04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şiir Atlası CEVAT ÇAPAN Benedict Wallet Vilakazi/ Şiirler/ Çeviren: İlyas Tunç O zaman, yatıyorken orada, duyacağım Çimenlerin, nazik bir isteği dile getirişini: “Uyu, sevgili insan, uyu ve dinlen.” Böyle bir yere gömün beni: Dolap çevirenlerin, öfkesini, fesatlığını Bağıra çağıra açığa vuranların asla Üzerimi kapatan toprağı kazamayacakları, Beni uykumdan alamayacakları. Bu dizeleri okuyan sizler, bulursanız Şans eseri beni, ah o zaman gömün Çimenlerin bu isteği fısıldadığı çukura: “Uyu, sevgili insan, uyu ve dinlen.” Anlat, beyaz adamın oğlu Öyle kocaman, görkemli sütunlar ki, Çekiyor bakışlarımı, yukarı, yükseklere Yaygaracı sesleri, boğa böğürtülerine benzeyen Kumruların tünedikleri yere. Derken, şaşkınlıkla bakıyorum etrafıma, Anlıyorum hiç şüphesiz Kaybolduğumu ! Ama, biliyorum ki Hizmet etmeye geldim, kendi sevgili halkımaFark ediyorum hep, duyuyorum çığlıklarını: ‘Sorumluluğunu yüklen, sesimiz ol sonra!’ Çünkü Çünkü gülümsüyorum habire, Bir paltodur mutluluk, Uyumludur, güçlüdür şarkım İtiversen de sen beni Yeryüzünün mavi kayalıklarının Akıl almaz yerlerinden aşağıSanıyorsun ki o zaman bir kapı süvesiyim Acının hançerlerine karşı duyarsız. Dudaklarımdaki gülümseme nedeniyle Saygıyla yere bakan gözlerim nedeniyle, Dizlerime çektiğim pantolonum nedeniyle Yol kenarındaki tozlarla kalınlaşmış, Bozlaşmış kara saçlarım nedeniyle Ellerim sallıyor bir kazmayı, Yırtık gömleğimden görünüyor sırtımSanıyorsun ki taş gibiyim, Ölümün ne olduğunu bilmiyorum. Çünkü karanlık çökünce Çözünce zincirlerini Uzun iş günümün Bir kabile dansında ritim tutan Kardeşlerime raslıyorum, Kavgacı soyumuzu dürtükleyen Şarkılar söylüyoruz, eski zamanlardan kalma Sürüyoruz bütün kaygılarımızı uzaklaraÇünkü, sanıyorsun ki vahşi bir hayvanım ben Kendi türünü doğuran, sonra ölen. Çünkü, bir budalayım senin gözünde Kara cahillik tarafından devrilmiş, Yasalar, kavrayışımın ötesinde Belki beni sömürmeleri hariç; Ve bir ev yaptım kendime Kayaların izni altında, Ottan bir kulübe, sığınak Giysim boş bir çuvaldanSanıyorsun ki tıpkı bir karınca kümesiyim, Bir tek gözyaşı yok içimde Yüreğimden düşüverecek, Sonra çiğneyecek tertemiz ellerini Hepimizi gören ruhların. UNokufa Seni, ne zaman gözümde canlandırmayı denesem, Ölüm,… Gördüğümü sanırdım, dolaşırken gizli gizli karanlıkta,… Sonra, çıkıverirdin ortaya, dağılırdı aileler, Eyvahlar ki eyvahlar, haber alamazdık senden hiç!... Ağlıyorum yeniden, yazık ! Görmüyor muyum çünkü, Can veriyor Sihlonono’nın çocukları Yaşamlarının baharında? Gördümdü, çalılıklar arkasında, Parçalanmış kabilelerimizin kızlarının, Vazgeçtiklerini bekâretlerini koruma çabasından, Ve söndürdüklerini aynı soydan delikanlıların ateşini. ? SAYFA 27 ‘Gördüm, giriyordu bir düş gün ortasından içeri’ ululu şair, romancı, araştırmacı, öğretmen Benedict Wallet Vilakazi, 1906’da Groutville Mission Station’da doğdu; 26 Ekim 1947’de, Johannesburg’da öldü. Annesinin ısrarıyla Benedict Wallet vaftiz adı verildi. Vaftiz öncesi adı, Bambatha kaMshini’ydi. 1930’lu yılların başından itibaren, şiirleriyle, ILanga lase Natal (The Natal Sun), UmAfrika (The African), The Bantu World, The Star çeşitli dergilerde göründü. Yazılarında Zulu ve İngilizce kullandı. İlk şiir kitabı Inkondlo kaZulu (Zulu Songs), 1935’te yayımlandı. İkinci kitabı, Amel’e Zulu (Zulu Horizons), adıyla basıldı. Avrupa romantik biçiminden etkilendi, iç uyakları ve geleneksel Zulu şiiri izibongo’da rastlanmayan kıta yapılarını önemsedi. Aktif olarak politikayla ilgilenmese de, Zuluların, genel anlamda siyahların sömürülmelerini, politik bir düzlemde dizelerine yansıttı. Vilakazi, aynı zamanda roman da yazdı. Konularını, Zulu yaşam tarzından seçti. 1933’te Noma nini (Forever and Ever) adlı romanını kaleme aldı. Bunu, 1935’teki UDingiswayo ka Jobe (Dingiswayo, Son of Jobe) izledi. Geleneksel çok eşliliği irdeleyen son romanının adı, Nje nempela’yı (Really and Truly). Şiirleri: 1935. Inkondlo ka Zulu, Vol.1 of Bantu Treasury Series. (1965; in new orthography), 1945. Amal’eZulu, Vol. VIII of Bantu Treasury Series. (In new orthography, 1962. English translation as Zulu Horizons by D. Malcolm and F L Friedman.) Romanları: Nje nempela (1933), Noma nini (1935), UDingiswayo ka Jobe (1939). Makaleleri:1939. ‘African Drama and Poetry,‘ South African Outlook, LXXIX., 1942. ‘Some Aspects of Zulu Literature,’ African Studies, I, Johannesburg.1945. ‘The Oral and Written Literature in Nguni,’ basılmamış doktora tezi, The University of Witwatersrand, Johannesburg. Dil Çalışması:1953. Zuluİngilizce Sözlük. Z Gördüm, uzanıyordu, henüz örtülmemişti üzeri. Gördüm, giriyordu bir düş gün ortasından içeri. Ve öyle ki Nomasomi’yle birlikteydi, üstelik. Kapanmıştı gözlerinin yıldızları Nomasomi’nin, Buza kesmiş, beceremiyordu yeniden ısınmayı. Bense, dayanamıyordum, titriyordu kollarım Bir bakış fırlattım, karanlığa büründü yüzü, Göremedim sonra, şaşırtıcı güzelliğini. Nasıl inanamam ki öldüğüne Uzanıyorken senin yolun önümde? Görüyorum tükettiğin bütün yılları. Gidişin açıvermiş sanki kapıyı Çıksınlar diye, diğerleri yorulunca, İzliyorlar seni gerçekten, dönmüyorlar ama. Dönmezler, sen de dönmezsin, umZwangedwa’nın kahramanı. Elveda diyorlar, bıraktılar, işte beni, yapayalnız, ayaküstü. Gömmüştüm başkalarını Groutville’de, Karanlığın onları örttüğü yerde; Gömmüştüm diğerlerini Mariannhill’de, Orada, korunuyorlar tavuklar tarafından, Çünkü, duyuyorum melek duası çanlarını, Duaya çağırıyor erkenden, çalıyorken, İzliyorum kızıl gün batımını, Gördüm, çeviriyordu tepeleri kızıla. Işıyor kızıl topraklar Mariannhill’de Görüyorum, parlıyor, yarışıyor güneşle. Uzanıyorum yere, yanına büyük bir incir ağacının Büyükbaba Frans yatıyor orada, Duyuyorum sözlerini: ‘Çalalım çanları Kış, yaz üzüntüsüz çalan!’ Öyle ki inanıyorum artık babamın öldüğüne, Çünkü, yalnız karşılıyorum hatta sonbaharı Gençlik tüylerinden kurtulup, yaşlanmışım, Onur veriyor bana, zamanın izleri Seninle geçirdiğim, yorulduğun anda sen. Boşuna devam etmiştin yürümeye bundan sonra, Gördüm bizzat, usulca gözden kaybolduğunu. Bugün inanıyorum öldüğüne babamın, Çünkü, seni düşünüyorum Ölüm’ün yerinde Geliyorsun serinkanlı bir yürekle, Geçmemi istiyorsun kapılarından, sığ yerlerinden Aklın ve bilincin; Anlıyorum yol gösteriyorsun asa tıkırtılarınla Önümdesin benim, görmesem de seni. Kör bir insan gibiyim cismani gözlerle. Evet, artık inanıyorum babamın öldüğüne, Ve de göçtüğüne sonsuza dek, artık. Ölürsem Gömün beni otların büyüdüğü Salkımsöğütlerin altına Sığınak olsun, diye, üzerimde dalları Çeşit çeşit yeşillikteki yaprakları. Artık İnanıyorum (Babama Ağıt – on yıl sonra) İnanıyorum artık babamın öldüğüne, Çünkü güneş aydınlatınca yeryüzünü Görüyorum, otluyor sürüler sabahleyin Sallayarak tüylü kuyruklarını, UmHlali’deki inekler gibi bembeyaz, Görüyorum ama bazen gün ortası alaca karanlığı. İnanıyorum artık babamın öldüğüne, Çünkü alaca karanlık çöktü hem bana gün ortasında Mandlakayise’yle, Beni ona götürmelerini istediğimde, Acı çekmişlerdi benimle birlikte, CUMHURİYET KİTAP SAYI 955
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle