Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
¥ Ë Feza KÜRKÇÜOĞLU anni ile Kâni, kırk yıllık iki dost, gözlerden uzak bir adada, aileleriyle yaşayıp giderler. Zaman durmuş gibidir adada, Kâni çobanlık yapar, Yanni balık tutar, arada çamurdan heykeller yapar, yok yoksul, tabiatla iç içe geçinip giderler... Ama aralarından su sızmayan bu ikilinin çocukları, okumaya, dünyayı tanımaya yurtdışına gidip gelirler. Artık onlar için ada, bir cennet bahçesi değil, bir çukurdur; Yanni’nin oğlu Niko Atina’yla kıyasladığı Garipköy’ü, insanın ölmeden gömüldüğü bir kuyuya benzetir. Adadaki ‘zaman dışılığı’ ve huzuru iki şey bozacaktır: Zenginleşme hırsı ve sonradan edinilmiş milliyetçilik. Ama Yanni ile Kâni, çocuklarını reddetme pahasına dostluklarını ve adalarını koruyacaklardır. Ta ki... Ah Vre Sevda!, her şeyden önce köklü ve temiz bir dostluğun, aşkın ve arkadaşlığın öyküsü. Bir yanıyla yeni bir roman; öte yandan 30 küsur yıl önce, Kıbrıs Harekâtı’nın üzerinden çok geçmeden Kılıç Uykuda Vurulur adıyla basılmış bir tarihi metin. Ege’nin her iki yakasında da düşmanlığın ve milliyetçi histerinin doruk noktasına vardığı sırada yazılmış olması çok önemli. Bugün, 1999 depreminden sonra tesis edilen barış atmosferinde “barış yanlısı” olmak çok kolay, hatta moda oldu, oysa o sıralarda hiç de kolay olmasa gerek... Râna ve Mühtedi romanlarıyla tanınan Osman Necmi Gürmen’in Fransa’daki ünlü Gallimard yayınevi tarafından L’Espadon adıyla yayımlanmış romanı, yıllar sonra yazarı tarafından tekrar elden geçirildi, yeniden ele alındı. Y Ah Vre Sevda! Aslında bu ilginç bir durum: Yazar, bir kez yayımlanmış kitabı üzerinde değişiklik yapmalı mıdır, yoksa basılan eser artık okura ulaştığı için dokunulmazlık mı kazanmalıdır? Ya da 30 yıldan fazla bir zaman sonra, yazar bir romanı neden ele almak gereğini hisseder? Bu soruları, iki metni karşılaştıracak olan edebiyat tarihçilerine bırakalım. Romanın kendisi, sadece TürkRum düşmanlığının değil, doğayı katleden modern girişimciliğin beyhudeliğini anlatmaya çalışır gibi...Osman Necmi Gürmen, Râna’da Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş günleriyle Cumhuriyet’in ilk günlerini çocukluğundan yetişkinliğe kadar bir genç kızın gözlerinden aktarmış, savaş yıllarını cephede değil, İstanbul’daki bir konakta yaşayan kahramanlarla ele almıştı. Mühtedi ise Osmanlıların Akdeniz’de hüküm sürdüğü sıralarda, XVI. yüzyılda, Kılıç Ali Paşa’nın Hıristiyanlıktan Müslümanlığa geçişini, daha doğrusu din değiştirmenin iç dünyasında yarattığı dalgalanmaları ele alıyordu. Necmi Gürmen, sadece ele aldığı ve yöneldiği çok değişik temalar bakımından değil, hayatı ve yazış tarzı açısından da son derece ilginç bir yazar: Eserlerini hem Fransızca hem de Türkçe kaleme alması, Türkçe edebiyatın hem biraz içinde hem de dışında yer alması, Türkiye’den çok Fransa’da tanınması... Fransızca’da “L’echarpe d’iris” adıyla Gallimard tarafından basılan Delibozuklar Çiftliği’yle birlikte, Necmi Gürmen’in yayımlanmış 4 romanı bulunuyor. Bu romanların pek çok bakımdan farklı olması, yazarın her seferinde bambaşka bir konuya ve temaya yönelmesi dikkat çekici. Tabii, Gürmen’in romanlarını birleştiren öğeler de var. “Delibozuklar Çiftliği” hariç, her birinin yakın ya da uzak tarihin kritik noktalarında bir öyküyü ele alması, her kitapta kahramanların inançiç yaşantı ve baskı ekseninde, değişen durumlara ayak uydurma ve istedikleri gibi yaşama arzusu, bunlar arasında en birleştirici olanları... Gürmen Râna’da Osmanlı’nın çöküp Cumhuriyet’in kurulduğu günleri, savaş alanından değil, savaştan uzaktaki bir konağın görünüşte huzurlu, ama içi kaynayan atmosferinden yansıtmayı seçmişti. Aynı şekilde Mühtedi’de de, Müslümanlık, Hıristiyanlık ya da herhangi bir inancı yargılamadan, sadece kahramanın geçirdiği ruhsal dönüşümler içinde muhtemel bocalamalarını ele almıştı. Türkçe edebiyatta artık pek başvurulmayan çok başarılı bir şive kullanımıyla da dikkat çeken Ah Vre Sevda!, Gürmen’in hümanizminin sadece değişik dinler değil, milliyetler ve etnik aidiyetler tarafından ortaya çıkan yarılmalara karşı önerdiği hoşgörüyü ortaya koyuyor. Günümüzün etnik, dini, milli bölünmelere çanak tutan kimlik politikalarının karşısında Osman Necmi Gürmen, romanlarıyla dikiliyor gibi: Has edebiyatın ayrımlara değil, bu ayrımların insanların ruhlarında yarattığı dalgalanmalara yönelmesi gerektiğini, edebiyat için önemli olanın insan ruhu olduğunu söylüyor... Söylemekten öte, yazdıklarıyla kanıtlıyor bunu.? Ah Vre Sevda!/ Osman Necmi Gürmen/ Kanat Kitap/ 186 s. Osman Necmi Gürmen ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 955 SAYFA 21