22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

68 kültürsanat 28Ekim2011Cuma382 ADNAN BINYAZAR 1 956 yılının sonbahannda Diyarbakır'dan çıkıp Ankara'ya yaklaşırken neler düşlediğimi Duygulanmın Anakarası adlı deneme kitabımda şöyle anlatıyorum: "Dicle Köy Enstitüsü'nü bitirmiştim. Sınava girmeye gidiyordum Ankara'ya. Doğu Ekspresi başkente yaklaşırken, gözüme lokomotifin bacasmdan püsküren kııııınılaıın dolacağıııı bile bile başımı kompartımanın penceresinden çıkarmış, uzaklarda ışık topu gibi parlayan başkente bakıyordum. Çocukluk belleğimde yalnızca gannın görüntüsü kalan Ankara yülarca benim düş ülkem olmuştu. Sınavı kazanırsam düşlerim gerçekleşecek, Atatürk'ü, onun devrim lerini, yattığı Anıtkabir'i, tiyatroları, operaları, konserleri, geniş salonlıı kitaplıkları, sergileri, temiz caddeleri, iyi giyinıli insanlaıı,hoş kokıılıı kadınlaıı bağrına basan 'ışık topu'nun içinde ben de yerimi alacaktım." Ankara'nın soluğu sanat Aradan on beş gün geçmeden düşlediğim her şeyi görmüştüm. Ankara'daki ikinci günümde operaya gittim. Programda Verdi'nin La Traviata'sı vardı. Ertesi gün de Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi'nin salonunda cumartesi öğleden sonralan verilen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nm klasik müzik konserini izledim. Böylece yıllarca gazetelerde, dergilerde okuyarak bilgi edindiğim sanatsal etkinliklerin içine girmiş oldum. Nereden nereye... Halkevleri, özellikle gençlerin yetişmesini sağlayan kültür kurumlanydı. Onlann da adı sanı silindi Cumhuriyetin kültür tarihinden. Halkevi kitaplıklan hiçbir yerde bulunamayan kitaplarla dolu idi. 1950 yılmda iktidara gelen Demokrat Parti'nin ilk işi kitaplan sokaklara dökmek olmuştur! Sanat Sevenler Derneği, sanatsal etkinliklerin en sıcak yuvasıydı. Sanatçılar yalnızca orada bir araya gelmiyorlar; konferanslarla, sergilerle, sohbet toplantılanyla, özellikle de tartışma ortamı yaratarak bir düşünce formu oluşturuyorlardı. Rahmetli Metin And'm Dionisos ve Anadolu Köylüsü adlı eşsiz eserinin tartışıldığı gün her an gözümün önündedir. İlber Ortayh'yı kaç kez orada dinlemiştim. Avrupalı, Amerikalı nice tiyatro yazannın eserleri kendi ülkelerinde sahnelenmeden Devlet Tiyatroları'nda oynanıyordu. Yeni Sahne, Üçüncü Tiyatro, Oda Tiyatrosu, Altındağ Tiyatrosu kültürün dünyaya açılan ağzıydı. Halkın önüne yığılıp bilet bulamadan döndüğü Ankara Sanat Tiyatrosu'nda, dünyanın en büyük tiyatrolarıyla yarışacak düzeyde yeni oyunlar sahneye konuluyordu. Cumhuriyetin kuruluşundan 88 yıl sonra her an bir yitirişin acısı yaşanıyor Türkiye'de. Ama kaç kişi bunun aynmmda? Kimi zaman "Sıfır!" demekte bile duraksıyoruz... Son yıllarda, kültürsüzlüğün aşağılık duygusuna kapılan nice politikacı, bürokrat, Cumhuriyet ağacmm bir dalmı daha koparmak için nerdeyse birbirinin önüne geçiyor... Opera ve bale, konservatuvar 33 yıl önce kurulmuş Atatürk Cumhuriyeti'nin ilk verileriydi. Okulu bitirince, arada gelip gitsem de, öğretmenlik yaptığım kentlerden Ankara'ya on yıl sonra, 1968 yılının sonbahannda döndüm. Hiçbir şey değişmemişti. Ankara'nın her köşesinde yine sanatsal etkinlikler soluk alıp veriyordu. 1970'lere kadar Ankara'da kültürel ve sanatsal açıdan yoğun etkinlikler yaşandı. Cumhuriyet ilk darbeyi, nice cana kıymanm yanmda bir anda kitabm, kültürün, sanatın düşmanı kesilen 12 Mart faşizminden yemiştir. 12 Eylül ise, tarihe daha bugünden Cumhuriyeti kurtarma adma yapılmış bir kültür katliamı olarak geçmiştir. Her iki olaym da, Atatürkçü laik Cumhuriyeti yıkmayı tasarlayan gerici iktidarlann ekmeğine yağ sürdüğünü gelişmeler gösteriyor. Güneşini yitiren bozkır uııveıannıografya Fakuttesı ı Ankara'da; amavahadediğimiz, konup göçenlerin silik gölgesine sığmdığı birkaç çalı çırpıdan başka nedir ki? Şöyle bir bakalım; otuz yıl içinde nelerini yitirmedi temeli ulusal kültürümüzün sert kayalanyla döşenen Cumhuriyet, o Cumhuriyetin "bahtı kara" Ankarası! Özerk Türk Dil Kurumu 1983 'lere değin dilimizin en verimli ırmağıydı; şimdi ise suyu akmaz bir kuru çeşme! Nerde kaldı nice yetkin bilim adamının dünyaya açılan yapıtlan; yazarlann, sanatçılann her cumartesi öğle sonralan Kurum'un aydmlığını dışa taşıran konferansları, sohbetleri, salonlan hınca hmç dolduran aydınlar? Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi'nin hafta sonu konserlerinde koca salon dolmakla kalmıyor, yüzlerce öğrenci ayakta izliyordu çalmanlan, söylenenleri. Operalar, tiyatrolar, konserler zamanın cumhurbaşkanlan, başbakanlan ve bakanlannın da sanat mekânıydı. Şimdi ise o şenlikli salonlar sesini yitirmiş birer koca boşluk! 'Bahtı kara' kent O nedenle, 1980'e değin bir kültür merkezi olan Ankara, Cumhuriyetin kuruluşundan 88 yıl sonra güneşini yitirmiş çöle döndü. Bu arada deve adımıyla günlerce yol almdıktan sonra yer yer vahalara rastlanmıyor değil Atatürk,Türk Dil Kurumu'na başkanlık ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle