22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mehmet Başaran’dan denemeler: Aydınlanma Yolunda Yuh Olsun Topunuza’yı okurken, bir yandan gelecekle ilgili umutlarım arttı, diğer yandan Köy Enstitüleri’nde uygulanan aydınlanmacı ve özgürleştirici eğitimden koparılmamızın bize ne büyük bedelleri ödettiğini düşündüm. Yuh Olsun Ë Erdal ATICI öy Enstitüleri’nde yetişen şair ve yazarlardan biri olan Mehmet Başaran 1926’da Lüleburgaz’ın Ceylanköy’ünde doğdu, 1943’te Kepirtepe Köy Enstitüsü’nü, 1946’da da Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü bitirdi. Adı Köy Enstitüleriyle özdeşleştiği için sürekli izlendi, soruşturmalar açıldı. Birçok okulda görev yaptıktan sonra 1979’da kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. TÖS ve TSY Yönetim Kurul Üyeliklerinde bulundu. Şiir, Anlatı, Eğitim ve Çocuk Kitapları alanlarında birçok yapıtı ödül aldı. Osmanlı devletinin yıkılmasının altındaki gerçek neden; bilimsel, laik ve ulusal eğitimden uzak bir eğitim dizgesinin benimsenmiş olmasıydı. Oysa Cumhuriyetin amacı; “toplumu tam bağımsız, onurlu, yüce bir toplum olarak yaşatmaktı” (s. 27). Cumhuriyetin duyurulmasından hemen sonra eğitim alanında önemli devrimler ivedilikle gerçekleştirildi. Bu devrimlerin en önemlisi, 3 Mart 1924’te çıkarılan Öğretim Birliği Yasası’ydı. Bu yasayla laik, bilimsel ve akılcı eğitimin önündeki tüm engeller kaldırıldı. Bundan böyle Cumhuriyet Öğretmeninin en önemli işi “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmek” olacaktı. Peki, özgür yurttaşları yetiştirecek olan öğretmenler nasıl yetiştirilecekti? Özellikle 1928 yılında gerçekleştirilen “abece devrimi” okuryazar sayısını arttırtmaya yönelik önemli bir adımdı. Yine Mustafa Necati döneminde kurulan Talim Terbiye Kurulu, cumhuriyet eğitiminin bilimsel temeller üzerinde yükselmesini sağlayacak önlemleri alacaktı. Hazırlıkları 1935’te başlayıp özgün biçimiyle 194046 yılları arasında uygulanan Köy Enstitüleri; yalnızca bir öğretmen yetiştirme tasarımı değil, Cumhuriyetin uygarlık tasarımı, köy emekçisinin kurtuluş destanıdır. Köy Enstitüleri’nde uygulanan “iş içinde, iş aracılığıyla, iş için” eğitim ilkesiyle yoksul köy çocukları özgürleşerek, yurdun her alanda canlandırılması için savaşım Mehmet Başaran verebilecek bilgi, K beceri ve donanıma sahip olmuştu. Başaran’ın Aydınlanma Yolunda Yuh Olsun Topunuza adlı yapıtında 39 denemesi yer alıyor, bu denemelerin her biri bize yeni sesler, yeni çağrışımlar, yeni uyarılar ve umutlar getiriyor. Sabahattin Eyüboğlu’yla ilgili yapılacak bir toplantıya konuşmacı olarak katılmak üzere yola çıkan Başaran’ın yol arkadaşı liseyi bitirmiş bir delikanlı. Başaran yol arkadaşına soruyor; “Eyüboğlu’ndan Vedat Günyol’dan bir şey okuyabildin mi?” “Adını bile duymadım” (s. 12). Kimi zaman Günyol da kızıyor, söyle sesleniyor gidişi sürdürenlere; “Bu güzelim yurdun o yoksul, o ışıktan, bilgiden yoksun insanlarına, adları etrafında gürültü koparmadan, ön plana geçmeye çalışmadan, karınca kararınca çıkarsız, iyi niyetle yararlı olmanın yolunu aramadıkça, aramaya yanaşmadıkça, yuf olsun topunuza, politikacısıyla, aydını maydınıyla hepinizin ervahına, ceddine cibilliyetine” (s. 16). “Niçin Kurtulamamak” adlı deneme oldukça ilginç; Falih Rıfkı Atay’ın bir yapıtını ele alıyor Başaran, Köy Enstitülerinden ve özgürleştirici eğitimden söz ediyor ve yazıyı, Atay’ın “Niçin Kurtulamamak” adlı yapıtında da vardığı yargıyla bitiriyor: “Faziletsizlik ve sefalet içinde Cumhuriyet yaşayamaz. Bütün hürriyetleriyle, faziletsizlik ve sefalet içinde katlanarak, bir politikacılar komedyası veya tragedyası hâlâ sürüp gider” (s. 35). Başaran, Adnan Adıvar’ın “Dur Düşün” başlıklı yazıda; “düşünmenin yaşamsal önemini anlattığını” değinerek, yazarın “fikir korkaklığı” üzerinde durduğunu, “düşünce tembellerinden oluşan, fikir korkaklarından oluşan bir toplumun koyun sürüsüne dönüşeceğini, güdüleceğini vurguladığını” anlatıyor (s. 75). Mehmet Başaran yapıtında, keskin gözlemlerini, uzağı gören düşüncelerini, ülkemizin içinden geçtiği karanlığa karşı ışıltılı bilincini, birikimini bizlerle paylaşıyor. Başaran bugün ilerlemiş yaşına karşın durmadan, bıkmadan, usanmadan yazıyor. Onun yazdığı; onların yazdığı her yazı bizim için bir çobanyıldızıdır. Kafka “Kafamıza bir yumruk gibi inen, bizi sarsan, uyandıran kitaplar okumalıyız” diyor. Başaran’ın yapıtı işte tam böylesi bir kitap... Yapıtlarıyla bizi sarsan, uyandıran Başaran, Aydınlanma Yolunda Yuh Olsun Topunuza adlı yapıtında da bu geleneği sürdürüyor. Şiirlerinde gördüğümüz büyülü sözcüklerle sesleniyor bize. Yapıtın sonunda Başaran “Yaşamın kirletildiği, insanı insan yapan değerlerin, yozlaştırıldığı şu dönemlerde... Dilin, düşüncenin gücüyle ulaşılmalı henüz devşirilmemiş beyinlere taşlaşmamış yüreklere...” diyor. Hepimizin de görevi bu değil mi? ? Aydınlanma Yolunda Yuh Olsun Topunuza/ Mehmet Başaran/ Cumhuriyet Kitapları/ 205 s. SAYFA 27 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1038
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle