Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Okuduğum Kitaplar METİN CELÂL Bir Zambak Hikâyesi gelmesi için ikna eder. Kız, kahramanımızın bekâr odasına sığınır. İki âşık sevişirler. Hikâye, dönemin cinsel bakış açısını yansıtırken, Zambak’a hitaben anlatılan cinsel bilgilerle de donanmıştır. Yazar sık sık hikâyenin arasına girerek tarih boyunca iki cinsin ilişkileri hakkında açıklamalar yapar, hatta tıbbi bilgiler verir. Kahramanımızın aklı erkeklere ilgi duymuyorum diyerek kendisini reddeden kadında kalmıştır. Zambak’la sohbet ederlerken sözü seviciliğe getirir. Zambak, teyzesinin evine ara sıra sevici olduğu söylenen Naciye adlı bir kadının geldiğini anlatır. Naciye Hanım, Zambak’a da ilgi göstermiştir. Kahramanımız, Zambak’ın anlatımından, kendisini reddeden kadının Naciye olduğunu anlar. Ona ibretlik bir ders vermeye karar verir. Naciye’ye, Zambak’ın imzası ile bir davet mektubu yollar. Naciye, hemen davete uyar, kahramanımızın evine gelir. Naciye ile Zambak sevişirlerken onları saklandığı dolaptan izler. Uygun bir anda Zambak’ın yerini alır ve erkeklerden nefret eden bu kadını zevkten çılgına çevirdikten sonra onunla birleşir. Edebiyat tarihlerinde ve Mehmet Rauf’un biyografilerinde Bir Zambak Hikâyesi’nde cinsel ilişkilerin sokak ağzıyla, yani argoyla anlatıldığı belirtilse de bana anlatım son sayfalar hariç cüretkârlığın ötesinde bir izlenim vermedi. Belki de bu kanının kaynağı Mehmet Rauf gibi bir yazardan böyle bir hikâye beklenmemesidir. Bir Zambak Hikâyesi, Mehmet Rauf’un başına büyük işler açar. Kitap yasaklanıp toplatılır. Yazar askeri mahkeme tarafından sekiz ay hapis cezasına çarptırılır ve askerlikle ilişkisi kesilir. Edebi çevrelerden dışlanır. Takma isimlerle romanlar yazar. Bu romanların bir kısmının da müstehcen içerikli olduğu söyleniyor. Türk pornografik edebiyatının kült yapıtı sayılan Kaymak Tabağı’nın da Mehmet Rauf’un eseri olduğu söylenir... Bu arada ilginç bir gelişme olur, Zambak’ın hikâyesini okuyan varlıklı bir genç kız Mehmet Rauf’la evlenir. Bu kısa evlilikten sonra Mehmet Rauf, yine hayranı bir genç öğretmenle evlenecektir. Tarih ve Toplum dergisinin Nisan 2001 tarihli “Mahrem Tarih” başlıklı özel sayısında Bir Zambak Hikâyesi’nin de tam metni yer alıyordu. Dergide yer alan Yavuz Selim Karakışla’nın incelemesinde, kitabın 1910’da İstanbul’da kapaksız, eser adı ve yazarı belirtilmeden yayımlandığı anlatılıyor. Kitap piyasaya çıkar çıkmaz kapışılmış. Yayıncısını da yazarını da zengin etmiş. Kitabın en az iki baskı yaptığı tahmin ediliyormuş. Yasaklanınca da el yazısı ile çoğaltılıp (ilk korsan yayınlardan olmalı) gecelik olarak kiraya veril miş. Mehmet Rauf’la ilgili en geniş ve iyi inceleme olan Rahim Tarım’ın Mehmet Rauf’un Hayatı ve Hikâyeleri Üzerine Bir Araştırma’da (Akçağ yay. 2000) yargılanma sürecine ilişkin önemli belgeler yer alıyor. Edebiyat tarihimizin ilk erotik metinlerinden sayılan Bir Zambak Hikâyesi’ni 78 yıl sonra Sel Yayınları tekrar yayınladı. Kitapta eserin hem günümüz Türkçesine uyarlanmış hali hem de eski Türkçe metninin tıpkıbasımı yer alıyor. Bir Zambak Hikâyesi, 19. yüzyılda cinselliğin edebiyatta nasıl işlendiğinin ilginç bir örneği. EDEBİ HATIRALAR Son günlerde yeniden yayımlanan bir Mehmet Rauf eseri de Edebî Hatıralar (Kitabevi yay. 2. Baskı, 2008). Kitapta Mehmet Rauf’un gazete ve dergilerde Edebî Hatıralar başlığı ile yayımlanmış yazıları bir araya getirilmiş. Bu yazılara, yine dergi ve gazetelerde yayımlanmış hatıra niteliğindeki yazıları ve hayat hikâyesine ışık tutacak nitelikteki bazı yazı, anket ve söyleşiler eklenmiş. Kitabı yayına hazırlayan Mehmet Törenek, hatıraları yayın tarihine göre değil de “hadiselerin kendi içlerindeki kronolojik sırasına” göre düzenlemiş. 86 sayfalık küçük bir kitap çıkmış ortaya. Törenek, önsözde Mehmet Rauf’un kaleme aldığı bilinen yayımlanmamış hatıraları da olduğunu, ama onlara ulaşılamadığını da belirtiyor. Hatıralar, Mehmet Rauf’un yazar olarak kendini kanıtladığı Serveti Fünun yıllarına (18961901) ilişkin. O çevrelere nasıl girdiğinden, tanıdığı yazarlardan, şairlerden söz ediyor. Hatıralarda Mehmet Rauf’a hayatı boyunca hep destek olmuş, eserlerinin yayımlanmasını sağlamış olan Halit Ziya Uşaklıgil önemli bir yer tutuyor. Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin’le de dostluklarından sık sık söz ediyor. Edebî Hatıralar, önsözden sonra Mehmet Rauf’un biyografisi ile devam ediyor. Biyografide Bir Zambak Hikâyesi’nin adı geçmiyor. Mehmet Rauf’un 1910’da “imzasız yayımladığı bir eser müstehcen bulunarak hakkında dava açılacak, ardından da memuriyetine son verilecektir” deniliyor. Yazarın hayatında dönüm noktası olan bir eserin adını vermeyerek kapalı bir anlatımı tercih etmenin nedenini anlayamadım. Mehmet Törenek, Edebî Hatıralar’ı eski yazıdan günümüz türkçesine aktarırken sadeleştirme yoluna gitmemiş. Orijinal haliyle yayımlamış. Yazarın edebi dilini anlamak açısından ben de özellikle araştırmacılara, edebi çevrelere yönelik eserlerin böyle yayımlanmasından yanayım. Ancak, anlaşılması güç olan sözcük ve deyimlerin yanına parantez içinde bugünkü anlamlarının yazılması okur açısından kolaylık sağlıyor. Daha ilk cümlede “harekât ü sekenât”, “vücuh ve hututunu istiknâh” gibi sözlerle karşılaşıp sözlüğe başvurmak zorunda kalmak insanı kitabı okumaktan vazgeçirebilir. Kitapta yazar ve şairler, Baki bey, Cahit, Cavit, Cenap gibi ön adlarıyla anlatılıyor. Yazar adlarının sonlarına parantez içinde soyadları eklenebilirdi. Dergiler için dipnot verilirken yazarlar hakkında küçük birer dipnotla bilgi vermemek de önemli bir eksiklik. Kitabın bir dizini de yok. Özellikle edebiyat araştırmacılarına yönelik hazırlandığı belirtilen bir kitapta isimleri ve eserleri içeren bir dizin bulunmaması hoş bir şey değil. Bu eksikler, editoryal bir çalışma ile yeni basımda kolayca giderilebilir. Edebî Hatıralar, hem Mehmet Rauf’u hem de Serveti Fünun’u daha yakından tanımak isteyenler için iyi bir kaynak.? CUMHURİYET KİTAP SAYI 955 Mehmet Rauf Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı Eylül’ün yazarı Mehmet Rauf’un ilginç bir hayat hikâyesi var. Halit Ziya Uşaklıgil’in Hizmet gazetesinde ilk hikâyesi yayımlandığında 16 yaşındaymış. Zamanla tanınmış, dönemin en önemli dergilerinden Serveti Fünun’un yazarlarından olmuş. İlk romanı Ferdayı Garam, ardından başyapıtı Eylül ve düzyazı şiirleri Siyah İnciler bu dergide tefrika edilmiş. Mehmet Rauf, bir yandan da eğitimini tamamlamış ve Bahriye Mektebi’nden mezun olup teğmen olmuş. 910’da 35 yaşında genç bir yüzbaşıyken yayımladığı Bir Zambak Hikâyesi hayatının dönüm noktası. Edebiyat tarihlerinde roman diye nitelenen bu eser aslında 36 sayfalık bir hikâye. Hikâyenin anlatıcısı, tam anlamıyla cinsel arzu dolu bir adam... Kendini şöyle tanımlıyor; “Diyebilirim ki bütün İstanbul’da, kadınları benim kadar ateşler içinde yanarak arzulayan ve arzuladığı kadını elde edebilmek için benim gibi hayatını hiç tereddütsüz ortaya koyacak kadar ileri gidecek başka bir adam bulunamaz.” Tüm kadınlara şehvetle bakmakta, hoşuna giden bir kadın gördüğünde “ufak bir hayal gücüyle” onun vücudunu çıplak olarak gözünün önüne getirebilmektedir. Kahramanımız kadınlarla karşılaşıp tanışmanın çok güç olduğu o dönemde Haydarpaşa Vapurunda bir genç kadına rastlar. Hayallerindeki kadına benzeyen bu güzelin peşine düşer. Kadının evini öğrenince de, bir erkekle kadının belki de tek yolu olan mektuba başvurur. Cevap alamayınca ikinci ve üçüncü mektupları da yazar. Üçüncü 1 mektupta emredici bir üslupla buluşma yeri bildirir ve kadının oraya gelmesini ister. Kadın buluşma yerine bir araba ile gelir, ama arabadan inmez, arabacıdan gizli bir mektup atmakla yetinir. Kadın, mektupta kahramanımızın ilgisinden memnun olduğunu ama erkeklere ilgi duymadığını bildirmektedir. Günler süren uğraşın böyle sonuçlanması onu altüst etmiştir. Bekâr odası yerine bir dostuna misafirliğe gitmeye karar verir. Dostunun akrabalarından olan bir genç kız kapıyı açar. Bu öksüz kıza evde hizmetçi muamelesi yapılmaktadır. Genç kızı gören kahramanımız onun güzelliğinden etkilenir, cinsel bir çekime kapılır. “İncecik bedeni üzerinde o kadar güzel çehresi var idi ki, sapının üzerinde el değmemiş güzelliğiyle, ihtişamla sallanan bir zambakta bile belki bu letafet bulunamaz” diyerek kıza Zambak adını takar. On beş yaşındaki bu kızı baştan çıkartmaya karar verir. Zambak’tan karşılık bulunca, küçük ön sevişmelerden sonra kızı kötü muamele gördüğü bu evden kaçıp kendisine SAYFA 12