Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28Ekim2011Cuma382 baskent ekonomisi 39 Bağımsız iktisattan bağımlılığa... Fatura sanayiye kesilecek PROF. DR. OĞUZ OYAN T ürkiye Cumhuriyeti 1923'tebirortaçağtanm devletinin enkazı üzerine kuruldu. Bu nedenle Atatürk'ü ve Cumhuriyetin genç kurucu kadrolarını yalnızca modern bir devletin tüm siyasal/hukuksal üstyapısmı yeniden inşa etmek değil, tanmsal altyapıyı yeniden ayağa kaldırmak ve ekonomik bağımsızlığı sağlayabilmek için hızlı bir sanayileşmeyi gerçekleştirmek hedefleri de bekliyordu. Bu, aslmda, modern bir kapitalist devletin ve toplumun inşasıydı. 1920'lerde cesur kararlar 1920'lerde eski rejimle siyasal/ideolojik/hukuksal kopuşa öncelik verildi. Bir bakıma da, 1908'lerde başlayan demokratik devrim sürecine 1920'lerde yepyeni bir ivme ve ruh kazandınldı. 20. yüzyılm en iddialı toplumsal ve ekonomik dönüşüm süreçlerinden biri yaşanırken, yönetici kadrolar kendilerine geniş bir toplumsal ittifak bulabilme çabası içine de girdiler. Bu bağlamda, hem feodal nitelikli bir vergiyi sistemden temizlemek hem de toplumun en geniş kesimini oluşturan köylülüğün desteğini alabilmek için bütçe gelirlerinin dörtte birini karşılayan aşann kaldınlması gibi cesur kararlar alabildiler. Aşann kaldırılmasmm da olumlu etkisiyle 1920'lerde tarım kesimi milli gelirden hızlı büyüdü ve bu dönemdeki yüksek büyümeye en önemli katkıyı yaptı. Buna karşılık Teşviki Sanayi Kanunu'na rağmen, Os manlı'dan kalan gümrük tavizlerinin yürürlükte kaldığı dışa açık ekonomi koşullarmda, sanayileşmede özel sektör eliyle atılım yapılamadı; küçük sanayiye dayalı üretim yapısmda değişiklik gerçekleştirilemedi. 1930'larda devletçi yaklaşım Sanayileşmede 1920'lerde yeterli sermaye birikiminin gerçekleştirilememesi ve özellikle de 1929 dünya krizinin getirdiği kısıtlar ve fırsatlar, 1930'larda korumacıdevletçiplanlı sanayi politikalarma geçişi zorun lu ve mümkün kıldı. 1930'lar, liberal iktisat politikalanndan kopuşu simgeler. Bu dönemde sanayileşmede belirleyici adımlar atıldığı gibi, sanayitarımticaret arasmda yatay ve dikey bağlantılar kurulabildi. Büyük sanayinin oluşmasmda ve tanmsal desteklemede önemli işlevler üstlenen KİT'ler kurulurken, Tarım Satış Kooperatifleri'nin de önü açıldı. 193039 döneminde sanayinin yıllık büyüme oranı yüzde 10'u aşarken, sanayinin milli gelir içindeki payı ikiye katlandı. Üç beyazlar (şeker, un, pa 2000lerde hazırlıksız yakalandık Bir sıçramayla bugünlere gelinirse, Türkiye'nin küreselleşme dalgasma hazırlıksız bir biçimde eklemlendiği 24 Ocak 1980 kararlarıyla, ekonominin giderek dahakorumasız, daha bağımlı, dış şoklara ve büyük dalgalanmalara daha açık bir yapıya sürüklediği görülür. IMF ve Dünya Bankası, Temmuz 1998'den Mayıs 2008'e kadar tam 10 yıl kesintisiz olarak ekonominin yapısını ve yönünü belirledi. 2001 kriziyle çöken neoliberalbağımlı iktisat politikalan ve sağ siyasetler, bu defa dinciliberal eksenli bir siyasal oluşum etrafmda ve güncellenen IMFDB ittifakıyla yeniden ayağa kaldırıldı. AKP Türkiyesi'nde iyice pekişen bağımlı ekonomik büyümenin faturası, milli gelirin yüzde 10'una kadar yükselen dış açıklar, bunun fmansmanı için sıcak paraya ödenen büyük bedeller, dışa kanama, sıçrayan dış borçlar, ihracatı ikiye katlayan ithalat ve istihdamı dışlayan bir ekonomik yapının oluşması oldu. Son fatura, hegemon gücün bölgedeki taşeronu rolünü sahiplenen maceracı dış politika ve buna koşut olan faşizan siyasi yöneliş olmakta. Bütün bunlar, Atatürk Türkiyesi'nin bağımsız iktisat ve dış politikası derslerinin bugün dahi anlammı koruduğunu göstermektedir. muklu dokuma) yanında, yatırım ve ara mallarmda da önemli ilerlemeler kaydedildi. Üstelik özel büyük sanayi de gelişme olanağı bulabildi. Tanmda da iyi bir büyüme hızı yanmda önemli niteliksel dönüşümler sağlanabildi. Daha önemlisi, birinci sanayi devriminde önemli mesafeler almdığı bu dönemde, dış kaynaklara bağımlı kalınmadı ve dış ticaret fazlası verildi. Önceki dönemlerin sürekli dış ticaret açıkları veren ve dış kaynaklara bağımlı iktisat politikalarmdan, kendi öz kaynaklarıyla ciddi bir sanayileşme ve büyüme politikasma geçilebilmiş olması, Korkut Boratav Hoca'nm (Türkiye İktisat Tarihi, 19082007, İmge, s.72) deyişiyle, "Günümüz için dahi önemli dersler taşıyan bir tarihi deneyim sayılmahdır".