Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kitap İçin... LXIV radakiler Topkapı’nın sıkletinde değildir.) 1582 İyi bir şairimizden şiir okurken Türkçe’nin, şiire yakışan “öz” bir dil olduğunu düşünürüm. Bir Türkçe romanın İngilizcesine göz gezdirirkense onun varsıllaştığını düşünmeden edemiyorum. Strange! 1583 Şiirin Sürgiti: “Şairlerin otomobil kullanmadığı malum ama onların telefon cevap makinelerini kullanırken zorlandıkları da gerçektir (başkasının telefon makinesine mesaj bırakma dahil.) James Campbell, 28.11.98 “Erkek şairler arasında yaptığım araştırmaya göre onlar otomobil kullanmayan ve daha önemlisi yüzemeyen bir türe mensup.” Eva Salzman, 28.01.98 (Tuğrul Tanyol da şairlerin şoförlük yap(a)madığını çevresinden örneklerle vurgulamıştı. Selçuk Altun da otomobil kullanmaz ve yüzemez. Çünkü o deniz kenarı yerine kitabevi, müze ve konser salonu kenarlarını yeğler. Neden otomobil kullanmadığımı soranları, “Bu eller bana direksiyon sallamak için bahşedilmedi” diyerek güldürmeye çalışıyorum.) 1584 Misfits Country’den (Arthur W.Knight): Marilyn Monroe ile eski eşi Arthur arasında geçen bir diyalog: “Yves’e (Montand) sesimi çıkarmayabilirim. Ama bir gecelik ilişkilerini asla anlayamadım. Otomobil tamircileri, şoförler” derken Arthur’un sözcüklerini özellikle seçtiği belliydi.” “Sen neyi anladın ki.” “Evimize paket getiren bakkalın çırağıyla bile düzüştün. Tanrı aşkına Marilyn, bu ne biçim bir bahşiş verme usulü!” “Ama o çok yalnız görünüyordu. Bir dosta gereksinimi vardı. Bu senin asla anlamayacağın bir durum.” Misfits (Uygunsuzlar) 20. Yüzyıl’ın önemli filmlerindendi. John Huston’un yönettiği 1961 ürünü filmin senaristi Arthur Miller’di. Marilyn Monroe, Clark Gable ve Montgomery Clift başrol oyuncularıydı. Monroe ve Gable’ın son filmleriydi. Film Nevada’da çekilirken, kitabın yazarı A.W.Knight da oradaydı. Aynı zamanda film eleştirmeni olan Knight, filmin çekiliş süreciyle ilgili çarpıcı romanı 47 yıl sonra tamamladı. Dostu Erje Ayden’in ricası üzerine Selçuk Altun’a da imzalı bir kopya yolladı. O, Nevada’da 2300 nüfuslu ücra Yerington’da mukim. (Bir gün onu bulmaya gidebilirim.) 1585 Geçmiş Zaman Fıkraları’ndan (Abdülhak Şinasi Hisar, 1958): Tatavla isyanı Berlin Kongresi zamanında Rus murahhasları askerlerinin İstanbul’u işgal etmelerini istedikleri sırada, Tatavladaki Rumlar da, bu Rus iddialarını körüklemek için bir isyan baş göstermeğe çalışıyorlarmış. Zaptiye Nazırı onlara karşı asker gönderilmesi lüzumunu yazmış. Halbuki bunun nasıl tefsir ettirileceği malumdu. Başvekil olan Ahmed Vefik Paşa hemen arabasına atlayıp Tatavla’ya gitmiş. Orada dört beş yüz kişi bağırışıyorlarmış. Kendisinin şöhreti, görünüşü, öfkesi, arabası, topluluğa tesir etmekten geri kalmamış. Roma ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 955 SELÇUK ALTUN ‘Derin devlet’ var da, ‘Derin millet’ niye yok. “Ayten Kükner Hanımefendi’nin Anısına” A.B.D. ve Türkiye re1576sim arenasını iyi tanıyan bir dostum, “Oradaki ressamlar arasında tatlı bir rekabet, buradakiler arasında ilkel bir çekememezlik var” demişti. (Benzer bir genelleme yurdum yazar ve şairlerinden esirgenemez.) Yazarlarımız genelde hasetlikten birbiri lehine; korkudan aleyhine yazamazlar. (En sağlamı dedikodu etmektir.) Edebiyat dünyası dışından birinin roman yazmasından zinhar hoşlanmazlar. Onlardan biri ardı ardına ses getiren kitaplar kotarırsa, haddini bilmeze karşı neredeyse yekvücut olurlar. Kitaplarına, okumadan, çamur atmak veya görmezden gelmekten haz alırlar. O kişinin on yedi yıl bir kültür ve sanat kuruluşunda yönetim kurulu üyesi ve başkanı olarak hizmet vermesi; edebiyat ve sanata hamilik etmesini takdirden de yoksundurlar… AngloAmerikan dergilerde Fransız akademisyen Pierre Bayard’dan (doğ.1954) How To Talk About Books You Haven’t Read (Okumadığınız Kitaplar Hakkında Konuşma Sanatı) başlığıyla bir hiciv kitabı çevrildiğini okuyunca aklıma aşağıdaki anekdot geldi: Yıl 2001. Yazarların da uğradığı bir barda bir sözde yazar, okumadığı ilk kitabımı (Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir) eleştiriyormuş! Orada bulunan ve romanımı okuyan bir yazar, kitabımı savunmak zorunda kalmış. Sözde yazar; “Arkadaşın olduğu için onun kitabını övüyorsun” diye mızıklayınca dostum, “Sen de arkadaşımsın. Şimdiye dek senin tek kitabını övdüğümü gördün mü?” buyurmuş. 1577 1957’de gittiği New York’tan henüz İstanbul’a dönmeyen müthiş yazar ve insan Erje Ayden (doğ.1937), Yahya Kemal’den şiir kitapları istedi. İstiklal Caddesi’ndeki kitabevlerinde ancak Kendi Gök Kubbemiz’i bulabildim. Sahaf Turkuaz’dan edindiklerimse; 24 Şiir ve Leyla (sağlığında çıkan tek şiir kitabı) ile Eski Şiirin Rüzgârıyla. Teşekkür faksında Yahya Kemal’i (18841958) tanıdığından bahsetmişti Erje Ağabey. Park Otel’de karşılıklı cinfiz içerlermiş. Orhan Veli ve ekürisinin şiirlerini beğenirmiş üstat. Gözde dostları BJK’li Şükrü Gülesin ile Safiye Ayla’ymış. (Onlarla barbut atarmış.) 1578 Nisan! Meşrutiyet Cad. No.19’da bir kitabevi açıldı. İngiltere SAYFA 14 Başkonsolosluğu’nun eski cümle kapısı karşısındaki mekânın adı KİTAP İÇİN. Onunla sayfam arasında adaşlıktan öte bir organik bağımız yok. Sahibi, kitabevi dünyasında gördüğüm en beyefendi kişilerden Murat Uncu. KİTAP İÇİN indirimli ama nitelikli ürünlerden mürekkep. (Aralarına Mehmet Y. Yılmaz’ın bir sığ kitabının karışması kuralı bozmuyor.) İlk seferimde on üç kitap aldım ve otuz YTL. ödedim. Labirent mekânda bir sahaf çekiciliği de yok değil. Üç Serendipitisel ganimet: Aforizmalar Yalçın Sadak, Düzlem / Ege Rüzgârları Sefa Taşkın, SEL / Claudette Diye Biri Alain Bosquet (Çev.Aykut Derman), CAN. 1579 Aforizmalar’dan I (Yalçın Sadak). Yöntem düşüncenin polis örgütüdür. Düşünce tarihi bir keşifler tarihi değil, kurgular tarihidir. İnanma, kul olursun! Yaşamı anlayan yaşamın dışındadır artık. Şiir dilin barbarlığıdır. Teşhirciliğin entelektüel bir tarzı da var: Ünlenmek arzusu. 1580 Adımın ilk hecesinden yola çıkan edebiyat arenasının kimi çokbilmişleri, SEL Yayıncılık’ın sahibi olduğumu iddia etmekteydiler. SEL’in sahibi veya ortağı değilim ama orada sahibi denli rahatım. (Beni oraya Enis Batur yönlendirmişti.) Sahibi, nitelikli işler kotarmak için çırpı A. Şinasi Hisar ile Çelik Gülersoy (1953, Taksim Belediye Gazinosu). nan İrfan Sancı. Yayınevi adının ilham kaynağı herhalde, İrfan’ın eşi ve kuruluşun kilit yöneticisi Selma Sancı’dır. Şimdi de bazı bankacı dostları SEL’in ortağı olmadığıma inandırmak için ant içmem gerekiyor. “Bir yayınevim olsaydı ona SERENDIPITY’den başka ad düşünemezdim” diyerek onları ikna edemeyebilirim. Farsça kökenli sözcüğün, “Bir güzelliği ararken diğerine kavuşmak” anlamına geldiği kaç bankacıyı sarsabilir ki? 1581 2007’de en çok gezilen müzeler (Kaynak: The Art Newspaper Nisan, 2008): 1Louvre, Paris: 8.3 milyon / 2Centre Pompidou, Paris: 5.5 milyon / 3British Museum, Londra: 5.4 milyon / 4Tate Modern, Londra: 5.2 milyon / 5Metropolitan, New York: 4.6 milyon / 6 National Gallery, Washington: 4.5 milyon / 7Vatikan Müzeleri, Roma: 4.3 milyon / 8National Gallery, Londra: 4.2 milyon / 9Musee d’Orsay, Paris: 3.2 milyon / 10Prado, Madrid: 2.7 milyon kişi. (2007’de, Topkapı Sarayı’nı kaç kişinin gezdiğini siz de merak ettiniz değil mi? Listelenen müzeleri ziyaret etmek şansım oldu; 2,4,6,7,8 ve 9. sı Soldan: Rakım Çalapala, Dr. ?, Şevket Rado, Yahya Kemal Beyatlı, Albert Gabriel, Refik Halit Karay, Kâzım Taşkent.