Katalog

VİTRİNDEKİLER ¥ haf yaratıkların karşısında deliriyor. Emily Dickinson, New York’lu bir çift tarafından satın alınan robota dönüşüyor. Mark Twain, kendisine, ölen kızını hatırlatan maymunbalıkları dışında kimseden hoşlanmayan huysuz bir ihtiyar oluyor. Henry James, gönlünü kaptırdığı yaralı askerlerin bulunduğu bir hastanede gönüllü olarak çalışıyor. Ernest Hemingway ise depresif ve paranoyak bir hava içerisinde intihar girişimlerini sürdürüyor. Oates, bu komik hikâyelerde, yaratma arzusu ve yaşlılık arasındaki karmaşık, gergin ilişkiyi beş büyük yazarın ağzından okurlara anlatıyor. küçük Amerika sürecindeki örgütlenmesini ortaya koyan tek kitap olma özelliğini taşıyor. Madam Bovary/ Gustave Flaubert/ Çevirenler: Murat Yurdakul, Ulaş Candaş/ Uyarlayan: Daniel Bardet/ Çizen: Michel Janvier/ NTV Yayınları/ 64 s. Gerçekçilik akımını başlatan yazar Gustave Flaubert’in bugün dünya edebiyatının temel taşlarından biri sayılan ünlü romanı “Madam Bovary”, Çizgi Roman Dünya Klasikleri serisinin beşinci kitabı olarak raflardaki yerini aldı. 1850’de arkadaşlarıyla Doğu’ya yaptığı iki yıllık seyahatten döner dönmez yeni eserini yazmaya başlayan Gustave Flaubert’i şöhrete işte bu roman, “Madam Bovary” kavuşturur.Yazar, bu romanda romantik aşk ve şehvet hayallerine kapılmış Emma’nın derinlikli bir portresini çizer. Bu gerçekçi portre Flaubert’i 19. yüzyılın en meşhur ve etkin yazarlarından biri haline getirir. Türkiye Yaşlı Avrupa’ya Genç Damat/ Nedim Gürsel/ Doğan Kitap/ 148 s. Avrupa Birliği Konseyi’nin Türkiye için üyelik müzakerelerini başlatma kararı aldığı 17 Aralık 2005’ten beri TürkiyeAvrupa Birliği ilişkilerinde ipler hep gergin oldu. Bu gerilimli ilişkinin köklerinde belki de Batılının yüzyıllardır geçmeyen “Anneciğim Türkler geliyor!” korkusu yatıyor. Kitapları bugüne kadar on beş ayrı dile çevrilen Nedim Gürsel, “TürkiyeYaşlı Avrupa’ya Genç Damat”la bu korkunun temellerine inerken bugün yirmi yedi üyeli Avrupa Birliği için Türkiye’nin neden bir şans olduğunun da altını kalın çizgilerle belirterek okuyucuya sunuyor. Düşe Kalka/ Aslı Akarsakarya/ Varlık Yayınları/ 96 s. “2009 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü”ne değer bulunan Aslı Akarsakarya, kimi zaman masaldan tarihe, rüyadan yaşama karışan bir dille, kimi zaman gerçekçi bir üslupla, okuru, öykünün coğrafyasında yeni bir yolculuğa çıkarıyor. “Düşe Kalka”da ağırlıklı olarak kadınerkek ve aile ilişkileri, toplumsal otorite figürleri tarafından bastırılan ve kimlik oluşumları değişik seviyelerde şiddet uygulanarak kontrol altına alınmaya çalışılan kişiler anlatılıyor. Öykülerindeki konu ve karakter zenginliğiyle dikkat çeken genç yazar; güzelliği, çocukluğu, yetişkinliği, başarıyı, inançları, normları sorgularken, bir yandan da dille hesaplaşıyor, bilinçaltını bir uçurum olarak okurun karşısına çıkarıyor. Bambaşka Günler/ Zafer Berke/ Yaba Yayınları/ 128 s. “Her gün aynı gemiye biniyor, aynı işyerine gidiyor, aynı görevleri yapıyor, sonra da hiçbir şey olmamış gibi aynı yoldan, sıkıcı tekrarlarla dolu evinize dönüyorsunuz. Birbirinin tıpatıp aynı olan günlerin sizin için ne değeri var? Tek erdem, çalışkanlık mı bu dünyada? Hiç durmadan övülen çalışkanlık; biraz da saflık, açgözlülük ve tekdüzelik içermiyor mu?” Zafer Berke, daha önce Yaba Yayınları’ndan çıkan ilk kitabı “Yeni Zaman”la, okurlardan iyi not almıştı. Öykücünün ikinci kitabı “Bambaşka Günler” de yine Yaba Yayınları tarafından raflara koyuluyor. Bilardo Blues Kulübü/ Maxence Fermine/ Çeviren: Aslı Açan/ Everest Yayınları/ 104 s. Everest Yayınları’ndan çıkan “Bilardo Blues Kulübü”nün Chicago, New York ve Las Vegas’ta geçen öykülerinde 30’ların, 60’ların noir Amerika’sını büyülü bir biçimde canlandırmayı başarıyor Maxence Fermine. Fötr şapkalı, takım elbiseli gangsterler, topuklu ayakkabıları, kırmızı dudaklarıyla femme fatale’leri, arka planda çalan blues, caz melodilerini, yüksek meblağlara oynanan poker, bilardo oyunlarını ve karanlık, dumanaltı kulüpleri sanki ordaymışçasına, aksiyonun gizemin bir parçasıymışçasına gözlerinin önüne getiriyor okurun. Reklamcılık: Bakmak ve Görmek/ Derleyen: Derya Tellan/ Ütopya Yayınları/ 326 s. “Enformasyon görselişitsel olarak kodlandığı ve gerçek hayatta bir arada yer alması imkânsız olan unsurların, belirli bir amaç doğrultusunda, teknolojik olanaklar aracılığıyla, bütünleşik bir yapıda sunulduğu reklam mesajları, bugünün üretim ve tüketim sistemi içerisinde rekabet koşullarının temel belirleyicisi konumundadır.” Derya Tellan’ın derleyip yayıma hazır hale getirdiği yapıt, reklamı ve reklamcılık sektörünü irdeliyor. Reklamın, global ekonominin önemli aktörlerinden biri olduğunu belirten Tellan, ulusaluluslararası şirketlerin rekabetlerinin bir uzantısı olarak ortaya çıkışını anlatıyor yapıtta. Ben Bir Okul Uydurdum/ Editör: Ayhan Ural/ Pegem Akademi Yayınları/ 204 s. Bu çalışma okura, çok zamandır üzerine pek de kafa yorulmayan okulun neliği ve ne olması gerektiği üzerine farklı bir pencere açıyor. Ayhan Ural’ın editörlüğünde hazırlanan bu çalışma, farklı uzmanlık alanlarından lisans ve lisansüstü öğrencilerinin ellerinden çıkan metin, resim ve karikatürlerle konunun sistemdışı bir perspektifle görülmesini sağlıyor. Yapıt, gerçekte olan okulu değil hayallerdeki okulu anlatıyor, göstermeye çalışıyor okura. İran İmparatorluğu Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Belgeleri/ Çeviren: Bilge Bulut/ Pencere Yayınları/ 244 s. Bu kitapta okura sunulan üç yüz yirmi adet İran belgesi, 1914 Eylül sonundan başlayarak, 1915 Martı’nın üçüncü haftasında sona eren kronolojik bir sırayı izliyor. Bu nedenle, belgelerin ne Halil’in yenilgisi, Rauf Orbay’ın Orta İran’daki seferi ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1038 Medya Okuryazarlığı El Kitabı/ Kemal İnal/ Ütopya Yayınları/ 198 s. Medya, hayatın neredeyse her anında ve her türlü mekânında insanlara sadece enformasyon vermekle kalmıyor, aynı zamanda değerleri, bakış açılarını ve hatta kimlikleri şekillendirmeye devam ediyor. Bir kitle iletişim aracını ya da ortamını kullanmak, sadece teknik anlamda birtakım bilgiler edinmenin ötesinde başka tür bilgilenme ve bilinçlenmeyi de gerektiriyor. Medya karşısında eleştirel bir bilinç ve farkındalık kazanmak, her şeyden önce medyanın mülkiyeti, dili ve ideolojik işlevlerini bilmeyi içeriyor. “Medya Okuryazarlığı Elkitabı”, biçim ve içerik itibarıyla lisans ve lisansüstü düzeyler için tasarlanan bir ders kitabı formatında. Aynı zamanda medya konusunda eleştirel bir duruş edinmek isteyen herkes için bir kılavuz kitap niteliği de taşıyor. Antonius ve Kleopatra/ Colleen McCullough/ Çeviren: Selim Yeniçeri/ Artemis Yayınları/ 750 s. Antonius ve Kleopatra arasındaki ölümsüz aşk, politika ve güç hikâyesi, her zaman bir klasik olarak kalacak. Caesar ölür ve Roma bir kez daha ikiye bölünür. Lepidus, Afrika’ya geri döndüğünde, Antonius zengin Doğu’ya hükmediyor ve Octavianus da Roma’nın kalbini, yani Batı’yı kontrolü altında tutuyordu. Bu gergin barış süreci, sivil savaşı uzak tutmayı başarsa da Roma’nın gerçek bir hükümdara, Caesar’ın efsanesine sahip çıkacak Julius Caesar soyundan gelen hakiki bir vârise ihtiyacı vardı. Bu tacın talibi de Doğu’nun tüm zenginlikleri hizmetine sunulan, kahraman ruhlu Antonius’tan başkası değildi. Tüm dünyada yankı uyandıran yapıt “Antonius ve Kleopatra” Türk okuyucularıyla da buluşuyor. Kontragerilla II Örgütlenmesi/ Ferit İlsever/ Kaynak Yayınları/ 440 s. Okur bu kitapta, birinci ciltte incelenen ABD Derin Devleti’nin kontrgerilla teorisinin, yarım yüzyıllık Türkiye pratiğinde nasıl uygulandığını somut olarak görüyor. İkinci cildin temel konusu ise Gladyo’nun örgütlenmesi. Ferit İlsever bunu, ülkenin 1950’lerden beri yaşadığı olayları inceleyerek, dönem dönem gösteriyor. Kitapta, Gladyo’nun siyasi, askeri ve yarı askeri örgütlenmesi her dönem için ayrı ayrı ortaya koyuluyor. Gladyo’nun başta MHP olmak üzere siyasi partilerde ve Türk Milli Devleti’nin kumanda merkezlerinde örgütlenme çabaları kitabın incelediği başlıca konular arasında. “Kontrgerilla II”, Gladyo’nun yarım yüzyıllık SAYFA 36