi yaptığımız gibi kar amacı gütmeden (maliyet artı masraf şeklinde) satış yapacağız. Pancar kotası ile ilgili sorunları birkaç kez dile getirdiniz. Bu konuda olumlu bir gelişme oldu mu? Hayır, ne yazık ki bu konuda çiftçimiz çok zor durumda. Üstelik bu uygulamadan kar eden de yine aracılar, emek harcamayanlar oldu. Etyemezler Köyü’nden çiftçi Halim Yapıcıoğlu söze katılıyor ve heyecanla ardı ardına sıralıyor tümceleri: "Dürüst, alın teri ile üretmek suç ise; biz suç işledik. Pancarı tarlada tartamayız ki! Verilen tohumu ektik, bu ürün çıktı. Yıllara göre değişir; bu yıl bizim topraklar verimli oldu, komşu toprak Çankırı’da eksik ürün alındı. Kota uygularken bunu düşünmeleri gerekirdi. Uzmanları, bilenleri yok mu? Devletin almadığı pancarın fazlasını hayvanlara versek, o kadar hayvanımız yok. Bunca emek, alın teri boşa gitti. Zararına çalışmış olduk" Başkan İğdirli de bu tümceleri destekliyor ve şeker pancarının tarla dışında da gelir sağladığını vurgulayarak, "Pancar, çiftçimiz için çok önemli. Ayrıca tarladan sökülmesinden, nakliyesine kadar bir çok kişiye iş imkanı sağlıyor" diyor. Kastamonu’da Şeker Pancarı önemli bir geçim kaynağı olduğuna göre bu sorun yıllardan bu yana karşınıza çıkmıyor mu? Pancar alımlarında önceleri % 1520 yanılma payı vardı. Bu oranın üzerine çıkılmadığı için bizi kurtarıyordu. Bazı iller de kotanın altında üretim yaptığından hükümetin de zararı olmuyordu. Yanılma payı kaldırılınca; kotayı tutturamayan illerden aracılar gelip, bizden yüzde 60 eksik fiyatla pancar alıp, başka ildeki kotası eksik olan çiftçiye değerinin yüzde on altına satıyor. Bizler zarar ederken, üretmeyen adama da emek vermeden kazanç kapısı açılmış oluyor. Nahit İğdirli’nin çözüm önerilerini öğrenmek isti tında artış yok, girdilerde artış var. Süt fiyatının çok bilinen bir ölçütü vardır. Bir litre süt satınca iki kilo yem almak gerekir. Şimdi köylü bu şartlarda nasıl para kazanacak? Besi hayvancılığında şu andaki durum nasıl? O da iyi değil. Bir örnek vereyim, siz durumu anlayın. İki yıl önce gebe düve 3 milyar lira idi. Bu yıl 2 milyar lira. Üstelik az önce söylediğim girdilerin, harcamaların artışı bunda da söz konusu. Devletin süt fabrikaları, etbalık kurumları varken hiç olmazsa fiyat dengeleniyordu. Süt fabrikasını da EtBalık Kurumunu da muhafaza edemedik. Resmi kurumların verdiği rakamlara özel sektör de uymak zorunda kalıyordu. Şimdi hepsi özelleşince fiyatlara dur diyen kalmadı. Yine bir zamanlar kendir üretiliyordu, SEKA alıyordu. Burada yapılan urganlar, kınnaplar yurdun her yerine sevk oluyordu. SEKA özelleşeli ne yapar, ne eder hiç haberimiz yok. Önemli bir iş kolu olan urgancılık da zaman içinde yok oldu gitti. Çiftçinin durumu işte böyle. Kastamonu ve ilçelerindeki dağlık ve küçük topraklarında köylülerin, genelde sebze ve meyvelerde doğal gübre kullandığını, hayvanlarını da kendi yetiştirdikleri yem bitkileri ile besleyip, doğal çayırlarda otlattıklarını gözlemlediğimden söz ediyorum, Başkan’a. "Bu yörenin eti, sütü daha sağlıklıdır diyebilir miyiz?" diye soruyorum. Yanıtlıyor: "Doğrudur. Genelde Kastamonu’da içtiğiniz sütlerin, yediğiniz etlerin yarısından çoğu doğaldır. Çünkü köylümüz kendi imkanları ile besliyor." Umudunu toprağa bağlamış kişilerin sorunlarının bir kısmını yansıttık. Ancak çiftçinin toprak sevdasını tazeleyecek birkaç ucu aydınlık tümce de sıkışıyor, bu söyleşinin içine. Kastamonu Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı İğdirli şöyle anlatıyor: "Çiftçimizin yüzünü güldüren olumlu destekler de yok değil. Ama mağduriyet çok olduğu için daha çok düzenlemeye ihtiyaç var. Mesela yem bitkileri desteği verilmesi iyi oldu. Bir yıldır yonca, fi, silaj mısır korunga gibi yem bitkilerinde destek % 100 artırıldı. Mazot desteği de çok olumlu. Ancak destekler zamanında çiftçiye ulaştırılmalı. Örneğin 2004’ün Nahit İğdirli Macar fi desteğini köylü hala alamadı. Doğrudan bizleri ilgilendiren bir olumlu yorum. Bu konuda da Başkan’ın söyleyecekleri var: destek de Sayın Valimiz’den geldi. Eski Zirai "Hiç değilse yüzde 10 yanılma payının uygulanmaDonatım’ın gübre depoları Özel İdare’ye devredilmişsı bizleri rahatlatır. Bir de o yıl ürün fazla olan illerle az ti. Bizim depomuz olmadığı için burada buğday alımı olan iller göz önüne alınarak, birbirinin kotası tamamyapılamayacaktı. Şehirde depo olmayınca ofis nereye lanmalı. Böylece kota doldurmak için aracılar harekegelsin? Oda olarak buna bir çözüm arıyorduk. Vali te geçemez, köylü sömürülmez. Devlet de ülke geneMustafa Kara, dört depoyu Ofis’in kullanımına verdi. linde öngördüğü kotayı tamamlamış olur." Buğday fiyatı piyasada çok düşmüşken (250 bin lira), Oda başkanı ve çiftçi olarak başka ne sorunlar ofis 340 bin liradan alım yaptı. Ayrıca kilogramda 30 karşınıza çıkıyor? bin lira da devlet desteği aldık." Süt fiyatları çok düştü. Nedenlerini bilemiyorum. Nahit İğdirli’nin, tüm yaşamınca damıttığı bilgiler, Bir bardak çay da Kastamonu’da üç yüz bin lira, bir littoprakla verdiği uğraşa ortak olmuş. Çiftçilik kadar, re süt de. İki yıl önce bir litre sütün değeri beş yüz bitoplum yararına emek vermeyi birinci ilke edinmiş. nin üstüne çıkmıştı. Enflasyon yok deniliyor. Sebep bu "Sorunlar çözüm bekliyor" dese de Başkan, beklemek mu diye düşünüyorum. Yem, gübre, mazot fiyatları da yerine sesini, seslerini duyurmayı ve çözüm aramayı düşse ya da artmasa haklılar. Ama ürettiğimizin fiyayeğliyor. 29
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle