02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Anayasa’ya aykırı davranıyor Prof. Dr. Gürol ERGİN (CHP Muğla Milletvekili) T arım Reformu Genel Müdürlüğü’nün 2006 Mali Yılı Bütçe Kanun Tasarısı’nın hedefler kısmında, Genel Müdürlüğün hedefi şöyle açıklanmaktadır: "TC Anayasası’nın 44. maddesinde belirtilen tedbirlerin alınabilmesi için çıkarılan 3083 Sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu hükümleri; 3083 Sayılı Kanun ve çeşitli kanunlarla, Bakanlar Kurulu Kararı ile verilen görevler çerçevesinde uygulanacaktır". Anayasamızın, Genel Müdürlüğün atıfta bulunduğu ve Toprak Mülkiyeti başlıklı 44. maddesi ne diyor? "Devlet,.... topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespit edebilir....... Bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez, miras hükümleri dışında başkalarına devredilemez ve ancak dağıtılan çiftçilerle mirasçıları tarafından işletilebilir". Yasanın bu açık hükümleri bugüne kadar yalnızca Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Yasası gereği ilan edilen bölgelerde gündeme getirilip, işletilmeye çalışıldı. Bugün ise çok garip, anlaşılmaz ve kabul edilmez bir durumla karşı karşıyayız. Genel Müdürlük, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan aldığı bir Olur’u, gereği için bölge müdürlüklerine gönderiyor. Söz konusu Olur yazısında, Genel Müdürlüğün az topraklı ve topraksız çiftçilerin topraklandırılması görevi kapsamında 604,787 dekar tarım arazisinin dağıtımını gerçekleştirdiği, 453,732 dekar tarım arazisinin dağıtım çalışmalarının ise çeşitli aşamalarda sürdüğü belirtilmekte, ülkemizde yıllar içerisinde işletme sayısı artarken, işletme büyüklüğünün küçüldüğü, AB’de bunun tersi bir durumun yaşandığı, 1950 – 1990 yıllarına ait değerler verilerek ifade edilmektedir. Verilen bilgilere ülkemizde işletme başına düşen 59 dekarlık tarım alanının da ortalama 5 parçadan oluştuğu eklenmekte, tarımsal üretimde Avrupa’nın gerisinde kalışımızın başlıca nedenlerinden birini bu durumun oluşturduğu açıklanmaktadır. Yazıda ayrıca, tüm işlenebilir alanlarda arazi toplulaştırılmasının yapılması ve işletmelerin daha sonra parçalanmasını engelleyecek Medeni Kanun çerçevesinde yasal önlemlerin alınması gerektiği belirtilmektedir. Yazının bundan sonrası, akıl almaz bir aymazlık örneğidir. Bakınız Sayın Bakan’ın onay verdiği yazıyla ne yapılmak isteniyor ve yazılmak istenen husus hangi gerekçelere dayandırılıyor? Şöyle deniyor yazıda: "Hazine arazilerinin topraksız ya da az topraklı çiftçilere dağıtımı esnasında, bir taraftan toplulaştırılan, müşterekliliği giderilerek tek parça haline getirilen araziler norm dahilinde (3. sınıfta suluda yaklaşık 40 dekar, kuruda 200 dekar) tekrar bölünerek çiftçilik konusunda bilgi birikimi, deneyimi bulunmayan, hatta tarlayı sürecek, tohum, ilaç ve gübre alacak, atacak maddi imkanı olmayan, gerekse yeterli alet ve ekipmanı olmayan kişilere çiftçilik yapmak üzere dağıtılmak zorunda kalınmakta, işletme büyüklüğü azaltıldığı gibi çiftçi sayısı arttırılmaktadır. Bu durum arazi parçalanmasını artırarak, Avrupa Birliği Müzakereleri kapsamında karşımıza en önemli olumsuzluklardan biri olarak çıkacak ve giderilmesi büyük zaman, emek ve maddi kaynak gerektirecektir. Hazine arazilerinin kullananlara satışı ile bir nevi toplulaştırma hizmeti Devletçe hiçbir yatırım yapmadan sağlanmış olmaktadır. Bu sayede, yıllardır tarımla uğraşan bilgi ve donanım açısından yeterli kişilerin çiftçiliğe devam etmesi ile, tarımda işletme büyüklüğü artırılmış, çiftçi sayısı azaltılmış ve Avrupa Birliği çiftçileri ile rekabet etme şansı yaratılmış ola caktır. Bunlara ilaveten, 4070 Sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkındaki Kanun Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nün uygulama bölgelerinde tatbik edilmediği zaman Anayasa’nın eşitlik ilkesine de uyulmamış olunmaktadır. Birbirine komşu iki köy, belde ya da ilçenin hatta ilin birisinde, dileyen kullandığı Hazine arazisini satın alabilirken, diğer komşu köydeki kişi, kullandığı Hazine arazisini satın alamamakta, bunun yanı sıra geçim kaynağı olan arazisi elinden alınarak, dağıtımda hak sahibi olan diğer bir kişiye verilerek köy içinde husumet yaratılmakta, sosyal huzursuzluğa sebep olunmaktadır. Bütün bu bilgiler ışığında işletme büyüklüğünün artırılmasının temin için, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü uygulama bölgelerinde dağıtım amaçlı yatırım projesi programa alınmamış yerler ile, programa alınmış fakat kesin hak sahipliği listeleri ilen edilmemiş köylerde, talep edenlere 4070 Sayılı kanuna uygun olarak bu hazine arazilerinin satışı için 19.07.2006 tarihine kadar Maliye Bakanlığına süre tanınması yanı sıra, bu süre içerisinde dağıtım amaçlı yeni projeleri uygulamaya ara verilmesi; kesin hak sahipliği listelerinin ilan edildiği yerlerde ise, bir kanuni hak ihlaline meydan verilmemesi için, satış izni verilmemesi ve dağıtım çalışmalarının tamamlanması, 19.07.2006 tarihine kadar satılmayan Hazine arazilerinin de 3083 Sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda dağıtılmasına devam edilmesini, olurlarınıza arz ederim." Sayın Bakan’ın olur verdiği yazı budur. Her ne kadar yazının son cümlesinde "19.07.2006 tarihine kadar satılamayan Hazine arazilerinin 3083 Sayılı Kanun ve Uygulama Hüküm Toprağı olmayan bir kimsenin; bilgi birikimi olmayışı, tarla sürecek, tohum, ilaç, gübre alacak, alet – ekipman edinecek gücü olmayışından daha doğal ne olabilir? leri doğrultusunda dağıtılmasına devam edilmesi" isteniyor ise de; dağıtım amaçlı yatırım projesi programına alınmamış yerler ile programa alınmakla birlikte kesin hak sahipliği listeleri ilan edilmemiş köylerde dağıtım amaçlı proje uygulamasına son verilmesi isteminin gerekçelerine bakıldığında bu uygulamanın belli bir tarihe kadar olmadığı, süreklilik kazanacağı açık ve belirgin olarak görülmektedir. Bakanlık böyle bir uygulamaya giremez, girmemelidir. Çünkü yapılmak istenen, Anayasamızın 44. maddesinin ruhuna ve lafzına aykırıdır. Anayasanın bu maddesine dayanılarak çıkarılmış tüm mevzuata aykırıdır. Fakat hepsinden daha önemli olarak, temel insan haklarına ve insan vicdanına aykırıdır. Şu gerekçelerdeki traji komik açıklamalara bakın: neymiş efendim, Anayasa ve 3083 Sayılı Yasaya göre toprak dağıtımı yapılan çiftçiler, bilgi birikimi, deneyimi bulunmayan, hatta tarlayı sürecek, tohum, ilaç ve gübre alacak maddi olanağı bulunmayan, yeterli alet ve ekipmanı olmayan kişilermiş. Bunlara toprak verilirse, işletme büyüklüğü azaltıldığı gibi, çiftçi sayısı artmaktaymış. Bu durum ise arazi parçalanmasını artırdığı için, AB Müzakereleri kapsamında karşımıza en önemli aksaklıklardan biri olarak çıkacakmış ve giderilmesi büyük zaman, emek ve maddi kaynak gerektirecekmiş. Böyle bir durumla karşılaşmamak için de, Hazine arazileri kullanıcılarına satılmalıymış. Böyle yapılırsa Avrupa Birliği çiftçileri ile rekabet etme şansı yaratılırmış. Yapılmak istenen bu yanlış ve haksız uygulamaya son derece vahim, kabul edilemez, zorlama, yapay bir gerekçe uydurulmaya çalışılıyor. Bu gerekçeyi hazırlayan, altına imza atan Genel Müdür, uygun görüşle Bakanına arz eden Müsteşar ve olur diyen Bakan, Anayasamızı eğer okumuş iseler hiç anlamamışlar. Anayasa 44. maddesi ile devlete özellikle topraksız ve az topraklı köylüleri destekleme görevi veriyor. Ama bir hususun da altını çiziyor: Toprak sağlayacağımız köylü, çiftçilikle uğraşan köylü olsun. Bu insanlar topraksız ya da az topraklı olsa da zaten çiftçi konumunda. Bunlara toprak vermekle çiftçi sayısı niye artsın? Verilen topraklar norm olarak küçükse ve istenen gelişmenin sağlanmasına yetmiyorsa, çare, bunu gerekçe yaparak bu insanlara toprak vermemek mi, yoksa normu değiştirmek mi olmalı? Toprağı olmayan bir kimsenin bilgi birikimi olmayışı, tarla sürecek, tohum, ilaç, gübre alacak, alet – ekipman edinecek gücü olmayışından daha doğal ne olabilir? Köylünün bu durumunun, düzeltilmesi gereken bir sorun, düzeltilmesinin üstlenilmesi gereken bir görev olması gerekirken, bu insanları ebedi açlığa mahkum edecek bir gerekçe oluşturması nasıl düşünülebilir, nasıl kabul edilebilir? Bu gerekçeleri okurken Sayın Genel Müdür adına utanç duydum. Bu gerekçeleri haklı bularak bu toprakları topraksız ya da az topraklı köylülere vermeyelim, üzerine konmuş olanlara verelim, hem böylece "bir nevi toplulaştırma hizmetini de devletçe yatırım yapmadan gerçekleştirmiş oluruz " diyen Sayın Müsteşar ve Sayın Bakan’ı yalnızca Anayasa çizgisine davet ediyor ve vicdanları ile baş başa bırakıyorum. Hele böylesi bir yanlışı AB Müzakerelerinde daha rahat hareket edebilmek adına yapma isteğini de sizlerin özel değerlendirmelerinize sunuyorum. AB’ye verilecek ilk kurban topraksız köylü mü olacaktı? Yazıda ayrıca arazi toplulaştırılmasından sonra işletmelerin parçalanarak küçülmemesini sağlamak için Medeni Kanun’da değişiklik yapılması gereğine işaret edilmektedir. Oysa, Medeni Kanun’da, uygulanması durumunda, toprağın parçalanmasını önleyici tam 10 madde vardır (659 – 668. maddeler). İşletme sayı ve büyüklüklerine ait değerler verilirken 1990 tarım sayımından yararlanılmasını ve bu tarihten on yıl sonra yapılan tarım sayımının dikkate alınmamasını da doğrusu anlayabilmiş değilim. Bu konudaki sözlerimi tamamlarken, konuya muhatap köylülerimizin büyük bir infial içinde olduğunu da özellikle belirtmek istiyorum. Ola ki bir kısım arkadaşlarımız bunu da nereden çıkarıyorsun? diyebilirler. Benim ricam, köylünün bu konuda ne düşündüğünü Çankırı’nın Çatalelma Köyü muhtarı Mehmet Erova’ya sorun. Onunla yetinmezseniz, Çankırı’nın Konak Köyü muhtarı Musa Kartal’a ; Polatlı’nın Sarıoba Köyü muhtarı Nida Özel’e, Gençali Köyü muhtarı Musa Beşer’e, İnler Köyü muhtarı Faik Aslan’a, Sivrihisar’ın Mülk köyü muhtarı Halil Aydoğan’a sorun. Sorun bakalım, ne söyleyecekler. Sayın Bakan TC Anayasasına ve insan vicdanına kesinlikle aykırı olan, fakire ölümü, zengine varlığı sunan bu uygulamadan derhal vazgeçin. 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle