Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28Ekim2011Cuma382 kültürsanat 53 damıyla yabancı şirket müdürünün özel arabası vardı. Toplam sayı, belki yüzün altmdaydı. Ama, genç Cumhuriyet eğitimde, sanat, müzik ve kültürde büyük ve azimli adımlar atmaya başlamıştı. Türk Rönesansı yolunda Ata'nm önderliğiyle başlayan hamle, Ankara'dan yurdun dört bucağma aydmlanma heyecanmı yaymak uğrunda çırpımyordu. Cumhuriyetin idealist kadrolan, geri kalmışlığı sona erdirmek için canla başla çalışarak olağanüstü bir yaratıcılık çığrı açmıştı. Biz çocuklar bile, Atatürkçü mucizelerin büyüsüyle mutluyduk, inançlrydık, ülkenin yeni çağmdaki zaferlere güveniyorduk. Rönesans'tan ortaçağa TALAT HALMAN Devrim kenti oldu Bir devrim kentiydi Ankara. Ve o devrim her türlü zorluk ve direnmelere rağmen kök salacak, yaygınlaşacak, halkın büyük kesimini etkileyecek, bir ulusal gelişmeye götürecek, hatta başka uluslara da ilham verecekti. Kemalist ve Atatürkçü atılımlarla Cumhuriyetin sonraki on yıllannda kalkınma hamleleri devam etmeyi başardı. Ne mutlu o devrimcilik ruhuna. Bugünün Türkiyesi övünülecek bir düzeye yükselmiştir. Ne var ki (ne yazık ki) demokratik düzenimiz, sosyal ve kültürel yaratıcılığımız, iktisadi durumumuz her zamankinden göz doldurucu ama "karşı devrim" denilen musibet, meydanı boş bularaktan, "ileri Türkiye"yi baltalamak, hurafeleri diriltmek, özgür düşünceyi ve ruhu kısıtlamak için at koşturuyor. Bugünün Ankarası, dünyaya ömek bir medeniyet harikası olması gerekirken, gerici emellerin ve stratejilerin tehlikesiyle sarsılacak diye endişelere kapılıyoruz. Rönesans yaratmak vizyonuyla kurulan başkenti ortaçağa çekmek isteyenler var ve onların sesi aklm sesini bastınyor. aşkent Ankara'yı Reisi Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa, hem Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim merkezi, hem de Türk Rönesansı'nın odağı olarakdüşünmüştü. TBMM'de 1924 Martı'nm başmdaki konuşmasmda diyordu ki: "Anadolu'nun ortasmda süratle vücude getirilecek çağdaş ve imar edilmiş bir Ankara, asırlarca ihmal edilen Türk vatam için başlıbaşına bir medeniyet merkezi, Türk devleti için pek mühim bir dayanak olacaktır." 1920'de TBMM'yi kurduğunda, binlerce yıllık (belki İstanbul'dan çok daha eski) bir yerleşim yeri olan Ankara yoksul, geri ve kültürsüz bir Orta Anadolu kasabasıydı. Denebilir ki "ortaçağ"dayaşayan zavallı bir mekân... Böyle bir yerden, Kemalist vizyonun gerektirdiği bir başkent yaratmak için bir "mucize" olmalıydı. B Dünyaya örnek bir devrimi gerçekleştiren Atatürk, biçare bir kasabayı uygar bir büyük kente dönüştürürken, "Türk Rönesansı" ülküsünün de kalbi ve kafası hâline getirdi onu. Bu "aydınlanma"nın temeli akılcılık, dinamiği eğitim, hedefleri bilim/kültür/sanat olarak öngörülmüştü. Bu uğurdaki ulusal seferberlik, idealleriyle, ilhamlarıyla ve idaresiyle Ankara'dan başladı. Yoksunluklar şehriydi... 90 yıl önceki Ankara perişan bir kasabaydı. Cumhuriyet kurulduğunda sokaklar, tozdan ve çamurdan kurtulamayan eğri büğrü yollardı. O yıllarda Ankara nüfusunun belki yüzde 5 'i okuryazardı. Kent elektrik nedir bilmiyordu. Doğru dürüst okullarm sayısı on bile değildi. Doktorlar, mühendisler üç beş taneyi geçmiyordu. Bir yoksunluklar şehriydi Ankara. Ben, altı yaşına doğru Babam, Millî Müdafaa Vekâletinin Deniz Müsteşarı olarak atandığmda1937'de Ankara'ya geldim. O zaman bile başkentimizin durumu pek iç açıcı değildi. İlk asfalt yollann bir kısmı yapılmıştı ama, bol yağmur yağdığında şehrin büyük bir kesimi çamur deryası gibi oluyordu. Ankara'da az sayıda otomobillerin çoğu devlet büyüklerinin ve yabancı büyükelçiliklerin resmî araçlanydı. Birkaç Türk işa Ankara Palas Ka klu s • • ÇİÇEKÇİLİK Tel.: (0312) 433 91 40 Fax: (0312) 432 21 07 Gsm: 0 532 427 07 85 Selanik Cad. Çiçekçiler Çarşısı No.10 Kızılay ANKARA TELEFLOR WOR1DWIDE