02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Uzunköprü Ticaret Odası Başkanı Akalın, Trakya’da un ve pirinç üreticilerinin durumunu anlattı: ‘Un ve pirinç sektörü can çekişiyor’ Mahmut GÜRER İbrahim Akalın E DİRNE – Türkiye’nin un ve pirinç üretimindeki önemli bölgelerinden Edirne’nin Uzunköprü ilçesi çiftçisi, ürünlerini değeri karşılığında satamamaktan şikayet ediyor. Lider üretici olan ilçenin Ticaret Odası Başkanı İbrahim Akalın, bölgedeki pirinç ve un üreticisinin durumunun yıllardır uygulanan yanlış tarım politikası nedeniyle bozulduğunu belirtirken, "Tarımsal üretimde temel gıda sektörü özellikle Trakya yöresinde bir kanser olmaya doğru ilerliyor" dedi. Akalın ile Trakya’da un ve çeltik üretimi ile üreticilerinin durumunu konuştuk: Trakya’da buğday ve çeltik ekimi ve bunların işlenmesi ne durumda? Açıkçası yörede ekim ihtiyaç fazlası. Buna karşın duruma hiç dikkat edilmeyerek, Yöremizde kapasiteden çok daha fazla fabrika kuruldu. Tabii bu durumun en önemli etkeni zaman zaman uygulanan ve daha sonra kaldırılan fonlardır. Fabrika kurulmaya desteklemenin arttığı dönemlerde cebinde çok az miktarlarda paralar bulunanlar bile buralara tesis kurmaya geldi. Ancak bu fabrikaların ihtiyaca ne gibi bir etkisi olacağını kimse düşünmedi. Şimdi de ne yazık ki büyük bir çoğunluğu atıl kapasitede çalışıyor. Mesela Sadece Uzunköprü’de 32 tane çeltik fabrikası var. Unculuk sektörü de aynen böyle. Çiftçiler ürünlerini gereği karşılığında satamıyor mu? Uzunköprü ve çevresi Türkiye’deki pirinç ihtiyacının yüzde 40’ını karşılıyor. Türkiye’ye getirilen pirincin yüzde 65’i de burada işleniyor. Toplam 32 adet çeltik 30’un üzerinde de un fabrikamız bulunuyor. Fabrikaların çokluğu açısından baktığımızda karlı gibi görünüyor ancak, işin başka yüzleri de var. Örneğin fabrikalara 1 milyon 150 bin liraya satılan bir "Osmancık" türü pirinç, üreticiye de neredeyse hiç para kazandırmıyor. Fabrikalar da çoğu zaman çeltiği kendileri tarlaları kiralayarak gerçekleştiriyorlar. Bu nedenle fiyat yüksek oluyor. Ancak kendi arazisini ve tarım araçlarını satın almış olan bir çeltik fabrikası – o da toptan işlediği için pirincin kilosunu yaklaşık 700 bin liraya mal edebiliyor. Ama küçük çapta toprağını kendi işleyen işçi için bu fiyat söz konusu değil. Yani maliyeti düşüremedikleri için pek para kazanamıyorlar. Sadece büyük marketler ve toptancılar un ve pirinçten para kazanabiliyorlar. Un için de aynı şey geçerli. Fabrikalar arası rekabet ne durumda? Açıkçası özellikle unculuk konusunda bizim yöremizden ziyade, Anadolu ve Trakya arasında çok büyük bir rekabet var. Dolayısıyla orası fiyat kırdıkça bizim Trakya köylüsü de fiyat kırmak zorunda kalıyor. Bunun yanı sıra hem çiftçinin hem de fabrikaların çok önemli bir sorunu daha var. Para tahsilatlarında çok sıkıntı çekiyorlar. Aslında bu nedenle de yeni bir fabrikanın kurulmasına kesinlikle ihtiyaç yok. Birçok fabrika son dönemden undan ziyade, un üretiminde ortaya çıkan kepekten para kazanmak zorunda kalıyor. Bu da sorunun ne denli büyük olduğunu tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Sizce ne tür önlemler alınmalı? İlk önce mutlaka düzenli bir üretim planına gidilmesi gerekiyor. Özellikle ayçiçeği ve çeltikte… Şöyle bir örnek ile açıklamak gerekirse, geçen yıl 1000 ton ürüne ihtiyacımız varken biz bunun 700 tonunu üretebiliyorduk. 300 tonunu ise dışarıdan alıyorduk. Bu sene bu rakam yüzde 20 seviyelerine düştü. Yani biz bu yıl 1000 ton prinç ürettiysek bunun, 800 tonunu içeriden alıyoruz. Yüzde 20’si ise ithal ediliyor. Unda ise daha büyük bir dengesizlik var. 1000 ton una ihtiyacımız varsa ürettiğimiz un miktarı 1500 ton… Yani anlaşılması gereken bizin üretim fazlamız var. Bizim beklentimiz devletin en kötü ihtimalle 2006’nın 2. yarısına geçilmeden neyi içeriden alacağını ve neyi ithal edeceğini açıklamış olması. Çünkü mal dışarıdan gelirse fiyat yarı yarıya kırılıyor. Dolayısıyla içerideki çiftçinin de zarar görmemesinin sağlanması gerekiyor. Çiftçinin zarar görmesi nasıl engellenebilir? Devletin burada bir şekilde insanları mutlaka gereken ürünü üretmeye yönlendirmesi lazım. Bunu da İllerdeki ziraat odalarına bırakması gerekir. Bu konudaki en çarpık olayı şöyle özetleyebilirim. Ben tarlama çeltik ekiyorum. Yanımdaki buğday, onun yanındaki de ayçiçeği ekiyor. Dolayısıyla ürünler için kullandığımız ilaçlar birimizin ü r ü n ü n ü iyileştirirken, diğer ürünün hastalanmasına neden oluyor. Bunun yerine aynı alanda farklı kişilerce büyük çaplı üretimin planlanması gerekiyor. Çiftçinin başka sorunları var mı? Sulama konusunda da çok büyük sıkıntılarımız söz konusu. Özellikle çok çeşitli üretim gerçekleştirilen ve fabrika sayısının oldukça fazla olduğu Çorlu ya da Çerkezköy’den kanallardan gelen atık sular yörelerimizdeki topraklara çok zararlı atıklar taşıyor. Bu atıklar ürünlere ve toprağa onarılamayacak zararlar veriyor. Bunun için yapılması gereken ise Meriç Nehri’nin boşa akan suyunun inşa edilecek bir pompa istasyonu aracılığıyla sulamada kullanılmasını. Bu yöremizde yaklaşık 20 bin dönümün daha sulu tarıma açılmasını sağlayacak. Trakya’nın tarımsal üretiminde başı çeken Uzunköprü’nün Ticaret Odası Başkanı İbrahim Akalın, un fabrikalarının kötü durumunu aktarırken, "Artık undan değil, onun artığı olan kepekten para kazanıyorlar" diyor. 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle