Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aslı Der’le felsefe ve fantastik edebiyata dair ‘Önemli olan okuyucuya soru sordurmak’ Ë Tülin SADIKOĞLU antastik edebiyat, onlarca yıldır çok sadık okurları olmasına rağmen son zamanlarda daha geniş kitleler tarafından kabul ve ilgi görmeye başladı. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz? Hayal kurmayı her zaman sevdim. Aynı zamanda hayallerimi renklendiren, bana yeni dünyaların kapılarını açan romanları da hep sevdim. Fantastik edebiyatın okura geniş bir hayal dünyası içinde düş kurma olanağı verdiğini, bunu yaparken de okuru kitabın içine zorlanmadan dahil ettiğini düşünüyorum. Birçokları için film izlemek gibi fantastik romanları okumak; okurun kendisinin yönetmen olduğu bir film. Ayrıca son dönemlerde fantastik romanların filme çekilmesinin de bu tür kitaplara olan ilgiyi arttırdığı kanısındayım. “BÜYÜYÜP SORGULAMAYI BIRAKINCA, FELSEFEDEN UZAKLAŞIYORUZ” Kendi sistemi, yaşama biçimi, kuralları olan bir dünya yaratıyorsunuz kitaplarınızda. Bu dünyanın okurlar tarafından kendi dünyaları içinde hiç yadırgamadan benimsenmesini neye bağlıyorsunuz? Başka dünyalar, kurallar ve yaşam biçimleri yaratsam da aslında kitaplarımda seçtiğim karakterlerin başından geçen olaylar günlük hayatta karşılaştıklarımızdan pek de farklı değil. Ben yalnızca gördüklerimi olduğu gibi anlatmak yerine gerçekte olmayacak, fantastik bir dünyanın içine katarak anlatmayı seçiyorum. Bunun yapmamın aslında iki nedeni var: Birincisi yazar olarak fantastik edebiyatın beni çok daha özgür kıldığına, hareket alanımı genişlettiğine inanıyorum. İkinci nedenimse okuyucunun yazdıklarımı önyargılarından, sorgulamadan kabul ettiği doğrularından olabildiğince sıyrılarak okumasını sağlamak. Kendi hayatında da yaşadıklarını gerçekliğin kimi zaman can acıtan etkisi olmadan okuduğu kitapta bulduğu için okurun bu yaratılan dünyaları yadırgamadan benimsediğini düşünüyorum. Mitoslardan ve masallardan çok yararlanan, sihir ya da doğaüstü unsurlarla bezenen fantastik edebiyatta felsefenin yeri sizce nedir? Romanlarınızdaki felsefi öğeler nelerdir? Felsefenin yalnızca fantastik edebiyatın içinde değil hayatın her anında önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. Özellikle çocuklar durmaksızın soru sorarak felsefeyi günlük hayatlarının tam da içinde yaşıyor. Neden, nasıl sorusunu her sorduklarında, içlerindeki merak duygusunu açığa çıkardıkları her anda, gördüklerini, yaşadıklarını sorguladıklarında aslında felsefe yapıyorlar. Büyüyüp bu sorgulamayı bir yana bıraktığımızda, önyargılara ve hazır cevaplara hiç sorgu Fantastik edebiyatta eser veren yazarlar şüphe yok ki felsefi bir inceleme yazısı değil, bir öykü anlatıyorlar, yazıyorlar. Öyküler de belli başlı metafizik unsurlarla şekilleniyor. Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi gibi bu türün çok okunan kitaplarıyla, gerçeklik duygusunu ve algısını sorgulayan sinema filmleriyle yüzyıllardır tartışılagelen gerçekliğin insanoğlunun algısının ötesinde olup olmadığını ya da gerçekliğin ne kadar algılandığını düşündürdüğü söylenebilir. Bu açıdan bakıldığında söz konusu yazarlar bizi bilerek ya da bilmeyerek felsefi bir noktaya getirebiliyorlar. Elbette ki yazarların yarattığı bu dünya hayal gücü ve edebî açıdan değerlendirilmelidir, ama öyküleri aynı zamanda okurun felsefi sınırlarla etkileşim içinde olmasını sağlayacak bir araç olarak da görülebilir mi?Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü’nü bitiren Aslı Der yayımlanan Küçük Cadı Şeroks, Büyük Tuzak ve Tehlikeye 3 Yolculuk adlı kitaplarıyla fantastik edebiyatın ülkemizdeki önemli temsilcilerinden biri. Büyük Tuzak, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği’nin (ÇGYD) Yılın Çocuk Kitapları 2007 seçiminde Yılın En İyi Çocuk Romanı Ödülü’nü aldı. Aslı Der aynı kitapla ÇGYD tarafından Uluslararası Çocuk Kitapları Kurulu (IBBY – The International Board on Books for Young People) Onur Listesi 2010’a yazar dalında aday gösterildi. Aslı Der’le felsefenin fantastik edebiyatla ilişkisi ve Büyük Tuzak kitabıyla aldığı ödüller üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. F lamadan teslim olduğumuzda felsefeden uzaklaşıyoruz; basit anlamda felsefe yapmakla felsefe tarihini bilmenin aynı olduğunu sanıyoruz. Bence düşünen, sorgulayan, merak eden her insan felsefeyle ilişki içindedir; illa ki tüm kuramları, tüm filozofları bilip onların ışığında yorum yapması gerekmez. Kurgularımda benim için önemli olan merak uyandırmak ve okuyucuya kendi kafasında da sorular sordurabilmek. En korktuğum şey sıkıcı ve didaktik olmak; okuma sürecinin eğlenceli geçmesi birinci amacım. O süreç içinde okuyanın aklından daha önce kafa yorduğu sorular ya da ilk kez kafasına takılanlar geçiyorsa ne güzel. Bu konuda da romanımın kurgusuna göre iyikötü, güzelçirkin, doğruyanlış, benöteki ilişkilerini, Büyük Tuzak’ta olduğu gibi anadili ve neden önemli olduğunu, gördüklerimizin aslında göründüklerinden farklı olabileceğini, hırsı, cimriliği, kibiri, yani kısaca insana ait üzerine kafa yorulacak her şeyi kullanıyorum. Fantastik edebiyat okurlarının felsefi düşüncelerle etkileşim içinde olduklarını söylemek mümkün müdür? Daha önce de belirttiğim gibi ben sorgulayan her insanın felsefe ile etkileşim içinde olduğuna inanıyorum. Fantastik bir kurguyla yazılmış romanın, okuru gerçekçi bir romandan daha fazla felsefeye yaklaştırdığını düşünmüyorum. Bence önemli olan kurgunun –fantastik ya da gerçekçi– ne kadar başarılı olduğu, kitabın okuyucuyu ne kadar yakaladığı. Fantastik edebiyatın sevdiğiniz bir tür olduğunu söyleyebiliriz. Peki, iyi bir fantastik romanda ne bulmak istersiniz? Evet, fantastik türdeki kitapları severek okuyorum. Her kitapta olduğu gibi fantastik kitaplarda da sağlam bir kurgu, ilgi çekici karakterler, düşmeyen bir tempo ve özenli bir dil arıyorum. Karakterlerinizi ve olay örgüsünü nasıl kurguluyorsunuz? Kurguyu oluştururken öncelikle karakterlerimi belirliyorum. Her karakter için uzunca bir süre kafamda karakterle ilgili özellikleri düşünüyorum, notlar alıyorum, karakterlerin birbirleriyle olan ilişkilerini, kurgu içinde aldıkları rolleri belirliyorum. Kurgunun ilerleyişini temel olarak belirleyip bunu editörümle paylaşıyorum. Bu konuda şanslıyım; çünkü beni başından beri destekleyen ve anlayan bir yayıneviyle birlikteyim. Günışığı Kitaplığı’nın titiz editörleriyle birlikte çalışmanın başarımda büyük payı olduğunu düşünüyorum. “KELİMELERİN PEŞİNDE KOŞMAKTAN ZEVK ALIYORUM” Büyük Tuzak adlı kitabınız ÇGYD Yılın Çocuk Kitapları 2007 seçiminde Yılın En İyi Çocuk Romanı seçilmişti. Aynı kitabınızla IBBY Onur Listesi 2010’a yazar dalında aday gösterildiniz. Size göre Onur Listesi’nde yer almanın önemi nedir? Nasıl değerlendiriyorsunuz? IBBY’nin Onur Listesi’ne aday olmak benim için en sevdiğim romanlardan birinde kahramanın yerinde olmak gibi; heyecan ve çoşku verici, yeni maceralara atılmak, yeni kitaplar yazmak için yüreklendirici. Ülkemizde çocuk ve gençlik yayınları alanında eser veren değerli üyeleriyle ÇGYD, Büyük Tuzak kitabımı 2007 Yılın En İyi Çocuk Romanı seçtiğinde, basılan ilk kitabımı elime aldığımda duyduğum heyecanı yeniden yaşadım. Aynı şekilde, çocuk ve gençlik edebiyatını ülkemizde şekillendirmeyi hedefleyen ÇGYD tarafından, bu alanda dünyanın en önemli ve en büyük organizasyonu IBBY Onur Listesi 2010’a yazar olarak aday gösterilmek beni onurlandırdı. Çocukken okuduğum ve beğendiğim her kitabın yazarını merak ederdim. İçten içe günün birinde o yazar gibi olup, birilerinin evinde heyecanla okunan kitaplar yazmak isterdim. IBBY Onur Listesi 2010’da yer almanın kitaplarıma başka dillerde, bambaşka evlere de girme yolunu açabileceğine inanıyorum. Ayrıca, IBBY Onur Listesi 2010’a yazar olarak adaylığımı, seçtiğim her kelimenin, kurguladığım her romanın, hayalimde canlandırdığım her karakterin bana sunduğu bir ödül olarak görüyorum. Yayımlanan üç kitapla kısa denebilecek bir süre içerisinde iki önemli seçim, çocuk edebiyatındaki yerinizi güçlendirdi. Siz hem ülkemizde, hem de dünyada kendinizi nerede görüyorsunuz? Yazmayı, özellikle çocuklar için fantastik romanlar yazmayı çok seviyorum. Yaptığım işi ciddiye alıyorum ve çok çalışıyorum. Kelimelerin peşinde koşmaktan zevk alıyorum. Tüm bunları düşündüğümde kendimi kelimelerin peşinde hızlı ama dikkatli koşan, aklında hep daha çok yazmak, daha çok üretmek olan titiz bir yazar olarak görüyorum. Çok yakında ikinci kez anne olacaksınız. Dördüncü kitabın da yolda olduğunu biliyoruz. Küçükbüyük okurlarınızın heyecanını artıracak bu haber. Yeni romanınızla ilgili bize biraz ipucu verebilir miydiniz? Evet, çok yakın bir zamanda ailemize bir bebek katılacak. Hem onun heyecanını hem de üzerinde çalıştığım yeni kitabımın heyecanını birlikte yaşıyorum. Yine bir fantastik roman yazıyorum. Bu kez Küçük Cadı Şeroks karakteri yok kitabımda, ama en az onun kadar maceraya meraklı yeni kahramanlarım var. Heyecanlı bir arayış ve yolculuk öyküsü olacak. ? Büyük Tuzak/ Aslı Der/ Günışığı Kitaplığı/ 196 s. SAYFA 19 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1038