Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
¥ sunulan açıklamalardan ve katılımcıların konuşmalarından oluşuyor. Yeryüzü Şarkıları/ Özkan Mert/ Boyut Kitapları/ 608 s. “Ben İlkokul’da, kalbimi gelinciklere yaklaştırmada birinciydim./ O zaman daha, konya, konya olmamıştı: Siyah beyaz fotoğraftı uzayda,/ dans eden dervişlerin yüzü hariç; Çünkü onların yüzleri ve ayakları/ gelincik yapraklarıyla ovulmuştur, daha iyi dönsünler diye.” Özkan Mert’in 1960’dan beri yazmış olduğu şiirlerinin toplamının yer aldığı bu kitapta, şairin tüm şiirlerinin yanında, şiirin ilkeleri adlı yazısı, aforizmaları, fotoğrafları ve yedi yabancı dildeki şiirleri bulunuyor. Evlerde Uyur Uyanık Yalanlar/ Botho Strauss/ Çeviren: Yılmaz Onay/ Kırmızı Yayınları/ 214 s. “Bir adam, terk edilmiş bir istasyonda oturup, trenin gelmesini boşuna beklediğini ne zaman fark eder ki? Memlekette, gişesi muvakkayla kapalı, büfesinin storları inik, ne gazete ne bilet satılmayan, memursuz, bekçisiz ama yine de köyleri bölgenin kentine bağlayan bir trenin günde bir ya da iki kez uğradığı pek çok istasyon vardır.” Botho Strauss’un bu romanı, insan yaşamını farklı yönleriyle irdeliyor. İstanbul’un Alfabetik Öyküsü/ Haldun Hürel/ İkarusYay./ 352 s. “Günümüz İstanbul’unda semt ve mahallelerin isimlerine baktığımızda, özellikle tarihi suriçi yarımadada, Osmanlı döneminin ‘Paşa’ diye nitelendirilen sadrazamlarını kaptanıderyalarının, askerlerinin, şeyhlerinin, çeşitli ulemanın, şair ve hattatların, sanatçıların, saray ileri gelenlerinin isimlerini taşıyan bu bölgelerin hatırı sayılır çoklukta oduğunu görürüz. Bu geleneksel semtler içinde Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı dönemlerinde yaşamış ve çeşitli sahalarda ün yapmış kişilerin yanı sıra görece yakın tarihimizde isimlerini bildiğimiz bilim adamlarının, askerlerin, şehir yöneticilerinin, sanatkârlarının adını taşıyan mahalleler, caddeler, sokaklar da vardır. Bu sokak ve caddelerin bazıları, çevresinde veya içinde oturdukları ünlü kişilerden adlarını aldığı gibi, bir kısmı da oralarda yaşamasalar bile, anılarını canlı tutmak ve ‘daimi kılmak’ arzusu sonucunda, yine o ünlü kişilere isim olmuşlardır.” “İstanbul’un Alfabetik Öyküsü”, İstanbul’un tarihi ya da yeni semtlerini, mahallelerini, caddelerini, sokaklarını, yokuşlarını, hatta çıkmazlarını tek tek ele alıyor; isimleri ¥ SAYFA 35 Austerlitz/ W. G. Sebald/ Çeviren: Gülfer Tunalı/ Can Yayınları/ 262 s. “‘...Ancak yüksek yapı mimarisinin normal ölçülerinden daha alçak yapıların koru evi, kasır, savak bekçisinin küçük evi, bahçedeki çocuk villası huzurun en azından küçük bir yansımasını vaat ettiği hemen anlaşılacaktır, oysa buna karşılık aklı başında olan kimse, örneğin eski idam tepesindeki Brüksel Adliye Sarayı gibi büyük yapıların hoşuna gittiğini söyleyemez. Olsa olsa ona şaşkınlıkla bakar. Bu şaşkınlık da sonradan gelecek olan dehşetin habercisidir aslında, çünkü hepimizin de nasılsa bildiği gibi, olağanüstü bir büyüklüğe ulaşan yapılar kendi yıkımlarının gölgesini önceden etraflarına salmaktadırlar ve bu binalar daha en baştan sonradan bir enkaz halinde var olacakları göz önünde bulundurularak tasarlanmışlardır.’ Austerlitz’in artık gitmek üzereyken söylediği bu sözler, ertesi sabah belki yeniden ortaya çıkar ümidiyle, bir önceki akşam ayrıldığı eldiven pazarındaki kafede otururken hâlâ aklımdaydı.” “Austerlitz”, kendi kökenini keşfetmeye girişen akademik kariyer sahibi Jacques Austerlitz’in izini sürüyor. Vatanından, dilinden ve adından koparılan bir öksüzün öyküsünü anlatan roman, Jacques Austerlitz’in her uğrakta bıraktığı izleri adım adım takip eden bir anlatı. Erzurum Kongresi/ Mahmut Goloğlu/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 246 s. Mahmut Goloğlu’nun ‘Milli Mücadele Tarihi’ dizisinin ilk kitabı, Milli Mücadele’nin dönüm noktalarından Erzurum Kongresi’ni hazırlayan koşulların bir tablosuyla açılıyor: “İtilaf devletlerinin Doğu Anadolu’da ve Doğu Karadeniz’de bağımsız devletler kurulmasına yönelik desteği, bu yörelerde Müdafaai Hukuk hareketlerinin doğuşuna yol açar. Mütareke ortamının işgal ve belirsizliklerle örülü ortamında, çetelerin patlayan silahları arasında Müdafaai Hukuk derneklerinin meşru zemin arayışları sürmektedir. Bu arayış, böyle bir ortamda Samsun’a çıkan Mustafa Kemal’in de dikkatinden kaçmaz. Böylece Milli Micadele’nin halka ve hukuka dayanan zemininin temelleri, asıl kaygısı bölgenin kuruluşuna odaklanmış olan Erzurum Kongresi’nde atılır...” Sivas Kongresi’ne ve TBMM’ye uzanan yolun ilk etabını konu alan bu kitap, modern tarih yönteminden de yararlanan örneklerden biri. Ekler bölümünde, Milli Mücadele’nin ilk aşamalarında yer almış pek çok kişinin, bu kitap için kaleme aldıkları ve anlattıkları tanıklıkları da yer alıyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI 952